• leyla ile mecnun'un her bölümünde erdal bakkal gibi pis bir karakteri bu kadar sevimli canlandırmasına şaşırdığım oyuncu. 75. bölümde iskender'e o sırnaşmaları, yüzündeki o ifade yok mu, kedi gibi yemin ederim. kedi canını senin.
  • jeneriğe bakıyorum leyla ile mecnun'un, kendisinin ismi en sonda yer alıyor.

    sanırım kurgulanırken erdal bakkal çok da önemli bir rol üstlenmemişti. ama cengiz abi nası oynuyorsa, nası yardırıyorsa ekibin ön safında yer almıştır.

    ismail abi gibi bi kült olabildi ya, ellerinden öperim.
  • parmaklıklar ardındada gardiyan ekrem rolünü o kadar iyi canlandırıyor ki, türk dizi tarihinde en gıcık, sinir bozucu, kötü, psikopatvari karakteri ortaya çıkarmıştır. zevkle izliyoruz.
  • annesine hürmetler, demiş ki:

    "farklı olanı sevmezsen insan olamazsın."

    harika ve akbilinden öptüğüm insan.
  • ankaradan kalkıp istanbula gitmişken, leyla&mecnun setine denkgeldik. istinye-kireçburnu arası çok sürmedi sayılır ama, işte yokuşlar çıktık geldik erdal bakkala, pardon ortaklar bakkala doğru. o kısım uzun sürdü gibi geldi

    dizide mecnunun evi olan yerdeki sette cengiz bozkurt vardı, sohbet etme olanağımız oldu. o kadar iyi niyetli ve samimi bir insan ki, adamcağız benim karamsarlığıma bile katlandı 1 saat boyu.

    önümüzde kireçburnu manzarası varken, ben baydım adamı belki biraz ama hala yaptıkları işin imrenilecek bir meslek olduğunu ve yerlerinde olmak isteyeceğimi savunuyorum.

    aslında anlatmak istediğim, her meslek zor, oyunculuk da zannettiğim kadar pembe değil belki, ama insan yaptığı işte eğleniyorsa gerisi boş değil midir?
    ayrıca allaşkına yani sırtında taş taşıyormuş gibi;''ay şekeriim oyunculuk da bi zor, bi zor allah seni inandırsın, ay ay ay'' kafasında konuşan tiplere kürekle vurma isteğinin kendisinde de hasıl olduğunu düşündüm açıkçası :)

    ben böyle karamsar karamsar bik biklerken, bilmem ki farkettiğinden olsa gerek; şu dünyada sağlıktan başka bir şey önemli değil, inan bana. her şey insanın kendisinde biter diyen adamdır cengiz bozkurt.

    şöyle ki; adam odtü fiziği bırakmış, kalkıp ingiltereye gitmiş. oyuncu olmak istiyormuş, olmuş. yapmak istiyormuş, yapmış.
    ha elbette sonu iyi de olmayabilirdi ama sağlıklı olduğun müddetçe, risk almazsan ya da olduğun durumdan yakınmayı bırakmaz da harekete geçmezsen, o noktadan sonrası komple yapamamak değil, yapmayı esasında istememek oluyor, boşuna başka şeyleri suçlamayın, komik oluyorsunuz.

    ilham vermek mi denir tam bilemedim ama olan biten bana aşağı yukarı öyle bir şey oldu.

    çok teşekkür ederim kendisine.

    edit: geçen aylarda, oyun atölyesindeki son testosteron oyununun arasında yine karşılaştık tesadüfen. tekrar sohbet etme olanağı buldum, aynı içten tavırla fakat ayrıyetten bu kez adeta mutluluk saçıyordu; bebeği olmuş; dilerim daimi olsun mutlulukları.

    edit2: sen aydınlatırsın geceyi'nin festival gösteriminde de denk geldik yine. istanbul'a geldiğimden beri 3. rastlaşmamız ve sohbetimiz oldu kendisiyle. canayakın ve samimi tavrının stabil olduğunu görmek beni çok mutlu etti. en iyi dileklerim kendisinedir efendim.
  • leyla ile mecnun adlı dizide, bakkal karakterini canlandıran oyuncu.
    kaybedenler kulübünde durakta oturan şöförlerden biridir aynı zamanda.
  • dünkü braga maçında kapalı altta olan efsane adam.

    lan bu kadar mı temiz yüzlü, sıcak bir insan olur. benden 10 metre kadar falan uzaktaydı, aynı sıradaydık ama. kafam da çakır, devre arası oldu bunu gördüm. çakır keyifliğin vermiş olduğu etkiyle 10 metre öteye "erdal abbbbiiiiiii hoppppppp" diye bağırdım, döndü, güldü el salladı. bu sefer "naaaaasssıııııllllll?" diye bağırdım, yine güldü. ama bu gülme öyle sahte gülme değil, adamın harbiden komiğine gitti herhalde.

    uzun lafın kısası, taşaklı adam.
  • yolda karşı tarafın kendisini tanıdığını anladığında karşının hareketini beklemeden selam verip üstüne bir de gülümseyen, el sallayan sevimli oyuncu.
  • bugün ege üniversitesindeydi.

    dizide tuzluk olan adam gerçek hayatta bildiğin şekerlikmiş. gelir gelmez erdal bakkal dansını yaptı "nasıl olsa isticeksiniz, ben baştan yapayım," dedi, sonra muhabbete başladı. çok keyifli bi adam olduğu her halinden belli. 2 saat kadar anlattı, soruları cevapladı, en ufak bi sıkılma belirtisi göstermedi hatta organizasyonu yapanlar "bitirmemiz gerekiyor," dediler de öyle bitirdi. salona sığmayan öğrencileri sahneye davet etti, sahnede oturan onlarca öğrencinin ortasında muhabbete devam etti. kendi hayatı zaten yeterince ilginç, bi de içinde leyla ile mecnun, tiyatro ve sinema olunca 6 saat konuşsa dinlenirdi. "fırsat olsa da bi masada oturup dolu dolu muhabbet etsem," dedirtti yani. kendisini çok sevdiğimizi bir kez daha buradan belirtiyorum. bu kafayı hiç kaybetmemesi, hep böyle kaliteli işlerle karşımıza çıkması dileğiyle.
  • mütevaziliği, yardımseverliği, canayakınlığı tavan olan oyuncu.

    sen aydınlatırsın geceyi filminin istanbul galasında, acelesi olmasına rağmen yanımıza kadar gelip ayaküstü sohbet etmesi üstüne üstlük ''madem o kadar yol geldiniz bari fotoğraf çekilelim, bunu da ben akıl ediyorum görüyorsunuz'' demesi ona karşı olan sevgimi kat kat arttırdı.

    yaptığımız leyla ile mecnun set ziyaretindeyse bize elinden gelen yardımı yapması zaten artmış olan sevgimi bi kat daha arttırdı.

    az kaldı böyle oyunculardan değerini bilmek lazım.
hesabın var mı? giriş yap