• genel anlamda oldukça kaliteli hizmet veren ancak buna mukabil etsnin kendi oteli olmasından kaynaklandığını düşündüğüm parası olan herkese önerilmesi durumundan mütevellit benim gittiğim dönem itibariyle aşağıda değineceğim çeşitli iğrençlikleri bünyesinde barındıran insanlara da ev sahipliği yapan bir tesis burası. ama ben bunlarla ilgilenmem tatilime bakarım diyorsanız şahane bir tesis ki bu durum bence pek olası değil.

    şimdi detaya inelim ve sırayla otelin özelliklerinden bahsedelim.

    --restaurantlar-- (otelde 2 adet ana 7 adet a la carte restaurant bulunuyor)

    ---ana restaurant : sabah, öğle ve akşam yemeklerinde hizmet veren ve tüm otel müşterilerinin kullanımında olan bu mekanda hemen hemen her gün aynı mezeler ve otelin hizmet kalitesine yakışmayan tatlılar çıksa da bulunan onlarca çeşit yemeğin içinde bir çok hd tesise göre ziyadesiyle mutlu olursunuz. sabah kahvaltılarındaysa türlü türlü hamur işlerinin yanında şahane omletler, waffle ve her gün kaliteli markalara ait sucuk, sosis, salam gibi et ürünlerini olması ayrı bir güzellik.

    ---+16 restaurant: ana restaurant nasıl çalışıyorsa aynı sistemle çalışmasına rağmen biraz daha az çeşit bulunan bu mekana adından da anlaşılacağı üzere 16 yaşının altındaki çocuklar alınmıyor, kafa dinleyerek yemek yemek isteyenler için harika.

    ----kebabistan a la carte: otelde gidebileceğiniz en güzel 2. a la carte olarak burayı önerebilirim, menüsü çok zengin olmasa da güzel kebaplar yapıyorlar ve mezeleri fena değil.

    ----ela ela rum tavernası: işte otelin açık ara en mükemmel yemek yeme mekanı, ne yapın edin bu mekanda 1 akşam yemeği yiyin. harika yemeklerinin yanında rumca ve türkçe parçalardan oluşan repertuarı ile canlı müzik yapan grup ve aşırı ilgili garsonlar yemeğinizi ve gecenizi şölene çeviriyor.

    ---meksika a la carte: meksika yemeği sevenler için güzel bir alternatif ancak lastik gibi gelen fajitas masadan çok mutlu kalkmanıza mani oluyor, elinde gitarıyla ketifli bir yemek müziği çalan amca da ayrı bir renk.

    ---italyan a la carte: garsonları çok kibar ve bilgilendirme konusunda çok istekli ancak yemekleri konusunda aynı iyimserlikte olduğumu söyleyemem zira çok sınırlı menüsü orada 1 akşam yemeğinizi heba ettiğiniz hissine kapılmanıza neden oluyor.

    ---köy kahvaltısı: bence sıcak sıcak gelen pidesi ve masada sürekli kaynayan bakır çaydanlıktaki çau dışında hiç bir atraksiyonu olmayan gereksiz bir a la carte. ana restauranttaki kahvaltılıklardan üç beş çeşit seçilip önünüze konmasından başka bir olayı yok. aynı yemekler başka bir yerde zebil gibiyken burda aza tamah etmeye hiç gerek yok.

    ---fransız, japon ve balık a la carte restaurantlarına gitmediğim için yorumu giden tatilcilere bırakıyorum.

    -gelelim öğlen atıştırabileceğiniz diğer mekanlara.

    --- çok güzel gözlemel yapan gözlemecisi, bir tanesi +16 olan iki tane havuz kenarı mekanı, tost yiyebileceğiniz büfe görünümlü şirin mekanı ile gözünüzü ve miğdenizi rahatlıkla doyurabileceğiniz bir çok mekan mevcut.

    ---içecekler: her tarafta dolaplar ve içlerinde kutu kutu, şişe şişe su, coca cola, fanta, sprite, soda, nestea ve uludağ limonata bulunuyor. ayrıca yemek yerken 1 litrelik cappy meyve sularndan istediğiniz kadar alabililiyorsunuz.

    ---barlar: otelde o kadar çok bar var ki yazmakla bitmez, her türlü içkiyi bulabilirsiniz sıkıntı olmaz.

    ---pastahane: otelin havuz tarafından girişinde bulunan bu mekanda her gün sabah 11:00 akşam 18:00 saatleri arası onlarca çeşit pasta ve hamur işi ile karnınızı doyurabilirsiniz.

