• hacı olma yolunda ilerleyen kahramanımız bir gün yola çıkar. aslında hacı olma gibi bir isteği ya da amacı olmasa da gittiği her yerde “haç yolu” işaretini görür, farklı bölgelerde farklı “haç” yoluna düşmüştür kendisi. nitekim bir gün der ki chartres’a gitmem şart.

    chartres küçücüktür, küçük yerlerin “ölü” olma özelliği vardır. kişiler evlerine çekilir, olmadı bir brasserie’de bir bira, bir kadeh şarap içer yine dönerler evlerine. racona uyma adına da dönerken de bir ekmek alırlar. velhasıl bu minik chartres’da da gelen turistler harici insanlar biraz yabanidir - yabani desem de konuşursanız konuşurlar, sosyalleşme adına, türkseniz ab’ye girmeyin, pis türkler gibi ezberden gelen takıntıları da yoktur, kebab derler, istanbul derler ortak nokta ararlar. –

    chartres’in içinden dere akar, derede değirmenler vardır, hatta o denli küçüktür ki bir değirmene bu değirmen bilmem kacıncı tarihte anatole france’in büyük anneannesinin değirmenidir diye açıklamalar yazarlar, filancanın 3. kuşaktan kuzeni şehrimizde bir saat geçirmiştir ... derecik sevimlidir bir de, yosunludur, bulanıktır ama bu ona mistik bir hava katmıştır.

    bir kaç tane kilisesi ve en önemlisi chartres katedraline sahiptir.

    (bkz: notre dame de chartres)
  • akşam 5'den sonra sokaklarında kimseyi göremeyeceğiniz şehir. joucomatic in fabrikası da buradadır.
  • şehrin armasında türkçe meali ile “her kim bir yurttaş kurtara, başına meşeden taç takılır” yazar.
hesabın var mı? giriş yap