• cok ilginc 4 gününü gecirdim kopenhag'da ve christiania'da. civarda oldukca cok turk de vardi. birkac tipleme paylasiyorum:

    -ahmet abi: arkadasinin ucan arabalari icad ettigini ve amerika'nin bu arkadasini intihar etti gibi gösterip amerika'ya kacirdigini iddia ediyor. adamla saatlarce sohbet ettik sayilir ama adini sormayi unuttum. (adini bardaki baskalarindan ögrendik. sahte isim olabilir.)

    -adini bilmedigim taylandli kadin: hic konusma firsatim olmadi ancak uzaktan uzaktan cok kestim. 50-60 yaslari arasinda. hayattan yemedigi darbe kalmamis. sonunda buraya düsmüs. her aksam 7-8 gibi damliyor ahmet abi'nin dedigine göre ve sabaha kadar oradan cikmiyor. sigara icmedigi 1 saniye bile yok kadinin. bir önce söndürdügünün izmaritiyle digerini yakiyor.

    -sükrü abi: hayatta tanidigim en ilginc insan. kel. 25 santim sakali var. makedonya'da büyümüs ama türkcesi benden iyi. ne is yaptigi mechul ama kral adam. müzik sesi duyar duymaz dans etmeye basliyor. 4 dil biliyor. kopenhag sokaklarinda buyumus. 16 yasindan beri christiania müdavimi.

    -leona: 27 yasinda sarisin renkli gözlü bir danimarkali kiz. yüzünün her noktasindan masumiyet akiyor. teknolojiyle tek ilgisi mail adresi. o da benim atacagim maillere bakmak icin lisede aldigi mail adresini verdi bana. sosyal yardimla geciniyor cunku 21 yasinda anne olmus. nü kadin resimleri yapiyor. 2 kiz kardesi ve annesiyle yasiyor. kiz kardesleri modelleri. onlari ciplak ciziyormus. isin en ilginc tarafi kizin hayali 3 yil daha cocugunun olgunlasmasini bekledikten sonra bir egitim alip calismaya baslamak. evlenip hayatini ailesine adamak istiyor. gecenin sonunda evlenme teklif ettim, "you have my mailadress" dedi gülümseyerek. ama biraz yorulmus sanirim. aylik 9 bin kron geliri var ve 7 binini direkt olarak kiraya veriyor. geri kalan 2 bin kronla da tüm ay gecinmeye calisiyor. kiyamazsin

    -atarli barmen abi: 1.50 boyunda bir abi. ben oradayken boyu 1.90'nin üzerinde olan 3-4 farkli herifi tokatlayarak disari atti. helal olsun.

    -afrikali müzik grubu: rihanna bok yemis, solisti olan kiz o derece iyi. kizin üzerindeki t-shirt'te "if i ruled the world" yaziyordu. güzel olabilirdi.

    -danimarkali rahat abla: almis kocasini cocugunu yanina, gelmis christiania'ya kocasiyla karsilikli esrar tüttürüyor. cocugunun altini da bar masasinda degistirdi. daha sonradan ögrendim ki kadin da kocasi da cerrahmis.

    -manik isvecli teyze: 75 yasinda. saclarini iki yandan örmüs. 12 yil önce ölümden dönmüs. kendine geldiginde farkli bir insanmis. evini arabasini isini birakip christiania'da sokaklarda yasamaya baslamis. simdi kendine bir ev tutmus ama salonunu evsizlere ayirmis. isi de turist rehberligi ama para almiyor. bir bira ismarliyorsun ve seni kahkahalar attira attira dolastiriyor christiania'da.

    -alpachino'ya benzeyen ve onun gibi konusan irak asilli üniversite ögrencisi

    kisacasi; herkes hayatin amina koymus tesbih yapmis salliyor. yilin 365 günü reggae festivali kafasi. hickimse de hikayesini sakinmiyor.
    buraya bir de 30'larin basinda gitmek gerekir sanirim. öyle iste.
  • ot satışı aslında legal olarak serbest değildir. ama polis satışa göz yummakta, zaman zaman (ayda yılda bir) bu bölgede baskın yapmaktadır. işte bu baskınlar sırasında koşma eylemi alarm olarak kullanıldığından, christiania'da normal hallerde koşmak yasaktır.
  • tam adi "free state of christiania" olan, 70'lerde hippilerce isgal edilmis, hukumet tarafindan, hippileri cikaramayinca, "alternatif bir toplumsal deney" olarak gozyumulmasi karari alinmis, kafa yapici ot ve ot mamullerinin serbestce temin edilebildigi bir yer olmasi ile taninan ama cok daha fazla birsey olan, kopenhagin guzide bolgesi. danimarkanin en cok turist ceken ikinci mekani. ot satilan yerin adi pusher street diye gecer, 25-30 metre bir yerdir tas catlasa. ama butun mekan 34 hektarlik koca bir arazidir. guzel evler, enteresan ufak tefek muzeler (soba muzesi gibi), ekolojik gida dukkanlari, cocuklar icin kres ve ana okulu, barlar, kafeler, incik boncukcular, bisiklet imalat atolyesi, berber, hamam gibi seyler vardir. cok da guzel bir göle sahiptir. nufusu 2000 civaridir. 300 cocuk, 400 kopek yasar. kopekler zararsiz ve keshtir, yani her daim kelle bir goruntuleri vardir. kirmizi zemin uzerine 3 buyuk sari halkali bayragi vardir. futbol takimlari da var, renkleri sari kirmizi.
  • 68 kuşağının 70lerdeki başkenti, ama ülkesi olmayan bir başkent. zamanında tam bir özgürlük simgesi olduğu söyleniyor. çiçek gençliğinin toplandığı, eğlendiği, tam anlamıyla her türlü takıldığı bir sokak, mahalle. 71 yılında kopenhag sakinlerinin çocuklarına bir oyun bahçesi olması için kurdukları bölge daha sonra hippilerin sergilerine toplantılarına ev sahipliği yapmıştır ve o çocuk ruhunu hiç kaybetmeyen hippilerin oyun bahçesi olmuştur.

    kopenhagda, tren istasyonuna 20-30 dakikalık yürüme mesafesinde olan kasabanın aslında sahibi yoktur, ne kopenahga ne de danimarkaya bağlı değildirler. kendi bayraklarıyla, kendi kurallarıyla yaşarlar. bayrakları egemenliği simgeleyen bir bayrak değildir, üzerindeki 3 güneş barış, umut ve aşkı simgelemektedir.

    bu sahipsiz toprakların bin civarı sakini vardır. vergi vermezler; kendi geri dönüşüm projelerini geliştirirler kendi kurallarını kendileri koyarlar ancak hiçbir zaman kanunları olmamıştır, sadece kasaba halkının ortaklaşa koyduğu temel yaşam kuralları vardır, misal doğal bitkilerden sağlanan uyuşturucular serbesttir ancak kimyasallar, ağır uyuşturucular yasaktır ve hatta kopenhagda ağır uyuşturucuların satılmadığı, satılamadığı tek yerdir.

    herkes doğaldır, her şey doğaldır, şehir merkezinin soğuk havası attığınız ilk adımda değişir, tahta kapı üzerinde welcome to the christiania yazısı karşılar sizi. izbe binaların içinde heykeltraşlarla ressamlarla karşılaşırsınız, o kadar konsantre olmuşlardır ki kafalarını kurcalayacak metropol yaşam kargaşalarından uzak olduklarını size de hissettirirler, size de yüklerler pozitif enerjilerini. ne kaldırım vardır, ne de sokak lambası. hiçbir evin kapısı kapalı değildir, zira ender olan o katı kurallardan birisi: kişisel yaşam alanı oluşturmak yasaktır. bir diğer kural ise fotoğraf çekmek yasaktır. bu kural o kadar uygun bir kuraldır ki merak eden görmek isteyen gidip yerinde görmelidir, saflıklarını bakirliklerini korumak isterler yaşayanlar.

    çıkış kapısında ise ne hoşçakal yazar ne de görüşmek üzere, tam olarak: "now you are entering the eu" yazar.

    şimdilerde direniyor, üzerindeki o marjinal misyonun verdiği güçle haklarını sonuna kadar savunuyorlar, birkaç yıl önce sağ görüşlü belediye başkanının kapatma girişimleri verilen mücadele ile işe yaramamış gibi görünse de yılda bir milyon turistin ziyaret ettiği böyle bir bölgenin kapatılması, ortadan kaldırılması hem kopenhag belediye başkanı olarak kendi çıkarlarına ters düştüğü hem de danimarka hükümetinin işine gelmediği için mahalle varlığını sürdürmektedir. dönem dönem gündeme gelen kapatılma hadisesinin belki de en ciddisi olanına 2004 yılında yapılan roskilde’den sert tepki gelmiştir ve festivale katılan 10larca grup christiania’ya sonuna kadar destek verdiklerini açıklamışlardır ve hem maddi hem manevi ciddi bir kampanya başlatmışlardır.

    bevar christiania
  • kendi biralarini da üretiyorlar. her ne kadar tadi güzel olmasa da bir süre sonra alisiyor insan.

