• örgü şeklinde iki vokal vardır genelde. birisi vicdan diğeri ise akıldır. 'erkek'lerin şarkılarında olduğu gibi vicdan ile akıl çatışmaz cocteau twins'te, vicdan ile akıl birbirlerini dans edercesine okşar bu karşıtlıktan çıkmak için. cocteau twins'i romantik yapan da bence budur.

    elizabeth fraser'ın saç modeli ve giyinim şeklini kim bilir kaç tane kadın bilmeden kopyalıyor, peşinden gidiyor? bir clubda bir kıza sorduğumda haberi dahi yoktu, fakat aynı onun gibi giyinmişti. shoegazer akımındandır, müziği ne yeni, ne gerici, ne de ilericidir. romantik dönemlerin esansıyla punk sonrası müziğin romantik bir birleşimi gibi birşeydir.

    tuxedomoon gibi 80lerin haklı romantizmini ve melankolisini en iyi işlemiş gruplardan biri. dediğim gibi biçim olarak ritimsel ağırlıklı değilde dans eder gibi akar. agresif de olsa romantikte olsa eninde sonunda sesler birbiriyle birleşmeye çalışırcasına akıyor cocteau twins'te. bu ayrıca bir miktar tiyatrallik katar müziklerine.
  • cocteau twins müziği, içinde şiir varken, kalmışken ölenlerin - erken ölenlerin- içinde kalmış uktedir.
  • müziği, ipegin tene temas etmesi gibi grup.
  • bazı gruplar vardır, kendi kendine düşünürsün ki, 'bu grubu dinleyen herkesle arkadaş olabilirim'. smiths öyle, slowdive, mazzy star sonra, beach house misal...

    cocteau twins de öyle bir grup. kaktöu dinleyenler kardeşimdir.
  • punk ve gothic müziğin britanya'yı kasıp kavurduğu bir dönemde herkes ingiltere'nin, bilhassa sanayi kenti manchester'ın kenar mahallelerinde dallanıp budaklanan öfkeli ve karanlık müzik gruplarını konuşurken iskoçya'da da bir hareketlilik söz konusuydu hiç kuşkusuz. bir yanda sex pistols, ramones gibi anarcho-punk akımından beslenen popüler kültür karşıtı avangart gruplar, bir yanda david bowie, siouxsie sioux'dan etkilenen gothic gruplar, diğer yanda the stooges, the velvet underground'dan etkilenen nispeten daha duygusal ve independent gruplar britanya müziğinin mihenk taşlarını oluşturuyordu. çünkü her jenerasyon kendinden sonraki jenerasyonları yoğun bir şekilde etkiliyor, besliyor ve zenginleştiriyordu. özellikle david bowie, the velvet underground, siouxsie sioux ve the stooges bu yeni romantik kuşağın esin kaynağı olmuştu. böyle bir ortamda plak şirketlerinin de avangart grupları desteklemesi müzikte yeni bir dönemin kapısını aralamıştı.

    cocteau twins bu kuşağın daha dark safında yer alıyor. 1979'da iskoçya'nın grangemouth şehrinde vokalde elizabeth fraser, gitarda robin guthrie ve basta will heggie tarafından kurulan grup the birthday party, sex pistols, siouxsie and the banshees ve kate bush gibi isimlerden etkilenmişti. elizabeth (a.k.a liz) bir disko barda dans ederken robin ve will'in dikkatini çeker. bu kadar iyi dans edebilen bir kadın çok güzel şarkı da söyleyebilir diye düşünmüşlerdi. liz ile tanışmaları da böyle olmuştu. aslında daha önceden tanışıyorlardı. robin guthrie o diskonun dj'lerindendi. bu üçlü bir araya geldikten sonra müzik yapma konusunda hemfikir olurlar cocteau twins isminde mutabık kalırlar. cocteau twins ismi ise iskoç grup johnny and the self abusers'ın (a.k.a simple minds) "the cocteau twins" isimli şarkısından geliyordu.

