• 80’lerin başlarında quebec’te sokak gösterileri yapan ayaklı cambazlar, ateş yiyiciler, hokkabazlar high heels club’u kurduktan sonra kendileri gibi bu konuda heyecanlı olan diğerleriyle tanışmak, yeteneklerini paylaşmak üzere bir festival düzenlemeye karar verirler. sonunda jacques cartier’in kanada’ya gelişinin 450. yıldönümünde düzenlenen bu festivalde cirque du soleil doğar. önce quebec ve çevresinde daha sonra dünyanın çeşitli kentlerinde sirk sanatını, sokak sanatıyla birleştiren, müthiş bir performansla zenginleşmiş, olağandışı bir müzikle süslenmiş, ışık efektleri ve kostümleriyle tüm bilindik sirk kalıplarının dışındaki gösterilerini sunmaya başlarlar.
  • sirk olgusu içinde en illet olduğum kısmın, hayvanların şartlandırılarak bir takım numaralar sergilemeye zorlandıkları bölümün, gösterilerinde yer almadığı; sahnedeki canlı aksiyon ile fondaki perdede filmlerden yansıtılan aksiyonun çakıştırılması sonucu, izleyicinin hem yeni bir hareketler bütününü, hem de önceden izlediklerini bütünleştirerek aksiyona dahil olmasını sağlayan büyüleyici gösterilerin mucidi grup. sahne tasarımı, kostüm ve makyajın bir bütün olarak ele alınmasının getirdiği başarı ile kendileri coşarken, izleyenleri de hayalden hayale sürükleyen yetenekli kişiler topluluğu.
  • 19 şubat saat 20.00 şovunda pandomimci abi ile gösteriye çıkan (rastgele seçilen) seyirci abinin hayatı boyunca o anı beklediğine şahit olduğum gösteri. nasıl oldu bilemiyorum ama çıktı, giriş gelişme sonuç bölümlerini yıllarını şova vermiş pandomimciden doğaçlama olarak daha iyi oynadı ve sonra yerine oturdu. artık sanıyorum huzur içinde ölebilir.
  • üyelerinin melek ya da uzaylı olduğunu düşündüğüm topluluk. o direklere elle saniyeler içinde tırmanmalar, üst üste 3 adamla kule kurmalar, 8 topla jonglörlük yapmalar insan işi olamaz.

    onlarca kez dvd'lerini izlememe, bizzat saltimbanco'yu filminden izlememe rağmen, başka gösterilerinden de bazı parçaları bilmeme rağmen, yine de keyifle izledim onları. kanlı canlı seyretmek bir başka oluyor. yanımdaki teyzenin "ay ay ay!.."larına benim "maşallah maşallah"lar karıştı. renk, ses ve de beceri armonisi bir şov için ne söylense az.

    kanlı canlı seyretmek bir başka oluyor olmasına da, arada da bir sürü şey kaçırıyorsunuz. bu grubun her gösterisinde mutlaka asıl hikâye dışında akıp giden ufak tefek yan kurgular oluyor. burnu üstünde top taşıyıp geçen adam, yerde sürünen insanlar, asıl şovun kötü kopyalarını sergileyen ikililer vb. sen tavana bakarken, arada bir sürü ayrıntı kayıp gidiyor...

    şu fani hayatımda bir kez olsun gördü ya onları bu gözler... ölsem de gam yemem artık.

    allah nazardan saklasın her birini... kırkbirbuçuk kere maşallah!..

    ekleme: canlı müzik nasıl yapılır, şovla nasıl uyumlu gidilir öğrenmek isteyenler bu topluluğun müzisyenlerini izlesin.
  • gonul ister ki cirque du soleil'in birden fazla $ovunu canli izlemi$ olaydim da ona gore yorum yapaydim. gel gor ki bu pek mumkun olmuyor. ya las vegas, orlando, new york gibi $ehirlerde ya$ayip hem resident hem de touring $ovlari yakalayacaksin. veyahut kom$uda bilmemne gosterimdeymi$ hanim diyerek kent kent gezeceksin. ona da para dayanmaz. misal, las vegas'ta 5 farkli otelde 5 farkli gosteri suregelmektedir-gosteri ba$ina 100 dolari gozden cikarin.

