• orta 1'deyken baya oynuyordum oyunu. hiçbir zaman bitirmemiştim ama bir keresinde o noktaya varmıştım. rakip olarak bir tane ülke kalmıştı ve onun da tek bir şehri vardı.

    ben ne yapmışsam artık demokrasiye geçmişim o ara, diğer ülkeyle de dostluk anlaşması imzalamışım. bir türlü bombalayamıyorum şehri. senato izin vermiyor. nükleer atıcam ama atamıyorum.

    sıkıldım bıraktım 3 gün denedikten sonra. bir daha da oynamadım...

    taaaa ki...

    lise3'e geldim. yatakta düşünüyordum, dedim: "yahu ben niye devlet sistemimi monarşiye çevirmeyi akıl edemedim?"

    yatağımdan kalktım, oyunu internetten indirdim. (takıntılı bir saklamacı insan olduğum için orta 1'deki save'im de save klasörümde duruyordu arada 3 tane bilgisayar değiştirmeme rağmen)

    kurdum oyunu, save'imi yükledim ve direkt monarşiye geçtim.

    adamın tek kalan şehrinin tepesine tepesine nükleerleri döşedim. güçten düştü ve sonunda ele geçirdim şehri!

    zaferdi tabii. inanılmaz sevindiğimi ve haz duyduğumu hatırlıyorum.

    o kadar ki, nereden baksan 8 sene geçti, bugün sözlüğe aktarırken bile salak bi tebessüm içindeyim.
  • ilkokul 4. sınıfta ilk ingilzce dersimizde örtmenimiz bildiğimiz ingilizce kelimeleri söylememizi istemişti ya, işte herkesler walkman, radyo, televizyon, car falan derken benim settler, catapult, great library, capitalism dememe sebep olmuş oyun serisidir bu.

    bir mükemmel oyundan diğerine geçecek olursak, fallout 3'te ilk duyduğum andan itibaren bir yerlerde birileriyle canlı söylemeyi en çok istediğim şarkının* da adıdır aynı zamanda. yok mu beni karaokeye götüren :<
  • bizde 386 varken ve sadece supaplex oynayabiliyorken *, bir haftasonu kuzenime gittiğimizde onun bilgisayarında * * görüp oynamaya başladığımız, bir daha da kopamadığımız oyun.
    kendimizce bir çeşit multiplayer oynama biçimi de icat etmiştik. biri ortada oturup stratejiyi düşünür (ki bunun tek amacı tüm wonderları yapmak olur genelde), diğeri mouse'un öbürü de ctrl r ile yolların hakimi olurdu. böyle 3 kişiden oluşan kabinemiz ile sabaha kadar medeniyetleri kurar kurar kaldırırdık...
    yıllar sonra van kalesi'ne çıkıp aşağı bakarken kendimi, 'şuraya granaryi kurarım, buraya da aquaduct yaparım' diye düşünürken bulduğumda bu oyunun hayatımı ne kadar etkilediğini anladım.
  • zamaninda ba$inda nice gunler sabahladigimiz olumsuz bir klasik. strategy oyunlarinin zeus'u...
    oyundaki kara birimleri:
    (bkz: armor) (bkz: artillery) (bkz: cannon) (bkz: caravan) (bkz: catapult) (bkz: cavalry) (bkz: chariot) (bkz: diplomat) (bkz: knights) (bkz: legion) (bkz: mech inf) (bkz: militia) (bkz. ) (bkz: musketeers) (bkz: phalanx) (bkz: riflemen) (bkz: settlers)
    deniz birimleri:
    (bkz: battleship) (bkz: carrier) (bkz: cruiser) (bkz: frigate) (bkz: ironclad) (bkz: sail) (bkz: submarine) (bkz: transport) (bkz: trireme)
    hava birimleri:
    (bkz: bomber) (bkz: fighter) (bkz: nuclear)

