• (bkz: bakıcı) (bkz: babysitter)
  • çocuğun biraz büyük ( 10 ) , bakıcının da biraz genç ( 18 ) olması durmunda , çocuk bakıcıya aşık olabiliyor .

    sonuç: bütün işler anne tarafından yapılıyor ama olsun onlar çok mutlular ...
  • ebeveynin ikamesidir. yani ebeveynin malum sebebler yüzünden yokluğunda ebeveyni oynayan kişidir. dolayısıyla 0-3 yaş arasındaki kız veya erkek çocuk için annenin oynadığı merkezi rolü karşılamasını beklediğimiz bakıcının kadın olması gerektiğini düşünebiliriz. çünkü bahsettiğimiz yaş aralığında çocukların soyutlama veya soyut muhakeme yetisinin henüz gelişmekte olduğunu biliyoruz. yani mecaz, ima vb yetişkin dünyasında sık kullanılan kavramları tam istenilen manada anlayamazlar. beyinleri, karışık ve üstesinden gelemedikleri mesajları kendi fantazi dünyalarına adapte ederek işleme sokar. fizik olarak anne gibi olan bir bakıcı çocuk için sindirmesi daha kolay ve az kafa karıştırıcıdır denebilir. üç yaş sonrası ise çocukların gündemine cinsiyet ve cinsel farklılıklar oturur. diğer çocuklardan fiziksel ayrılıklarını keşfetmeye ve anlamlandırmaya koyulurlar. dolayısıyla bu meraktan anne baba da nasibini alır. annenin kadın, babanın erkek olduğu idrak edilir. daha doğrusu 0-3 yaşta anneden gözlerini alamayan kız/erkek çocuk, evdeki diğer “kişi” yi yani babayı keşfeder. ebeveynin çocuğun zihninde kadın ve erkek olarak tasarımlanması başlamış olur. anne/kadın , 0-3 yaş sonrası normal ve paylaşılmış ebeveynlik rolüne kısmen de olsa geri döner. yani 3 yaş sonrası, her iki cinsiyete ait çocuklar için, kalifikasyonu yeterliyse bakıcının kadın veya erkek olması farketmez.
  • eşi çalışmasını istemediği için işi bırakmak zorunda kalan teyzemizdir... çocuğunuza sevgiyle yaklaşan, günlük rutinlerine uyan, keşiflerine sevinip hastalandığında üzülen, o uyurken evinizin işini boş kalmamak için yapan, akşamları siz demeden yemeğinizi hazırlayan, çamaşırlarınızı yıkayan, ütünüzü yapan, halıları yada camları silen birini bulmak zordur, bulduğunuzda şükredersiniz ve gönlünü hoş tutmaya çalışırsınız siz de minnetle...

    çalışan anne için iyi bir çocuk bakıcısı ender bulunur bir nimettir, ayrılık üzer bu yüzden...

    böyle birini bulmuştum, "kader yüzüme güldü diyordum" al işte ne oldu; döndü arkasıyla güldü... te tövbe yahu, şimdi gel de bul böyle birini...
  • --- buralar hep subjektik ---

    hayatımız boyunca bir sürü şeyle sınanıyoruz. ama umarım bu meslek grubuna dahil insanlar tarafından sınanmazsınız. ömür törpüsüdür bakıcılar, hayat ışığınızı bir anda soğurur. öylece kalalakalırsınız.
    iki seçenek vardır, ya öleceksiniz, ya öldüreceksiniz.
    tamam tamam biraz abarttım. kabul ediyorum. ama ben bu yazıyı bir kaç ay önce yazsaydım beni intaharın eşiğinde sanabilirdiniz.
    bu arada ne oldu, insan her şeye alışıyor. tabi ki ben de alıştım. ulan hükmüm parama geçsin dedim, profesyonel bir yere başvurdum. şimdilik rahatım (yazar şu an kıçını çimdikledi, dilini ısırdı, tahataya vurdu, 41 kere maşallah dedi)

