• bu filmde bir gücün arkası ortaya konmaktadır. amerika'nın en zengin ve sözü geçen gazetecilerinden hearst'ün hayatı anlatılır. gosterime girdigi dönemde birçok tepki almış ve welles, avrupa'ya gitmiştir.

    film 5 ayrı insanın gözünden aktarılır.
    - thatcher - banka müdürü
    - leland - en yakın arkadaşı
    - susan alexander - ikinci eşi
    - bernstein - gazete müdürü
    - uşağı

    filmde, yapı olarak puzzle kullanılır. rosebud bu puzzledaki kayıp parçadır. bu kayıp parçayı filme doğru olarak yerleştiren filmi çözebilir. başlangıçtaki haber sahnesi de kane'i bir puzzle olarak ortaya koyar. kane kimdir? bir tarafı faşist - bir tarafı komünist manivelist bir yapıda tanıtılır. bir taraftan savaş çıkartırken diğer taraftan başka bir savaşı durdurur.

    kapitalist kane, welles tarafından bir fetişist olarak çizilmiştir. rosebud , kane için bir fetişist simgedir. kızak anneye olan arzuyu simgelemektedir.

    filmde çok açık bir oidipus trajedisi vardır. kane'i annesinin isteği doğrultusunda evinden ayırıp, iyi okullarda eğitimine çabalayan ve kane 25 yaşına gelinceye dek finansal kontrolü elinde tutma yetkisine sahip banka müdürü thatcher, baba konumundadır. bunun yanında 2. karısı susan alexander da, kane tarafından her zaman arzuladığı, yüce nesne konumuna oturttuğu anne konumundadır.

    kızak , anne evinden depoya kaldırılır. kane kızağı depodan aldığı gün susan'la tanışır ve rosebud ölümün adı olur. susan'ın onu terketmesiyle kayıp nesne tekrar kaybolur. kane tüm hayatı boyunca bu kayıp nesneyi arayacaktır. ve bu süreçte bu kayıp nesne yerine durmadan başka şeyler koyar. büyük servetiyle thingsler satın alır; ama asla tatmin olmaz. çünkü kaybettiği şey ilk arzudur. onun yerine hiçbir şeyi koyamayacaktır. kane'in durmadan satın alması tüketim tutkusundan kaynaklanmaktadır. devamlı boşluk satın alır.

    baba , ikiye ayrılır :
    * fiziki baba
    * simgesel baba,lacan - babanın adı: kültürel hayatta babalık yapan.

    filmdeki en önemli çerçeve baba-oğul-anne çerçevesidir.

    filmde dikkate değer bir başka konu da tahta kulübeden beyaz eve* uzanan , her amerikalının rüyasını süsleyen "her amerikalı vatandaş beyaz saraya başkan olabilir" hikayesidir. kane annesinin tahta kulübesinden yola çıkmış ve amerika'nın beyaz sarayına yerleşmek üzere seçimlere aday olmuştur.

    kullanılan mekanlar da hikayenin özelliğine göre değişir. thatcher'la ilgili mekanlar kafkaist bir özellik taşır.

    kullanılan anlatım biçimleri de birbirinden farklıdır.
    - filmin ilk sahneler korku filminini özelliklerini içerir.
    - thatcher sahnelerinde ironik anlatım vardır.
    - revü sahnesinde film müzikale dönüşür. bu sahnede tüm oyuncular şarkı söyler.

    müzikal sahnesindeki her sahnede ister penceredeki yansımayla olsun ister kendi görüntüsüyle olsun, kane daima üçgenin merkezi konumundadır. oysa freud'un oidipus kompleksi iddialarına göre üçgenin merkezinde "baba" vardır. güç babadadır. kane'in bu merkezde yer almasının sebebi ise, daha sonra o yüce haline gelmesidir. film başından sonuna dek kane'i bir gizem dolu kişilik halinde gösterir. tutarsızlığı dahi gizem haline getirilir. ve kane'in bu üçgenin merkezinde konumlandırılması da onun gizemini arttırır.

    filmdeki leland sahnelerinde kadınlar vardır hep. filmin gönderdiği alt kodlarda da leland'ın kane'e hisleri gizlidir. önemin sansür kuralları gözönüne alındığında gizli bir eşcinselliğin filmin alt kodu olarak verildiğini söyleyebiliriz. kadın tüm film boyunca bir kod olarak yer alıyor.

    en önemli unsurlardan biri de susan alexander. kane'in 2. karısı susan "amerikan kamuoyunun kavşağı" olarak yansıtılır. kadının değersizliği onu bu konumda tutmakta ve onun değersizliği kane için değerli olmaktadır. kane'in susan'la tanıştığı yerde üstüne çamur sıçraması bu değersizliğin altını çizen bir sahnedir.
    ve bir başka sahnede-opera sahnesinde kane'in susan'ı nasıl yüce durumunda konumlandırdığı açık bir şekilde yansıtılır.