    teknolojiler:
    (bkz: advanced flight) (bkz: alphabet) (bkz: astronomy) (bkz: atomic theory) (bkz: automobile) (bkz: banking) (bkz: bridge building) (bkz: bronze working) (bkz: ceremonial burial) (bkz: chemistry) (bkz: chivalry) (bkz: code of laws) (bkz: combustion) (bkz: communism) (bkz: computers) (bkz: conscription) (bkz: construction) (bkz: corporation) (bkz: currency) (bkz: democracy) (bkz: electricity) (bkz: electronics) (bkz: engineering) (bkz: explosives) (bkz: feudalism) (bkz: flight) (bkz: fusion power) (bkz: genetic engineering) (bkz: gunpowder) (bkz: horseback writing) (bkz: industrialization) (bkz: invention) (bkz: iron working) (bkz: labour union) (bkz: litracy) (bkz: magnetism) (bkz: mapmaking) (bkz: masonry) (bkz: mass production) (bkz: mathematics) (bkz: medicine) (bkz: metallurgy) (bkz: monarchy) (bkz: mysticism) (bkz: navigation) (bkz: nuclear fission) (bkz: nuclear power) (bkz: philosophy) (bkz: physics) (bkz: plastics) (bkz: pottery) (bkz: railroad) (bkz: recycling) (bkz: refining) (bkz: religion) (bkz: republic) (bkz: rockets) (bkz: religion) (bkz: space flight) (bkz: steem engine) (bkz: steel) (bkz: superconductor) (bkz: theory of gravity) (bkz: trade) (bkz: university) (bkz: wheel) (bkz: writing)

    dunya harikalari:
    ilk cag: (bkz: colossus) (bkz: great library) (bkz: great wall) (bkz: hanging gardens) (bkz: lighthouse) (bkz: oracle) (bkz: pyramids)
    ortacag: (bkz: copernicus observatory) (bkz: darwins voyage) (bkz: isaac newtons college) (bkz: j s bachs cathedral) (bkz: magellans expedition) (bkz: michelangelos chapel) (bkz: shakespeares theater)
    endustri cagi: (bkz: apollo program) (bkz: cure for cancer) (bkz: hoover dam) (bkz: manhattan project) (bkz: seti program) (bkz: united nations) (bkz: womens suffrage)

    $ehir yapilari:
    (bkz: aqueduct) (bkz: bank) (bkz: barracks) (bkz: cathedral) (bkz: city walls) (bkz: colosseum) (bkz: courthouse) (bkz: factory) (bkz: granary) (bkz: hydro plant) (bkz: marketplace) (bkz: library) (bkz. ) (bkz: mass transit) (bkz: mfg plant) (bkz: nuclear plant) (bkz: palace) (bkz: power plant) (bkz: recycling center) (bkz: sdi defence) (bkz: temple) (bkz: university)

    uc kusur yil sonra gelen edit: bu yukaridaki kavramlar sadece 91'de cikan ilk oyunda olanlardir, sonraki oyunlardakilerii bo$una aramayin. hayir sonra "abi $u eksik olmu$" diye mesajlar geliyor, ondan belirtme ihtiyaci hissettim.
  • bir sid meier klasigi.
    alpha centauriye 'wheel' birimiyle ula$ilabilen nadir oyunlardan.
    bir dakikasi için monitor yakilabilecek bir ba$yapit.
  • strateji oyunlarinda donum noktasi.. (bkz: dune) gibi oyunlarin cikmasina on ayak olmu$ $ey.. (bkz: microprose)'un beyni sid meier'i zengin eden oyunlardan biri.. 92'de oynadiydim bunu ben.. microprose sonraki oyunlarinda (ufo vb) turn-based ayagindan kurtulsaydi stratejide tek isim olabilirdi ama ortaligi (bkz: westwood) ve (bkz: blizzard) gibi $irketlere kaptirdi..
  • nedense erkeklerde bu oyunu kadin kismi oynamaz, oynasa da beceremez dusuncesi hakim. neyse, ilk kurbanimdan, iddiada kaybettigi yemegi yedim afiyetle, aci da olsa onyargili arkadaslara ogretiyorum gercegi**
  • diplomasi ekranını ilk açışta diğer liderin karşılama cümlesinin ilişkinin rengine göre değişmesi çok neşeli özellik. kanki uygarlıksak ooo canım benim ne yapayım abime diye lafa giriyorlar direkt. üst üste şehirlerini falan aldıysam ama misal “hah geldi yine kana susamış, katillll, manyakkkkhh diye söyleniyorlar.

