• - erhan abi, cinsel devrim yapiyoruz. geliyo musun?
    - geliyorum.
    - ama herkes istedigiyle sevisemiyo.
    - o halde gelmiyorum

    (bkz: umut sarikaya)
  • politik bir sürecin peşinde veya beraberinde gelişeceği düşünülen cinsel devrimin daha ne olduğunu anlaşılamadan, nerede başlayıp nerede bittiği belirlenmeden, kişisel özgürlükler yasa ile güvence altına alınmadan, doksanlı ve ikibinli yıllar arasında, cinsel değil, "medya ve internet cinsel devrimi" yapıldı. devrimi yapanlar/yaptıklarını söyleyenler elbette ki bir azınlık. devrim bir cinsel devrim değil, internet ve medyanın öncülüğüne soyunduğu “kültür” devrimi.
    medya ve internet devrimiyle birlikte gelen çarpık cinsellik, görece daha refah içinde yaşayan şehirli bir kesime aitti. erkeklerin “şehirli bekar ve özgür erkekler”, kadınlar "süper kadın" aldatmacasına inandırılarak, cinselliğe ulaşmalarının kolaylaşacağı, yalnız yaşamanın bir ayrıcalık olduğu düşündürüldü. toplum olmayı bilmeyen insanlara özgür birey olmaları öğretiliyordu.
    daha düne kadar porno vhs kasetlerini utana sıkıla isteyen bir jenerasyon nasıl oldu da bu kadar şımarıklaşabilip kadına karşı kendi cinselliğini bir üstünlük aracı olarak kullanmaya başladı? üstün olma sanrısı elbette ki kendi "başarıları" değil. devasa bir porno endüstrisi, vhs kasedi kuşağının tek tuşla erişebileceği bir yerde artık. milyonlarca dolarlık cirolara sahip şirketler, "süper erkek" ile "süper kadını" yaratıyor artık. "kadının metalaşması", sistem sorunu olmasının yanında kişisel düzeyde bir sorun.medya sadece erkekleri yönlendirmiyor, kadın dergileri artık “nasıl daha güzel görünüp, nasıl daha güzel yemekler yapabiliriz”i değil, "çıplak bir erkeği mest edecek doksan dokuz hareket"i de anlatıyor.
    üretim ilişkileri içerisinde “insanın emeğine ve kendine yabancılaşması”na bedenlerine yabancılaşmanın eklenmesiyle cinsellik bir savaş arenasına döndü. erkeğe eş ve parası ölçüsünde metres/metresler edinme "hakkı" veren sistem artık medya aracılığıyla "isteyin bütün kadınlar sizin olabilir" diyor, açık bir et pazarına dönüşen sanal alemde herkes dilediğine bir mesaj uzaklıkta.
    bir yanda bedenlerine ve kendilerine yabancı, okuduğu kitap adedinden daha çok partner değiştiren erkekler, bir yandan cinselliğe hasret çekenler, bir yanda zoofili, diğer yanda kadınları fiziksel görünümlerinden öte etnik, ulus yapısına göre seçme şımarıklığındaki erkekler. ne kadar çapkınlık yaparlarsa yapsınlar her zaman "sevdikleri kadın"a dönebileceklerini sanıyorlardı geçmiş deneyimlerin kurgusuyla. sevdikleri kadınlara ve kendi bedenlerine artık yabancılaştılar rekabet duygusundan; aşık bir adam başka bir kadına nasıl dokunuyor? başka kadınlara dokunan bir adam nasıl aşık oluyor? kimin cinsel organı büyükse, kimin çetelesinde daha fazla kadın varsa, kimin arabası son modelse o üstün. birlikte olunan kadın sayısı da bir üstünlük. zaten bu üstünlüğü kaybetme korkusu belki de yaşadıkları. "ellerinin kiri", "yüreklerinin kiri" oldu ama asıl onu nasıl temizleyecekler orası bir muamma.
    sol, 80 öncesi gelişen "bacılık"” anlayışını yıkmak ve devrimci kültür adına dayatılan feodal kültür anlayışını yıkmak için bu sözde cinsel devrime "hoş geldin" demişti. nur bilge ceylan’ın uzak filminde, erkekle birlikte olduktan sonra, tuvalette ağlayan kadın ile porno ile stalker arasında gidip gelerek yerini bulmaya çalışıyor. kadın pişman, erkek vicdan azabı çekiyor. kendi kendilerine sahneye koydukları tek kişilik bir oyun.
    bir tecavüzcü olarak hapis yattıktan sonra "kariyerine" kara panter’ler sözcüsü olarak devam etmiş leroy eldridge cleaver’in ileri sürdüğü "pussy power" ile bu sözde cinsel devrime, başka bir sözde karşı devrimle yanıt vermek de mümkündür ya da feodal kültür geriliği ile kapitalist kültür dejenerasyonu arasında bir tercih yapmamak.
    ifade edebilmek bile bir çıkış olduğunu gösteriyor ama yaşanması gereken bir süreçten başka da bir şey değil.
  • cinsel ya$am ve kulturdeki devrim. kimine gore gercek bir devrim, kimine gore bir ahlaki coku$tur. daha ziyade kadinin cinsel ozgurlugu temali bir devrimdir bu.
  • bizim toplumumuzun kodlamalarıyla ifade edersek:

    evlenmeden önce ilişkiye giren kadını orospu diye aşağılamanın ama aynı anda da evlenmeden önce ilişkiye giren erkeği milli diye yüceltmenin mantıksızlığını farkettiğimiz gün gerçekleştireceğimiz nane.
  • türkiye'de olması durumunda ülkeye çağ atlatacak devrimdir.
    ciddi ciddi ülkemizde kadın erkek ilişkileri hala bir tabudur. hemcinslerimin genelinin kadına bakış açısından utanırken kimi kadınların da artık kendini bir meta olarak görmesi gerçekten çok üzücü. kadın ne zaman ki özgürlüklerinin farkına varır, erkekler de ne zaman kadınların da kendilerininkine benzer istekleri olduğunun ve kadınların özgürlüğünün farkına varırsa işte tahminimce o zaman ülkemizde işler olumlu yönde değişmeye başlar.
  • 68 kuşağının daha doğru bir tabirle 68 ruhunun gerçekleştirdiği bir devrimdir diyebiliriz.

    68 kuşağı, tutucu toplum yapısını, savundukları yaşam biçimiyle dönüştürmeyi amaçlamaktaydı. 68 ruhunun gerçekleşmesini istediği dönüşüm topyekün toplumsal tüm dinamikleri kapsıyordu.. siyasetten politikaya, cinsellikten kadına, eşitliken özgürlüğe tüm katmanlar, bu kuşağın değişmesini arzuladıkları ve tanımlamalarının tekrar sil baştan yapılmasını istedikleri başlıklardı..

    işte bu kuşağın gerçekleştirdiği belki de en önemli aydınlanma ayaklarından biri de cinsel devrimdir ve bu devrim için de daha çok bir kadın devrimi de denebilir. bu devrim gerçekte kadının toplumda var olabilmesıni topluma katılımını amaçlar ... bekareti reddederek kadının bedeni üzerinde tasarruf hakkının kendisinde ait olduğunu bunu da istediği şekilde kullanabileceğini, kürtaj hakkının tek sahibinin kadın olduğunu ve kadının bedenindeki bu değişime müdahale hakkının bulunduğunu savunur...

    bu devrim sadece kadınları değil eşcinselleri de kapsar tabi . san fransisco eşcinsel mücadele açısından eşcinsel özgürleşme hareketinin simge şehirlerinden biridir. harvey milk 'te simge isimlerinden...

    sinemasal bir örnek için: (bkz: nes en 68/@mimiko)
  • bazıları ilk cinsel devrimin antik roma dönemindeki cinsellik normlarının hristiyanlığın getirdiği normlar ile değişmesi olduğunu söylüyor — ki tüm roma imparatorluğu tarihi boyunca bu normlar geçerli olmuş.

    hristiyanlık öncesi romalılar fahişeliği, biseksüelliği ve homoseksüelliği kabul etmiş ve hatta yasalaştırmışlar. maskülinite korunduğu sürece erkeklerin önüne gelenle cinsel ilişkiye girmesi normal ve sağlıklı kabul edilmiş. buna karşılık, aile kan bağlarının bütünlüğünü sağlamak için kadınların iffetli olması bekleniyormuş. hristiyanlıkla beraber bu tutumların yerini, eşcinsel eylemler ve evlilik dışı her türlü seksin (köleler ve fahişeler dahil) yasaklanması almış.