    4ad ile birlikte çalışmaya başladıktan sonra stüdyoya giren grup haziran 1982'de "garlands" ismini verdiği debut albümüyle müzik dünyasına karanlık bir giriş yaptı. "garlands" gerçekten de bilinen cocteau twins'ten bir hayli uzak, post-punk, goth ve ethereal wave atmosferinde ortaya koyulmuş bir albümdü. özellikle will heggie'nin ürkütücü ritmik basları şarkıların ana hatlarını oluştururken, robin guthrie'nin bauhaus esintili gitar efektleri ile liz'in titrek ve güçlü soprano vokaliyle birleşince viktoryen dönemin gothic ürpertisi tadında bir albüm ortaya koyulmuştu.

    ertesi yıl edinburgh'da yeni bir albüm için stüdyoya giren grup "head over heels" albümünü 31 ekim'de 4ad etiketiyle yayımlamıştı. bas gitarist heggie'nin albüm çalışmasında yer almamış liz ile robin beraber çıkarmıştı bu albümü. 10 şarkılık bu ikinci longplay albümde dikkate değer bir değişme var. heggie'nin gothic bas sound'ları yerine daha ritmik davullar ve sert gitar ön plana çıkmış. ancak daha da önemlisi fraser, "garlands" albümünde kullanmadığı soprano vokalini ilk kez ve güçlü bir şekilde kullanarak albümün en çok öne çıkan, dikkat çeken öğesi olmuştu. ethereal wave'in en iyi örneklerinden biri olan bu albüm shoegaze müziğini de etkileyen önemli bir adımdır. cocteau twins için ise bir geçiş dönemiydi. aslına bakılırsa cocteau twins için bütün albümler bir geçiş albümüydü. her yeni albümde bir yenilik arayan grup sürekli sound değiştirerek kendileri için en iyisini arıyordu. "head over heels" albümü dönemin müzik medyası tarafından olumlu eleştiriler ve yüksek notlar almıştı.

    4ad şirketine bağlı ethereal grubu this mortal coil yeni albüm için dead can dance, cindytalk ve cocteau twins'e davet göndermişti. bu muhteşem projede lisa gerrard, gordon sharp, elizabeth fraser, robin guthrie ve kısa süre sonra cocteau twins'e katılacak olan simon raymonde da vardı. londra'da depeche mode'un da girdiği blackwings studios'ta çalışmalar başladı. elizabeth fraser, tim buckley'nin efsane "song to the siren" şarkısını robin'in minimalist gitar dokunuşlarıyla seslendirdi. bu muhteşem yorum elizabeth fraser'ın belki de yaptığı en iyi işlerden biriydi.

    1 kasım'da 4ad tarafından çıkarılan "treasure" albümü cocteau twins koleksiyonlarının en iyileri arasındadır. albümün bu kadar başarılı olmasının sırrı kuşkusuz elizabeth fraser'ın mitolojik karakterlerden esinlenerek yazdığı şarkı sözleriyle soprano vokalini güçlü bir şekilde öne sürmesinde saklıydı. iskoç aksanıyla anlaması neredeyse imkansız bir akışkanlıkla ortaya koyduğu mistik vokal onu eşsiz ve benzersiz bir noktaya taşıyordu. elizabeth fraser müzik dergileri tarafından bu yüzden "the voice of god" yakıştırmasını almıştı. ve artık bu isimle anılmaya başladılar onu.

    1986 cocteau twins için yine dolu dolu bir yıl olmuştu. yeni stüdyoda iki deneysel ep'den sonra dördüncü lp albüm için start veren ekip 14 nisan'da "victorialand" uzunçalarını yine 4ad imzasıyla çıkarttı. simon raymonde'un yer almadığı 9 şarkılık bu albüm robin guthrie'nin yoğun ambientlarıyla, akustik gitarıyla ve liz fraser son derece hafif bir vokaliyle öne çıkıyor. liz'in düşsel vokali, robin'in ambient gitarı cocteau twins'i çok farklı bir noktaya taşımıştı. dream pop'ın "definitive album" özelliğini taşıyan "victorialand" hafif akustik dokunuşların da olduğu ritimsiz, sade, mütevazı ancak son derece düşsel bir atmosferde yapılmış benzersiz bir albümdür. buraya bir parantez açmak gerekiyor. victorialand albümü dream pop müziğin başlangıcıdır, en net örneğidir. dream pop nedir sorusuna verecek bir cevap arıyorsanız aklınıza başka bir şey gelmesin.

