• ulusal kanal'da ekopolitik programının yapımcısı ve sunucusu. özellikle mete akıncı ile yaptıkları program iyidir.
  • bilge yatırımcı sitesinde günlük yazıları mevcuttur. mevcut kullandığı sosyal medya hesabı çetin's twitter, (bkz: ekopolitik) programının sahibidir, program 44 dakikadır zaman zaman 49 dakikaya kadar esnetiliyor, program reklam kuşağı içermez, konukları genellikle ilk programdan sonra yine gelir, güncel olan en kaliteli programları şu isimlerle beraber olanlardır:
    ekonomist (bkz: atilla yeşilada),
    istanbul gıda toptancıları tüccarları derneği eski genel sekreteri (bkz: bülent baykal),
    dünya gazetesi yazarı ekonomist (bkz: mehmet uğur civelek),
    trakya üniversitesi öğretim üyesi prof.dr.(bkz: sadi uzunoğlu),
    dünya gazetesi yazarı (bkz: ahmet çoşkunaydın),
    tüketici güvenliği derneği enerji komisyonu başkanı (bkz: bülent çebin),
    tüketici birliği federasyonu başkanı (bkz: mehmet bülent deniz),
    spor ekonomisi uzmanı (bkz: hakan hanoğlu),
    çalışma eski genel müdürü (bkz: ismail bayer),
    eski hesap uzmanı (bkz: bülent soylan).

    şahsın geçmişte kalan programlarından en dikkat çekici olanlarına (bkz: mete akıncı) eşliğinde yapılanlar örnek gösterilebilir, en ilginç§ programları ise (bkz: kusursuz enerji) kitabının yazarı mühendis (bkz: naci özen) nam-ı diğer (bkz: yurttaş mazlum çoruh) eşliğinde olanlarıdır.

    (bkz: esfender korkmaz)ın başkanlığında ki (bkz: siyaset üstü düşünce derneği)nin yöneticilerindendir. gazetecilik tarzı siyaset üstüdür, bir kaç cin fikirli insanın yaptıklarıyla ilgilenmez, sistemin işleyişinde vatandaşın olaylarda ki yeri ile ilgilenir.

    fotoğrafı tersten okuyarak durumun sağlamasını hep yapar,
    konuya virgül atar ve bir kaç dakika sonra virgülü kaldırır,
    genellikle programına "ekopolitikten merhabalar" diyerek başlar ve "her zamanki gibi bitirelim şartlar ne olursa olsun, paranızı ticarete üretime yatırmaktan, işinizi layıkıyla yapmaktan ama en önemlisi vatandaş olup hakkınızı aramaktan vazeçmeyin" diyerek programını bitirir.

    edit: 27 nisan günü en dikkat çekici programlarından birisini gerçekleştirmiştir.
    gerçektir yanlıştır bilecek yetkinliğim yok.
    çetin ünsalan farkı ise öncesinde naci özen, şimdi salman gürbüz ile birlikte bize mühendislik yemini diye birşeyin var olduğunu hatırlatmıştır.
  • zihni berrak, hafızası kuvvetli, son derece bilgili, herkesten farklı bakış açısına sahip, bilgi kaynağı geniş, sevilen gazeteci, ekonomist.
  • uğur civelek ile birlikte en kısa sürede tekrar ekranlarda görmek istediğimiz son mohikan
  • krt kanalın türkiye siyasetine dair ilginç yorumlar yapan siyasal analist.

    twitter - https://twitter.com/cetinunsalantv

    köşe yazıları - http://qoshe.com/yazar/cetin-unsalan/128929
  • trakya üniversitesi işletme önlisans eğitiminin ardından erem yayıncılık'ta muhabir olarak çalışma hayatına başlayan çetin ünsalan, 25 yıllık kariyerinde market press uluslararası basın ajansı,penta tanıtım yayıncılık, erem yayıncılık, expo channel, dünden bugüne tercüman gazetesi, shopping tv, business channel, skytürk, kanal biz, bjk tv, krt tv, ulusal kanal ve kırık kalem ajans ve yayıncılık gibi bir çok şirkette çalışmıştır. güncel durumda paraanaliz'de yazılarına devam eden ünsalan 07.08.2017 tarihli yazısında * bes tartışmalarına öneri ile katkıda bulunmuş; bes'ten çıkışları engellemenin yolunu vatandaşın refahını arttırmaya dayalı olarak açıklamıştır.

    ilgilenenler için yazının bir kısmını kopyalıyorum.