    asil diyecegim sudur ki, 3 aksam gecirdim burada. onca alkol ve ota ragmen tek bir kavga ya da ona buna sarkmaya sahit olmadim. dolayisiyla ülkemi düsündüm, böyle bir bölge olsaydi mesela nasil olurdu, daha dogrusu neler olurdu diye... o an iyice anladim ki, insanin icinde olacak iyilik. icinde zaten yoksa iyi olmak alkol almadan, ot icmeden de torunun yasindakilere sarkarsin. bari milletin ictigi alkole karisma.
  • madem bir yerde eksisozluk danimarka muhabiri de sayiliyoruz son durumu da aktaralim. 16 mart 2004 sali sabahi polis christiania'ya baskin düzenledi. daha onceki -neredeyse rutinlesmis- baskinlardan farki sabahin korunde christiania sakinleri uyumaktayken yapilmasi ve buldozerler esliginde pusher street in dumduz edilmesi idi. esrar ticareti ile ugrastiklari iddiasiyla 53 kisi gozaltina alindi. polis bunun "christiania'ya degil esrar ticaretine yonelik bir operasyon" oldugunu acikladi, christiania sakinlerinden de bir direnis gelmedi.

    simdi artik christiania'da ayan beyan esrar satisi yok ve muhtemelen yakin zamanda da bir daha olmayacak. peki ne olacak? bunca yil otunu rahat rahat almaya ve uflemeye alismis bunca insan bundan sonra ne yapacak ? ve hukumet artik christiania ile ugrasmayi birakacak mi, yoksa orayi "normallestirme" ve sisteme entegre etme adimlarinin gerisi gelecek mi?

    merakla izliyoruz...

    bu son durumun ilk elde yol actigi degisiklik su oldu: ayni gunun ogle saatlerinden itibaren etraftaki mahallelerde ve meydanlarda esrar satilmaya baslandigini yazmaya basladi gazeteler.

    simdilik bu kadar. ejder abi kopenhag'dan bildirdi. yeni gelismelerle beraber olacagiz
  • fotoğraf çekmenin yasak olduğu yerlerde fotoğraf çekmeyiniz, zira adamlar bu konuda gerçekten ciddiler, dallama fransız arkadaşımın elinden iphone 4'ünü alıp büyük zevkle ateşe attılar, oradan biliyorum...
    öte yandan oh oldu gerizekalıya...
  • kopenhag'ın en tırıvırı yeri.

    kapitalizm karşıtı olduğunu iddia edip bölgeyi marka haline getirip fahiş fiyatla isim yazılı kapşonlu vs. satan mı ararsın, yüzünden sahtelik akan yereller mi ararsın. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bir ortam.

    mesela oradaki eski askeri bölgede kira vs. ödemeden yaşayan adam christiania'nın yanındaki sokağa son model arabasını park edip geliyor içeride yaşıyor. şehirde herkes bisiklet kullanırken bir sokak dolusu araba var christiania sakinlerinde.

    biz gitmeden önce işlenen cinayetler sebebiyle polis basmış ve yanında kaldığımız son derece liberal arkadaş bile buranın sakinlerinin saçmalıkları yüzünden şikayetçiydi.

    kopenhag'a gidin. buraya da gidin ancak 1-2 saatten fazla harcamayın. her taraf özenti amerikan ergen turist kaynıyor "oh maaaaan you can smoke pot in here" modunda. bunun yerine gidin norrebro, amagerbro taraflarına. şehir sakinleriyle takılın. buradaki reggaeci poserlara prim vermeyin.
  • hukumet ne zamandir "esrar satiliyo burda, yikcaz burayi, dagitcaz, normallestirecez" deyip duruyordu. ot satisinin yapildigi pusher street elemanlari gectigimiz hafta sonu kendi kendilerine tezgahlari kaldirdilar ve yaktilar. artik sabit pazar halinde degil, seyyar yuk bisikletlerinde satiyolar. polis gelince de daha kolay sivisiyolar... hukumet biraz sasirdi, ovsunler mi, yersinler mi bilemediler. bakalim bundan sonra neler olacak.. ama oyle ya da boyle dunyanin en guzel kokan sabit pazari yok artik...
  • güzel insanların yurdu christiania, bir kez gördükten sonra ömrünüz boyunca özleyeceğiniz küçük bir cennet deneyi. sefaletinin gözlerinizi ve yüreğinizi yormadığı, zenginliğininse ruhunuzu kıskançlık ateşine atmadığı bir yer. dün, televizyondan hyde park’tan naklen wish you were here diye şakıyan pink floyd’u, benimle portakallarını, içkilerini, müziklerini paylaşan muhteşem christianialılarla beraber izledim. keşke dedim, dünyanın geriye kalan tüm güzel insanları, siz de burada olsaydınız. keşke dünyanın geriye kalanı için de böyle bir düşü yaratmanın ve paylaşarak yaşatmanın yolları açık olsaydı. forsvar christiania!
hesabın var mı? giriş yap