    kavgalıykenki açılış cümleleri daha güzel bu arada, en azından samimi… barış zamanı hoşbeşleri direkt çok pis kazıklayacak kasaba esnafının vuay vuay vuay hemşerim gelmiş, hoşgeldin hemşerim selamlaması. ne zaman bu sahte gülücüklere kanıp “ne güzel yaa, tüm komşularım çok dostane… askere para harcamayım da ilme sanata vereyim uygarlığımı” diye orduyu fesh etsem 3-5 tur sonra birden o cınım, bidenem diyen ülkeler hoop “bakıyorum da halkın çok mutsuz, bak şindi çok pis sinirlendim dur sana demokrasi getircem” diye pat pat savaş açıyolar. len halkım sen cınım binim derken -6 mutsuzdu paso asker bastığım için, şimdi -1 mutsuz, hayırdır?? zaten sadece demir madenlerimin olduğu şehirlerdeki halkımın mutsuzluğuna takıyor pezevenkler… (siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler namına ne öğrendiysem bu oyun sayesinde öğrendim bu arada. 5 sene civil oynayana gözün kapalı olof palme'lik ver başka cv arama). acılı da bir örnek anlatayım, en şairane uygarlığımdı. izlanda-grönland muadili dünyanın uç bi yerinde izole bir adada gözümü açtığımda kurmuştum. bir şehir devleti var sadece, başka komşu yok. izbede olunca beni bulup keşfeden olmadı, ben de valla hiç savaş diplomasi çekemiycem şimdi diyerek kitledim kapıları çıkmadım adadan dışarı. mö 4000'ten te ms 1700'lere kadar böyle tek başıma oynadım. o kadar yıl askere savaşa kaynak ayırmayınca rüya uygarlık olduk. ne kadar wonder varsa bende, her şehirden gani gani yemek, kültür, bilim taşıyor. halk mutlu, bilimde uçmuşum, sıfır uluslararası ticarete rağmen kasa da dolu… ama işte insan doğasına lanet olsun, sıkılıyorsun. 1700'lere varınca dedim tamam ya burnumu çıkarayım biraz dünyanın geri kalanı naapmış bir bakayım. bir iki gemi salınca uyandılar not met player burdaymış diye, hemen vızır vızır sahillerimde caraveller bitmeye başladı. vaaay şekil uygarlık yapmışın hacı helallll'ler, gel declaration of friendship yapalım research agreement çekelim sınırları birbirimize açalım bırt zırt 1800'lerde adamı işgale gelmiş 3 ayrı uygarlıkla aynı anda savaş halindeydim. yetişemedim hepsine yetecek askeri gücü üretmeye tabii, barışçıl uygarlıktım ben… içine sıçtılar sonunda. pat pat gitti şehirlerim. katliam, acı, isyan:(( seyfetmeden kapadım laptopu çıktım efkârla… beyaz adam paranın yenen bi şey olmadığını bir gün anlayacak diye diye sigara yaktım güzelim uygarlığımın ardından. hala da unutmadım bak o halkıma yapılan katliamı. npc de olsa insan insandır.

    neyse oyundaki diplomatik selamlamalardan bahsediyordum konu dağıldı. tüm liderler arasında favorim oda nabunga'nın açılışı. aramız limoniyken gudubet bi sesle japonca bir şey söyleyerek giriyor ama o kulağa direkt “ohhh… zıçtık” diye tınlıyor. sırf odasan'a zıçtıkkk dedirtmek için durup durup diplomasi penceresi açıyorum onunla. henüz chatgpt gibi delirtip anama sövdürtmeyi başaramadım ama uyuz oluyor caponum çekiğim:)). civ ix-x'da küfürlü diplomasi özelliğini de getirirler dilerim:)
  • yıl 2011..
    bu zamana kadar daha iyisi çıkmadı..
  • ilkokul 4'teyim, sene 93. ilk bilgisayarımda stunts, pre 2, prince, duke nukem, volfied vs. takılırken o müthiş beş verbatim marka disket nasıl elime geçtiyse artık öyle bi sardırdığım oyun oldu ki. daha ilkokuldayken sırf oynu biraz daha çözebilmek için alırdım sözlüğü elime, bildiğin ingilizce çalışırdım. gerçi ilk zamanlar sırf atom bombası yapıp atmak için oynardım, o kadar da bilgiye ihtiyaç yoktu aslında. neyse, 2011'e geldik hala bilgisayarımdaki tek yüklü oyun bu. oynamasam da durur o orda, olmazsa olmazdır yani. 18 sene olmuş olm, silerdem sid amca'ya ayıp edermişim gibi geliyor.
hesabın var mı? giriş yap