    "insanların aldıkları parayla bırakın insani kalkınmışlık seviyesini, açlık ya da yoksulluk sınırını yakalamakta zorlandığı bir ülkede, zorla para kesmeye kalkarsanız sonuç alamazsınız. ülkemizin tasarruf ihtiyacı var mı? elbette var. ama bu böyle zorlamayla olmaz.
    mesela önce kamu harcamalarında verimlilik esasını ele alan, fayda / maliyet hesabını yapmayı bilen bir iktidar seçilir. ardından planlı bir ekonomi programı uygulanır. bunun sonucunda elde edilecek gelir de, adaletli bir biçimde paylaştırılır.
    vatandaş geliriyle normal geçimini sağlayıp, yoksulluk sınırını aşıp, ihtiyacının dışında elde ettiği geliri de tasarruf olarak değerlendirir. bununla altın mı alır, ev mi tercih eder, bankaya mı koyar, gidip güvendiği bir şirketin borsada hissesine ortak mı olur, kendi tercihi.
    lakin önce geçimi dışında para arttırması lazım. yani fakir, hatta fakirlikten de kötü ödenebilir olmaktan çıkan borcu olan insanlara kanun zoruyla tasarruf yaptırmaya kalkarsanız, bunun adı birincisi tasarruf olmaz, salma olur. ikincisi ilk fırsatta sistemden kaçar."
  • türkiye ekonomisinde gerek siyasi tavırlar, gerekse de dolar / tl kuru üzerinden yaşananların ardından reel sektör akıllara geldi. esasen üreten, ama ne ürettiğini de bilen bir ekonominin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

    şayet ekonomik olarak güçlü olsanız, direnciniz çok daha yüksek olduğundan bu tip olaylar sadece canınızı sıkar. fakat biz ekonomik savaş modeliyle meseleyi anlıyorsak, bunda ortaya konulan tavır ve yaşananlar karşısında ne kadar savunmasız olduğumuzu da itiraf ettiğimiz anlaşılır.

    mesela bugün abd’den ithal edilen ürünlere yüzde 100 vergi uygulaması getirildi. doğru bir karardı ama ancak muhatabınızın canını sıkar. abd’nin fütursuzca ‘hukuk tanımayan’ tavrı, güçlünün hukukundan kaynaklanıyor. yani gerçek manada hukukla ve adalet duygusuyla ilgisi yok.

    tespit bu olmakla birlikte bu düzeysiz tavırla alevlenen sıkıntılar, bizim de hiçbir problemimiz olmadığı anlamına gelmiyor. yani bugün tüm meseleler aşılsa, türkiye ekonomisi söylenenin aksine ciddi arızalarıyla ortada duruyor.

    bir haksızlığa tepki gösterirken, sorunları yok sayacak bir modele girmek, ancak kendimize yapabileceğimiz bir kötülüktür ve dış güçler diye tabir edilen kesimin yapamadığını kendimize yaptığımız sonuçlar doğurur.