    1986 sonbaharında abd'li besteci harold budd ile birlikte stüdyoya girildi. klasik cocteau twins tadında fakat cocteau twins ismi yerine harold budd / simon raymonde / robin guthrie / elizabeth fraser isminde 10 kasım'da 4ad etiketiyle çıkarılan "the moon and the melodies" albümünde dif juz'dan richard thomas da saksafonuyla yer aldı. albümün en çok göze çarpan şarkısı şüphesiz ki liz'in o muhteşem vokaliyle "sea, swallow me" oldu.

    iki yıllık bir aranın ardından september sound'da stüdyoya giren grup üzerinde çalıştığı yeni stüdyo albümünün amerika baskısı için capitol records ile lisans sözleşmesi yaptı. bu büyük bir anlaşmaydı. büyük bir maddi getirinin yanında birtakım müzikal kaygıları da yanında getirdi. özellikle böyle büyük bir plak şirketiyle anlaşma yapmak müzikte çizgi kaymasına neden olabiliyor. robin guthrie, reflex dergisine şu demeci vermişti: "bir problem yaşayacağımızı sanmıyorum. ne istiyorsak onu yapmaya devam edeceğiz". "blue bell knoll" 19 eylül 1988'de yayımlandı. ancak istenilen sonuç elde edilememişti. ne müzikal anlamda, ne de beklenen destek anlamında.

    september sound stüdyosunda albüm kayıtlarına başlayan grup ağustos 1990'da bir video klip ile birlikte yayımladığı "iceblink luck" single parçasından sonra 17 eylül 1990'da hem kendisinin hem de shoegaze/dreampop tarihinin en iyi albümlerinden birine imza attı. 4ad records ile çıkardığı altıncı ve son albüm olan "heaven or las vegas" 4ad menajeri ivo watts-russell tarafından plak şirketinin gelmiş geçmiş en iyi albümü olarak değerlendirilmişti. 10 şarkılık bu lp albüm cocteau twins'in kendini en iyi dile getirdiği ve en başarılı albümdü. yalnızca robin'in ambient gitarı seviye atlamamış, elizabeth'in de vokali evrimleşip daha yeni ve daha feminen bir zemine oturmuştu. anneliğin getirdiği hislerle yazdığı şarkı sözleri ve q magazine tarafından kate bush benzetmesi yapılan bu yeni vokal cocteau twins açısından oldukça olumlu karşılanan bir durumdu. nitekim grup üyelerinin en mutlu olduğu bir dönemde ortaya çıkmış son derece keyifli bir dream pop albümü olmuştu. şarkı sözleri önceki şarkı sözlerinden tamamen farklıydı. buna bağlı olarak şarkılardaki soundlar ve ritimler de değişmiş, daha yumuşak, daha romantik bir hava hâkim olmuştu.

    son derece başarılı olan bu albüm maalesef beraberinde talihsiz, hatta trajik bir süreç başlattı. uyuşturucu problemlerinden kurtulamayan robin, liz ile süregelen 13 yıllık ilişkisini kaybetmişti. duygusal birliktelikleri sona erse de cocteau twins'teki birliktelikleri devam etti. ancak yıllardır birlikte çalıştıkları 4ad plak şirketi ile olan sözleşmeleri robin'in birtakım problemleri nedeniyle sona ermişti. kasım 93'te çıkarılan "four-calendar café" albümü fontana records etiketi taşıyordu. albümün içeriği liz'in robin'e olan sistemiyle doluydu.

    3 yıl sonra tekrar stüdyoya giren grup sekizinci ve son albümünü 13 mart'ta fontana etiketiyle piyasaya sürdü. "milk and kisses" isimli bu son albümden kısa bir süre sonra cocteau twins kariyerini noktalayıp dağılır. ve dünyaya muhteşem bir diskografi miras kalır.
  • cocteau twins'e neden shoegaze denir hiç anlamam. klasik shoegaze gruplarıyla yakından uzaktan alakası yok. gitar kullanımı da çok kısıtlı. daha çok ethereal denebilir. bana dead can dance'in batılı kardeşi gibi geliyor.
  • bunlar da (bkz: dead can dance)le ayni plak sirketinden.. (bkz: 4ad) zaten bu sirketten cikan bütün gruplar maneviyati yüksek insanlardan olusuyor hepsini cok seviyoruz..
  • nedense ilk dinlediğimde japon bir grup izlenimi yaratmış grup. severim.
  • cocteau twins, yaziya dokulmesi zor olan ender gruplardan biridir.
    cocteau twins kizil gunbatiminda kayik sefasidir.
  • sevgimi anlatmaya sözlerin yetersiz kaldığı tek gruptur.

    ah elizabeth, seni bir sonbahar gecesi canlı izleyip, dinleyebilseydim..

    https://www.youtube.com/…&ab_channel=stuffandthangs
hesabın var mı? giriş yap