• kazandığı en iyi yönetmen oscarının, kendisinin kadın olması, asyalı olması ya da asyalı çekik gözlü göçmen dişi bayan birey olması ile ilgisi yok. sadece politik doğruculuk adına oscar verildi demek büyük haksızlık. buraya gelene kadar bafta, afi, chicago, atlanta, toronto, venedik ve aklıma şimdi gelmeyen sayısız festivalden ödülle döndü. eleştirmenlerden ve sinemaseverlerden çok büyük çoğunlukla hep olumlu yorumlar aldı. aylardır sinema konuşulan hemen her mecrada ismi zikrediliyor, bahsediliyor. ödül sezonundaki gidişatını takip edenler için sürpriz olmadı bunların hiçbiri. sonuçta herkesin kendisinden bir parça bulabileceği veya bir yerinden yakalayabileceği, müşterek acılara teşne ufak tefek hikâyelerin toplamında; bir kadının yolculuğu üzerinden yalnızlığı, acıları, kaybetmeyi, yeniden başlamayı anlatmış; sistem eleştirisi yapmayı ihmal etmemiş, bunları da iyi müzikler ve çok iyi görüntüler eşliğinde yapmış, akademi ödüllerine gelene kadar da ne varsa silip süpürmüş. fakat nihayetinde "ben izlerken sıkıldığıma göre iyi film değildir" ötesinde bir karşı argüman sunulmadan eleştiriliyor.
  • "chloe zhao, henüz üçüncü filminde oscar almış.. 82li birisinin, üçüncü filminde bu ödülü alması heyecan veriyor sonra babasının çin'in en büyük "çelik şirketinin" başındaki adam olduğunu öğrenip "yine zenginlere sunulan imkanlar" noktasına geliyorsun.."
    şu flood'a katilmamak elde değil!
    (bkz: https://twitter.com/…tatus/1386677415003496449?s=20)
  • fincher'la karşılaştırılması pek anlamlı değil. adam 89'dan beri film yönetiyor bu kadın 1982 doğumlu, ilk uzun metrajını 2015te çekmiş. dicaprio niye oscar almamış uzun yıllar, kötü oyuncu olduğu için mi? zaten ödül almak için belli özelliklere sahip olmak gerekiyor fazla anlam yüklemeyin bunlara. uzun zaman önce de kadın olmak ödül almayı bırak yönetmen olamama sebebiydi. hatta üniversite kabul edilmeme sebebiydi. keşke başka konularda da bu kadar adaletli olsan sözlük. genç bi kadın ödül alınca: aaauvvv. yani, ödül her zaman politik bi şeydi, şimdi ucu size dokundu diye söylüyorsunuz.

    her neyse. şimdiye kadar iki filmini izledim the rider ve songs my brothers taught me. gayet etkileyici ve değişik filmlerdi ikisi de. bi sürü amerikan filmi ve dizisi izlemiş olmama rağmen bu iki filme benzer hikayeler izlemedim, bu bile tek başına epey değerli bi şey. hatta reservation land ne demek onu bile bilmiyordum.

    şimdi ben de gideyim fincher'ın başlığına "beyaz erkek olmasa 89'da film çekemezdi" yazayım*.
  • hak ederek kazması, politik doğruculuk mesajı üzerinden kazanmamasından çok daha hayırlı oldu. tartışmaya açık bile değil aldığı ödül ki imdb'nin yaptığı fan vote da %49 oy ile tüm kategoriler içinde en yüksek oy oranını tutturan adaydı. hak ederek kazanılan bu tarz ödüllerin daha doğru bir mesaj verdiğini ve azınlıkların geleceğe daha ümitle bakmasına ön ayak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    son olarak, keşke marvel filmi çekmeyi kabul etmeseydi. bence teklif nomadland'in festival süreci içinde bile gelse zhao red ederdi. bir önceki filmi rider'a ilgi gösterilmemesi (bazı eleştirmenler senenin en iyi filmi dedi ama önemli ödüllerden eli boş döndü), bu filmden de oscar alacağını tahmin etmemesine neden olmuş olsa gerek. yoksa böyle bir reputasyon artışının ardından marvel filmi çekmek çok mantıklı bir kariyer hamlesi değil.
  • beyaz bir erkek olsaydı ödül almayı bırak aday bile olamazdı
  • nomadland'i çeşitli sinematik sebeplerden dolayı beğenmedim. ama bu entrynin konusu o değil. üşenmezsem bir ara uzun bir entry yazacağım onunla alakalı. derdim başka. ay sonunu zor getiren bir cebi delik olarak anlayamadığım bir şey var. oscar almak hakkı kazanmak için ya da kazanılan ödülün meşru sayılması için yoksul aileden gelme şartı mı var? hele ki sinema gibi en önemli yakıtın para olduğu bir alanda bu görüş çok saçma değil mi?

    şahsen babet çorap, kösele ayakkabı, nargile ve son model range rover ya da bmw kombiniyle takılan züppelere, ya da hayatta hiçbir şey üretmeden eskortvari sevgililerine sinema salonu, uçak v.b kapatan bezelye beyinli milyarderlere, chloe ablamız gibi oscar törenine makyaj bile yapmadan katılan, emek verip kafa patlatıp senaryo yazıp film çeken (ne kadar paranız olursa olsun bunu yapmak emektir) sanat üreten insaları bin kere tercih ederim.

    her babası zengin yatta parti yapmak, özel jetten selfie atmak, instagramda like ve follower manyağı olmak için estetik merkezlerine çuvalla para dökmek, ya da dubai'de sarışın escortlara para yedirmek yerine chloe zhao gibi sanatla uğraşsaydı dünya bambaşka bir yer olurdu.

    ludwig wittgenstein'dan arthur schopenhauer 'a kadar bugün de hala etkisi süren eserler bırakan insanların da zengin ailelerden geldiğini atlamamak lazım bence. böyle bir tavırla zenginleri boş ve bilim sanattan uzak beyinsizce işler yapmaya daha çok teşvik ederiz sadece.
  • çinli bir çelik patronunun romantik cümleler kuran premses kızı.

    nomadland'de kurduğu dünya, romanın ötesinde tuhaf mesajlar barındırıyor. yoksulluğun kişisel bir seçim olarak sunulmuş olması mide bulandırıcı. sırf kadın olması, bu berbat anlatıyı haklı çıkarmamalı, ama çıkarıyor.
  • nomadland filmiyle "en iyi yönetmen" dalında bafta ödülü kazanan yönetmen.
  • ilk uzun metrajlı filmi songs my brothers taught me ardından festivallerde büyük beğeni ve ödül toplayan the rider ve son olarak eleştirmenler tarafından oscar'a birden fazla dalda aday olacağı, hatta ödül alacağı düşünülen nomadland'i yazıp yönetmiş genç yönetmen. marvel için yönettiği the eternals ise 5 kasım 2021'de vizyona girecek. bahsettiğim filmlerin ardından nasıl bir motivasyonla marvel'e girdiğini gerçekten merak ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap