• yıl 2070. uzaya seyahatlerin yapıldığı bir zamandayız. eskiden jetgiller’in kullandığı uzay mekiklerine biniyoruz. toplu taşımada ise bunların daha genişlerini kullanıyoruz. uçaklara gerek kalmadı. robotlar bizimle beraber yaşıyor. robot ailelerden oluşan komşularımız var. parlak metalik giysiler çok moda. gençler arasında en popüler olan dans ise robot dansı. okula gitmeden çevrimiçi eğitim alıyorlar. fakat yine de çok sosyaller. geldik en önemli konu olan beslenmeye. haplarla besleniyoruz. sebze, meyve, et ürünleri, süt... her şeyin hapı var. 2000’li yılların başlarında yaşamış olanlar, besinlerle aynı tadı alabildiklerini söylüyor. en temel besin maddemiz ise chlorella hapları. bu hapların içinde chlorella adı verilen bir mikroalg var. bu mikroalg sayesinde çok daha güçlü, sağlıklı, dirençli oluyoruz ve erken yaşlanmıyoruz. gezegenimizin her yerinde chlorella üretim merkezleri var.

    tabi aslında 2070’te değilim. gelecekten de gelmedim. ben de sizin gibi 2013’teyim ve uçan bir aracım da yok. yukarıdakilerin bir tanesi dışında hiçbir şey gerçek değil. o tek gerçek de chlorella. hem de yeni bir buluş filan da değil. kendisi, bizden çok çok daha önce dünya’ya gelmiş, içerdiği çok yüksek klorofil miktarı nedeniyle adını klorofilden almış bir mikroalg.

    mikroalg, tek hücreli fotosentetik canlıların bütününe verilen bir isim. tek hücreden oluştukları gibi aynı türden bir kaç hücrenin bir araya gelişi ile koloni de oluşturabilirler. tatlı ve tuzlu sularda yaşayabilirler. bu mikroskopik canlılar, diğer tek hücreliler gibi (protozoalar) serbest hareket edebilir. beslenmek için yüksek yapılı bitkilerin ihtiyaç duyduğu tuzlara, karbondioksite, ışığa ve suya ihtiyaç duyarlar. kök, gövde ve yaprak gibi karmaşık ve makro yapılar bulunduramayacak kadar basit bir yapıları vardır. inanılmaz bir çeşitliliğe sahip olan mikroalgler siyanobakteriler, klorofitler, kriptofitler, haptofitler, bazı heterokontlar ve alveolatlar içerir. mikroalg sınıfında prokaryotik ve ökaryotik canlıların aynı anda yer alabilmesi, onun canlı sınıflandırmasının en geniş ve özel gruplarından biri olduğunu bize anlatır.

    chlorella 2,5 milyar yıldır genetik yapısı değişmemiş, nadir bir canlı türü. doğadaki en yüksek klorofil kaynaklı sebzelerden yaklaşık 22 kat fazla klorofil içeriyor. çoğalma hızı hayli yüksek, 16 ila 20 saat içinde tek hücre dörde bölünüyor. çok sert ve kalın bir dış kabuğu var. özellikleri bunlarla da sınırlı değil. yirmiden fazla vitamin ve mineral, nükleik asitler, enzimler, doğal beta karoten ve ham lif içeriyor. vücuda alınan bu bileşikler hücre yenilenmesinde, enerji üretiminde, protein ve amino asit mekanizmasında ve vücudu çeşitli toksik maddelerin etkilerinden arındırmada görev alıyor. içerdiği nükleik asitler bu bitkinin hızlı çoğalmasını ve hücrelerin kendini yenileyip gençleştirmesini sağlıyor. selüloz çeperi ise sindirim sistemindeki ağır metallere ve zararlı kimyasallara yapışarak onları vücuttan uzaklaştırıyor. chlorella’nın gelişim ve büyüme, bağışıklık sistemini güçlendirme, mide ve bağırsaklarda hazmı kolaylaştırma gibi başka faydaları da olduğu araştırmalar sonucu öğrenilmiş. yani vücutta tam bir denge ve düzen sağlıyor.

