• şimdiye kadar ortaya çıkan bilgiler ışığında kendi yorumumla birlikte olayı aşağıda özetledim.

    cemal kaşıkçı’nın, 1982 doğumlu türk vatandaşı hatice cengiz isimli nişanlısıyla evlenebilmesi için suudi makamlarından, türk makamlarına sunmak üzere halihazırdaki medeni durumunu gösteren resmi bir evrak alması gerekiyor. kaşıkçı biraz tedirgin bir şekilde 28 eylül cuma günü suudi arabistan’ın istanbul başkonsolosluğuna gidiyor. bir süredir suudi veliaht prensi muhammed bin selman'a karşı muhalif görüşlerini dillendiren kaşıkçı’yı karşılarında gören konsolosluk görevlileri süre kazanmak ve bu arada riyad’a danışmak için 4 gün sonrasına yani 2 ekim salı günü için kaşıkçı’ya yeni bir randevu veriyorlar. durumu başkente bildirdiklerinde ise konu prens selman’a iletiliyor. uzun süredir aradığı fırsatın ayağına geldiğini düşünen selman, kaşıkçı’nın ölüm fetvasını veriyor ve hemen hazırlıklara başlanılmasını emrediyor.

    öte yandan, kendisine yeni bir randevu tarihi verilen kaşıkçı öncesinde bu durumdan biraz şüpheleniyor ve nişanlısına başına bir iş gelebileceğini, kendisinden haber alınamaması halinde kimleri araması gerektiğini söylüyor. ancak, ilk randevuda başına bir iş gelmemesinin de verdiği rahatlıkla randevu günü nişanlısıyla beraber tekrar konsolosluğa gidiyor. bu sırada prensin talimatıyla 4 gün boyunca operasyona hazırlanan suudiler olay günü 2 özel uçakla istanbula çıkarma yapıyorlar. uçaklarda 15 kişilik özel eğitimli suikast timi var. timin başında delil yok etme uzmanı olan suudi adli tıp kurumu başkanı dr. muhammed al-tubaigy var. suikast timi kaşıkçı’nın konsolosluğa gelmesinden önce konsoloslukta pusuya yatıp bekliyor. konsoloslukta çalışan 28 türk vatandaşına ise öğleden sonrası için izin veriliyor. saat 13:30'da randevusu olan kaşıkçının randevu saati geldiğinde konsolosluğun güvenlik kameraları kapatılıyor. başına geleceklerden habersiz olan kaşıkçı evrağını almak üzere ilgili görevlinin odasına giriyor. odada bekleyen suikastçiler kaşıkçı'nın kafasına poşet geçirip zehir enjekte ederek öldürüyorlar.

    hemen ardından, önceden hazırlanmış profesyonel ekipman ile etrafta iz bırakmayacak şekilde cesedini parçalara ayırıyorlar. 15 parçaya bölünen kaşıkçı’nın cesedi olayda kullanılan delil oluşturabilecek ekipmanla birlikte suikastçi grubun diplomatik çantalarına konuluyor. her bir çantaya yaklaşık 6 kiloluk bir ceset parçası düşüyor. diplomatik pasaportlara sahip suikastçi tim vakit kaybetmeden konsolosluk bahçesinde bulunan diplomatik plakalı araçlarla havalimanında kendilerini bekleyen özel uçaklara doğru yola çıkıyor. havalimanında diplomatik çantaların x-ray’den geçirilmesi veya açılması sözkonusu olmadığı için herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadan uçaklarına biniyorlar.

    kaşıkçı’nın 15 parçaya bölünen cesedinin bulunduğu uçaklar türk hava sahasından çıkıyor. aynı saatlerde konsolosluk önünde uzun süredir bekleyen ve iyice şüphelenen kaşıkçı’nın nişanlısı olanlardan habersiz bir şekilde kaşıkçı'nın vermiş olduğunu numaraları aramaya başlıyor.

    ................................
    edit: yukarıda bahsedilen suudi uçakları hz-sk1 ve hz-sk2 kuyruk numaralı uçaklar.