    öncelikle şunun altını çizelim ki bugün finansmandan üretim yapısına, istihdamdan yaratıcılığı destekleyecek sanatsal yaklaşıma kadar her tarafta büyük problemlerimiz bulunuyor.

    bunları gerçekten masaya yatırmadan ve yüzleşmeden, yarına ilişkin bir çözümün yaratılması mümkün değil. zira artık halının altında süpürecek yer kalmadı. görüntüyü kurtarmak yerine temizlik yapmayı düşünmemiz gerekiyor.

    bu konuda neler yapılabileceğine ilişkin çözüm önerilerimi geçmişte de, yakın zamanda da sık sık dile getiriyor; yazılarımda da tv programlarımda da anlatıyorum. bu nedenle çok ayrıntısına girmeyeceğim. ama temel bir bakış açısını ortaya koymakta fayda görüyorum.

    son yaşanan sıkıntıda ortaya çıkan konuşmalarımıza, hatta reel sektörün bu konudaki açıklamalarına ve yaklaşımına dikkat edin. herkes piyasadan bahsediyor. ekonomi kanallarından yazılı medyaya herkes manşetlerinde ‘piyasalarda ne oluyor, ne olacak’ başlıklarıyla yanıt arıyor.

    işte arızanın büyüğü de tam burada. son 20 yılın yaklaşımında türkiye’de piyasadan algılanan veya kast edilen şey finans piyasalarından başka bir şey değil. döviz, altın ve borsa üçgeninde boğulan bir ekonominin, bugün kurtuluşu konuşmaya çalıştığı noktada bile ortaya konulan mesajlar hep bu anlayış üzerinden sergileniyor.

    türkiye tekrar piyasa algısını değiştirerek işe başlamalıdır. yıllarca yazdık, çizdik. finans, reel sektör yapılanmasının son derece önemli bir enstrümanıdır. ama sadece bir enstrümandır. bu meseleye bu türlü yaklaşmadığımız için yıllarca hataları arka arkaya sıraladık ve geldiğimiz noktada halen finans piyasalarını ekonominin kendisi zannederek yorumlarda bulunuyoruz.

    esas olan üretmektir. elbette neyi, nasıl ve ne koşullarda üreteceğinizi de bilmektir. üretmek de makinelerin çalışmasını değil, para kazanma sonucunu doğurmalıdır. bir ülke üreterek para kazanıyorsa, dış ticaret dengesi sağlamsa yaptığı iş keçi boynuzu çevirmekten farklı bir anlam taşır.

    eğer gerçekten türkiye’de bir dönüşüm olsun istiyorsanız, bilişimden tekstile, tarımdan otomotive fayda maliyet, kar/zarar, katma değer gibi kavramları esas almalı, piyasalar denildiğinde de reel sektörü anlamalısınız.

    finans, reel sektörün faaliyetlerini göstermesi, ülkenin toplamda mal ve hizmet üreterek para kazanmasını sağlayan önemli araçlardan sadece birisidir. hammadde, insan kaynağı gibi… şayet sorunu aşmak istiyorsak, meseleye önce piyasa algısından başlamamız ve ülkeyi bir kumarhaneden, imalathaneye çevirmemiz gerekiyor.

    aksi takdirde bugün atlattığınız, yarın başka bir nedenle tekrar yaşarsınız. tıpkı dün olduğu gibi.

    (bkz: http://www.paraanaliz.com/…in-unsalan/piyasa-25395/)
  • ekonomik sorunlari gayet basit ve anlasilir bir dille aciklayabilen yazar:

    "türkiye’nin gerçek sorunu, problemlerini çözecek yöntemlere kafa yormak yerine, günü kurtaracak yama aramasıdır. bu yama tutar mı? kısa bir süre için evet. ama sorunu çözmez. tavrınız bu olduğu sürece de kimse bana dış güçlerden bahsetmesin. kendi kalesine sürekli gol atanın, rakip oyuncuya kızma hakkı yoktur."
  • pazartesi akşamları diğer katılımcılar ile krt tv'de yaptığı 3 gen programını izlemeye doyum olmayan değerli bir abimizdir. ben tarzını uğur civelek'e benzetiyorum ama onun kadar felaket tellalı değildir.
    ''her şeye rağmen paranızı üretime yatırmaktan vazgeçmeyin'' cümlesini hep söyler.
  • son yazısı okunmaya değer.

    sıradaki gelsin
hesabın var mı? giriş yap