    genel olarak ise tarihçiler ilk cinsel devrimden bahsederken viktorya dönemini kastediyor olurlar. bu ilk cinsel devrimde (1870-1910), viktorya dönemi ahlakı evrensel cezbediciliğini yitirmiş. ancak bu değişim, "hoşgörülü bir toplum"un yükselişine falan da yol açmamış. cinselliği düzenleme biçimlerindeki yükseliş ve ayrışma bu dönemi temsilen örnek gösteriliyor.

    cinsel devrim denildiğinde ilk akla gelen ise herkesin bildiği 1960'larda gerçekleşendir. sonu nereye varacağı belli olmayan bir diğer cinsel devrim de sanıyorum günümüzde gerçekleşmekte.

    60'lardaki cinsel devrim 50'lerde şekil almaya başlamış. geleneksel olmayan cinsellik davranışı göstergeleri (örneğin belsoğukluğu vakaları, evlilik dışı doğumlar ve ergenlik çağındaki çocukların doğumları) 1950'lerin ortalarından sonlarına kadar dramatik bir şekilde artmaya başlamış. penisilinin yaygın kullanımı ile frengiden ölümlerin oranı ciddi şekilde düşünce, amerika'da geleneksel olmayan seks 1950'lerin ikinci yarısında yükseliş göstermiş.

    60'lardaki cinsel devrimde, ilginç şekilde kadının toplumun dayattığı ahlak normlarından sıyrılıp cinselliğini dilediği gibi yaşamasının mücadelesini en önde verenler yine feminist gruplar olmuş. tabi bu mücadeleyi kendilerine atfedilen geleneksel cinsiyet eksenli rolleri sorgulayarak, kadınları toplumsal ve ahlaki sınırlardan kurtarmak amacıyla vermişler. bunun yanında erkeklerin diledikleri gibi seks yaparak hayatın tadını çıkardığını, ama kadınların gerek hamile kalma riski gerekse toplumun ahlak normlarının baskısıyla dilediği gibi hareket edemediğini düşünerek eşitlik istemişler. ama o noktadan sonra ortaya çıkacak manzarayı öngöremedikleri ya da umursamadıkları kesin. yani neredeyse tüm devrimlerin seyrinde ve kaderinde olan şey.
    kadınların ve eşcinsel toplulukların çabalarının yanında, wilhelm reich, d. h. lawrence, sigmund freud ve sürrealist hareket tarafından savunulan bir görüş olan, "cinsel baskının zararlı etkisi"ne olan inancı paylaşanlar da bu ateşi harlamış. kısaca devrim, erotizmin hayatın normal bir parçası olarak sayılmasını ve aile, din ve devlet tarafından bastırılmaması gerektiği inancından yeşermiş.

    kadınların bedenleri ve cinsellikleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olacakları bu dönem, feminist grupların bu baskıları, doğum kontrol haplarının çıkışı ve prezervatif kullanımının normalleşmesi ile başlar. 1960'lar amerikasında cinsiyet, toplumda daha geniş çapta tartışıldıkça sosyal normlar değişir. kadınlar artık hamilelik riski olmadan seks yapabiliyordur. sütyen birden gereksiz bir obje olur. seks ve ahlaka yönelik bu liberalleşmiş tutum ile şiddetli bir zincirleme etki oluşur. filmlerde, dergilerde, kitaplarda ve reklamlarda erotik medya baskın hale gelir ve ülke genelinde yaygın ilgi görür. bu değişiklikler ile seks artık kamusal alana girmiştir. toplum cinselliğini yeni keşfeden bir ergen gibi her tarafı seks olarak görmeye başlar.

    1969'da andy warhol'un yönettiği blue movie galasını yapar. geçmişte 1880'ler gibi eski tarihlere uzanan cinsel içerikli görüntüler ve 1920'lerde çekilen bazı pornografik içerikler vardır, ancak blue movie sinemalarda geniş çapta gösterime giren ilk erotik film olur. bu film, "porno modası"nı başlatır ve 1969-87 yıllarını kapsayacak golden age of porn (pornonun altın çağı) dönemini başlatır. 1972 yılında deep throat adlı porno film ciddi ciddi tüm sinemalarda yayınlanır. ana akım medyada bile filmden bahsedilir. pornografi, eleştirmenler tarafından ciddiye alınan, kamuoyunda tartışılan bir konu haline gelir.
    bu sırada çeşitli feminist toplulukları da filmi protesto eder: görsel