    "anlamı kapatan biçim" vardır. "anne" teması eldedir ve bunu aktaracak biçim vardır. ve üstüne basa basa şu cümleye gönderim yapılır : "tüm erkekler ilerde annelerinin benzerleriyle evlenirler ." *

    citizen kane'in sinema tarihini altüst eden önemli ve farklı unsurları vardır:
    - açılar
    - teknik dekupaj
    - montaj

    filmde birleşimci plan adı verilen ve john ford tarafından kullanılan bir teknik kullanılmıştır. bu teknikte çok gerekli olmadığı sürece sahnede kesme yapılmaz. arada cut yoktur. sahne hareketli ama kamera sabittir.
  • (bkz: xanadu)
  • oğlu:(locada...)babam vali oldu mu anne?
    emily:henüz değil.
    kane:dizgiyi düzenlemekle meşgul değilsem şimdiden söz vermek istiyorum.vali olduktan sonra ilk işim savcılıkla işbirliği içinde çalışmak olcak.adalet için herşeyi yapacağım.
    adam:bizi bugün korkuttun.
    kane:(yanına gelen oğlunu kucağına alır.)nasılsın evlat
    kane:jim'i bu sefer köşeye sıkıştırdık.
    adam:dediğimde ciddiyim
    kane:)oğluna dönerek)konuşmamı dinledin mi?
    oğlu:her sözcüğünü duydum baba
  • bir yoruma göre, yüce deha orson welles, filmi çektikten sonra hayatı boyunca citizen kane gibi bir film daha yapmak için uğraşmıştır.

    "welles, charles foster kane de, aslında kariyerinin daha başında, kendi hayatını anlatıyordu." diyen bir diğer yorum, her ne kadar ilkini tuhaf bir yoldan, bir ölçüde haklı çıkarıyor olsa da, sonraki filmleri göz önüne alındığında, bu konuda yine tartışmaya açık bir platform çıkıyor karşımıza.

    dönem düşünülecek olduğunda, bir yandan kurguya yansıyan yaratıcılık, diğer yandan, artık herkesin dilinde olan,* "çocukluğunuza inelim"lere yapılan göndermeler*, filmin oldukça kısa süren yapımını da hesaba kattığımızda, birçok yapımcı, yönetmen ve eleştirmenin dahi sıfatıyla nitelendirdikleri welles in, bütün övgüleri haketmiş, eşi gelmez, müstesna bir şahsiyet olduğunu belirgin bir şekilde gözler önüne sermektedir.
  • sinema, ve cekim teknikleri tarihi konusunda bilgi sahibi olan insanlarin olusturdugu listelerde yuzyilin en iyi filmi olarak gosterilen film. bunun sebebi de pek cok yaratici cekim tekniginin ilk defa burada kullanilmasidir. orson welles'in stanley kubrickgibi fotografcilik kokenli olmasi bunda etkili olabilir.

    bunlarin yaninda filmdeki bir cekim hatasi sudur: kar sahnesinde maalesef insanlarin agzindan buhar cikmamaktadir. nitekim bu hata film piyasaya surulmeden anlasilmis, ama bosverilmistir.

    burada okurlara tavsiyem, bu filmi dvd'sinden izlemeleri, ve ek olarak sunulmu$ special feature'lara da bakmalaridir.
  • yekta kopan'ın ilk romanı içimde kim var'a da esin kaynağı olmuş klasik film.
  • kane ve diğer gazetecilerin topluca fotoğraf çektirdikleri sahnede de sinema tarihi açısından bir ilk gerçekleşmiştir. kamera fotoğrafa zoom yaptıktan sonra fotoğraf birden canlanır, sahne fotoğrafın çekilmiş olduğu ana geri döner. sabit bir fotoğrafın canlandırılmasının o zamanın teknolojisiyle çok zor olduğu söylenir.

    kane'in, susan'ın odasını darmadağın ettiği sahne de sadece bir kere çekilmiş. sahneyi bir daha tekrarlamama kararı aldığından orson welles, yanlış bir hareket yapmamak için kendini zorlamış, hatta gerçekçi olsun diye kendini o kadar kaptırmış ki elini kesip kanatmış.

    welles filmin adını "john q" olarak düşünmüş. ama film şirketi pazarlama endişelerinden dolayı kabul etmemiş.
  • bugün vatandaş olarak alternatifsiz olarak kullandığımız kelimenin 80 öncesinde çoğunlukla "yurttaş" olarak kullanıldığını gösteren bir izdüşümdür bu film.

    tıpkı "teşkilat" sağcı, "örgüt" ise yasadışı veya "devrim" solcu, "inkılap" sağcı olduğu gibi "yurttaş" solculuk vatandaş ise muhafazakarlık kokan kelimeler olarak görülmüş ve yurttaş kelimesi geçmişte kalmıştır.
  • bu gece 01:40'ta, (dün uzak filmi için yan çizip bugün yayımlaması gibi bir durum olmazsa) trt2'de gösterilecek olan 119 dakikalık kült film. imdb'de 11 numarada.
  • üniversitede kulüpte gösterdiğimizde filmin başında 50 olan seyirci sayısını 6'ya düşüren film..resmen herkes kaçmıştı....
    tabii film güzel
    bence bugün çekilen filmlerin teknik anlamda öncüsü,görsellik süper ama gel gör ki böylede bir sonuca yol açıyor işte...
hesabın var mı? giriş yap