    allah bağışlasın nur topu gibi yavrunuz oldu. tüm aile, arkadaşlar şenliklerle bu olayı kutladı. herkes yardıma koştu. “ay ne şirinler, niye daha önce doğurmadınlar, ikinciyi ne zaman düşünüyorsunuzlar” havada uçuştu. günler, haftalar, aylar geçti herkes kendi işine gücüne, evine gitti. kaldınız karı - koca ve nur topu. şimdi bu nur topuna bakacak bir iyilik meleği kapınıza gelecek ve hayatınız boyunca mutlu yaşayacaksınız. hı hı, salak...

    tanıdığın-tanımadığın herkese haber saldın, referansları olan, senin istediğin saatlerde çalışacak bir kadın bakıcı arıyorsun (kadın diye belirttim çünkü bu aralar erkek bakıcılar da yavaş yavaş hayatımıza giriyor)
    görüşmeler başladı. herkes potansiyel manyak, katil, sapık gibi görünebilir ama değil. o dayakçı bakıcı videolarını izlemeyi bırak da insan gibi karşındakine bazı sorular sor. zaten bir kaç görüşmeden sonra az çok ne olduğunu anlıyorsun. sonuçta evinize girip çıkacak, seninle birlikte çocuğunu büyütecek bir insan arıyorsun.
    sen de insan gibi davran ki karşındaki sana kendini açsın. görüşeceğiniz kişiye tüm şartları ve fiziki durumu telefonda detaylarıyla anlatacaksın. ama yine de parayı beğenmeyeni gelecek, iş beğenmeyeni gelecek, geç gelirim-erken çıkarımcı gelecek, ben bu işi hobi olarak yapıyorum aslında çok zenginimci gelecek, çok şişman olup merdivenlerde tıkananı gelecek, sigara içeni gelecek, konuştuğu anlaşılmayanı gelecek, ben kız çocuk bakmayı seviyorum diyen gelecek, evin önünden niye otobüs geçmiyor diyen gelecek, hazırlıklı ol.
    harika, nihayet bir kadını gözünüz tuttu, referansı iyi dedi, evi yakın, şartlarda anlaştınız, deneme süresini atlattınız. işe başlama zamanınız geliyor.
    şimdi yavrunuzu güvenle bu bakıcı kişisine bırakıp, gözün arkada kalmadan işe gidebilirsin. hı hı, gerizekalı...

    şimdi üç kişilik ailenizi, altı kişilik hale getirme vakti. bakıcı geldi. ee bakıcıya kim bakacak, hop anneanne veya babaanne bilinmez bir süreliğine evinize yerleştirilir. ee bu evin temizliğini kim yapacak, hopp temizliğe gelen yardımcınızın geliş gidişleri sıklaştırılır. bir de bonus olarak bakıcının kızı her gün okul sonrası gelir. ohh ev değil, şenlik çadırı.
    uğraş didin bir süre sonra düzeni kurdunuz, tam babaanne gitmeye hazırlanırken aa o da ne, evden bir şeyler eksiliyor. yiyecekler, detarjan falan çok takip edebildiğiniz şeyler değil ama ufak tefek paralar gidiyor. üzerinde durmazsınız. ama keşke dursaydınız ve hemen yeni bakıcı baksaydınız. bakmadınız çünkü düzen bozulsun istemediniz. bakıcıya hediyeler aldınız, iyi niyenitiniz gösterdiniz ki çalmasın, gözü doysun. ama noldu, kadın durmadı, muhtemelen kendini tutamıyor. ve artık anladığınızı anladı.
    siz hayatınızda ilk kez aldatıldığınızı hissettiniz. resmen kahroldunuz. sanki kocan seni aldattı da sen de onu affettin gibi geldi di mi?
    yok, o işler öyle değil. ipler koptu mu kopuyor, bir şekilde o şahane bakıcı ile yollarınızı ayıracaksınız. kaçarı yok. hırsızla yaşanmıyor.
    o nedenle depresif bir bakıcıya kollarınızı açarak koştunuz. sizin bahtınızı s.., neyse ağzımı bozmayayım. çocuk var.

