• cenazesine katılan 15 kişiyle göçüp gitmiştir.

    evet vefa bir semt adıdır.
  • renkli gözleri, kıvırcık saçları, böğrü açık takım elbisesi ve altın madalyonuyla türk sinemasının 70'lerdeki nuri alço versiyonuydu cem erman.. yüz numaralı adamda suratına yediği eşoleşşekleri bir kenara bırakırsak fazla komedi filmlerinde gözükmemiştir. çoğunlukla cüneyt arkın filmleri ve birkaç arabesk filminde de kötü adam rollerini layığıyla yerine getirmiş, 70'lerin ortalarında da başrolünde tıfıl mehmet ali erbil'in oynadığı bir dram filminde tıfılın kızkardeşine yapmadığı kötülük kalmamıştır. elinde viski kadehi, kumar masalarında üstten vuran lambanın ışığının aydınlattığı yüzünde blöf yapmanın getirdiği kuşku ve kin hissedilir, arada sinirlenip omzunda oyunu seyreden metresine kızardı. her sahnede değişen geniş yakalı ispanyol paça takım elbiseleri ile evine attığı saf kızlara bıyık altından 'şu içkiyi bir yudumla hele, kendine gelirsin yavrum' gibi telkinlerde bulunup hop bir daire sandoz'u dişi bardağa atıverirdi. bu işi yaptığı sırada madalyonu da parlardı ki gücüne güç katsın, karşı cinsi hipnoz etsin kolayca diye. cem erman'ın tahtı 80'lerde nuri alço ve eray özbal'a geçti. eee zaman da değişmişti öyle saykodelik rock/funk parçaları da çalmıyordu artık devir electronic devriydi, cem erman da kısa devre yapıp işi diğer androidlere teslim etmişti..*
  • ayrıca kemal sunal'ın 100 munaralı adam filminde düzenbaz reklamcı patronu oyanmış,rahmetliye sunduğu her teklife "eşoleşşek" cevabını almış, aynı isimde bir yeşilcam oyuncusudur.mizacından ötürü kötü adam rollerine cuk oturan bir şahıs olmasına rağmen pek az filmde görülmüştür (ya da ben pek rastlamadım).
    ben, 100 numaralı adamdan başka, cem erman'ın iki filmini daha görmüştüm. iki filmde de cüneyt arkın'ın belalalısı -ve yine- patron konumlu kötü adam rolündeydi.
    ilkinde cüneyt arkın bunun kafasında mezar taşı kırıyordu.cem erman bu filmde bıyıklı idi.ikinci filmde ise cüneyt arkın esas değil yan rollerden birindeydi çünkü filmin esas rolleri yılmaz zafer ve gülşen bubikoğlu'na aitti.cüneyt arkın bu filmde kalp hastalığından ölüyordu ve ölmesine söylediği kalbe dokunan, sert sözlerle cem erman sebep oluyordu.hatta cüneyt arkın ilginç bir biçimde bu filmde abdurrahman palay tarafından seslendirilmemişti,peki bu durum deli gibi karate yapmasına mani oluyor muydu ? tabiki hayır,züppe kızının,dallama arkadaşlarını feci dövüyordu.
  • önder somer gibi o da kibar ve yakışıklı kötü adam ekolünden gelir. çoğunlukla yılansı fare gibi rollerde oynamıştır.
  • şimdi fark ettim de ölümüyle ilgili haber sitelerinde gençliğinde oynadığı filmlerden kalma hep şu fotoğraf kullanılmış, hani kim olduğuna dair bir izlenim yaratsın diye kullanılmıştır da, rahmetlinin hiç mi son yıllarına ait fotoğrafı yok, gerçi ölümüne bakılırsa bir hayli gariban ölmüş sanırım kendisi, bu halde birisinin fotoğrafının olmamasına şaşırmam, allah rahmet eylesin, yüz numaralı adam'ı her izlediğimde şüphesiz ne halde öldüğü aklıma gelecektir, tıpkı yadigar ejder'in oynadığı onlarca kemal sunal filmlerinden birini izlerken soğuktan donarak öldüğünü hatırlayıp içimin burkulacağı gibi.
  • cem erman... kayip kizlar filminin gizli star'i, bir zamanlarin en karizma kotu adamiydi...

    mekani cennet olsun...

    http://media.sinematurk.com/…beb5579ddb5/2669_3.jpg
  • 07.08.2011 tarihinde evinde ölü bulunan, 1970'li yıllar ve 80'lerin başında birkaç türk filminde kötü adam rolünde oynayan sanatçı. bence en etkili rolü, zeynep değirmencioğlu'nun klasik olarak ayşecik-ayşe'yi oynadığı filmlerden biri olan özleyiş filmindedir. burada önce, bahar erdeniz'in oynadığı ayşe'nin annesi bahar'dan, kendisini bırakıp bir doktorla evlendi diye adını kötüye çıkarmak sureti ile intikam alır. önce içkisine ilaç koyup uyutur, sonra ikisi yataktayken bahar'ın kocası gelip onları o halde görünce intihar eder. daha sonra, kimin kızı olduğunu da bilerek, yıllar sonra kasabaya tatile gelen ayşe'yi elde etmeye çalışırdı. o, köşkünün bulunduğu ıssız tepeden, denize giren ayşe'yi gözetlerken arka fondan "ta taaan, tatata tan tan, taaan taaaan" şeklinde bir müzik gelirdi. sonra ayşe'ye "benim olacaksın", "seni de koparacağım" falan derdi. en sonunda ayşe onun geçmişte yaptıklarını da ortaya çıkartıyordu. cidden iyi oynamıştı o filmde cem erman. daha sonra cüneyt arkınla beraber hınç filminden biliyorum, orada da cüneyt arkının kızkardeşini kötü yola düşürüp sonra cüneyt arkın suratında cam kırıkları ile yaralar açınca ondan büyük bir intikam alma yoluna gitmişti. en son da kemal sunal'ın 100 numaralı adam filmindeki uyanık reklamcı rolünden bilirim.