    ---dondurma: tesisteki en rezalet yemek çeşidi olaran bunu sayabilirim dondo diye berbat bir markanın buzlu dondurmalarından başka şansınız yok.

    şimdi gelelim ikinci ana başlığımız olan havuzlara

    ---ana havuz: otelin ortasında dev gibi bir havuz var ancak günün büyük bölümünde kalablıktan dolayı kulaç atılacak yer yok.

    ---+16 havuzu: 16 yaşından küçüklerin giremediği, garsonların buzlu tepsiler içinde karpuz ikramı yaptığı harika bir yer.

    ----relax havuzu: adına yakışır bir mekan değil, her zaman çocuk bağırış çağırışlarına maruz kalırsınız.

    ----aqua park: 5 adet kaydırak var ki hillside denilen ve botla kayılan kaydırak için sadece 3 tek kişilik 1 çift kişilk bot bulundurmaları oldukça saçma, sıra beklemekten sıkılıyorsunuz.

    üçüncü ana başlığımız olan otel çalışanlarına değinelim.

    ---garsonlar: her zaman güler yüzlü olan garsonlar bugüne kadar hiç bir otelde görmediğim kadar iyi hizmet veriyorlar.

    ---barmenler: yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

    ---kat hizmetlerinde çalışanlar: işlerini gayet güzel yapıyorlar.

    ---aşçılar: sorduğunuz hiç bir soruyu karşılıksız bırakmıyorlar ve her zaman yardımcı olmaya çalışıyorlar.

    ----müşteri ilişkileri: tüm sorunlarınıza güler yüzle çözüm bulmaya çalışan bir ekip, özellikle çağrı bey her zaman her konuda yardımcı olacaktır.

    ---animatörler: bence en önemli konulardan biri bunlar ki kendilerine söyleneceklerin özeti rezalet bile olamadıkları. adamlar selam vermezler, günlük aktivite programını kafalarına eserse anons ederler, müşterilerle arkadaşlarıymış gibi tartışabilecek cesareti kendilerinde bulurlar. kısaca bugüne kadar gördüğüm en berbat animasyon ekibine sahip otel olarak açık ara burayı yazabilirim.

    --odalar

    ---en ucuz odaya rezervasyon yaptırmamıza rağmen daha pahalı olan otel odasıında bir odanın bize tashsis edilmesi tatilin ilk dakika süpriziydi ve tatilin çok keyifli geçeceğinin sinyaliydi. odada çift kişilk çok rahat bir yatak vestel marka bir lcd televizyon çok büyük bir balkon mevcut. tek kusuru banyoda havlu askısının ve lavobonun fazla alçak olması ve sıvı sabun bulunmamasıydı.

    gelelim otelde tatil yapan insan profiline,

    haşemasıyla kocaman simitin içine girmiş +50 bayanlarda var bu tesiste burnunu kurcalayıp havuzda elini temizleyenler de. ayrıca şezlong konusunda ciddi sorunlar var zira herkes yattığınız şezloınga göz koyup yarım saatte bir orası bizim yerimizdi galiba diye başınıza ekşiyebilir. bir başka seferinde yemek yemeye gittiğinizde dönüşte havlunuzun bir köşeye atıldığını şemsiye yada şezlondunuzun kendi kendine yürüdüğünü görebilirsiniz.

    doğuştan angora tavşanıyla rekabet edebilecek düzeyde kıllara sahip adamların orasını burasını kurcalaması eşliğinde 170cm boya sahip olmasına rağmen 120kilo olan 2 tane orta yaş üzeri insanı havuzun kenarınsa dinlenen herkesi ıslatmak pahasına hayvanca güreşine tanık olabilirsiniz.

    aldığı kolayı havuzun kenarında açıp bir kısmının havuza dökülmesine seyirci kalan ebeveynlere sahip veletlerin kanayan dizleriyle havuza dalarak yaptıkları iğrençlikten sonra havuzdan tamamen soğuyabilirsiniz.

    ayağındaki çorabının üstüne giydiği terliği ile sıra mefhumu olmadan yemek kuyruklarının önüne dalmaya çalışan tiplerle yemek yerken her türlü iğrençliği sergileyebilenleri de bu tesiste bulmak mümkün.