    günümüzde alüminyum folyo, pet şişeler ve asitli içeceklerin kutuları gibi pek de çevreci olmayan ürünler nedeniyle çevremizde ve dolayısıyla vücudumuzda zararlı madde birikimi artıyor. yapılan araştırmalarda alzheimer hastalarının da beyinlerinde alüminyum fazlalığı tespit edilmiş. bu bağlamda, alzheimer hastalığında chlorella çeperinin tedavi edici özelliklere sahip olduğu keşfedilmiş.

    günlük diyetimizde chlorella ve chlorella çiftlikleri

    bilim insanları chlorella’nın yeteneklerinin farkına vardığında chlorella üzerinde birçok araştırma yapmış ve chlorella’yı günlük diyetimize katmak için bir hayli çalışmışlar. bu çalışmaların sonucunda ise hâlihazırda üretimi ve satışı yapılan chlorella hapları geliştirilmiş. doğal ürünlere ve doğal yaşama en çok özen gösteren ülkelerden biri olarak japonya da bu özel bitkiyi gözden kaçırmamış. chlorella çiftlikleri kurmuş ve ilk olarak 1955 yılında tokyo’da üretim yapmaya başlamışlar. bu çiftliklerde yılda 30 ton chlorella üretimi yapılıyor. havuzlar içinde üretilen chlorella’lar sürekli karıştırılıyor. bunun nedeni chlorella hücrelerinin güneş ışığından aynı miktarda yararlanabilmesini sağlamak. chlorella hapları sadece japonya’da ticari amaçla üretiliyor.

    geçmişten gelen “küçük yeşil”

    ekolojiye katkısı çok büyük ama bu tatlı su yosununun adının anlamı “küçük yeşil”. hollandalı biyolog beyerinck tarafından 1800 yılında keşfedildi. chlorella faydalarının keşfedilmesi amacıyla tıbbi açıdan birçok kez incelenmiş. rockefeller vakfı, pasteur enstitüsü ve nasa da chlorella üzerine yoğun çalışmalar yaptı. hatta chlorella’nın yeteneklerinden nasa astronotlarının da faydalandığı söylenir. çok yoğun oksijen üretebilme kapasitesi nedeniyle uzay deneylerinde de kullanılan chlorella’dan yapılan hapların astronotlarca kullanıldığı belirtiliyor.

    nobel ödüllü otto warburg 1919’da yayımladığı çalışmasında yeşil mikroalg chlorella’yı yetiştirdiğini bildirmişti. alman bilim insanları ı. ve ıı. dünya savaşları sırasında gıda sıkıntısını hafifletmek amacıyla chlorella’yı yakından inceledi. 1950’li yıllarda alman bilim insanlarının bıraktığı çalışmayı washington carnegie enstitüsü ticari amaçlarla devam ettirdi. japonya’da savaş sonrasında yaşanan gıda kıtlığı sonucunda japon hükümeti de chlorella’yı yetiştirip ticari amaçla kullanmış.

    belki ileride jetgiller’in yaşadığı gibi bir dünya’da yaşarız. ama ne şekilde yaşanırsa yaşansın asıl amaç doğaya en az hasar verecek şekilde yaşamak olmalı. yeşil mikroalg chlorella gibi, asırlardır bu dünya’da bizimle beraber yaşayan çok sayıda özel canlı var. bu canlılarla birlikte yaşamayı öğrenerek daha uzun ve sağlıklı yıllar geçirebiliriz. yeşil mikroalgin kirlenen doğamızı, dolayısıyla bozulan vücut dengelerimizi içinde yaşadığımız ekolojik koşullara rağmen bir nebze olsa da temizleyip düzeltebileceğini umut ederek, doğaya uyum sağlamanın her zaman en mantıklı yol olduğunu söylemek istiyoruz.