    ................................
    edit2: olaya dair bazı soruları da yanıtlamak istiyorum.

    suudiler kaşıkçı’yı basit bir suikastle ortadan kaldırmak varken neden böyle riskli bir eyleme giriştiler?

    yanıt; cinayet diplomat alandan çıkmadan işlenerek yakalanma riski minimuma indirildi. konsoloslukta parçalanan ceset diplomatik çantalara konulmuş, diplomatik plakalı araçlarla taşınmış ve suudi tescilli uçağa yüklenmiş. bir nevi suçun unsurları ve suçlular türk toprağına hiç girmemiş gibi oluyor. gıda ürünlerinin taşınmasında kullanılan soğuk dalga yöntemi gibi diplomatik dalga ile nakliye yapılıyor. bu gibi durumlarda ancak suçüstü halinde müdahale edilebiliyor.

    cemal kaşıkçı türk vatandaşı mı? değil ise adı-soyadı niye türkçe?

    yanıt; kaşıkçı abd’de oturumu olan bir suudi vatandaşı. türk vatandaşı değil ama etnik olarak türk. ailesi uzun yıllar önce kayseri’den suudi arabistan’a göç etmiş. kaşıkçı, ünlü suudi silah tüccarı milyarder adnan kaşıkçı’nın da akrabası. ad-soyad meselesine gelelim. şahsın resmi adı jamal khashoggi. yani cemal kaşıkçı türkiye’de bilinen adı, resmi adı değil.

    suudiler basit bir gazeteci için niye böyle bir eyleme girişiyor?

    yanıt; kaşıkçı basit bir gazeteci değil. 1987 yılında sovyet birliğine karşı mücadele yürüten ve henüz abd’nin gözünde kötü adam olmayan usame bin ladin’le ropörtaj gerçekleştiriyor. ladin’le ilişkisi izleyen yıllarda da devam ediyor. 1995 yılında bu kez sudan’da kendine üs kuran ladin’le tekrar görüşüyor. kaşıkçı, afganistan, cezayir, kuveyt, sudan gibi ortadoğu’da birçok ülkede muhabir olarak çalışıyor ve bu dönemde başta suudi ve abd olmak üzere birçok ülkenin istihbaratlarıyla da yakın temasları var. kaşıkçı'nın sıradan bir gazeteci olmadığını ve karanlıkta kalan yönleri olduğunu söyleyebiliriz.

    prens selman olayın ortaya çıkmasından hiç çekinmiyor mu, olayın olumsuz sonuçları olacağını düşünmüyor mu?

    yanıt; çekinmek bir tarafa, selman olayın duyulmasında yarar sağlayacağını bile düşünmüş olabilir. selman, uluslararası alanda olaya dahiliyetlerini reddedecek ve ortada kesin kanıt olmadığı için suçlanamayacak. öte yandan, başta suudi arabistan’daki muhalifleri olmak üzere, bütün dünyada kendisini eleştiren vatandaşlarına bu tavırlarını devam ettirmeleri halinde başlarına ne geleceğini göstermiş oluyor.

    adam madem muhalif, canından endişe ediyor, niye suudi konsolosluğuna gidiyor? hem de dört gün içinde iki kere...

    yanıt; açıkçası bu hususu ben de tam olarak anlamadım. imam nikahıyla kolaylıkla yapabilecekleri bir işlemi resmiyete dökmek için niye böyle bir riske girilir ki. kimseyi peşinen suçlamak istemiyorum ancak, bu durumda galiba kendisinden yaşça oldukça genç olan doktara öğrencisi nişanlısının ısrarları devreye giriyor. kaşıkçı’nın hatırı sayılıır bir malvarlığı var. 59 yaşında ve en fazla 15-20 yıllık bir ömrü kalmış. nişanlısı bir an önce kendini sağlama almak istiyor..
  • *adam washington'da büyükelçiliğe gidiyor, git istanbul'da hallet diyorlar.

    *istanbul'da konsolosluğa gidiyor, 5 gün sonraya randevu veriyorlar.

    *adamın geleceği gün öğleden sonra türk çalışanlara toplantı var denilerek izin veriliyor.

    *o gün 15 kişi suudi arabistan'dan konsolosluğa geliyor 3 saat sonra çıkıp suudi arabistan'a geri dönüyorlar.