    şimdilik aklıma gelmeyen ancak ilerde geldikçe ekleyeceğim türlü rezalete rağmen tesis genel olarak çok kaliteli ama daha önce de belirttiğim gibi bu nüfus cüzdanı taşıyan organizmalara tahammül edebileceğinize emin olarak gitmenizi öneririm.

    daha bahsetmediğim onlarca özellik var ancak benim faydalandıklarım bunlardı daha sonra aklıma gelenleri ekler gitmeyi düşünenlere yol göstermeye çalışırım.
  • belek'te adam & eve'in hemen yaninda mayis 2007 itibariyle kurulmustur. icerisinde 3 adet tenis sahasi,1 basketbol fasilitesi, 2 adet beach volley sahasi, 1 adet mini golf fasilitisei barindiran, sonradan genis bir alana kurulmasinin avantajiyla ciddi buyuklukte havuzu olan ve 2 adet genis ve gorkemli iskeleye sahip tatil koyudur. 9 adet alacart restorani (hint, japon, turk, italyan fransiz vs.), onemli buyuklukteki acik bufe icerigi ve alaniyla yemek konusunu sorunsuz cozmustur. isteyenler icin terasta jakuzili executive odalar ve tum odalarda plazma tv fasilitesini de barindirmaktadir. kurban bayraminda ibrahim tatlises ve ebru gundese konukluk edecek klup henuz tam olarak isminin duyulmamasinin avantajiyla 2008 yazi icin tatilcilerin short-list'inde bulunabilir.
  • geçen hafta 1 haftalığına kız arkadaşımla birlikte konakladığımız yer oldu burası... yazmaya başlarsam çok fazla yazarım diye gözümde büyütüp yazmıyordum ama bu gidişle ne yazacağımı unutacağım, bu yüzden iki satır karalayayım.

    öncelikle, ultra her şey dahil denen şey cennetten çıkma, bu böyle bilinsin. mesela bütün barlarda gördüğünüz bütün içkiler, yerlisi yabancısı uzaylısı kokteyli ne ararsanız her şey bedava. yani isterseniz beş milyon tane pina colada içebiliyorsunuz. böyle yazıyorum çünkü bu şekilde olup olmadığını bana kimse söylemedi gidene kadar.

    otel çok tatlı bir otel. ana binası 2 büyük binadan oluşuyor. (http://www.etstur.com/…lf-spa/fotograf-ve-videolar# şu adreste genel kategorisinde görünebilir)

    haliyle içe ve dışa bakan odalar oluyor iki binada da. içe bakanlar daha güzel çünkü havuzu, bahçeyi, iskeleyi falan güzel görüyorsunuz. denizi karşınıza alınca sağ tarafınızda kalan binanın dışa bakanları maxx royal'i görüyor. soldaki binanın dışa bakan odaları ise ormanları, villaları falan. üst katını bilmiyorum sol tarafın, belki uzaktaki otelleri de görüyor olabilir.

    yemekler harika! leziz. sabah kahvaltısı 7.30 - 11.00 arası. (7 de olabilir)
    öğlen yemeği 12.30 ile 14.30 arası, akşam yemeği ise 18.30 ile 21.00 arası.

    kahvaltıda pancake'ten tutun da gözlemeye kadar, sucuklardan ballardan sarellelerden her şeye kadar var.
    neli omlet yapmak istediğinizi seçiyorsunuz, mesela peynir, salam ve yeşillik. adam hemen gözünüzün önünde omlet yapıyor size. odtü'de arkabahçe isimli mekanda da böyleydi yıllar önce, hâlâ var mı bilmiyorum.
    gözlemeci kadın çok iyiydi, normalde uluorta gözleme açma olayından iğrenirim ama kadınla aramız diye gözlemelerini de yedim incecik incecik.
    ayrıca çok hoşuma giden bir olay da 2 çeşit rafadan yumurta koyuyorlar: 3 dk. pişmiş yumurta ve 5 dk. pişmiş yumurta. ne güzel bir detay ya bu!

    öğle yemeği ve akşam yemeği hemen hemen aynı. aynıdan kastım yemek çeşidiniz 100'lerce olduğu için sorun yaratmıyor. zaten o kadar da aynı değil canım, çoğu şey değişiyor ama ne kadar değiştirebilirsin ki. her şey var gibi bir şey zaten.
    antrikot/biftek, patates püresi(beraber çok iyi gidiyorlar), hindiler, tavuklar, her türlü ev yemekleri, dana rostolar, çeşit çeşit aklınıza gelebilecek her türlü yemek.
    sonra 2 tane büyük salata masası var. masanın altı üstü her tarafı salata çeşitleriyle dolu. karidesli salatalar, salamlı malamlı ne ararsanız. ayrıca unutmadan söyleyeyim peynir her öğünde çeşit çeşit olmak üzere direk girişte var. fena değil.