    oldum olasi sirklerden ho$lanmazdim. birinci nedeni zaga izlerken bile strese giren bir insan olu$um (ay ay ay konuk yine kendini rezil etti, kapat $unu kapat). kucukken bir iki kere gitmi$tim sirke (oradan atlayamayacak.. belinden bagli da degil! altta ag da yok! anne? saclarim dokuluyor..)
    benim kopege otur kalk patini ver komutlarini ogretene kadar kac paket petit beurre bitirmi$tik. onda bile hanfendi kafasina gore takilir, e$e dosta gosteri yapacagimiz zaman saga sola bakar deli ederdi bizi.. bu sirk hayvanlarinin "$imdi cali$alim emekli olunca rahat ederiz" mantigiyla canla ba$la iki pati uzerinde yuruduklerini sanmiyorum. koskoca filin "hortumumu bir sallasam ucunuzu alirim" diye salina salina gezinecegine manikurunu gosterir gibi ayagini kaldirip oradan oraya koymasi da beni hep uzmu$tu. neyse efendim konudan fazla saptik. kisacasi cirque du soleil'de boyle $eyler mevcut degil..

    corteo adli $ovlarini izledim gecenlerde o sari lacivert cadirlarinda. gosterilerden bolum bolum bahsetmek istemiyorum $oyle ki izleme olanaginiz varsa pek de bir fikrinizin olmamasi daha ho$ olacaktir. klasik akrobasi, juggling, ipte yurume gibi gosterileri adami, en azindan beni, geldigine pi$man etmeyecek cinstendi. ne oradan du$se parcasi kalir mi, ne de kafasini carparsa beyni karpuz gibi sacilir mi gibi sorularla cebelle$tim. gonul rahatligiyla agzimi bir kari$ acip "vay babagig kemuune" diyerek izledim bu tarz bolumleri. bir kac gosteride ciddi ciddi muhendislik konu$turmu$lar ve sagolsunlar bunu pek de ciddi bir $ekilde sunmuyorlardi. kostumler, makyaj ve kareografiye deginmiyorum bile. konusu, italyan bir palyaconun karnaval havasindaki cenazesi idi bu arada..
    benim nacizane fikrimi ogrenmek isterseniz canlar, cirque du soleil'i cirque du soleil yapan $ey muzikleridir* sahnede kizlar oradan oraya savrukurken bir yandan da orkestra enfes bir $ekilde muzigini icra ediyor, vokaller $akiyor, basci co$uyor, batesist ucuyor.. zaten ne oradaki jonglor yer yuzundeki en iyi jonglor, ne de akrobat en yetenekli akrobat. ama sirk en iyi sirk..

    "buyuleyici kelimesi bu $ov ile anlamini yitiriyor" diye de bir the timesvari yorumla bitmek yaki$ir bu entriye.* bit!*
  • aralık 2010'da istanbul'da şarkıcı, enstrümancı ve şef seçmeleri var.

    http://www.cirquedusoleil.com/…aspx?pg=2&year=&cat=
  • 1 mart 2011, salı günü, tam 19.15'de golden circle'daki yerimdeydim.
    8'de şov başlayacağından ortalama bir saat erken gelmemizi; trafik, kalabalık vb. durumlara takılmamamız için iyi olacağını söylemişlerdi, ben de tuttum.
    ama sonra vip'de olduğumu öğrenince ve içeri giriş ile çıkışım 5 dkyı bile bulmayınca, vip'nin ne güzel bir nimet olduğunu anladım. (ilk defa bi yerden vip bilet aldım) ayrıca insan ister istemez kendini ayrıcalıklı hissediyormuş, onu fark ettim.

    gösteride müzikler canlıydı elbet. iki tane vokal vardı; biri zenci diğeri de muhtemelen norveçli. tipik kelt gırtlağı vardı hatunda ve sesini çok iyi eğitmişti. mükemmel kullanımdaki ses, mükemmel ses rengi ile birleşince harika bir kulak ziyafeti yaşadım. ekstradan saksafon da orkestranın içindeydi, o da ziyafetimi süsledi. ancak şimdi pişmanım, keşke kulise girme şansım olsaydı da o kadınla tanışsaydım!