    *yine tesadüfi bir şekilde o gün konsolosluk kameralarının kayıt yapmadığı açıklanıyor.

    adamı öldürdükleri açık da ceset nerede acaba? washington'da istanbul'a git demeleri arapların türkiye'ye ne gözle baktığının kanıtı olmuş. biz bu boku abd'de yiyemeyiz ama türkiye'de rahatça hallederiz demişler açıkça.
  • bu suudilerin analarini bellemek lazım siz kimin ulkesinde cinayet işliyorsunuz ulan. yok eğer susmamızı istiyor kavga gürültü istemiyorlar ise de en az 15 milyar dolar yollasinlar merkez bankasina. o zaman gardaş oluruz yeniden. ama şimdi analarını bellemek lazım çünkü ortada para yok ve dolar çok yükseldi.
  • dünyada bazı haydut devletler var, bunların yediği her bok ya hoş görülüyor ya da bir korku ya da menfaat sebebiyle ses çıkarılamıyor. suudi arabistan'ı milleti asar keser, konsoloslukta adam öldürüp parçalara ayırarak bir yerlere gönderir, çin'i interpol başkanını kaçırır, rusya'sı silah denemek için uçak düşürür, gider ingiltere'de skripal'i zehirler; herkes de aval aval bakar.

    bu nasıl bir dünya düzeni aq, nasıl bir cendere içine düştük ya...
  • olayın ortaya çıkmasının birkaç gün sonrasında merak edip yaptığım minik araştırmada gördüğüm kadarıyla adamın ingilizce wikipedia sayfasında bile türk polis memuru ağzından adamın "suudi arabistan'dan gelen 15 kişilik bir ekip tarafından işkenceye uğradığı, öldürüldüğü, cesedinin kuşbaşı yapılıp konsolosluktan çıkarıldığı ve ekibin olayın kaydıyla yurtdışına çıktığı" belirtilirken yurtiçi medyamız hala "girmiş. çıkmamış. ölü mü diri mi bilmiyoruz. eşinden boşanmış. çocuklarından endişeleniyormuş. içeride mi tutuluyor? açıklama bekliyoruz." tadında akp'lilerin anlamsız laf dolaştırmaları dışında bir şey vermiyor.

    garip.
  • suudi cesaretinin kaynağı nedir sorusu akıllara geliyor?

    "beş sene sonra 2007'de… ecyad'ı yıkan suudi kralı, takvimde başka gün kalmamış gibi tam 10 kasım'da ankara'ya geldi, anıtkabir'e gitmedi. türkiye cumhuriyeti'nin protokol tarihinde bir ilk yaşandı…

    cumhurbaşkanı abdullah gül ve asrın liderimiz tayyip erdoğan, kralın ayağına, kralın kaldığı otele gittiler. suudi kralına “türkiye cumhuriyeti devlet şeref madalyası” takdim ettiler, suudi kralı da bunlara madalya taktı. kralın sağına ve soluna oturup poz verdiler."

    dipnot: (bkz: kral abdullah'a devlet şeref madalyası verilmesi)

    dipnot 2: (bkz: 23 ocak 2015 kral abdullah için yas ilan edilmesi)
  • kendi başkentindeki sergide alenen vurulan bir rus büyükelçi olayının yaşandığı ülkede yine de gizli yapılan bir olay.
  • olay hakkında çok garip iddialar geliyor.

    suudların paylaştığı kamera görüntülerini incelediğimde şaşırdım. çünkü adamlar açık açık adamın girişini shoplayıp çıkış olarak göstermeye kalkışmışlar. dalga mı geçiyorlar yoksa gerçekten bu kadar aptallar mı bilmiyorum ama artık gelişen teknolojide 5 yaşındaki çocuğun dahi anlayacağı şekilde shop yapıp bunu kanıt olarak sunmaya kalkmışlar.

    olayın olduğu günden sonra suud tarafından direkt savunmaya geçer tarzda açıklamalar yapılıyor. olayı aydınlatmak yerine "biz değiliz!" merkezli açıklamalar görüyoruz, özellikle arabistan medyası türkiye'deki fetö-pkk iltisaklı gazetecileri masum gösterip "gazetecileri tutuklayan bir ülkeye mi inanıyorsunuz?" gibisinden propaganda hareketlerine girişmiş durumdalar. şöyle baktığımız zaman suudi arabistan halkının çok gelişememiş olduğunu biliyoruz. daha 2017'de suudi arabistan'da olan olaylar malum, kaç insanın malına mülküne canına çöktüler. herhangi bir tepki almadılar. hatta suudi halkı yönetimden korkuyor. yani aslında bu cümleler suudi halkına değil dünyaya söyleniyor.