    sonra 2 tane büyük masa sırf tatlı için ki beni damardan alan yer burası olmalıydı. ama nedense olamadı. afedersiniz ama gözüm o kadar doydu ki bir tane saray odası kadar tatlının içine girince doğru düzgün yiyemedim, bunu diyen insan zamanında son parasıyla yemek yerine tatlı yiyen insandır.
    efendime söyleyeyim bu 2 masanın her köşe başında, bildiğin yaş pasta oluyor. çeşit çeşidi, gırlası. aralarda hep kare veya dikdörtgen şeklinde kesilmiş küçük pastalar ama ne var ki söylemek zorundayım beğenemedim onları. sanki 'fake' gibi duruyorlardı. tatları da pek iyi değildi bu küçük olanların. sonra keşküldü, supangleydi hepsi orada zaten.

    bir bölüm sırf sağlıklı yiyeceklere ayrılmış. işte dana haşlama, brokoli bilmemnesi falan hep orada. koskoca otelde bir kişinin bunları yediğini göremeyip dayanamadım bir kaşık dana haşlama aldım. yazık o kadar pişiriyorlar.

    bir bölüm sırf ekmeklere ayrılmış. 15 çeşit falan farklı ekmek vardı. çavdarlısı, susamlısı, beyazı vs.
    çorba genelde 2 çeşit çıkıyordu hep değişik olmak üzere. mantar çorbasının içinde kafam kadar mantarlar olduğu için hazır olmadığı kanaatine vardım. domates çorbası falan da orada. hemen yanlarında koskoca kase peynir, ekmek, maydanoz vs. olduğundan çorbanızı daha da güzelleştirmeniz an meselesi!

    yemeklerinizi tabaklara doldurduktan sonra herhangi bir salona giriyorsunuz. mesela istanbul salonu vardı, europa(a ile evet), asia, kids falan diye. işte girer girmez garson gelecek ne içersiniz diyecek, hemen benim gibi ice tea şeftali falan diyebilirsiniz. bira, rakı vs. her şey tabiî ki diğer her şey gibi ücretsiz, panik yapmayın.

    bu kadar açgözlülükten sonra otelin diğer kısımlarına değineyim. halbuki doğru düzgün yemek yemedim bile ilk geceden gözüm doyduğu için ama anlatınca zor oluyormuş yahu. bu arada bu bahsettiklerim otelin ana restoranı, a la carte'lara daha sonra geleceğim.

    kışın gittiğimiz için dışarıdaki hemen hemen her şey çoğu zaman kapalıydı. normalde dışarıda +16 havuzu, ona özel +16 barı, oturacak çok güzel yerler falan filan var ama biz oradayken 1 gün hava çok güneşliydi, o gün de barı hemen açtılar. sonra bir daha sanırım o bar kapalıydı. yazın sahilde falan da barlar oluyormuş vs. yani içeri girmiyormuş insanlar haliyle. kaydırakları var tabiî kapalı, bir sürü havuzu var. ama çalışanların dediğine göre yazın sabah 7-8'den sonra şezlong bulunması imkansızmış.

    içeriye geri dönelim. pastane kısmı çok güzel. ferah ferah oturup dondurmalı suflenizi, tavuk göğsünüzü, kazandibinizi yiyebilirsiniz ama bunlardan da pek yemedim çünkü insanın iştahı kaçıyor o kadar yemek arasında. en güzeli ise hemen pastanenin simetrik olarak karşısında bar bulunması ve bu barda içkilerin ortalamanın üstünde yapılıyor olması. çok çok kibar barmenler oluyor genelde o barda da diğer her bar gibi. hemen long island'ınızı, voyage'ınızı falan söyleyip iskambil falan oynamaya başlayabilirsiniz. bara gitmenize gerek yok, garsonlar da gelip soruyorlar ama bazen garsonlar çok meşgullerse gidip içkinizin canlı kanlı hazırlanışını görmek de güzel oluyor.

    bir tane kazık market var hemen pastanenin çarprazında. o da insanların unuttuğu şeyleri pahalıya satmak için açılmış. biz lif yani sabunlanma bezi(otelde ismini hatırlayamadım, dönünce anneme sordum o kadar yani) aldık o da 7 liraydı mesela. iskambil kağıdı 10 liraydı örneğin falan filan.