    70'li yıllarda times meydanı neredeyse amsterdam red light district gibidir. netflix'teki crime scene the times square killer'ı izlerseniz, times meydanının 70'li yıllardaki halinin anlatıldığı bir bölümde cadde ve sokakların halini görebilirsiniz. gerçekten inanılmazdır. o dönemden times meydanının bazı fotoğrafları:
    görsel görselgörsel görsel görsel

    f is for family çizgi filminde görürüz. 1970'lerin başında geçen dizide erkek egemen iş dünyasında kendine yer bulmaya çalışan sue'nun toplantıdaki önerileri erkekler tarafından alaya alınır ve cinsel espriler yapılır. böyle karikatürize sahneler dönemle ilgili iyi referanslardır ve kadınlara olan bakış açısını iyi yansıtır. yani feministlerin o dönem taleplerinde, tepkilerinde, gösterilerinde son derece haklı oldukları söylenebilir.

    eşcinsel hakları hareketindeki gelişmeler ve cinsel ayrımcılığa karşı protesto gösterileri de yine aynı dönemde meydana gelir. bazı aktivistler eşcinsellik kutlamaları yapmaya başlar ama hareket 1969'daki stonewall ayaklanmalarına kadar pek bir etki yakalayamaz.

    eşcinsellik, 1950'ler ve 1960'lar boyunca tıp kurumları tarafından hala gelişimsel bir uyumsuzluk olarak görülüyordur. eşcinsel davranışa karşı önyargılar tıbbi otoritenin örtüsü altında gizlenir ve eşcinseller, feministlerin istediği aynı yasal ve sosyal eşitlik hakları için aynı seviyede mücadele edemezler.

    eşcinseller zaman zaman tehlikeli ve vahşi sapkınlar olarak nitelendirilir. örneğin, florida yasama soruşturma komitesi, 1956 ve 1965 yılları arasında, özellikle öğretmenlere odaklanarak, kamu sistemi içindeki bu 'sapkınları' arar. eşcinsel öğretmenlere yönelik bu zulüm, eşcinsellerin savunmasız gençleri avlayabilecekleri ve onları da eşcinselliğe dahil edebileceklerine dair yaygın inançtan kaynaklanıyordur. ek olarak, erkek eşcinseller, klişeler ve toplumsal önyargılar nedeniyle, doğası gereği (özellikle çocuklar için) lezbiyenlerden daha tehlikeli görülüyordur.

    ek olarak, çoğu eyalette anal seksi suç sayan sodomi (oğlancılık) yasaları vardır. bu suçun cezası da 10 yıla kadar hapistir. tüm bunlara rağmen, 1971'de ilk gay pornografik uzun metrajlı boys in the sand filmi, new york city'deki 55th street playhouse'da gösterilir. bu filmle gay topluluğu cinsel devrime ve porno endüstrisine giriş yapar. daha erken homoerotik filmler, özellikle avrupa'da 1908 gibi erken bir tarihte vardır ama bu filmler ana akımda yer almaz ve gizli kanallarda satılır.

    eşcinsel hakları hareketi 1960'larda sonraki on yıllara göre daha az popülerdir, ancak yine de halk protestoları ve "eşcinsel yaşam tarzını kutlayan" faaliyetlerle ilgilenirler. washington d.c. ve new york'taki mattachine society (gay hakları organizasyonu) eşcinsellere karşı ayrımcılığı protesto eden gösteriler düzenler. bu gruplar, "gay barlarının kapatılmasının özgür toplanma hakkının reddi olduğunu ve eşcinselliğin kriminalize edilmesinin (amerikan anayasasında yer alan) 'mutluluk arayışı hakkının' reddi olduğunu" savunurlar. 1969 yılında amerika'da, halk protestolarına katılan 50 gey ve lezbiyen örgüt mevcuttur.

    bu eşcinsel hakları grupları, yine dönemin feminist hareketlerine benzer şekilde geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine de karşı çıkar. onlara göre toplumsal roller, “erkek, eril, koca ve baba” ve “dişi, dişil, kadın ve hanım” olarak kısıtlanmıştır. bu aktivistler, eşcinsel kadınları ve erkekleri "eşcinsel bir azınlığın varlığını kabul etmeyen bir dil ve kültürün" kurbanları olarak görürler.