    öldüğünü öğrendiğim gün, anısına özleyiş'i izlemek istemiştim youtube'dan araştırıp ama bulamayınca hınç'ı izledim. bu tür sanatçıların yalnız bir şekilde vefat etmeleri cidden beni üzüyor.
  • bir zamanlar idolüm olan aktör. üniversite yıllarında ortamımızın gırgır yükünü birlikte çektiğimiz bir arkadaşım vardı. en önemli özelliği kemal sunal filmlerinin repliklerini günlük yaşadığımız diyaloglara en doğru zamanda serpiştirme becerisiydi.
    ben de yıllardır türk filmleri izlerim ve bunun sebebi sadece karakter oyuncularıdır. karakter oyuncusu dediğim hulusi kentmen, munir özkul seviyesinde olanlar değil kimsenin adını bilmediği ama görünce hemen tanıdığı oyunculardan bahsediyorum. bu başka bir entry konusu burada bitirelim.
    100 numaralı adam, kemal sunal ve karakter oyuncularının en iyi kullanıldığı filmlerden biridir. defalarca izlemişizdir. her repliğini ortamları koparacak şekilde muhabbetlerde kullanmışızdır. bizim bu filmden yediğimiz ekmeği osman fahir seden bile yememiştir.
    cem erman takıntımız da işte bu film yüzünden başlamıştır. böyle bir yeteneğin, karizmanın sinemamızda yeteri kadar kullanılmaması kayıptır.
    her hareketini taklit ederdim. dik duruşunu, hain ama anlamlı bakışlarını.
    bir arkadaşı herhangi bir duruma ikna etmemiz gerektiginde;
    -iyi bir anlaşmaya her zaman yüz bin basarım.
    davet ettiğimiz birisi planladığımız bir etkinlik için mırın kırın ederse;
    - bok gelmezsin.serseri,it. vurdurtum lan seni, gebertirim.
    bu replikler klasiklerimizdir.
    asıl efsane ise abimizin sigara içmesidir. taklit edilmesi imkansız bir özelliktir.
    cem erman'ın göğüs hizasında tuttuğu eli ve iki parmağının arasında duran sigarayı ağzına götürüp tekrar eski duruşuna gelmesi sadece yarım saniyedir. ağzından çıkan duman ise fizik kurallarını alt üst edecek derecede yoğundur. dudaklarına bile tam anlamıyla değmeyen bir sigaradan bu kadar duman çekebilmenin mantıklı bir açıklaması yoktur.
    cem erman, cebinde 50 kuruş ve sehpa uzerinde tutmamış sayısal loto kuponlarının olduğu bir dağ evinde ölü bulunmuştu. haberi okuduğumda ben hala elim göğüs hizasında sigaramı içiyordum. söndürdüm. o rekor senindir üstat. daha da denemem.
  • su kainattaki sayisiz huzun hikayelerinden birinin oznesi. gece gece kenevir kullanirken bu defa duygusal bir etki yapti herhalde. 100 numarali adam filmini izleyip kimmis bu adam derken hikayesini okurken buldum kendimi.

    cukurova insaniyken 26 yasinda ses dergisinin meshur yarismasina katilip derece alinca istanbul'a gidip aktor olur. 90 yilina kadar bircok filmde oynar. sonra is almakta zorlanir muhtemelen. janti bir abimizmis belli ki ama fazla birikim yapamadigindan kelli memleketine donup alelade bir sitede alelade bir evde yasamaya baslamis. boyle yuksekten dususler oznesi ben olmasam da ayri bir koyuyor bana.

    sonra sicak bir yaz gunu daha 60'li yaslarin basindayken cebinde super loto kuponlari ve bir siir ile olup gidiyorsun. cesedini bile kac gun sonra buluyorlar. cenazende film cekerken kenardan izleyen merakli kalabalik kadar bir kitle bile toplanmiyor. sonra sen oldukten 12 sene sonra amerika'nin bir kosesinde cocukken senin filmini izlemis bir adam rewatch yaparken hikayeni ogrenip huzunleniyor.

    bu basligin kendisi bile huzunlu. ayda yilda bir birisi gelip iceriklerini okuyor. icerisi havasizliktan bogulmus. zaten entrylerin yarisi rahmetli ile alakali bile degil. adamin gercek adi bile degil bu.

    bugun de huzunlendik elhamdulillah.
  • kendisiyle ölümünden bir iki yıl önce iskenderun'da bir markette karşılaştığım aktör. kasada önümdeydi, küçük bir içki almıştı sadece. 70'li yıllardan çıkıp gelmiş gibi görünüyordu. yüzünü görmeden önce tarzı ilgimi çekti, incelemeye başladım. simsiyah boyanmış saçlar, yanaklara doğru genişleyen gür favoriler, yakası geniş bedeni dar puantiyeli (yanlış hatırlamıyorsam) bir gömlek, ispanyol paça pantolon, rugan ayakkabılar... o, aldığını poşetlerken göz göze geldik. gülümsedik birbirimize. tanıdım ama nereden tanıdığımı hatırlayamadım bir türlü. marketten çıktım, arabasına binip gittiğini gördüm ki bildim. adını da bu hoş tesadüfen sonra öğrenmiştim.
hesabın var mı? giriş yap