    yeni bakıcı bir melek. ama sadece size melek. babaanne kadının gündüz farklı akşam farklı olduğunu söylüyor. çocuğa karşı iyi ama genel olarak dengesiz. siz akşamları kadınla sohbet ederken dikkat ediyorsunuz ama her şey iyi gibi. ay daha fazla anlatamayacağım, babaanne haklı çıktı. kadıncağızın kendi sorunları varmış, o nedenle böyle olmuş. çocuğumuza hiç bir şey yansıtmamış.kızamıyorum da artık.

    anlayacağınız aylarca kalabalık bir evde, sıfıra yakın özel hayatla, her gün yeni bir maceraya yelken açarak, sürekli para harcayarak, bakalım nu kadının arızası ne zaman çıkacak diyerek psikolojinizin içine ettiniz. ama en önemlisi bu süreçte çocuğunuzun psikolojisine zarar gelmedi. hatta gelen giden farklı yüzler, onu daha dışa dönük, insanlardan korkmayan, herkese gülümseyen sosyal bir çocuk yaptı. bu kadar kötü şeyin bir de iyi bir şeyi olsun ama değil mi? yazık ya, nasıl da polyanna...

    bu kısa, gözyaşı acı dolu ama öğretici deneyimlerinden sonra size özet geçeyim.

    • üç yıl benim iş hayatımda bana pek bir şey kaybettirmez, bakıcıya para versem zaten bana bişey kalmıyor (iyi bir bakıcı hizmeti +temizlik yardımcısı için min. 2500 tl ayırmalısınız) diyorsanız çalışmayın.
    • annelerden biri çalışmıyor, yaşı çok fazla değil ve sağlıklıysa ona yalvarın. ayaklarına kapanın, heykelini dikin. o baksın. yanına bir yardımcı tutun yeter.
    • mecburen bakıcı olayına girdiyseniz önce şunu unutmayın. birlikte bir çocuk büyüteceksiniz. ona her zaman iyi davranın. mutlu olmasını sağlayın. o mutluysa başta çocuğunuz olmak üzere hepiniz mutlu olacak. istismar etse bile tavrınızı değiştirmeyin. çok abartırsa bakıcıyla yollarınızı ayırın. biliyorum çok zor yeniden aynı şeyleri yaşamak ama maalesef buna mecbursunuz.
    • kendinizin yapamayacağı hiçbir şeyi başkasından istemeyin. siz çocuğunuza bakarken aynı anda evi temizleyip, çamaşırları yıkayıp, ütü yapıp, yemek pişirebiliyor musunuz? o zaman bakıcı da yapamaz. yaparsa çocuğunuzu ihmal eder. diğer işler için başkasından yardım alın. ya da yapabiliyorsanız siz yapın.
    • para veriyorsunuz diye karşınızdakini tersleme, aşağılama, azarlama hakkına sahip değilsiniz. bu genel bir insanlık tavrıdır. beğenmediğiniz durumları karşılıklı konuşarak çözmeye çalışın. sonuçta sizin istediğiniz olacak ama bunu tatlı bir dille anlatır ve uzlaşı sonucu çıkmış bir karar gibi gösterirseniz iki taraf da mutlu olur.
    • benim gibi verilen sözlerin tutulması konusunda hassas bir insansanız sözleşme ile başlayın. her şeyi en başından konuşun ve yazın. karşılıklı imzalayın. (o kağıdın iki taraf için de bir geçerliliği ve cezai yaptırımları olmalı, yazıp da duvara asmanızın bir anlamı yok)
    • çocuğun gelişimini takip edin. her şeyi bırakıp kaçmayın. yorulacaksınız evet. bakıcı sizden ne zaman yardım isterse koşun.
    • ciddi bir sıkıntı gördüğünüzde (hırsızlık, hijyen sorunu, çocuğu korkutacak tavır ve davranışlar gibi) sineye çekmeyin. sadece ikinci şansı verin, üçüncü, dördüncü diye bişey yok.
    • bazı şeyler zaman zaman aksayabilir, kabul edin. takılmayın. ama takılacağınız bir konuysa da içinize atmayın. hemen dile getirin.
    • çocuğunuzun mutlu olduğundan emin olun. biliyorum yorgunsunuz ama bakıcıdan sonraki saatleri birlikte ve eğlenceli geçirin. siz bitik bir enerjiyle eve geliyorsunuz evet ama çocuğunuz sizin gelmenize yakın en az üç tane enerji içeceği içti. sıçramaya hazır olun.