    umarım siz de tanıdığımız mikro canavarı sevmişsinizdir. hep birlikte yeşil ve sağlıklı günlere...

    kaynaklar

    http://www.naturalnews.com/…food.html#ixzz2ksnc6dyb
    http://en.wikipedia.org/wiki/chlorella

    -ışıl öztürk
  • pigmentçe zengin, protein niteliği iyi sayılan ki who (dünya sağlık örgütü) ya göre insanın bir günlük ihtiyacı olan aminoasit niteliği kuru formdaki 1g chlorella'dan fazlasıyla karşılanıyor. yağ niteliği açısından biyodizele uygun görülen bir organizma. çalışmalar öyle bildiriyor. ayrıca çok hızlı üreyebilmesi iyi bir avantaj, kirli atık suların temizlenmesinde arıtma sisteminde de kullanılmakta
  • chlorella ile spirulina nın birlikte kullanılması gerektiğiyle ilgili bilgiler buldum. konu hakkında bilgisi olan var mıdır.
  • bu grup içinde (bkz: chlorella vulgaris) favori mikro alg türümdür. anlatmaya başlıyorum efenim.

    chlorella, fotosentez için yüksek kapasiteye sahip, birkaç saat içinde çoğalabilen ve sadece güneş ışığı, karbondioksit, su ve az miktarda besin gerektiren bir ökaryotik yeşil mikro alg grubudur. bu mikro alglar kolayca büyüyebilir, basit yaşam döngüleri ve daha yüksek bitkilere benzer metabolik yolaklara sahiptirler ve bu nedenle fotosentez ve karbondioksit asimilasyonu araştırmaları için model organizmalar olarak kullanılmıştır. ek olarak, karotenoidler, vitaminler ve minerallerdeki yüksek protein içeriği ve zenginliği sebebiyle almanya, çin, japonya ve diğer bazı asya ülkelerinde sağlıklı gıda kaynağı olarak geniş çapta üretilmiştir. öte yandan, enerji krizi ve halkın yeşil, yenilenebilir yakıtlara olan ilgisi nedeniyle, chlorella'nın, biyoyakıt üretimi için gerekli olan hammaddelere, bilimsel ve endüstriyel topluluklardan artan bir ilgi ile umut verici aday olarak tanımlandığı da belirtilmiştir.

    chlorella, biyoyakıt üretimi, insan ve hayvan beslenmesinde geleneksel biyokütle üretimi, toprağın şartlandırılması, biyoremediasyon, kozmetik ürün ve ilaçların formülasyonu için geleneksel biyokütle üretiminde kullanılabilir.

    bu tür, değerli ürünler üretme potansiyelleri ve yüksek biyokütle eldesi sayesinde ticari ilgi çekmiştir. endüstriyel ölçekte, biyoyakıt bakımından yüksek üretim oranları sayesinde fantastik bir alternatif olarak görünmektedir.
  • chlorella, yeşil algler şubesinde yer alan, 2-8 mikrometre boyutunda, küre ya da elips biçimindeki tatlı su yosunu cinsidir.yapısında klorofil a ile klorofil b taşıyan ve fotosentez yapan organizmalar olan chlorella, yüksek fotesentetik verimi nedeni ile olası bir enerji ve besin kaynağı olarak araştırılmaktadır.chlorella kuru kütlesi bol miktarda protein içermektedir. yaşlandıkça karbonhidrat ve yağ üretimleri artar.

    chlorella tek hücreli, yeşil bir tatlı su yosunudur. fosil kalıntılarının gösterdiğine göre 2,5 milyar yıldır genetik yapısı hiç değişmeyen bir canlı türüdür.