    üst katta ise favori barım var: planet bar! en güzel bar burası. bildiğin north shield benzeri dekorasyonla süslenmiş, genelde premier lig maçları açık, ingilizlerin ağırlıklı olarak bulunduğu bir bar. ve tabiî ki diğer her yer gibi burada da her şey bedava. yani bir gece dışarı çıkıp deli gibi içtiğinizi, maç izlediğinizi, çerez vs. yediğinizi, garsonların devamlı size kibarca kokteyl getirdiğini, çok güzel araba şekli almış koltuklarda falan oturduğunuzu düşünün ve yanınıza cüzdan bile almıyorsunuz! öyle bir şey bu ultra her şey dahil. otel mutlu siz mutlusunuz, daha n'olsun. boşuna öyle deli gibi hayvan gibi içerim demeyin, ona da gözünüz doyuyor. ama ilk 1-2 gün alışmakta zorluk çektim çünkü daha önce ultra her şey dahile gitmemiştim. normal her şey dahilde sırf yemekler var ama ultra olunca çok şey artıyormuş cidden. en önemlisi de dediğim gibi böyle ağzınızdan chivas regal'ın ç'si çıkarken viski şişesi önünüzde bitiyor.

    hoşuma gitmeyen bir nokta ise bütün kokteyllere, içkilere her şeye aşırı limon koyuyorlar. her şey ekşi oluyor. o yüzden ne istesem az limonlu demeye başladım son zamanlarda. çok daha güzel oldu. planet bar ve pastane bar'ın kötü yani gece saat 12'de kapanmaları. onlar kapanınca ya da saat 23'te garip bir diskotek var pastanenin hemen karşısında, o açılıyor 2'ye kadar. tabii ki dans etmek zorunda değilsiniz elektronik müzik altında, bu diskoteğin iyi yanı lobi bara gitmek zorunda olmadan içkinizi buradan alabiliyor oluşunuz.

    lobi bar demişken o noktaya da değinelim, 24 saat açık olan tek bar lobi bar. burası da yaklaşık bir 100 metre yürüme mesafesinde ana binadan. tahmin edebileceğiniz gibi otelin girişindeki lobide bulunmakta ve güzel bir atmosferi var. orada da rugby vs. seyretmek mümkün. ilginç olan ise tatile gitmeden önce her gece 3'te 4'te long island ice tea içmeye gideceğim derken, toplamda 1 kere bile gece gitmedim oraya. hasta olmamın da etkisi büyük tabiî bunda.

    pastane 6'da kapanıyor bu arada o biraz kötü, ama zaten yarım saat sonrasında yemek başladığı için tüm pastalar sanırım oraya aktarılıyor. pastane falan da hep bedava bu arada.

    gelelim a la carte'lara: kışın açık olan maalesef sadece iki a la carte var, italyan ve çin. bir de japon terayakki mi ne var fakat onun 12 euro gibi bir ücreti var sanırım. çin ile aynı lokanta, bir tarafı çin, bir tarafı japon. otel ise size bu ücretsiz olan çin ve italyan a la carte'larında kaldığınız süre boyunca 1'er kere yeme hakkı veriyor.
    a la carte'larda yemek için sabah 9-12 arası odanızdan telefonla rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. rezervasyon sistemi sizi yönlendiriyor ve akşam saat 19.00 ve 20.30 seçeneklerinden birisini seçiyorsunuz. biz ilk başta çin'i seçtik. gittik ve gayet güzel bir atmosferi var, her yer kırmızı falan. peçetelerin dizaynı falan hâlâ aklımda. ismi de "china garden" idi sanırım.

    ne mi yedim? tabiî ki pekin ördeği! hahaha. ruhsar'daki gibi. resmen menüde görünce güleceğim tuttu. kız arkadaşım amerikalı olduğu için bu espriyi anlamıyor tabiî ama olsun. anlatınca anladı.
    eggroll vardı neyse ki, çorbası, başlangıcı falan güzel. tatlı olarak muzlu bir de bir meyvenin daha sanırım armut, kızarmış üzerine bal mı ne dökülmüş hali geliyor. ördek harikaydı bu arada, resmen kurbanlık kavurma eti gibiydi. içi yumuşacık dışı hafif katı. çok fazlasıyla tavsiye ederim. bu arada garson her birinden (ana yemek, tatlı vs.) birer tane seçebilirsiniz diyor ama öyle bir şey yok, hepsinden istediğiniz kadar seçebilirsiniz. burada da herhangi bir ücret ödeme durumu falan mevcut değil.

