• yarın daha detaylı okuyacak olmakla birlikte, mevzubahis makalede taraflı örneklem olduğu çıkarımı hatalı, zira raporda 2015 yılında pisa'ya katılan 71 ülke/bölgeden (aslında 72, malezya dahil edilmemiş birazdan açıklayacağım sebeple) alınan verilerin tümünün kullanıldığı, bunların ise yinelemeli sonuçtan kaçınmak üzere 67 bölgeye düşürüldüğü açıkça belirtilmiş. dolayısıyla, bu araştırma özelindeki ülke seçimine bakılarak, araştırmada bir örneklem hatası olduğu iddia edilemez, eldeki veri setinin tamamı kullanılmış. pisa'ya katılım gönüllüdür, hindistan 2009 yılında katılmayı seçmiş örneğin. makalenin konusu ise, bilimsel okuryazarlık odaklı 2015 çalışması. malezya ise 2015 pisa'ya katılmasına rağmen, ülkenin istatistiklerle oynadığı yönündeki şüpheler sebebiyle oecd raporuna dahil edilmemiş. buyrun:

    https://www.malaymail.com/…sa-dap-mp-claims/1269629
    https://www.malaysiakini.com/news/365550

    araştırmaya data snooping demek için ise, araştırmacıların bu raporu hazırlamadan önce tüm ülkeleri kapsayan bir "kadınların stem alanlarında temsili ve bilimsel okuryazarlığı" istatistiğine haiz olmaları, ardından işlerine gelmeyen ülkelerin yer almadığı bir veri setini (2015 pisa) seçmeleri gerekiyor ki, bu açıkçası tuhaf ve mesnetsiz bir iddia.

    hangi ülkenin hangi pisa cycle'larına katıldığını görmek için:
    http://www.oecd.org/…isa/pisa-2015-participants.htm
    https://nces.ed.gov/surveys/pisa/countries.asp
  • neyin tartışıldığını anlamak önemli.

    "bu çalışmaya bakarak, kadınlar stem alanına yönelmiyor, çünkü bu onların biyolojileri demek çarpıtmadır."

    makalede böyle bir çıkarım bulunmuyor. aksine, makalenin gösterdiği şu: kız öğrenciler, çalışma kapsamındaki ülkelerin üçte ikisinde bilim alanında erkek öğrencilerle eşit veya onlardan daha yüksek sonuç alıyor. buna rağmen, cinsiyet eşitliği sıralamasında daha yüksekte yer alan ülkelerde kız öğrenciler bu başarımı meslek seçimlerine yansıtmazken, cinsiyet eşitliğinin daha düşük olduğu ülkelerde ise stem alanlarına yönelen kız öğrencilerin sayısı kıyasla çok daha fazla. dolayısıyla, ortada gerçekten bir paradoks var. bunun sebepleri tartışılıyor zaten. makale bunu, yukarıda da bahsedilen expectancy-value theory ile açıklıyor, elbette başka açıklamalar da yapılabilir, örneğin başka bir yorum:

    https://blogs.scientificamerican.com/…-in-stem-huh/

    ülke seçimi ve veri setine gelirsek; pisa'ya katılım ülkeler bazında katılım gönüllü, öğrenci bazında değil. öğrencilere test formatında uygulanan, test ve yazılı cevaplardan oluşan bir çalışma pisa, dolayısıyla bu noktada bir bias olacağı iddiasının da elle tutulur yanı yok. makalede belirtildiği üzere, çalışma tarihi (2015) itibarıyla en güncel ve en geniş kapsamlı veri seti pisa olduğu için, pisa kullanılmış. yukarıda belirtilen "yfactor 2016 global report on gender in science, technology, engineering and mathematics" çalışmasında da pisa sonuçlarından yararlanılmakta, örneğin.

    diğer bir konu da, araştırma sonuçlarına etki edecek ülkelerin kapsam dışında bırakıldığı, dolayısıyla sonuçların gerçeği yansıtmadığı iddiası. bunu değerlendirmek zor değil. kapsam dışında kalan ülkelere bakıldığında, yukarıda yazarın girisinde zikredilenlerden malezya'nın, bu makalede de kullanılan dünya ekonomik forumu'nun 2015 tarihli küresel cinsiyet eşitliği raporu'nda 111, hindistan'ın 108'inci sırada olduğu görülüyor.

    dolayısıyla, şu argümanın yazarın amacına hizmet etmediği görülecektir:
    "makaleyi gördüğümde aklıma hindistan geldi, zira hindistan'da özellikle bilgisayar mühendisliği, yazılım vs alanları gender neutral yani kadın veya erkek özelliği atfedilmeyen bir alan ve neredeyse yarısı kadınlardan oluşuyor."

    zira, eğer yazarın söylediği gibiyse, cinsiyet eşitliği düşük bir ülkede kadınların stem alanlarında daha yüksek bir oranda temsil edilmesi, araştırma sonuçlarıyla tutarlı bir durum.

