• çingene toplumunda hâlâ izler taşıyan mitolojidir.
    öncelikle çingenelerin hiç bir zaman dindar bir toplum olmadıklarını söylemek lâzım. bohem yaşamı dediğimiz hayat tarzı çingenelerden gelir. göçebe ve maceraperest bir yaşantıyı tercih ettikleri için yerleşik dinlerle araları iyi olmamış ve gittikleri topraklarda baskıcı olmayan mezhepleri benimsediklerini söylemişlerdir. ancak doğaüstü inanışların yaygın olduğu bir toplumdur çingeneler. fal, büyü gibi inanışları oldukları ve böyle şeylerle uğraştıkları gibi mitolojileri de olmuştur.

    çingene mitolojisine göre dünya bir ayrılmanın eseridir. yer ve gök birlikteyken mutlu bir hayat yaşıyorlardı. bu birliktelikten beş çocukları oldu: güneş kralı, ay kralı, ateş kralı, rüzgar kralı ve sis kralı. anne babaları hiç anlaşamayan bu beş çocuğu bir boşluğa hapsetti, çocuklar da bu boşluktan kurtulabilmek için anne babalarını ayırmaya karar verdiler. ateş ve sis kralı babalarına, güneş ve ay kralı annelerine saldırmaya karar verdi. yer ve gök ayrıldıktan sonra çocuklar anneleriyle kalmak istediler ancak anne, kendine saldırmamış olan ateş ve sis krallarını kabul etti. ayrılma anında göğe çıkacak üç oğul yerin elbisesine tutup çekiştirince dağlar oluştu ve bildiğimiz yaşam böyle başladı.

    çingeneler insanlığın başına gelen her şeyin bir ruhu olduğuna inanırlar. ateşli hastalıkların, soğuk hastalıkların, açlığın, öfkenin ruhları vardır. bu ruhlar genellikle hayvan ve ya böcek şeklindedir.
  • çingene mitolojisine göre; bekarlıktan usanan bilge bir adam artık evlenmek ve yaşamdan öğrendiklerini devredecek bir nesle sahip olmak istemektedir. ancak adam aynı zamanda evlenmekten korkmaktadır, çünkü evleneceği kadının kendisine son-suza kadar itaat etmesini istemektedir. eğer karısı ken-disine karşı gelecek olursa onu lanetlemekten kendini alıkoyamayacağına inanmaktadır.

    bu kaygısı yüzünden evlilik isteğini gerçekleştiremeyeceğini düşün-ürken, karşısına çıkan genç bir bakire ona, ömüür boyu itaat sözü vererek, evlenmeyi kabul ettirir. ona sonsuza dek itaat edeceğine yemin etmesi üzerine bilge adam genç kızla evlenir. birbirle-rine sadakatle bağlı uzun yıllar ge-çirirler. bu evliliğin birden çok meyvesi olur. her şey adamın is-tediği gibi gitmektedir ki günlerden bir gün kadın kocasına karşı gelme gafletinde bulunur. adam, kendisine itaat etmeyen karısına beddua eder: “lanet olsun sana. insanların ve hayvanların saklandığı bir bitki olasın ve meyvelerin içinde dün-yaya getirdiğin çocukların sayısı kadar çekirdek olsun. çocukların tüm dünyayı dolaşıp seni her yere götürsünler. sen ise onlara hizmet ve itaat etmek zorunda kalasın.” der....

    bu beddua üzerine kadın tatulaya dönü-şür. efsaneye göre çingeneler bu bilge adam ve karısının çocukları-nın soyundan gelirler ve bu bed-dua yüzünden hayatları boyunca dolaşmaya mahkum olmuşlardır...
  • romalılar hazreti isa'yı çarmıha germek için dört tane çivi hazırlatırlar.

    hazreti isa çarmıha gerilirken , dört değil üç çivi olduğu anlaşılır. rivayet odur ki çingeneler isa'yı çok severler ve daha çok eziyet edilmesini istemedikleri için bu dördüncü çiviyi çalıverirler.

    isa'nın çarmıha gerilişini tasvir eden rönesans tablolarında hep üç çivi ile bu sahne resmedilmiştir.

    isa'ya gösterdikleri bu merhametten dolayı tanrı çingenelere hırsızlığı mübah kılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap