• yağmur yağıyor...
    çeşmealtına yağmur yağıyor. hava karanlık. peder balıkta, sıçana dönmüştür şimdi. dükkanı açtım, ama bu havada emlakçıya gelenin aklına osurayım. grip olmuşum, elimde bir bardak elma çayı, örgü bir hırkaya sarındım, oturuyorum pencerenin önünde...
    çeşmealtına yağmur yağıyor...
    kediler komik, ıslanmışlar, saçağın altına sıralandılar. bana bakıyorlar ağlak ağlak, "içeri al!" yok ya, daha sabah paspasladım dükkanı, harp meydanına çevirirsiniz, hanginizle uğraşayım. kuru yerdesiniz, yatın işte. martılar yağmurun tadını çıkarıyor, döne döne uçuyorlar kimi yerde, kimi yerde karabataklarla beraber, sokulmuşlar birbirlerine, iskelelerde.
    çeşmealtına yağmur yağıyor...
    havakaranlık. deniz de gökyüzü de kurşun rengi... deniz soluğanlarla inip kalkıyor, fırtınaya beş var, panjurları bağlamalı, kayığı iyi bağlasın, tembih etmeli pedere, hava fırtınaya bakıyor, gece bir kitap ve sıcak bir pencere kenarı olmalı. gece fırtınaya bakıyor, yüreğim de...
    çeşmealtına yağmur yağıyor...
  • 5 sene öncesine kadar tam bir emekli dede mekanıyken son yıllarda hareketlenip küçük çeşme havasına bürünmüştür. illa izmir'de emeklilik mekanı arıyorsanız:
    (bkz: mordoğan)
  • yillar once* babamin genclik gunlerini gecirdigi, yillar sonra* ise benim cocukluguma denk gelen zamanlarda oyunlar oynadigim, yuzmeyi, bisiklete binmeyi ogrendigim, bahcedeki sandali kesfettigim en ozel yer... zira ufakken pek anlamazdik, cesme dururken dedemin niye buraya gelip bir ev sahibi oldugunu... demek ki bir bildigi varmis rahmetlinin, her guzel seyin degeri buyuyunce anlasiliyormus, her guzel ve kucuk yer baskalari tarafindan istila edilince daha bir ozleniyormus eski yollar, simdi olmayan iskeleler, yikilip yerine yenisi yapilan evler, bahcedeki sandal ve bir avuc insan...
  • yağmur yağarken, bu gece gibi, şöminenin zayıf ışığında bir kadeh şarap ve güzel bir kitap ve sakin bir müzik ile tek başına kalabileceğin ve kendini dinleyebileceğin en güzel sığınak. sabah sadece kuş sesi ve yağmur ile yıkanıp temizlenmiş bir doğa ve yemyeşil bir dağ sizi beklerken ağaçlı yoldan otobana girip izmir'e dönmek zulüm gelir.
  • kışı yazından daha güzel olan yerlerdendir çeşmealtı. kışın sadece yaz kış oturan sakinleri, kedileri, köpekleri ve kafasını dinlemeye gelen temiz havadan sarhoş olmuş insanlarla karşılaşırsınız. adında geçen çeşme'nin aksine sessizlik ve huzur arayanların yeridir, denizi çok güzel olmasa da manzara anlamında güzel sahneler verir insana. havası inanılmaz temiz, yeşili bol bir sahil kasabasıdır. insanları rahat ama içtendir, güzel yemek yenebilecek yerler vardır, denizin dibinde balık yersiniz çeşme'de yediğiniz kumru kadar para ödersiniz. umarım çeşme gibi bodrum gibi kalabalıklaşmaz ve bu sakinliğini, güzelliğini çocuklarımıza iç çekerek anlatmak zorunda kalmayız.
  • urla'nın şirin sayfiyesi. çok değerli chp belediyesi bütün yollarını kazıyıp renkli asfalt döşemek için temmuz ayını beklemiş, bayram tatilinde göz gözü görmüyordu, yürüyecek yol kalmamıştı. türkiye için akp ne ise izmir için chp odur yemin ediyorum, bu durumu kime dediysek "olsun bitince güzel olacak" "olsun biter hemencecik" gibi cevaplar verdi , halk memnun belediyeden anlayacağınız, nasıl ki bu ülke hala akp'ye nasıl oy veriyor anlamıyorsam izmir nasıl hala chp'ye oy veriyor onu da anlamıyorum. herşeyin fazlası körlük yapıyor.
  • sıcak yaz akşamında aklımıza düşen sakinleştirici. dedim ki sevgiliye; ben izmir'den çok çeşmealtı'nı özlüyorum. denize inen merdivenleri, iskeleye giden ağaçlıklı yolu, denize sıfır rakı sofralarını, sabah sabah balık mezatlarını, canlı canlı balıkları, güvendik'ten kuşbakışı manzarayı, mavi plajı, 20 yıllık yazlık komşularını, kaptan'ın taze midyelerini, sıcak izmir yazına inat serin serin uyumaları, boyozlu kahvaltılarını özlüyorum.
  • izmirli olmayan kimselerin bilmediği, dolayısıyla hala küçük hala şirin hala yeşil olan, belki biraz durgun ama bir o kadar da dingin, kışın tadına doyum olmayan havası, mavi çam ve iyot kokuları ile emekliliğimi geçirmeyi hayal ettğim kasaba.
  • çeşmealtı= sükünet... turistlerden uzakta, balıkçılarla birlikte çıkar denizin tadı. dünyanın en güzel yerlerinden biri değildir belki ama yine de kendini arayanlara, arayıp da bulamayanlara güvendik köyüne çıkmaları tavsiye edilir. çam ağaçlarının arasından kıvrıla kıvrıla tırmanan yoldan sapıp, çam iğnelerinden oluşan kahverengi halıların üzerinde dolaşsınlar. tepeye çıktıklarında ise manzarayı şöyle bir seyre dalsınlar, ağustos böceklerinin sesini dinleye dinleye. bi tane sen sun portakallı gazoz söylesinler kendilerine oradaki kır bahçesinden ve öylece otursunlar. öylece...
    27 yıldır her yaz gittiğim bir yerdir çeşmealtı. çocukken bodruma gitmediğimiz için hissetiğim hayıflanma duygusu, büyüdükçe bir minnet hissine bıraktı yerini. herkesin birbirini tanıdığı, konuştuğu, en azından uzaktan selamlaştığı avuç içi kadar bu yerde, her yıl yüzler eksilse ya da yaşlansa da
    kucaklıyorlar beni. ait olmak nasıl bir his, bir kez daha anlıyorum. içimi kaplayan huzur, çeşmealtı rüzgarı gibi esiyor içime. serin serin...
  • nasıl güzel bir koyda,turizmi henüz allahtan patlamamış bir kasaba olan ceşmealtı hala cevre sakinlerinin misafir gelen esi dostu gezdirdiği bir koy olmakta ve hala küçük kafeler,restoranlarla yerli turizme hizmet etmekte olan bir izmir kasabamızdır , ve ne olur hep öyle kala..
hesabın var mı? giriş yap