    şimdilik kaşıkçı ile birlikte o anda konsoloslukta olan 13 kişi saptanmış. bu 13 kişiden 6'sı kahire'den gelen uçakla gitmiş, diğer 7'si riyad'dan gelen uçakla gitmiş. yine iddialara göre suudi emniyet müdürlüğü olay yeri inceleme başkanı salah muhammed a tubaigy da o gün konsolosluktaydı. yani bir nevi kanıtları yok etmek için geldi.

    ilk iddia kaşıkçı'yı bir şekilde alıkoyup üçüncü ülkeye kaçırdıkları. türk polisi konsolosluğu, konsolosluk çevresindeki bölgeleri didik didik ediyor. kamera kayıtları salise salise izleniyor. bu adamı içeriden canlı olarak tek parça çıkarmak çok zor o yüzden. yeraltına geçit yapmadılarsa bu imkansız ya da konsolosluğa sakladılar adamı. yani başka açıklaması yok. çünkü bu adam normal yollarla dışarı çıkarılamaz. çıkarılmış olsa türk polisi olayın kamera görüntülerini basına verir adamın çıkarıldığını bütün dünyaya gösterirdi. olay da bizim üstümüzden atılırdı ama öyle değil. yani bu adam içeri girdi ve kamera kayıtlarında yok. uçaklar o gün kalkmadan önce defalarca kez arandı, adam yine yok. bu yüzden bu iddia çok zayıf ama imkansız değil.

    ikinci iddia hepimizin bildiği, adamın öldürüldüğü iddiası. bu iddiadan çok gerçeklik gibi geliyor bana, türk yetkililer basına konuşmaya başladığında suud tarafından çok büyük panik yaşanmıştı. yani türk yetkililer yalan söylemiyor, şov yapmıyor. şimdi yine türk yetkililer video ele geçirdiklerini söylemişler gazetelere. zaten öldürüldüğü iddia edildiği ilk gün "cemal kaşıkçı'ya işkence edildi ve prens selman'ı ikna etmek için bu anlar videoya çekildi." tarzında iddialar da vardı. şimdi de türk yetkili bu videoyu ele geçirdiğimizi söylemiş. istihbaratın olayı yönettiğini ve bu yüzden "şimdilik" videonun gerekli merciler ile paylaşılmadığını söylemiş zaafiyet oluşmaması için. yani zamanı gelince paylaşılacak gibi duruyor. adamı da kemik testereleri ile parçalamışlar sonra. sonrası basit zaten.

    öyle veya böyle suudi arabistan çok büyük yanlış yaptı. türkiye şimdilik bu süreci iyi yönetiyor. olayın kapanmasına izin vermedik, çok sessiz ve kararlı şekilde araştırma yapılıyor. cumhurbaşkanı olayı kapatmamak için ara sıra dillendiriyor ama direkt konuşmuyor. satır aralarını 2-3 kez okudum. bir renk, şifre de vermemiş. olay ne zaman soğuyacak olsa türk yetkililer çıkıp suudları tehdit edecek açıklamalar yapıyor. yani olayı aydınlatmaya çalışıyoruz, aydınlatınca üstüne gideceğiz suudların.

    bu olay illaki aydınlatılacak çünkü türkiye'de yapıldı. suudlar en kusursuz planı yapsa bile (ki saçma sapan bir plan yapmışlar) burada biz daha güçlüyüz ve bu iş ortaya çıkarılacak. elbette ekşi sözlük'teki generallerin istediklerini yapmayacağız sonra. riyad'ı bombalamayacağız atıyorum. yapılacak tek şey bunu dünya kamuoyuna sunup, bm'ye taşımak ve bütün suud diplomatları sınır dışı edip konsoloslukları kapatmak. yani dünyanın neresinde olursanız olun bu olur. bir de artı olarak üretebiliyorsanız belki ambargo ama biz suudlara ne satıyoruz ki? yani politika, diplomasi sizin oynadığınız savaş oyunu değil. 5. yüzyılda yaşamıyoruz. yapılacak ve yapılması gereken şeyler bunlardan ibaret.

