• sabahtan beri hollanda'lı arkadaşlarımı ikna etmeye çalıştığım konu.

    şöyle bir göz gezdirin odanıza.
    sonsuz sessizliğine bürünmüş gibi görünen kitaplığınızın 2. katında okunmayı bekleyen az ünlü bir yazarın polisiye romanından tutun, en son 2 yıl önce yerinin değişmesinden bu yana hareketsizliğe hapsolmuş elbise dolabına kadar mikro anlamda odanızda bulunan makro anlamda evrende bulunan her cisim insan karakterinden etkileniyor. gayrı fiziksel olarak cisimlere olan yaklaşımımız, tıpkı bir canlı gibi reflekslerini geliştiriyor eşyaların.
    aslında karma denilen olay, doğa olarak isimlendirdiğimiz ana kuvvetin, cisimler yoluyla karakterimizin çözümlenmesinden sonra verilen tepkilerinin toplamından oluşuyor. bu olumsuz örneğin tersten okunuşu şu: inanırsak uçabiliriz. nasıl iyi bir çocuk olursak şirinleri görebiliyorsak çocuk iken, yine iyi ve sağlam karakterli bir insan olursak duvarın içinden bile geçebilir, artık kapı kenarlarının serçe parmağımızla bir problemi kalmaz.

    özetle; tinsel anlamda güçlü bir kişiliğe sahip olursak uzaydaki her şeyi kendimize hizmetkar etmek gayet mümkündür. sıkışıp kalmış bir otobüs penceresinin, zayıf çelimsiz ama belli ki bıçkın bir anadolu delikanlısı tarafından açılabilmesi her şeyi ispatlar nitelikte.

    edit: pisiyorum kisik ateste adlı potansiyel yazar uyardı: hollanda’lı değil hollandalı olacak.
  • özellikle elektronik aletlerde bu durum çok fazla görülür. kullanıcısı agresif ise cihaz sıklıkla problem yaratır.
  • dün noter olsaydı işyerinde.
    şimdi murphy yasası ilahi metindi.

    acil çıktı almam lazım plotter paftanın son 2 mm’de kağıdı bitirdi. elbette bilen bilir kağıt yükleme işkencesini...
    normal yazıcıda rapor alıcam, makine kağıdı yedi. ona da ayrıca uğraştım.
    tam hallettim plotteri çıktı almıyor. anladım ki mürekkeplerden biri bitmiş arıza veriyor.
    onun ile uğraştım.
    şaka gibiydi. evet var böyle bir durum.
    eskilerin dediği gibi
    (bkz: acele işe şeytan karışır)
  • ben ayakkabıların sahibinin suratına benzediğini düşünürüm.
    bana ayakkabılarını göster sana kimin olduğunu söyleyeyim.
  • bilgi ve saygı ile donanımlıysa karakterin elbette canlılar gibi cisimler de etkilenecektir. bunun fizik üstü bir tarafı yoktur aksine fizikle tamamı ile ilişkilidir. etki-tepki yasası gibi bir durum. inanmak güzeldir, hayal kurmak da kişiyi elbette zenginleştirir, motivasyon sağlar ancak bilimden ayrıldığın an uçmak işi düşmekle tamamlanır.
  • gizemli bir olaydır.

    inisiyasyonda aşmış, her şeye vakıf olan ezoterik öğretilere(!) gönül vermiş okültist ve mistik kitlelerin insanlığa laf kalabalığı ve sembolizmler dışında elle tutulur bir şey katamamış olmaları da bence büyük bir gizemdir. en az cisimlerin insan karakterinden etkilenmesi kadar paranormaldir.

    bildiğimiz gibi bu tür öğretiler ehil olmayanlardan gizleniyor. bundan ötürü iyi bir çocuk olsak da arcane mage'leri etrafta işe yarar işler yaparken görmüyoruz. sihir bakanlığı engel oluyor. aslında muggle'lara episkey çekip, insanları septum deviasyonundan, 6 sene tıp okumaktan, cerrahi hataların kurbanı olmaktan, bir operasyona harcanmış nice 3 aylık maaşların acısından kurtarabilirlerdi, fakat aşırı güçlü doğalarını kompanse eden ahlak kuramları tahakkümün her türlüsünden kaçınmalarını gerektiriyor.

    tüm bu bahaneleri psişik yeteneklerimiz yoluyla tahmin edebilmemize rağmen, vaktinde "science is always discovering odd scraps of magical wisdom and making a tremendous fuss about its cleverness." demiş olan modern aleister crowleylerin hala normal karşılanabilmesinin sebebi de gizemini korumakta olan bir başka konudur.

    şimdi bir oyun oynayalım, "günah işlediğiniz için deprem oluyor." dincisi ile, "sağlam karakteriniz olmadığı için serçe parmağınızı sehpaya vuruyorsunuz." mistiğinin karma felsefesi arasındaki 7 farkı bulalım.
  • an itibariyle deniyorum.gerekli kayıtları yaptım her sene 10 kasımda bakacağım..
  • tanpınar da böyle düşünür. örneğin giydiğimiz kıyafetlerin bizim karakterimizden izler taşıdığını ve birinin yıllarca giydiği kıyafeti biz giydiğimizde o kişinin karakterinde bizimle örtüşen yanlarımızın belirginleştiğini savunur.
  • aklıma "biri ölür üzülmezsiniz, sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsünüz, o hırkanın duruşu kalbinize oturur." sözünü getiren etkilenmedir.
    bir elbise birinde daha farklı durur, birinin üzerindeki şapka dikkat çeker. çünkü şapka o kişiyle bir kimlik kazanmıştır, giyenin eli kolu gibi olmuştur. karaktersiz biriysen ne giysen üzerinde sırıtır.
hesabın var mı? giriş yap