    cinsiyet eşitliği sıralamasında nispeten üstlerde (47'inci sırada) bulunan kazakistan'ın, pisa'nın yazılı cevap bölümünün not dağılımında "bonkör" davrandığı için kapsama dahil edilmediği ("ın kazakhstan, the national coders were found to be lenient in marking. consequently, the human-coded items did not meet pısa standards and were excluded from the international data." - pisa 2015 technical background raporundan), araştırmada yer almasına rağmen neden üvey evlat muamelesi gördüğünü anlamadığım trinidad ve tobago'nun ise 46'ıncı sırada olduğu da göz önünde bulundurulmalı.

    "çalışmaya trinidad and tobago denen ülke dahil edilip kadınların stem’de ağırlıklı olduğu, üstelik cinsiyet eşitliğinde üst sıralarda yer alan koca afrika kıtasından 1 tane ülke dahil edilmiş"

    afrika kıtasının cinsiyet eşitliğinde üst sıralarda yer aldığı iddiasının kaynağı nedir bilemedim, birkaç ülke haricinde afrika ülkeleri ya orta-alt sıralarda, ya da bu konuda elde veri bulunmuyor.

    http://widgets.weforum.org/gender-gap-2015/

    kıyasla, daha yüksek cinsiyet eşitliği ile karakterize edilen batı dünyasının tamamına ait veriler mevcut.

    sözün kısası, çalışmanın ortaya koyduğu bir durum söz konusu. bunu herhangi bir yöne (biyolojik farklılıklar, aile-toplum yönlendirmesi, gelecek beklentisi) çekmeden önce, altında yatan sebeplerin daha detaylı incelenmesi gerekiyor. bu sebepleri incelemek yerine, eksik bilgi ve hatalı çıkarımlarla makalenin kendisine saldırmak suyu bulandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

    makalenin sonundan, vurgu amacıyla işaretli:

    "ın closing, we are not arguing that sex differences in academic strengths and weaknesses or wider economic and life-risk issues are the only factors that influence the sex difference in the stem pipeline. we are confirming the importance of the former (see wang et al., 2013) and showing that the extent to which these sex differences manifest varies consistently with wider social factors, including gender equality and life satisfaction. ın addition to placing the stem-related sex differences in broader perspective, the results provide novel insights into how girls’ and women’s participation in stem might be increased in gender equal countries."
  • badquenn adli yazar yukarida gayet iyi aciklamis.
    bu makaleler tamamen taraflidir, ve antifeminist erkekler tarafindan ele alinmistir. sonuc ve cikarimlar guvenilir degildir. ayrica da dunya uzerinde hic bir ulkede cinseyet esitligi yoktur. esitsizligin etkilerini farkli ulkelerde farkli sekillerde gozlemlemekteyiz sadece.
  • (bkz: #87807580)
  • neyin tartışıldığını anlamak kadar, okuduğunu anlamak da önemli. bu noktada, tartışma konusu makaleye temel teşkil eden pisa araştırmasının üç temel konusundan birinin reading comprehension olması da ayrıca insanın yüreğini dağlıyor.

    kısa keseyim, temcit pilavına dönmüş:

    iddia: "bu makalede data snooping yapılmış."

    yanıt: yapılmamış, yukarıda açıkladık, makale yazarlarının tercihlerinden bağımsız olarak çalışmanın veri seti kısıtlı. bu duruma data snooping demek ve örneklem seçiminde kasıtlılık aramak için ya makaleyi okumamış, ya da data snooping terimini yeni öğrenmiş ve kullanacak yer arıyor olmak gerekiyor.

    iddia: "x, y, z ülkesi ve f kıtasındaki ülkeler cinsiyet eşitliği yönünden üst düzey ülkelerdir." (yazmaktan sıkıldı)

    yanıt: herhangi bir savı öne sürerken kullanacağımız veriler için anekdotal (layman's terms ile kıçımızdan uydurduğumuz) bilgiler yerine, dünya ekonomik forumu gibi uluslararası kaynakların yayınladıkları raporlara başvurulması daha sağlıklı olur, en azından neden bahsettiğimiz konusunda bir fikrimiz varmış intibası oluşturmak adına. aksi halde karşı tarafta "ulan bu raporu sadece ben mi görebiliyorum acaba?" gibi tuhaf sanrılar oluşuyor, onu düşünmüyorsanız kendi karmanızı düşünün.

    iddia: bir makalenin metodolojisine ilişkin, makaleyi tam olarak okumamaktan kaynaklanan mesnetsiz bir iddia ortaya attığımızda, iddianın saçmalığını belirten ve somut veri kaynaklarına yönlendiren kişiler kesin makalenin her yönünü savunmaktadır, dolayısıyla konubahis olmayan yönleri de tartışmalı, kendi kendimize hezeyanlar yaşamalıyız.

    yanıt: yapmayın demiyorum, hobi olarak yine yapın da, dışarıdan ilginç duruyor. evet,
    katılıyorum, türkiye, marmara-ege-akdeniz, güzel meralarımız. makiler. tamamız sanıyorum.
  • cinayet eşiği paradoksu diye okudum başlığı artık nasıl delirdiysem.
  • başlıktaki atışmayı okuyunca iq seviyeniz artıyor.