    unutmayın her şey çok güzel olacak. hı hı...
    --- buralar hep subjektik ---
  • biyolojik annenin sağlığı yerindeyse, başka bir kadın tarafından üstlenilmemesi gereken ünvan.

    sağlıklı bir erkeğin eş seçerken dikkate alması gereken en önemli iki kriter şunlardır:

    1) sadakatine güvenebilecek miyim?
    2) çocuklarıma iyi bir anne olabilecek mi?

    yıllarca istanbul'da çalıştım, çevremde çocuğuna bakıcı tutmayan, kendi büyüten tek bir anneye rastlamadım.

    insan denilen denyo canlı, modernleşme adı altında doğasından o kadar uzaklaşmış ki, artık annelik gibi içgüdüsel olması gereken bir görevi, belli bir ücret karşılığında, çocuğu nasıl yetiştireceği belli olmayan, çok çok yüksek ihtimalle bu konuda herhangi bir eğitim almamış olan başka bir kadına, ofiste bulunduğu süre içerisinde devredip işe gidebiliyor. bugün işten ayrılsa ertesi gün yerine rahatlıkla başkasını bulacak, bir kaç ay tökezlese kendisini kapının önüne koyacak bir işyeri için, kendi çocuğunu başka bir kadına emanet edip işe gelebiliyor. bu, onursuzluktan başka bir şey değildir ve işin kötüsü, artık norm haline gelmiştir. yani evinde kalıp çocuğuna bakan anne neredeyse kalmadı. bunu yapana anormal gözüyle bakılıyor artık.

    bir belgeselde görmüştüm. çöl içerisinde göç eden bir memeli hayvan grubunda bir anne, yavrusunu kalabalıkta kaybediyor, sonra sürüden ayrılıp ölmeyi göze alarak iki gün o çevrede yavrusunu arıyordu. insanın da içgüdüsel olarak böyle olması gerekirken, öyle bir noktaya gelmişiz ki, insan türünün annesi çocuğu için ölümü göze almayı geçtim, siktiriboktan ofis işinden ayrılmayı bile göze alamıyor. insan, içgüdülerinden uzalaştıkça iyice perişan oluyor ve bunun farkında bile değil.

    ortalama bir modern kadın, çocuk yetiştirmeyi, basit ev işleri yapmayı bile gururla reddeden bir kevaşe haline gelmiş durumda. ortalama bir modern erkek de, tüm bunlara göz yuman, maskulen özelliklerden uzak, zayıf bir süt çocuğu. eş seçerken dikkat etmesi gereken en önemli 2. kriteri atlamış durumda.

    ortalama bir modern kadın ve ortalama bir modern erkeğin çocuğundan da bir halt olmuyor tabi. üniversiteye kadar bir yarış atı gibi o dersane senin bu özel okul benim derken çocukluğunu yaşayamadan büyüyor o çocuk. sonra, çok büyük ihtimalle, üniversiteden mezun olup aynı ofis çarkının içinde öğütülerek, son derece sıkıcı bir hayat yaşayıp ölüp gidecek.

