• maciej pieprzyca'nın yönettiği 2013 yapımı film.

    leh dilinde 'yaşamak istiyorum' anlamına geliyor.
  • aka life feels good

    konusu gerçek hikayeye dayanan filmlerden.
  • çevirisini yaptığım, gerçek hayattan alınma insanın için acıtan polonya flimi.
    http://divxplanet.com/…b/s/316919/chce-sie-zyc.html
  • 2013 yılının baş tacı edilmesi gereken yapımlarından biri.nasıl olur da bu zamana kadar adı duyulmaz anlamakta zorluk çekiyorum.duyulmasın gerçi ,bir köşede dursun başyapıt gibi.

    --- spoiler ---
    filmin başlardaki durağanlığı ise kesinlikle en büyük eksisi.ancak bu haliyle izlenmeyi sonuna kadar hak ediyor.mateusz bile hayat güzel diyorsa ,bize diyecek bir şey kalmıyor zaten.
    --- spoiler ---
  • mateusz'un kadınları,

    film, doğuştan beyin felçli hasta mateusz'a bakışı değil, mateusz'un gözünden yaşama bakışı konu ediniyor. annede simgelenen çaresizlik duygusuyla birlikte inanç, özveri, karşılıklı, karşılıksız sevgiyle yoğrulu yaşamda gerçekleşen mucizeleri değil, bilimin aydınlığı ve özverili emeğin karşılığında masaya vurulan yumruğu anlatıyor.

    hüznün yanında esprili olmayı başarıp duygu sömürüsüne yeltenmeyen biraz temple grandin (2010) havalı ama asla bilimle dalga geçen bir black (2005) olamayan, oyunculuğu ve kurgusuyla önemli bir film...

    ayrıyeten kadın memesi üzerine yapılmış en iyi filmdir...
  • hani rain man filmi vardır yere göğe sığdıramadığımız. işte ben bu filmi hiç sevmiyorum. çünkü herkesin izlemesi için filme eklenen unsurlar ölüden bile faydalanma ilkesi taşır. en basitinden kardeşine kumarda yardım edip para kazandırması izleyiciyi para karşılığında satın alması demektir tam anlamıyla. yani aslında sağlam olmayan sağlama hizmet eder bir bakıma. aksi taktirde izleyici empati kurmaz ve oyuncunun kabullenmesi gereken hayatı kabullenmez ne de olsa.

    bizim hikayede ise izleyiciye amerikan filmleri gibi bir vaadi yok. yani mateusz'un varlığı dert aslında kabullenmeyene. yönetmen de milyonlara izlettirip para kırma peşinde olmayınca gerçek hikayeyi klişeleştirmeden, hatta "sıkıcı bir tempo!" ile anlatma cesareti göstermiş. üzerine, dolaptan çıkarılan kolay yemeklere dökülen güzel soslar içermiyor amerikan usulü.

    yine de aldanıp amerikan tadında izleme rezilliğimiz ortaya çıktı arasıra. aşklar, bizi de filmi de fazlasıyla uçuruyordu allah muhafaza.
  • ilgi görmesi için hint filmi olması mı gerekiyor?

    çok zor bir konuyu; duygu sömürüsü yapmadan, farklı bir açıdan bakarak ve gerçekten iyi bir kurguyla anlatmış değerli bir filmdir.

    hikayesi gerçektir.
  • cerebral palsy rahatsızlığından muzdarip olan mateusz'un 1987'den 2005'e kadar kendinde, hayatında, ailesinde, çevresinde ve iletişim yeteneklerinde geçirdiği değişimi ve gösterdiği çabayı anlatan; polonya film festivali, montreal, chicago, cleveland ve seattle gibi bir çok uluslararası festivalden ödülle dönmüş, 2013 yapımı maciej pieprzyca filmi. nam-ı diğer, life feels good...

    yavaş temposuna rağmen çok etkileyici ve yalın bir anlatımı var. berlin duvarının yıkıldığı ve sovyet bloğunun dağıldığı dönemi resmetmesi açısından da, benim gibi o döneme ilgi duyanlar için çok güzel görüntülere sahip.
  • cerebral palsynin ağır şekilde etkilediği bir gencin gerçek yaşam öyküsünün anlatıldığı, azim ve iletişim kurabilmenin hayatta ne kadar önemli olduğunun farkında olmamızı sağlayacak olan, cp'lilerin ve cp ile ilgili herkesin izlemesi gereken film.
  • cerebral palsy hastası mateusz'un yaşam mücadelesini anlatan film. benin için antidepresan niyetine izlenecek filmler kategorisinde bir filmdir. zira hikaye gerçek ve bence olağanüstü.
    --- spoiler ---

    mateusz'un zihinsel engelli olmadığı anlaşılınca farklı bir rehabilitasyon merkezine naklinin yapılması için dr heyeti karşına çıktığı sahne beni benden almıştır. orda kalmak istemesi ancak kendini ifade edememesi, tam kapıdan çıkacakken doktor musvettesininin geri zekalı bu demesi ile mateusz'un yerde sürünerek, kıvrılarak, bükülerek en nihayetinde zorda olsa ayaklari ustune kalkıp doktorun tam gözlerinin içine bakmasi ve herkesi olduğu yere mıhlaması... filmin özeti gibi bir sahneydi bence. hem bu sahne de hem de 5 yaşında annesinin götürdüğü doktor muayenesinde doktorun söylediği bu çocuk bitkiden farksız lafını hic unutmamış gibi ilk kez iletişim kurduğu ve ilk kelimelerinin 'ben bitki degilim' olduğu sahnede ne ağladım be.

    bir mateusz'a bir kendime baktim. klişe olacak ama engeller gerçekten de zihnimizde. biri bana kendimi ifade edemediğim için hakaret etse geri dönüp gözlerinin taa içine içine bakıp korku salamam mesela.

    bir aileyi, sevdiği kızı uğradıkları istismardan kurtarmak, birinin nişanlısı olmak, zihinsel engellilerle arkadaş olmak, kendi azmi sayesinde iletişim kurmayı başarmak, size inanmayan insanlara tek kelime konuşmadan kim olduğunu kanıtlamak, bir hikayenin ve filmin baş kahramanı olmak... engelsiz biri için bile zor tüm bunları yapmak. bu yüzden mücadelesi ne kadar zor olursa olsun engelsiz yüzlerce insanın aksine bir bitki gibi yaşamadı mateusz. film en çok bunu anlattı sanırım.

    ilk 20 dk sıkıcı bulanlar olmuş ama ben 90'larda çocukluğunu yaşayan efsane nesil olarak hiç sıkıcı bulmadım 80'lerin sonu 90'larin başinin anlatıldığı o dönemi. baştan sona etkileyici, cesaret verici ve ilham verecek türden bir yaşam öyküsüydü.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap