• (bkz: rekabet)
  • oktay rifat şiiridir.
    bu şiirle ilgili abidin dino şöyle söylemiş:
    oktay’ın binbir yönünü, peşpeşe dönemlerini şimdi ve burada sıralamak gücümün üstünde, öyle de olsa okkalı 3 dizesi, (anahtar dizesi) üstünde durmak istiyorum.
    bu 3 dizeyi kavramak için oktay’ın ödünsüz kişiliğini hesaba katmak lazım. dünyamızın yer yer çürümüşlüğü, söz-eylem kopukluğu ve çeşitli sapmaları ortasında, doğa, eşya, insan arasında yeni ilişkiler arama çabasındaydı. sözcüklerin ve şiirin bir işlevi vardı yaşadığımız günlerde: erek, alışmışlığı aşmak! çıldırasıya zor bir iş, oktay söylesin:

    ’’alışılmamışı bulmak istiyor,
    alışılmışlığı getiriyor oysa yaşam.
    sürekli bir çekişme, öbürü diretiyor.”

    bu 3 dize matematik bir açıklıkla devrin, devrimin ve devrimcilerin dramını yansıtıyor kanımca. bu sürekli çelişki, çekişme, çatışma gözümüzün önünde, şurda burda ve orda. yaşamın hantal ve bön tutuculuğu karşısında şairin silahı pırıl pırıl yeni imgeler... ve böylece güncel ah-vahlar dışında bir alışmamışlık avına çıktı oktay. kimi zaman somut mu somut, kimi zaman soyut mu soyut. şiirsel yaklaşımlarla. şiirlerinden belli, kimi gün yorgun argın kederli, kimi gün sevinçler içinde aradığını bulmuş. ... .
    gün olmuş savaşa, sömürüye saldırmış. nâzım’ın açlık grevine katılmış, gün olmuş aşınmış tükenmiş sözcükleri diriltip onlara yeni anlamlar, tadlar vermiş, bunca sevdiği denizaltı dünyasına dalar gibi bilinmedik imgeler içre dalgıçlık etmiş. köyde kentte kendi içinde kalıcı şiirin peşinde. yıllardan beri oktay caddebostan’da bir evde, bir odada, bir masada, dünyayı ve insanları sil baştan algılama ’’modelleri” üretecek, sözcüklerle başka türlü varolmanın ipuçlarını keşfedecekti. her şeyden önce kelam yoktu, ama her şey kelamdan geçer er geç, eylem bile en başta.
    o kavgacı, delişmen, aşk dolu dost oktay, kendi kendini dizginleyip, durmadan sözcüklerle dünyalar kotardı geleceğe hasret.
    buna yürek mi dayanır!
  • kavga, ağız kavgası eşdeğerlerinden biri.

    sevgili serbesti'nin desteğiyle şöyle söyleyebiliyorum: "ted ankara koleji ile özel yükseliş koleji arasında, soğuk savaş dönemindeki yurtiçi siyasi kutuplaşmanın da bir tür yansıması tarzında, kuvvetli bir sınıf içi rekabet olduğu iddia edilebilir. okullar arasında elbette artık o dönemki haliyle varolmayan bir çekişme." (bkz: ted ankara koleji/@ibisile)

    "herhangi bir kimseyle ya da herhangi bir şeyle yeni bir bağ kurma yolundaki her çabamızda, bir bakıma yaralanmamız kaçınılmazdır. çünkü bu, eski bağlarla bir çekişme, onların yerine yenilerini koymadır, hiç bir zaman da hoşa gitmez. (...) ayrıca iki yandan biri ötekine kesinlikle başeğerse, özveri diye adlandırılır bu davranış, bu da ölüm demektir. onun için, sevgisinde duran peri kızı on sekiz ay bağlılıktan sonra ölmüştür." d. h. lawrence - anka kuşu

    "bizim tanrı'mızın özü çekişme'dir. bu çekişmenin içerisinde bengileyin açılır ve çalışır acı, sevinç ve de umut." nikos kazancakis - askitiki

    [xxi
    bilin ki
    her şeyde ortak
    savaş

    çekişmedir adalet

    çekişerek
    var olup
    yok olur
    her şey] herakleitos - kırık taşlar

    (ilk giri tarihi: 26.11.2016)

    (bkz: çekişmek/@ibisile), çekmek/@ibisile
    (bkz: cedel), cebelleşmek
    (bkz: münazaa), niza
    (bkz: didişmek), dığdalaşmak, dırtışmak
    (bkz: çenteleşmek), tartışmalı
    (bkz: mücadele), tartışma, ağız dalaşı
    (bkz: can çekişmek), agoni
    (bkz: itişmek/@ibisile), itişki
hesabın var mı? giriş yap