    cinsel devrimin getirdiği bu erotizm furyası sosyal hayatın tüm alanlarına yayılır. kadınların cezbedici unsur olarak sergilendiği spor etkinlikleri değişimin en net görülebildiği alandır. formula 1 yarışları grid girls denilen, görevi pist kenarında takılmak olan kızlarla tanışır. japonya'da race queen, ingiltere'de pit babe denilen bu kızlar da 1960'ların sonlarında ortaya çıkar. bu kızların resmi görevi, f1'deki yarışlardan önce griddeki yarışçıların numarasını tutarak poz vermek ve ayrıca her yarışta podyumun zirvesine çıkan üç f1 yarışçısını karşılamak, alkışlamak ve organizasyona erotik bir heyecan katmaktır.
    https://iowaf1.wordpress.com/…hungarian-grand-prix/
    sadece formula 1 değil, stok araba yarışları dünyası da bu modaya kapılır. hatta buradan bir linda vaughn efsanesi doğar. görsel görsel

    karşı cinsel devrim denilebilecek woke dönemi gereği 2018 yılında bu kızlar yasaklanır:
    https://www.dailymail.co.uk/…urful-formula-one.html
    https://www.9news.com.au/…2a-425b-a25e-c22a7b0b1592

    formula 1'deki grid girls akımının basketbol, futbol, beyzbol, güreş gibi spor müsabakalarındaki muadili de cheerleaders, yani ponpon kızlardır. aslında bu da çok eski bir gelenektir. ama evvelden daha şöyle giyinen kızlar, cinsel devrim sonrası mini etekli olurlar: https://flashbak.com/…erleaders-1970s-1980s-384194/
    woke dönemi ponpon kızları ise şöyledir: https://twitter.com/…tatus/1656025125060489216?s=20

    yine aynı yıllarda boks müsabakalarına da "ring girls" gelir. ilk ring kızı ring magazine'in 1965 edisyonunda görülür. dergide bir boks maçında elinde tabelayla duran bir las vegas modelinin görüntüsü yayımlanır ve bunu gören boks organizatörleri hemen ring girls konseptini maçlara yerleştirir. görsel

    bugün bu kızların da görevlerine son verilmesi söz konusu. habib nurmagomedov, bu kızların dövüş sporlarındaki en gereksiz insanlar olduğuyla ilgili tartışmalı yorumuyla konuya sert bir giriş yapmıştı. ama habib'in kaygısı kızların objeleştirilmesi değil elbette. bu geleneği kendi dini inançlarına tecavüz olarak gördüğü için kaldırılması gerektiğini savunuyor. ve günümüzün "wokecu", "aman kimse incinmesin" dönemi gereği 50 yıldır süren bu geleneği de kaldıracaklardır elbette.
    https://www.sportbible.com/…-girl-comments-20211007

    konumuza geri dönersek, devrim '60'larda her alana her sektöre yağmur gibi yağmaya devam etmektedir. 1969 yazında los angeles radyosunda ciddi ciddi yayınlanan bir havayolu reklamı şöyledir:

    "...hostesleriyle ünlü havayolu şirketi psa şimdi yeni kızlar arıyor. evet.. sevimli turuncu bir mini elbiseyi doldurabilecek kızlar... gülümseyen ve bunda samimi olan kızlar... diğer insanlara el uzatan kızlar. şimdi, eğer bekarsanız, 18 ve 26 yaşları arasındaysanız, 1.53 - 1.61 cm boy aralığındaysanız, 47 ile 61 kilo arasındaysanız ve lise diplomanız varsa iyisi mi los angeles'teki uluslararası havayolu hostes departmanına salı ya da perşembe günü bir mülakat için gelin. psa çalışanlarına eşit fırsatlar tanır..."

    yaş, cinsiyet, boy, kilo ve medeni durum hariç her konuda eşit şartlar tanıyorlarmış. 1970'lerde havayolu firmalarındaki erotizm furyasını psa ekseninde geniş geniş yazmıştım şurada: (bkz: pacific southwest airlines/@saladze)

    geniş geniş okuyacak durumu olmayanlar için özeti kathleen morgan barry'nin 2007 yılında yazdığı "havacılıkta dişilik/kadınsılık" adlı kitabından alayım:

    “...oldukça kinayeli bir şekilde, havayolları yolculardan, hostesler tarafından baştan çıkarılma ihtimalini düşünmelerini istedi... uçak yolculuğunun esas cezbedici yönünü bu olarak görmelerini istedi. 1970'lerin başında yolcuları cinsel fanteziye davet etme, en görünür ve en temel havayolu pazarlama planlaması haline geldi. 1960'lar ve 1970'lerin başlarında hosteslerin cinsel cazibesi önemli olmasına önemliydi ve en basit haliyle yolcuların uçak yolculuğunda içgüdüsel bir keyif almaları içindi ama esas amaç çok bariz şekilde cinsel provokasyon ile yolcuların heyecanını zirveye çıkarmaktı..."

    araba fuarlarındaki model kızlar. tour de france, giro d'italia ve vuelta a españa gibi büyük bisiklet turlarının kazananlarına ödüller ve öpücükler sunmakla görevli podyum kızları; hepsi 60'ların cinsel devrimi sonrası ortaya çıkan ve günümüzde ortadan kaldırılan unsurlar. vuelta a espana 2017'de, tour de france de 2020 yılında podyum kızlarını kullanmayı bıraktı. tour de france'te artık sade giyimli bir kadın ve bir erkek sunucu ödülleri sunuyor.

    günümüzde eğlence dünyasının her yerinde kadınları obje ya da ödülmüş gibi gösterdiği söylenen bu meslekler seksist denilerek ortadan kaldırılıyor. yine aynı dönemde bir de şunun gibi şeyler olmakta: https://twitter.com/…ess/status/1679670596722913281
    ya da şunun gibi:
    https://twitter.com/…ess/status/1672814615447601152

    woke döneminden bazı örnekler:
    görsel
    görsel
    görsel

    yani bunu sadece, "bizim zamanımızda şu vardı bu vardı" ya da , "devir çok bozdu" gibi klasik bir serzeniş olarak söylemiyorum çünkü bu sanki o değil. anlatabiliyor muyum?

    faydalanılan çeşitli kaynaklar:
    https://en.wikipedia.org/wiki/sexual_revolution
    https://en.wikipedia.org/…on_in_1960s_united_states
    http://www.theaustingrandprix.com/…e-grid-girl.html
    https://www.dailymail.co.uk/…ls-end-f1-history.html
    https://en.wikipedia.org/…of_organized_cheerleading
    https://en.wikipedia.org/wiki/ring_girl
    https://thenewswheel.com/…e-beside-cars-auto-shows/
    https://www.nytimes.com/…autospecial2/22models.html
    https://en.wikipedia.org/wiki/podium_girl

    +
    1977'den 1981'e, studio 54'ün hikayesi: (bkz: #105607988)
  • türkiye' de cinsel devrimin inançla bir ilgisi olduguna inanmıyorum. cinsel özgürlüğünü sınırsızca kullanan bir sürü kadın arkadaşım var. çaktıracakları adamı seçerken önce cüzdanına bakıyorlar. acabaları hep ön planda bu arkadaşların. acaba vegas' a tatile gider miyiz ? acaba arabasını zaman zaman ödünç alabilir miyim ? acaba faturalarımı ödemeye yardım eder mi ?

    özgür arkadaşların içinde bir diğer tayfanın daha farklı acabaları var. acaba şu grubun vokalistine versem sükse yapar mıyım ? şu entelle kuntelle gezsem ne kadar yeni erkekle tanışabilirim ? acaba bilmemkim ile takılsam diğer takıldığım elemanlara ses çıkarmama ihtimali nedir ? şununla birlikte olsam her akşam parti yapar mı evde ?

    hep beklentiler var, ortada veren 2000 kadın çakan 5000 adam hep aynı kişiler, birbirleri ile paslaşıyorlar. dışarından erkek olarak bu çakıcı gruba girmek için bayaa bi kasmak lazım, ortam yapmak gerekiyor. işinde iyi olmak gerekiyor, iyi rol yapabilmek ve kendini satabilmek, ekonomik olarak da rahat olabilmek gerekiyor. kadınlar için durum daha değişik, onlar sürekli birbirlerini telkin edip bu çakıcı grubun profili dışında adamlara verilmemesi gerektiğine yeni gelenleri ikna ediyorlar. uyumsuzlara mahalle baskısı uygulayıp dedikodusunu yapıyolar.

    cinsel özgürlüğü olan kadınlar ekseriyetle daha önce seviştikleri adamların çevrelerine dadanıp arkadaşları ile de birlikte oluyorlar, ev arkadaşı ya da kankasına gelene kadar. muhtemelen vardır da duymamışımdır, iki erkek kardeşle ayrı ayrı sevişmişler de olası gözüküyor( benim kardeşim sikmez dememek lazım)

    yine bu kadınlar aralarında erkek paslıyorlar birbirlerine, yattıkları adamların database ini paylaşıma açıp birbirlerine öneriyor ya da kesinlikle tavsiye etmiyorum diyor. işin güzel tarafı kadınlar birbirine güvenmediği ve rekabette oldugu için ''bu kesin adamı kıskanıyor'' mantığı ile kesinlikle tavsiye edilmeyen adamlara da gidip veren hatunlar var.

    şimdi lafı nasıl bağlasak etsek, ha erkeklerden bahsetmedik :) sürekli değişik kadınlarla sevişen erkeklerin kendi aralarında takıldıkları malum. abaza erkekleri kastlarına sokmuyorlar. mallarına ortak almıyorlar, ayrıca kadın milleti cinstir, abazalığı bilinen adamla takılan bir çakıcısına sürekli neden böyle ezik tiplerle takıldığını sorar. erkekler arasında da database var, bir de uyulması gereken kurallar ve genel kabuller var. mesela şu kitap kesinlike okunacak, şu kelimeler konuşmada vurgulanacak ya da bazı kelimeler hiç kullanılmayacak, gülerken şu mimikler yapılmayacak, şu elbiseler giyilecek, giyilmeyecek, sosya medyada yazışmada şöyle yavşanılabilir, bazı kilit like edilecek film-müzik-sayfalar vardır (benden size kıyak pink floyd kesin like edin) şöyle konulardan bahsedilebilir, nazik bir şekilde mir kipiyle konuşulur falan da filan.

    şimdi ben kadınlara bakarak hak veriyorum aslında, yoldan geçen ne idüğü belirsiz adama vermektense daha önceden güvenilirliği kanıtlanmış kaşar heriflerle takılmak daha güvenli. görüyoruz işte, alıp cinayet işliyorlar, öldürüyorlar kadınları, risk yüksek yani. bi de erkek tarafından bakıyorum, gerçeken sıradan bir adamsanız ülkede işiniz çok zor arkadaş. gidin sigortalı işe girin, ananıza söyleyin size kız baksın. cinsel devrim, özgürlük falan size vurmayacak piyangolar.

    ben cinsel devrim ve özgürlük konusunda 10 yıl daha bir çözüm, sıradan kadın ve erkekler için göremiyorum. bu seks kastlarına girmek için çabalamadan rahat rahat elege edebilmek imkansız. bu da süreçle beraber cinsel açlık çeken genç erkekleri sevgisizliğe, yabancılaşmaya itiyor. tecavüz, şiddet ve politik anlamda kendi doğalından uzaklaşma, inançlarda radikalleşme toplumun toptan anasını sikiyor.

    yine ülkeyi kadınlarımızın fedakarlıkları kurtaracak gibi :)

    sevgili kadınlar, lütfen size sıradan görünen, çok albenisi olmayan, hatta saf bu dediğiniz adamları bi tartın, karakterine bakın. size zarar vermeyeceklerine inanırsanız sevişin onlarla, halihazırda verdiğiniz adamlar da brad pitt değil. bu devrimi yapsanız yapsanız siz yaparsınız, erkeklere kalsa iş en fazla yapabilecekleri taksim umumi helasında otuzbir çekmek olur. benden bu kadar valla dagınık oldu biraz yazı idare edin, hatun bekliyo konsere gidecez. yarın editlerim artık.
  • her devrim gibi tepkiseldir. ve her devrim gibi ardından daha tepkisel ve zıt bir hareketi beraberinde getirmiştir. günümüzdeki muhafazakar akımların var olmasında oldukça etkilidir.

    ötesinde eğer insanların bilinçlenmesi ve cinselliklerine / cinselliğe bakışlarındaki değişimin bir sonucu olsaydı sanırım devrim* * olmazdı, doğal hal olarak sosyal hayatımızda yerini alırdı ve peşi sıra da saçma sapan muhafazakar akımları da peşinden sürüklemezdi.
  • cinsel devrimin olusumunda onemli etkisi olan bir olay da dogum kontrol hapinin icadidir, organon firmasi sagolsun.
hesabın var mı? giriş yap