    (bkz: make ekşi sözlük great again)
  • cinsiyet eşitliği paradoksunun en önemli nedeni cinsiyet eşitliğinin kulağa güzel gelmesine rağmen yanlış bir olgu olmasından kaynaklanır. çünkü eşitlik ve adalet her zaman kesişmezler. şöyle ki bir bebek ile bir yetişkine aynı miktarda yemek vermek eşitlik olsa da yiyebilecekleri kadarını vermek adaletir. bu bakım dan cinsiyet eşitliğinin toplumda kullanılması , siyasette kullanılması eşitliği belki sağlayacaktır ancak bu eşitlik adalet olmayacağından durum paradoksa dönüşecektir. mesela kanun koyucunun kadınlara doğum izni vermesi nedeniyle erkeklere de aynı ad altında izin vermesi eşitliktir. ama adalet değildir. benim önerim cinsiyet eşitliği kavramını toplumca terkederek cinsiyet adaletı kavramını kullanırsak paradoks ta ortadan kalkacaktır.
  • şu gender gap report'u bugüne kadar okumamıştım, nasip bugüneymiş. ülkelerin gender gap'lerini ölçüp puanlamak büyük bir iddia, nasıl yaptıklarını merak ettim. metodoloji tartışmasına girmeye pek niyetim yok, konunun temeliyle ilgili şüphelerim var. nasıl bir dünyada kadın erkek eşitliğinin sağlandığını söyleyebiliriz? benim bu soruya verecek somut bir yanıtım olmadığı gibi, kadın erkek eşitliğinin ne zaman sağlanmış olacağına dair bir hayalim bile yok. kadın ve erkeğin eşit oldukları bir dünya neye benzer, düşünemiyorum. binlerce yıldır ikinci sınıf sayılmış bir cinsiyet nasıl eşit konuma gelebilir? bu tarih, geçmiş nasıl ortadan kalkar? yokmuş, yaşanmamış gibi yapabilir miyiz? bizim bugünkü yaşantımıza ne ölçüde etkisi olduğunu ölçebilir miyiz? ne yapacağız, ata sözlerini, deyimleri, küfürleri nasıl tüm insanlık külliyatından ve herkesin aklından sileceğiz? hadi sildik diyelim, biz kendi dilimizden nasıl sileceğiz? kendi dilimizden silemediğimiz şeyi çocuklarımıza aktarmamayı nasıl becereceğiz? mesela kadın erkek eşitliğinin sağlanıp sağlanmadığını görmek için neden her ülkedeki kadın ve erkek seks işçisi sayısını ya da para karşılığı seks yapma oranlarını karşılaştırmıyoruz? ne olur o indeksler o zaman?

    göremediğimiz bir güç var, çeşitli fenomenlere yol açıyor, tıpkı yer çekimi gibi. newton'ın zamanında yer çekimini tartışıyor olsaydık, newton'ın açıklamasını doğru sanardık, sonra einstein'ınkinin doğru olduğunu gördük. yarın muhtemelen einstein'ınınkinin de eksik olduğunu öğreneceğiz. bütün bu cehaletimizin içinde, gender gap'i doğru ölçtüğümüzü varsayarak, bundan kadın ve erkeğin doğasına dair çıkarımlar yapmak ne kadar aptalca bir şey? maksadım araştırmayı gömmek değil, kendileri de söylemişler, input'u değil output'u dikkate alıyoruz, çeşitli alanlardaki sonucu karşılaştırıyoruz demişler. ama bu araştırma fikir verici olur, bütün müslüman ülkelerin dünya ortalamasının altında oluşu gibi genel trendleri tespit etmeye yarar, gender gap'in daha düşük olduğu ülkelerin hangileri olduğuna dair uhrevi bir bilgi vermez. adını gender gap koyduğumuz ve ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi ölçüyoruz ve bunu ölçerken milyonlarca değişkeni dikkate almıyoruz. eşite biraz daha yakın, biraz daha benzer olduğunu düşündüğümüz bir duruma doğru yol almaya çalışıyoruz. sonra zibidinin biri çıkıyor, bak gördün mü o eşitlik hiç sağlanamayacak çünkü fıtrat diyor. ulan senin fıtratını sikerim. binlerce yıldır fıtrat diye köle olmuş kadın, ne isterse onu okur, sana mı soracak?
hesabın var mı? giriş yap