    chlorella, vitamin, protein, mineral, amino asitler, nükleik asitler (rna, dna), temel yağ asitleri, enzimler ve karotenoidler içermektedir. chlorella, 20'den fazla vitamin ve mineralin yanı sıra bol miktarda beta-karoten içerir. alg, kuru kütle olarak %50-60 oranında proteinden oluşabilir. ayrıca demir, iyod, çinko, magnezyum, fosfor ve kalsiyum da içermektedir. chlorella, sığır karaciğerinin içermekte olduğu b12 vitamininden daha fazlasını içerir.

    kaynak
  • gelecek ay vm2000 sonrasinda kolajen ve krill yagi ile birlikte gunluk olarak kullanmaya baslayacagim. hicbir faydasi olacagina inanmiyorum.

    edit: göt oldum.
  • diyetisyenimin önerisiyle provess chlorella isimli takviyeyi vucutta oluşan metallerden kurtulmak için kullandım. flora bozukluğum vardı ve çok iyi geldi. daha sonra yine kullandım. diyetisyenim dediğine en az 3 ay ara vererek kullanacağım artık.
  • ara ara portakal ve limon suyu ile karıştırarak kullanıyordum.
    artık gece yatmadan düzenli kullanmaya çalışacağım. bi şekilde aldığımız mikro plastik, alüminyum , toksik maddeler , ağır metaller bu küçük yeşille baya bi atılabiliyormuş.
    onu bunu bilmem , içtiğim günlerde uykulu sersem yorgun halim biraz rahatlıyor.
    bunların yanında spirulina tozu, buğday çimi tozu, maca tozu, arpa çimi tozu çimi gibi abidik gubidik şeyler de içiyorum.
    onların da enerji artışımda etkisi var sanıyorum. tüm bunları kullanırsanız zararı yok, gün içinde kola veya çay içeceğinize 2 dakikada bunlardan birini hazırlayın gitsin. bağışıklığınıza mutlaka diğerlerinden daha iyi geleceklerdir.
  • bir besin takviyesinin faydalı olup olmadığını nasıl anlarsınız? elinizde bilimsel bir takım veriler yoksa söyleyeceğiniz her şey subjektif olacaktır. plasebo etkisi denen bir şey var ayrıca. kendimi şöyle iyi hissediyorum, cildim kaymak gibi oldu falan gibi söylemler ölçülebilir şeyler değildir.
    elinizde birtakım veriler olması gerekir demiştim değil mi? işte chlorella her hangi bir test yapmadan elinize böyle bir veri vermekte: sabah ereksiyonu. sabahları tahta gibi olan organınızı elinize alarak bu veriyi test edebilirsiniz. ha, eğer çok gençseniz bu farkı anlayamayabilirsiniz, o ayrı. bu özelliğiyle nasıl oluyor da afrodizyak besinler arasında adı geçmiyor, anlamış değilim. bu sadece benim fark ettiğim bir şey de değil ayrıca.
  • üstümde aşağıdaki üç konuda olumlu etkilere sahip besin takviyesi.

    baştan belirtelim: herhangi bir şeye alerjisi olan ya da düzenli ilaç kullanan biri değilim. bunlar benim deneyimlediğim şeyler olmakla birlikte elbette subjektif. hap hâlde satılanları senelerdir kullandığımı da belirttikten sonra etkilerini şu başlıklar altında toplayabilirim.

    zihin
    çabuk sıkılan, odaklanma problemi yaşayan biriyim ben. çocukluktan beri var bu durum ve zamanla arttı. hayatın genelinde sıkıntı yaratan bir durum bu benim için. en basitinden üni sınavına hazırlanırken oflaya puflaya kıçımın üstüne oturup her gün soru çözerken, hafta sonları genel tekrar yaparken çektiğim sıkıntıları anlatmaya kalksam burası blog'a döner. bir ov! çeksem karşıki dağlar yıkılır minvalindeki şu güzide kısmı atayım ben size. işte her günüm öyle "ov!" çekmekle geçerdi. iş hayatında da artarak devam etti bu durum. bunda kendini tekrar etmenin rolü büyük tabii. hayat bir süre sonra tekrarlardan oluşuyor maalesef, insan da daralıyor ister istemez. neyse, bu arkadaşı düzenli kullandığım günden beri bu durum yok denecek seviyeye kadar indi. yani benim gibi birinin böyle uzun uzun entry girmesi bile fantastik bir durum açıkçası: sıkılmıyorum, yaptığım şeyden zevk alıyorum resmen. kullanmayı atladığım günlerde de geri geliyor o odaklanma ve sıkılma durumu.