    italyan ise daha güzel. unutmadan yazayım, italyan voyagelli a la carte'ında murat isimli garson arkadaş çok kibardı. biz kalış süremizi 2 gün uzattığımızdan dolayı burada 2 kere yedik. çünkü sevgili amerikalı kız arkadaşımın italyan mutfağı zevki ağır basmıştı. gerçi sanırım daha romantik diye beğendi, emin değilim. burada ise sebze çorbası, başlangıçta mozarella domates ve ayrıca şu dana jambonlu falan çok güzel bir şey vardı ismini hatırlayamadığım. makarnalarda tortellini güzeldi, penne arabiatta güzeldi. ana yemekte ise pesto soslo dana rosto, bilmem neli balık ve tavuk vardı. biz 2 gece de 2'miz de dana rosto yedik çünkü çok sosu falan çok güzeldi. orta veya az pişmiş tercih sebebi, kişiden kişiye değişir elbet. tatlı olarak da tiramisu ve bir şey daha var. o "bir şey daha" dediğim şeyin ismini unuttum penne coa falan bir şeydi ama kesinlikle krem şokola'ya benziyor. hatta gözlem yaptım, onu sipariş veren herkes 1 kaşık alıp bıraktı. yani ismine bakıp oo vauuuv ne tatlıdır falan demeyin, çok aşina bir tatlı. hatta bir adam terbiyesizlik yapıp "bu ne ya!" deyip tiramisu işe değiştirdi. amaaa, gel gelelim ki ben ilk başta harbiden bu ne ya falan derken tadına bakınca ilginç bir şekilde beğendim. tiramisu ise bildiğimiz tiramisuya oranla biraz tuzlu idi. peynirinden olsa gerek. tavsiye ederim italyan'ı.

    bunun dışında yazın
    meksika a la carte restoran
    steak hause a la carte restoran
    rum tavernası a la carte restoran
    kebabistan a la carte restoran
    balık a la carte restoran
    teppanyaki a la carte restoran (ücretli)
    çin a la carte restoran
    italyan a la carte restoranları açık.

    çin ve italyan ana binanın içinde olduğundan kışın da açıkmış. halbuki diğerleri de açık hava değil sadece farklı binadalar. onları da açabilirlerdi bence etrafına rüzgar kesmek için bir şeyler koyarak.

    sauna, buhar odası, hamam, spor merkezi tarzı şeyler hep ücretsiz. hamamın unisex olması tabiî ki çok güzel çünkü kız arkadaşımın mayonun içine hamamda su dökmesi garip duygular uyandırıyor. öhöm öhöm buralara girmeyelim.

    heh unutmadan, en güzeli ise 3 veya 4 büyüklerin maçlarını sinema salonunda izletiyorlar. he bu arada sinema salonu da var evet, ama pek yeni film yok tabiî ki kim izleyecek orada yeni filmi. black swan falan vardı gitmedik tabiî. ama dev ekranda sinema salonunda maç çok zevkli oluyor. gerçi 2 maçta 1 puan aldık orada ama sondan önceki gün hem beşiktaş hem fener yenilince çok mutlu olduk ben ve kız arkadaşım. ayrıca kız arkadaşımın içindeki futbol aşkının net olarak ortaya çıktığı tatil oldu benim için ki bu önemli. kız italyan restoranından erken kalktı sırf maçı izlemek için.

    geceleri canlı müzik falan vardı live music bar'da mı ne. ayrıca her gece bir atraksiyon oluyor işte bingo vardı bizim döneceğimiz gün kaçırdık haliyle. bir gece sihirbaz geldi o güzeldi. turkish night falan vardı gitmedik açıkçası halay çekmeye falan.

    turkish night olan gece ayrıca otelin genel konsepti turkish day imiş. bu yüzden ana restoranda çiğ köfte, rakı, içli köfte, adana kebap, lahana dolması, tiramisu(?), her çeşit baklava(her gün var zaten baklava ama daha fazla vardı o gece galiba), çikolata ile kaplanmış lokum vs. hemen hemen her şey türk mutfağına yönelikti. murphy yasaları gereği bizim italyan'da a la carte rezervasyonu yaptığımız gece imiş bunların hepsi. ama biz yine de biraz yedik. kapıdan girerken ağzınıza çiğ köfteyle rakı falan koyuyorlar öyle bir şey. mezeler falan da vardı da fazla yemedik italyan da güzel diye.

    otel güzel, her taraf yeşillik, denizin hemen dibinde, bahçesi çok güzel, garsonlar bahçeye getiriyorlar falan. animasyonlar da güzel de pek yapmadık. 2 kere dart oynadık, bizim hatun birinci oldu! ben de sondan ikinci mi ne oldum. atıyorum atıyorum 2'ye 3'e gidiyor diğerleri de ilk attığıma çarpıyor arkadaş! animatörler muhabbet edecek adam arıyorlar ya da beni çok sevdiler hepsiyle kanka olduk. garsonlarla da öyle. bu gerçi benim cıvık cıvık* insan sevgim de kaynaklanıyor olsa gerek.

    yani anlatıyorum ama anlatmakla bitecek gibi değil, şu an yarısını falan anlattım. gerisini de kendiniz görün canım aaaaaa! heh bir de kapalı havuza girdik, 30 derece yazan gün çok sıcaktı, 31 derece yazan gün buz gibiydi. ben bu arada 2. gece falan hastalandığım için içkiye fazla yüklenemedim iyi de oldu galiba. ayrıca kız arkadaşımı türkçe kursu aktivitesine yolladım. böyle kurs gibi dershane tadında bir şeyler olacak sanarken ben, rus bir kız, amerikalı arkadaşıma tek başına türkçe öğretmeye başladı. ironik şeyler de oluyor yani. soğuk savaşı türkçe ile sonlandırdım. bir de mojito ve viski shot ile tabiî.

    tv izleme, kağıt, okey oynama odası falan var. içerisinde bir oda daha var orası kütüphane. düşünmeleri güzel olmuş, kütüphaneleri severim. onun dışında o oda bildiğin kahve gibi ama lüks bir kahve. büyüklerin maçları hariç tüm maçlar, televizyon vs. orada var. istediğiniz kanalı açıp, gelen garsona kokteyl siparişinizi verip trivia, tabu falan oynayabilirsiniz. şaka maka orada da güzel zaman harcadık biz. kız arkadaşım bana rummy oynamayı öğretti falan.

    bu arada biz ets tur ile gittik. burada ets'den atlasjet gidiş dönüş biletleri de aldık. havaalanı - otel arası transfer parasını falan her şeyi peşin verdik. onun haricinde para harcadığım tek şey o sabunlanma bezi oldu. odaların içinde şifreli kasalar var, şifrenizi kendiniz belirleyip oraya atıyorsunuz her şeyinizi, cüzdan vs. bir daha da çıkarmıyorsunuz zaten pek. odada televizyon vs. mevcut elbet, minibar mevcut, her gün dolduruyorlar 2 kola, 1 veya 2 bira, 1 fanta, 1 sprite, 1 uludağ limonata, 2 gazoz, 2 çerez ile. galatasaray şortumu kaybettim ve buna çok üzüldüm, keşke bulabilsem.*

    antalya'ya vardığımızda sırf biz varmışız voyage'a giden o yüzden normal araba ile gittik yarım saat sürdü sürmedi. bu arada o yol üzerinde disneyland açılıyormuş antalya'da 2013 veya 2015'te tam hatırlamıyorum. hani haberiniz olsun.

    fiyatlarını da söyleyeyim, otel blokajlı oda alırsanız, yani kara tarafı, bungalov veya deniz tarafını otel seçiyor, siz de eyvallah diyorsunuz, öyle alırsanız gece başı kişilik 100 lira. 2 kişi 200 oluyor. 6 gece kalsanız 1200 işte + uçak biletleri + transfer aşağı yukarı 1500 falan oluyor.

    ets tur'dan çok memnun kaldım, hiç sorun çıkmadı. ama kesinlikle belirtmem lazım ki otelin içindeki ets çalışanları berbattı. satış sonrası oldukları için sanırım çoğu zaman kibar değillerdi ve konuşmaya çekindik resmen o kadınla.

    bungalovlar falan da hoş gözüküyor. kara tarafı denilen odalar sanırım ana binanın hemen yanındaki nispeten daha küçük binadaki "silent pool" yani sessiz havuza bakan odalar olsa gerek. o binanın diğer yüzü ise denize bakıyor yine.

    yani kısaca çok güzel bir tatil oldu bizim için, uzun yazdığım için kusura bakmayın. ileride dönüp bakınca da hatırlamak istedim biraz ki bilen bilir, çok nostaljik bir adamımdır. bu arada sigara balkonlarda içiliyor, odada yasak, yukarıdaki duman sensörü de bildiğin çalışıyordu o yüzden genelde balkonda sigara içtik. ama isterseniz siz gidip deneyebilirsiniz çalışıyor mu sensör diye. çalışıp çalışmadığını bana da söylerseniz sevinirim çünkü çok merak ettim.