    yüzlerce cümle yazıp sonra arkasında "türkiye para için susacak" diyenlerse ayrı komik. suudi arabistan bize para vermiyor. suudi arabistan ypg'ye para veriyor. türk düşmanlarını destekliyor. kısa bir araştırmayla bunu görebilirsiniz. türkiye de karşılık olarak katar ile anlaşıyor. yani suudi arabistan'ın son yıllardaki düşmanıyla. türkiye de suudlara oynuyor. sudan'daki adanın alınmaya çalışması falan bunlar tesadüf müydü sizce? gidin adanın konumuna bakın neredeymiş, hadi o tatmin etmediyse sudan'ın konumuna bakın, hangi ülkeyi kuşatıyoruz görün. medyada bu adaya "yunan adalarını alamadan araplara yardım ediyoruz." şeklinde bakıldığı için araştırmadınız tabi. (yunan adaları konusunda yanlış yaptığımızı düşünüyorum, cümleyi anlamaya çalışın, yanlışı kullanarak doğruyu köreltmeye çalıştılar) türkiye ile suudi arabistan'ın arası çoktan bozuldu ama suudlar, katar'a yaptığı gibi bize çökemediler. dolaylı yoldan abd ittirmesiyle saldırmaya çalışıyorlardı. buna da devam ediyorlar. orta doğu'da türkiye - iran vs israil - suud savaşı var. bu da devam ediyor. bu olayın üstüne arabistan'dan para alacağımızı veya arabistan ile dost olduğumuzu zanneden dangalakların tek kaynağı twitter'da "yallah arabistan'a!" diyen 2-3 salaktan başkası değil. suudi arabistan, abd'nin orta doğu'daki yavru vatanıdır. türkiye de şu an abd ile savaşmaktadır.

    mesela bugün mit, abd'de benzeri operasyonu yapamaz mı? çok rahat yapar. konsolosluk türk konsolosluğu, içeri girecek kişi türk. illaki öldürülür böyle birisi. yani suudlar öyle büyük bir olay da başarmadılar. adamı takip edip rutinini keşfedip, aylarca planlar sonrası dışarıda bir şekilde suikastle öldürseler yine anlaşılabilir, başarılı görebilirdi. konsoloslukta adam öldürmeyi bütün dünya ülkeleri başarabilir bence. bu yüzden türkiye'ye saldırmayı bu olayda bile başaran cahil arkadaşları ayrıca tebrik ediyorum. sizleri propaganda konusunda görevlendirsek abd'yi dünyanın en güçsüz ülkesi olarak bile gösterebilirsiniz. ne de olsa cahillik bedava.
  • tam bir homeland dizisi olayı. tv de olsa "amaan kurgu işte" der geçeriz. ama gerçek işte.. carrie olsa olayı çözerdi..millet de hemen sonra islamofobi derdi.
  • "konsolosluk temsil ettiği ülkenin toprağıdır" geyiği "deplasmanda atılan gol 2 gol sayılır" geyiği ile aşağı yukarı aynı şey. ikisi de gerizekalılar kolayca anlasın diye abartılmış ifadelerdir.

    https://www.tbmm.gov.tr/…068/kanuntbmmc06803042.pdf

    çok merak ediyorsanız yukarıda dünyadaki tüm ülkelerin taraf olduğu "diplomatik ilişkiler hakkında viyana sözleşmesi"ni bulalabilirsiniz. burada diplomatik temsilcilerin sahip olduğu ayrıcalıklar maddeler halinde belirtilmiş.

    özet geçecek olursak diplomatik binaların ve diplomatların dokunulmazlığı vardır ama orası halen türkiye toprağıdır ve türkiye cumhuriyeti kanunları geçerlidir. ama 22. maddeye göre binaya giremezsiniz, 29. maddeye göre de diplomatları gözaltına alıp tutuklayamazsınız.
hesabın var mı? giriş yap