• meraktan gittiğim, gayet iyi karşılandığım dergah. bacılara ayrılan üst katta tesbih çekerken "biatlı mısın "sorusuna "yok ben karşıdan geliyorum" cevabı vererek efsane olduğumu biat'ın anlamını öğrenince anladım, bildiğin sendika-harran repliği yaratmışım kendi içimde.
  • tarikatlara, cemaatlere hoş gözle bakmayan biriyim. hatta tasavvuf'u da bidat olarak görür, hoş karşılamam. bir arkadaşım "sigara içiliyormuş gidelim mi lan" dedi, "gidelim" dedim. gittik. içtik sigaramızı. meşkimizi de yaptık, döndük. meşk dedikleri olay musiki ile zikir karışımı bişey. projeksiyon aleti ile perdeye söylenecek eserin sözleri, notaları yansıtıldı, neyler üflendi, defler çalındı, hep bir ağızdan eserler okundu.. ilk başta hafif hafif söylerken ritim zamanla hızlandı, ilerleyen dakikalarda kafalar da sallandı. dediğim gibi, bu tür şeyleri pek sevmem. ama kendimi ortama bıraktım, söylenen eserlere ben de eşlik ettim, şirk tehlikesi gördüğüm yerlerde sustum. kafalar sallanırken ben de salladım. ama değişik bi metodları var, pek ayak uyduramadım. dışardan izleyen birisi benim bu tarikatten olmadığımı rahat anlayabilirdi. zaten tarikatten olmayanlar, takkesi olmayanlar olarak en arka 2-3 safta oturuyorduk. haa bu arada, oturmaktan dizlerimiz fena uyuştu. ön saftakiler antremanlı olduklarından pek hareket etmediler fakat biz -arka saflar olarak- bayağı bir kıvrandık. meşk öncesi ve meşk sonrası, arka bahçede tarikat önderi dahil olmak üzere sigaralarımızı içtik. o manzara hiç unutamayacağım bir görüntüydü. dini meselelerin konuşulup topluca icra edildiği bir toplumda resmen şeyhle birlikte sigara içiyorduk. önümüzde kül tablası yoktu. arkadaşımın yanındaki adam, sigara pakedinin jelatinine silkiyordu küllerini. arkadaşıma dedim, şu elemanın küllüğüne silkelim biz de diye. benim arkadaş bu elemana "hocam şunu silkebilir miyim" dedi, eleman çok uhrevi bir ses tonuyla "eyyyvallah" diyip jelatini uzattı. arkadaş bana dönüp "sanki tesbih istedim mk" dedi, gülüştük. değişik kafaları taddık. çok farklı bir 3 saatti.
  • mekan güzel, sınırsız beleş çay var. müzik harika, sağlam zikir dönüyor. içerisi tomford, burberry klasik karışımı garip bir kokuya sahip. kalabalık günlerde vale hizmeti mevcut. üç kez gittim, dördüncüye kızla gitmeyi düşünüyorum. ortam nezih, akıyor.
  • inanan, inanmayan herkesin hayatında en az bir defa gidip görmesi gereken mekan. inanıyorsanız, tasavvufa eğiliminiz varsa, sizi sizden alacak bir ortam mevcut. yok eğer inanmıyorsanız, sırf bu görsel, işitsel şovu izlemek bile unutulmaz bir keyif olacaktır.
    hayatımda duyduğum en etkileyici çok sesli koro. arka fonda zikir sesleri, sami özerin ve ahmet özhanın mükemmel sesleriyle birleşince, eşsiz bir eser yaratıyor.
  • bu mekanda girişte solda yer alan bir tabloda şöyle güzel bir dörtlük yazılıdır, söyleyeni kim bilmiyorum:

    âsumândır kubbesi hep ahterân* avizesi
    en ziyâ-bahşâ* kanâdili şems ile mâhdır
    kaldırılmakla tekâyâ* kaldırılmaz zikr-i hakk
    cümle mevcudât zâkir kâinât dergâhtır
  • sayesinde kıpırdamadan dizüstü oturma süresini yarım saate çıkardığım dergah.
  • babamın amcasının dergahı.

    neden mi orada? çünkü geçirdiği trafik kazası sonrası kafayı sıyırdı.
  • tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra bile, resmi ve hatta yasaksız olarak karagümrükteki tekkelerinde toplu zikirlerine devam edegelmişlerdir.
  • mercan dede'nin bestelerinde etkili olduğunu düşündüğüm mekan.
    mazhar alanson'un sık görüldüğü de rivayet edilir.
    walla gidenlerin yalancısıyım.ben sadece ahmet özhanı gördüm
    kulağınıza sağdan ingilizce soldan almanca dialoglar gelir..
    herkes gelmiş hakikaten..
  • şeyhi hamilelerin sokakta gezmesinden etkilenen bir tarikat.
    süper huzur kaynağı gerçekten.
hesabın var mı? giriş yap