• bundan seneler once, istanbul'un gobegindeki evimde bunalmaya baslamistim.

    eve gelmek isteyen ya da disarda bir yerlerde bulusmak isteyen arkadaslarima bahaneler uretmeler,
    is yerinde artik calismak yerine faydasiz internet sitelerinde gezinmeler,
    telefonlara bakmamalar,
    muzik dinlememeye baslamalar,
    hatta cok uzak hissettigim askerlige gitme dusunceleri.

    disariya bahar gelmeye baslamis, ben insan kalabaliginin ortasindaki evimin bir odasinda takiliyorum.

    acaba boyle mi olacak bundan sonra dedigim gunlerden bir gun, yine makarna suyunun kaynamasini beklerken eski mp3'leri karistirip chick corea caldim bilgisayarda.

    1. parca, 2. parca derken hafiften ellerimle-ayaklarimla ritm tutmalar, muazzam piyano parcalarinda ellerimle sanki virtuozmus gibi kendimi kaybetme modlari,offf off ile takdir etmeler...
    bu sirada makarna suyu falan bitti zaten.

    artik jazz simarikliginin da etkisiyle bir yerden biftek siparisi verdim.
    asagidaki tekele inip bir sarap aldim.
    sonra chick corea esliginde kendime boyle jazz keyfi aksami cattim.

    ertesi gun cumartesi.
    ilk yaptigim is ne zamandir gorusmedigim arkadaslari getirmek oldu.
    o gunden sonra, her gun yavastan degisti her sey. kendime gelmistim artik.
    belki zaten gecici bir ruh haliydi. belki zaten bir an bekliyordum.
    ama gercek su ki, o ani bana chick corea vermisti

    belki de artik farkli bir boyutta oldugu icin, bendeki bu etkisini biliyordur chick corea, kim bilir?
    onun icin tesekkurler chick corea
  • istanbul'daki bir konseri sonrası sahneyi toplayan elemanlara, işleri bitinceye kadar piyano çalarak gönüllerimizin en nadide tahtlarından birine bir daha kalkmamacasına oturan cazcı biraderimiz.
  • kesinlikle insan değildir. bu adamı dinledik sonra reenkarnasyona olan inancım daha da artıyor. bir önceki hayatında kesin pianoydu bu.
  • maalesef yitirdigimiz buyuk usta.
    jazz muzikle birlikte, klasik yapitlarin icrasi ile de, cok yonlu bir yetenek ve deha olduguna defalarca kere sahit olduk. sirf romantic warrior albumu icin, hakkinda sayfalarca yazilabilecek derinlige ve dehaya sahip biri. cok, cok uzucu...

    ugurlar ola romantik sovalye...
  • adını cem yılmaz'ın oyununda yer vermesiyle duyduğum ve sonrasında meraktan bir iki eserini dinlediğim büyük bir usta imiş hakikaten.

    caz müzik dinlemeyi tercih etmeyen biri olarak bana bile sevdirmişti.

    sanatçıların hepsi cennete gitse ne güzel olur.
  • 79 yaşına kadar yaşayıp eser vermiş olması büyük bir lütuftur. bize düşen de anısını yaşatmaktır.
  • sahip olduğu klasik müzik,salsa ve caz bilgisini,kendi müziğinin ortaya çıkması yolunda ustaca kullamış,zamanında stan getz,sarah vaughan, miles davis,al dimeola,stanley clarke gibi usta yorumcu ve müzisyenlerle de birlikte çalışmış,amerikalı piyanist
  • en iyi piyano çalan civciv
    (bkz: chick)
  • piyano yolculuguna mozart ve bethoven ile baslayan bu deha kariyerinin son periyoduna yaklastigi bu donemlerde adeta saygi durusu tadinda mozart islerine imza atmakta. corea, 97'de bobby mcferrin ile ortak calismalari olan "the mozart sessions" albumu ile olan yolculuguna "corea concerto" ile devam etmisti. ustadin 'spain'i yeniden yorumlamasinin disinda kendisinin de corea concerto no:1'i lanse etmesi anlaminda onemli olan bu calismayi corea en son "in the spirit of mozart" konser serisi ile devam ettiriyor.

    belki mozart gibi viyana ile ozdeslesmis bir dehanin 250. dogum yili serefine eserlerini yorumlamak icin amerikali bir caz piyanistinin secilmesi ilk basta garip gelebilir. fakat mozart ozgurluk demektir, yaraticilik demektir ve mozart'a saygi duyulacaksa bu besteleri icin degil, yaraticiligi icin olmalidir. mozart'i yillardir calindigi gibi calmakla 250.yil kutlanmayacagini anlayan avusturyalilarin neden corea'nin kapisini caldiklari bellidir. mozart'i ancak mozart'i ve tabi ki dunya muzigini bilen bir caz piyanisti evrensel ve ustanin ruhuna ve yaraticiligina uygun bir sekilde yorumlayabilirdi. ve corea bu is icin bicilmis tek kaftandi. "in the spirit of mozart" ise bunun isitsel kaniti olmustur.

    hele de no 24 gibi kadanssiz bir koncertoya corea'nin ne gibi kadanslar yazacagini merakla bekleyen sahsimi ucurmustur bu dahi... vurucu huznu ile muthis allegro su, largetto'nun o saf ve buyuleyici zarifligine eslik eden kadanslarin "mozartlik"i, allegretto daki varyasyonlar...ikinci fagotun yerini alan muthis bir klarinet, iki trompet yerine bir trombon ve bir trompet in almasinin getirdigi renklilik...corea ile bavyera flarmoni'nin soru-cevaplari...

    son olarak bu adamin sol el tuselerinin hastasiyim. sol el aranjmanlarina ozellikle kulak kabartilmali, cok farkli...cok...
  • concerto de aranjuez'in adagio kısmının girişini spain adlı eserin introsu olarak düzenlemişler. gayet de güzel olmuş.

    çalıyor bu adamlar yaa;

    https://www.youtube.com/watch?v=iwbkvucvmcy
hesabın var mı? giriş yap