    öncelikle, şovun başlangıcında giriş konuşmasını türkçe yapan kadın, o tatlı aksanı ve sesi ile çok sempatikti. gayet uzun bir bölümü ezberlemiş ama, takdir ettim.
    şova asıl gitme amacım dansçı ve akrobatların vücut disiplinleri ve konsantrelerini görmekti. fazlasıyla gördüm. ilk bölümün başlarında yapılan hafif akrobasili, 3'lü modern dans koreografisi harika idi. ondan öncesinde 4 tane direkle yapılan şov da oldukça iyiydi. lakin bitimine doğru akrobatlardan birinin ayağı kaydı, allahtan bir şey olmadı. (bu kuvvetle muhtemel benim nazarımdan gerçekleşti, zira o esnada tamamıyle ona kilitlenmiştim)
    ardından çıkan pantomimci eğlenceliydi. sahnedeki duruşuna, yeteneğine, disiplinine özendim.
    sonrasında uzun saçlı, mavi yelekli taş bi abimiz elinde toplarla onları çevirerekten bir şov sergiledi. lakin bu bana pek hitap etmedi.
    ilk bölümün en güzel kısmı ise kırmızı kıyafetleri arasında, ellerinde davullarla çıkıp gelen çift idi. erkek, siyah uzun saçlı ve "hades" görünümündeydi. kadın da beyaz uzun saçlıydı ve ürkütücü görünüyorlardı. ama ritim duygularına hayran kaldım. biraz flamenko, biraz tap dance etkileriyle güzel bir şov sergilediler.
    ardından da ara verdik.

    mola esnasında uzun zamandır istedğim kırmızı palyaço burunlarından aldım kendime. bi' gıdımlık o sünger parçasına adam 10 lira aldı. hatta paramın üstünü de gasp edecekti ki, isteyince vermek durumunda kaldı. o da saltimbanco'dan kalan tek somut hatıram oldu. (:
    bu esnada etrafa bakınırken bi ara herbie hancock'ı görür gibi oldum üst taraflarda.

    ilk yarının başında yukarı doğru uzayan bi insan köprüsü kurdular. mükemmel bir konsantrasyon söz konusuydu burda da. lakin bu köprünün en altında duran, çekik gözlü iri yarı abi çok gıcıktı. muhtemelen ekibe yeni katılmış ve suratındaki makyaja uyumlu hareket etmekten utanıyor. sahnede sürekli bir "hay aq düştüğümüz hale bak" tavırları içinde dolaşıyordu, olmadı.
    ardından mavi elbiseli yeşil saçlı mini mini bi kadın sahneye geldi. yaklaşık 7 metre yükseklikteki salıncakta çeşitli gösteriler yaptı. yüreğimiz ağzımıza geldi izlerken! ama o kadar özgür görünüyordu ki orda! ona da özendim.
    sonra tekrar pantomimci çıktı. ortalıkta dolaşıp kendine uzun boylu, ince, yakışıklı bir kurban seçip sahnede rehin aldı, eğlendik. en çok pantomimci sahnedeyken güldüm sanırım.

    derken sahneye bir tane yuvarlak platform geldi, iki tane hayvani abi güç gösterisi yaptılar. onların da esneklik, disiplin ve uyumları harikaydı. kendileri de harikaydı gerçi.
    bir örneği için şurdan. ama benim izlediğim bu kadar güzel değildi elbet.
    son olarak da 4 beyaz kostümlü akrobat ve ardından 2 palyaço kostümlü akrobat tarafından iki ayrı havada şov gerçekleştirildi ve bitiş yapıldı.

    2. yarının kostümleri çok güzeldi. norveçli vokalist çok güzeldi. koca göbekli kral ve koca göbekli uykucu fare bütün şovun tuz ve biberi idi. hoşuma giden bir başka nokta ise, herkesin bir şekilde şova dahil olmasıydı. müzisyenlerin bile.

    sonuç olarak, soleil tutkunları diyorlar ki saltimbanco kötü bir şov. mümkün olabilir, lakin onları canlı izlemek apayrı bir tattı. bir de benim aradığım şaşırmak yahut nutkumun tutulması olmadığından, çok güzel vakit geçirdim.
    son 3 gün daha burdalar, fırsatı olan herkese gidip görmesini ısrarla tavsiye ederim.
  • bu haftasonu yaptıkları gösteri sırasında 31 yaşındaki akrobat sarah guyard'ın 50 feet yükseklikten düşerek ölmesi ile otuz yıldır ilk kez bir trajediyle anılmaktadır. korkunç. gösterisi süresiz ertelenmiş haliyle.
  • bazı anlarında sahnesinin her köşesinde ayrı bir gösteri olan hangi birini izleyeceğini şaşırtan, rengarenk, bazen aklıma the fall'ı getiren gösteri.
  • bir sirk grubu olarak sunuyorlar kendilerini ama aslında çok büyük bir organizasyon.muzikleriyle danslarıyla görsel işitsel muhtesem sovu olan bir grup dünya karmasi insan.
hesabın var mı? giriş yap