    görüntü (buna ne diyeceğimi bilemedim - görüntü diyelim biz.)
    cilde olumlu etkisi mi vardır, gözleri mi büyütmektedir, üstüme hâleler mi serpiştirmektedir bilemiyorum ama kullandığım günler kesinlikle daha iyi gözüküyorum. belki birazdan bahsedeceğim rüya kısmındaki uyku kalitesiyle alakalıdır, bilemedim. yok böyle bir sanrıya kapılmamı sağlıyorsa da kendisine teşekkürlerimi iletiyorum çünkü önemli olan kendini iyi hissetmek, aynaya baktığında görüdüğü şeyden memnun olmak bu hayatta.

    rüya
    benim kullandığım haplarda önerilen doz sabah, öğle, akşam olmak üzere ikişer tane. rüyalar üzerindeki etkisi hemen başlamamakla birlikte aşağı yukarı bir hafta içinde "noluyoruz?" dedirtecek düzeye gelmişti. vivid dreams olarak bilinen bu film kıvamındaki rüyalar artık her gün yaşadığım şeyler. bununla birlikte dozu aşmadığım sürece rahatsız edici bir boyuta hiçbir zaman gelmedi. asla kabusa dönüşmedi mesela, o görüntü kalitesiyle kabusa dönüştüğünü düşünmek de istemem ayrıca. bana göre izlemesi gayet keyifli şeyler, bir de en önemlisi başrolde bendeniz varım ki bu gerçek hayatta pek sık yaşadığım bir durum değildir.

    dozu aşma durumunda en azından zihinsel anlamda rahatsız edici bir aktivite söz konusu oluyor. bu en sevdiğim kısım olan rüyalara da yansıyor. bu sefer geceleri yarı uyanık bir hâlde rahatsız edici düşüncelerle bir sağa, bir sola dönme durumu oluşuyor; anlatması kolay değil. birinde kedilerle ilgili çok net ve mantık düzleminde değerlendirip, kelimelere dökemeyeceğim şeyler görüp durdum. birinde sanki evrenin sırrını çözmüşüm gibi bir hisse kapıldım. hâlâ "tamam şimdi her şey yerine oturdu." diye düşündüğümü gayet net hatırlıyorum ama o kadar rahatsız bir geceydi ki o çözdüğüm şeyin ne olduğunu hatırlayamadım ve dayak yemiş gibi uyandım. yani zihni yoruyor fazla doz sanırım. bununla beraber uykuya olan olumlu etkisi de uyku kalitenizin düşmesiyle tam tersine dönüyor.

    bağışıklık üstündeki olumlu etkilerinden de bahsedilir bu arkadaşın ama o konuda zaten bir sorunum olmadığı için olumlu etkisini anlamam mümkün değil. ama değişen bir şey olmadı, olumsuz bir etkisini görmedim yani.

    ortada kontrollü bir deney yok. bu etkilerin tek başına chlorella'dan kaynaklandığını söylemem zor. ama en azından rüya kısmında yaşadıklarıma dayanarak durumun plasebo etkisinden kaynaklanmadığını çok rahat söyleyebilirim. zira hiç kimse bana "astral seyahat falan yaptırıyor olm..." gibi bir şey söylememişti. durum o konuda sıfır bilgi sahibi olduğum hâlde gelişti.
hesabın var mı? giriş yap