    peşin edit: kimse bana "kadın ofis işinden ayrılırsa eve para yetmiyor amaağğğ" diye gelmesin. gereksiz harcamaları hayatından çıkar bak nasıl yetiyor o para.
  • kardeşimin çocuğuna bakıyor olmamla, az önce ilk defa tecrüme etmeye başladığım eylem.
    uyuyor şimdilik, uyanınca napacağız bakalım artık.
  • şu an eli yüzü düzgün güvenilir bir bakıcı en az 2000tl maaş istemektedir. beni bütün kariyerimi bir kenara bırakıp bu işe başlamayı düşündürmüştür bu yaşımda. günümüz şartlarında çalışan bir anne maaşının hepsini ya da çoğunu bakıcıya vermek zorunda kalmaktadır. çocuk sahibi olmak gerçekten zor. bir de bir tane yetmez deniyor. bence de iki çocuk fena olmaz ama zor dostum zor bu koşullarda zor.
  • hırsızlık kılıfı. bu sektörde profesyonel hırsızlara oldukça sık rastlanmakta, hukuki yaptırımı da çok zor çünkü ispatlamak imkansız gibi. ya evin her yerine görünmez kameralar döşeyeceksiniz (görünür kameraları devre dışı bırakıyorlar ve sebebi konusunda yalan söylüyorlar, 7/24 ciddi takip etmek lazım) ki kesin delil olsun, parmak izi genelde bırakmıyorlar, bıraksalar bile iş yaparken olmuştur diye işin içinden sıyrılıyorlar. tut ki bir mucize oldu ve iddianızı ispatlayarak ceza davasını kazandınız, sizden alınmışları birebir geri almanızın yolu yok. (geri almak için hukuk davası açsanız bile suç üstü yapmadıkça çalınan mallar kısa sürede nakde çevrilmiş olacaktır.) bu işi meslek yapmış, defalarca yakalanmış, artık insanlarla dalga geçer gibi çalışanının yüzüne çaldım elinden ne gelir yanıma kalacak sizin aleyhinizde hakaret davası açarım, taciz ettiler derim, (sigortasız çalışıyorsa) ihbar ederim diyecek psikopatlar o kadar çok ki. (burada bilimsel terim olarak psikopat diyorum çünkü suç işleyenler ve hüküm giyenler arasında prikopatların oranı toplumdaki sıradan insanlara göre daha yüksek. bu kişilerin çocuklara karşı doğal bir empati duygusundan yoksun olduğunu da hatırlatmak isterim.
    bakıcı çalıştırıyorsanız, sadece ciddi kişisel veri doğrulaması yapmak yetmez, evde paraya çevrilebilecek değerli tek bir eşya bırakmamalısınız, ayrıca hırsızlık sigortasının evde çalışan hizmetlilerin fiillerini kapsamadığını bilin.
    bakıcıyı işe yeni başladığında çocukla evde yalnız bırakmayın. birkaç ay (hafta demedim ay; o kişiyi tanıyıncaya dek), evde çok yaşlı olsa bile başka birisi bulunsun.
    kısacası bırakın çocuğa iyi bakmayı, sizi soyup soğana çevirmeyecek bir bakıcı bulmanız, büyük kentlerde büyük şans.
    bulaşık deterjanı, küçük ev eşyaları, giyecekler, yiyecekler, cüzdandan para tırtıklama, bebeğin nazarlığını yürütme gibi şeylerden söz etmiyorum, onlar allahın emri, kaçınılmaz, şeytana uyup da yapmayan yok gibi birşey zaten. işin tuhafı, buna tepki gösteren anne de yok gibi. hadi servet düşmanısın ev sahibesinin cüzdanından yürüttün, eve gelen gündelikçinin cüzdanından para yürüten ahlaksızları gördü bu gözler. inkarı seçiyor insanlar. taa ki büyük hırsızlığa sıra gelinceye dek. yapmayın. çalana göz yummayın. çalmak kişilik meselesi, küçüğe el ata, büyüğü cebe indirmekten de çekinmeyecektir, siz cesaretlendirdiniz ne de olsa.
hesabın var mı? giriş yap