    kışın yapacak o kadar şey yok ama yine de süper zaman geçiriyorsunuz. sırf her kokteyli birer kere deneseniz 1 hafta sürer zaten. elinizi ekstra şeyler hariç cüzdanınıza hiç sokmuyorsunuz. bu ekstra şeyler ise, masaj(mesela yarım saatlik sırt masajı 45 euro falandı), fotoğraf çekimi, doktor, çamaşır yıkatma(dolaplardan listesi çıkıyor, mesela tek bir t-shirt yıkama 3euro, kurutma 7 euro, ütüleme 5 euro gibi. kazık yani. bir de öğlen 12'ye kadar verirsen ertesi gün akşam 5'te teslim ediyorlar, yok aynı akşam 5 istersen %50 fazla veriyorsun falan. takım elbise 50 euro'dan başlıyor), bir de o japon restoran geliyor aklıma. başka da pek bir şey gelmiyor. para isteseniz de harcama şansınız pek yok zaten. çok zevkliydi ya, 2-3 ay geçse de gene gitsek!

    iyi tatiller!
  • 2009 senesinde gittiğim, cok otel gezmiş biri olarak fevkalade nişanesiyle ödüllendirdiğim otel. tabiki bu nişanede premium içkilerin olmasının ve suat ateşdağlı ekibinin çalıyor olmasının katkısı büyük. animasyon ekibini genel olarak beğendik. kebabistan türk lokantasına ise 5 plus plus plus yıldızlar yagdırdık. gidin sipariş verirken sadece masayı donat deyin. şef gerisini hallediyor.

    yalnız voyage larda dikkat edilmesi gereken bir hususu belirtmeden edemeyeceğim. örneğin vodka veya içerisinde vodka olan bir içecek istiyorsanız hazırlanırken takip edin. siz bakmadığınız taktirde istanblue içersiniz. uyarırsanız absolut. bilmem anlatabildimmi. mojitoyu bile istanblue ile yaparken yakalamışlığım vardır. uyarırsanız bacardi rom koyarlar. aman diyim. mevsimide açıldı, hayırlı tatiller
  • sorunsuz ve güzel bir tatil geçirmemi sağlayan, personeli son derece güleryüzlü ve işini iyi yapan süper ötesi otel.
    daha çok çocuklu ailelerin kaldığı bir otel olmasına rağmen, +16 plaj, havuz ve restoranı ile çok fazla çocuk sesine maruz kalmadan dinlenebilirsiniz.
  • 2007 kasim ayinda bile 1700 kisilik kapasitesinin 1200'unu doldurmayi basarabilen, cogunlugu alman turistlerden olusan, enfes yemeklere sahip tatil koyu. vip misafirleri icin teras katinda 30 m2'lik jakuzili terasi bulunan, balayi ciftleri icin cok ozel servis ve programlari bulunan guzel otel.
  • otelin lobisindeki kablosuz ile ekşisözlük'e girmeyi denediğimde sozluk'un yasaklı siteler arasında olduğunu gördüğüm oteldir.
    nasıl bir nedenle yasaklanmış olabilir henüz çözemedim.
    çalışanlarının girmesini istemiyor olabilirler ama müşterilerine yasaklamanın anlamı nedir acaba?
  • her şeyin "adult" olanın bulunduğu tesis. adult beach, adult pool, adult pier(iskele), adult disco, adult snack restaurant, adult main reastaurant v.b. yani gidildiğinde hiç çoluk çocuk görmeden dönmeniz mümkün ki bizim öyle oldu.adult bölümlerinin hepsi +16 ve hepsinde giriş kontrollü. keisnlikle tavsiye ederim
  • odaları, yemekleri, animasyonları, havuzu, alacarte restoranları ile şahane otel...dikkat ederseniz tanım verirken deniz kelimesini kullanmadım...çünkü bu otelin denizi rezalet...çoluk, çocuk eğlenmek için 100 m mesafeye kadar ancak göbeğinize gelen denizden hoşlaşabilirler belki ama çeşme, bodrum, kaş - kalkan ve hatta şile'de denize girmiş biri bu denizi beğenmeyecektir...zira hem dalgalı, hem suyu bulanık hem de çok sığ...deniz dışında otel çok başarılı...bir voyage klasiği...a la carte restoranlardan kebabistan ve meksika'yı özellikle öneririm...deniz ürünlerinden fazla bir beklentiniz olmasın ama...
  • insanın tatil beklentisini yükselten süperötesi bir otel. bir voyage'a gittiyseniz bundan sonra türkiye'de başka hiçbir öteki kolay kolay beğenmeyeceksiniz demektir.
hesabın var mı? giriş yap