çocuk gelin

• “15 yaşında evlendim. korkunç bir şey. kız istendiği zaman derler ki yaşı küçük olsun, eğitelim. mesela ben erkeklerin önünde ayağa kalkıldığını bilmiyordum. bilmediğim için ilk tokadımı yedim. 16 yaşımda oğlumu kucağıma aldım. 23 yaşındaydım, eşim vefat etti. hayatımda değiştirmek istediğim tek bir şey var, o da babam.” ((bkz: diyarbakir) -(bkz: zehra))
  
  yitik ailelerin, yitik çocukları.
• abdullah gül de evlendiğinde 30 yaşında doktora yapmış br öğretim üyesi idi, hayrünnisa gül ise 15 yaşında bir çocuk gelin idi. bu olayın eğitimle ilgisi olmadığını düşündüren örnek.
• bir türkiye gereçeği. türkiye'deki çocuk gelin oranı tanzanya ve zambiya gibi afrika ülkeleriyle aynı orandaymış.
  içimi acıtan bir söz bir çocuk gelinden gelmiş..
  kendisinden 20 yaş büyük biriyle evlenmiş 14 yaşındaki hanife'den,
  
  " benim büyük hayallerim yoktu zaten, ama okuma yazma bilmeyi isterdim"
  
  söz bitti..
• sağ baştan say! dört, altı, yedi.
  
  bir arkadaşımın evinde boynunu bükmüş bekleyen menekşeyi sulamaya giderken gördüğüm üç kız çocuğunun yaşları. muhabbetleri dikkatimi çekince ister istemez yaşlarını sorunca söylediler.
  
  en küçükleri "biz ne zaman evleneceğiz?" diye sorunca ortanca olan "lisede evleniriz herhalde." dedi. yedi yaşında olan büyüklüğünü kanıtlamak istercesine "evleniriz tabii." dedi, "on beşinde evlenir insan." dört yaşında olan altta kalmak istemedi, "daha küçük gelinler de oluyor." diyerek topa girdi. ben de yaşlarını öğrenip apartmana girdim.
  
  yılların isa'dan sonra iki tane bin bir tane on dört olduğu zaman, uzak bir ülkenin kentlerinin başında, muhalif zenginlerin oturduğu yeni bir mahallede, yaşlarının toplamı bile reşit olmayan üç kız çocuğunun evlilik hayali kurduğu bir bahçe varmış.
  
  menekşeyi suladım, henüz çiçek açmamış. sahi, menekşeler ne zaman çiçek açar? açınca mor olur herhalde. mor menekşe, mor çatı, kadın, şiddet, çocuk, gelin.
  
  patriarka ölmedi, kalbimizde yaşıyor. zaten çiçek açmadan solan menekşelerin ülkesinde hep kötü şeyler uzun yaşarmış.
• 7 yaş fetvası vermeye kalkan çıktı ya geçen gün, bir de uyarıyor "adet olmadan birleşmeyin ama sağına soluna sürtebilirsiniz" diyor iyi mi...
  ınsanın milyon türlü halini görmüş ve daha okyanusta kum zerresine şahit olamadığımı bilen biri olarak arzulayanını kınamıyor, kızmıyor ve yadırgamıyor olsam bile yine de soğukkanlılıkla itlafından yanayım.
  peki bu zihniyetteki çok hücrelinin imhası aşamalarında organlarını ihtiyaç sahibi hastalarda kullanmalı mıyız?
  konu hakkında kafamı kurcalayan, tartışmaya açık yegane şey bu...
• keşke ben olmasaydım dedirten kavramdır.
  
  hayır, ben çocuk gelin falan değilim.
  
  annem.
  
  nişanlandığında 12 yaşındaymış.
  
  evlendiğinde 14.
  
  en büyük kardeşimi doğurduğunda 15.
  
  beni doğurduğunda 30 yaşındaymış. tekne kazıntısıyım yani.
  
  mutlu bir ailemiydik? çok şükür.
  
  evlilik, nişanlılık gibi konular üzerinde annemle konuşurken anlatmıştı.
  
  annem evlenip baba evinden gittikten sonra bir köşeye sakladığı oyuncak bebeği bulmuşlar. oyuncak bebek...
  
  'geldiğimde oynarım' diye saklamış.
  
  bir yıl sonra kendi bebeği ile gelmiş aynı eve...
  
  annem daha geç yaşta evlenmiş olsaydı muhtemelen ben dünyada olmayacaktım.
  
  mutlu bir hayatım olmasına rağmen diyorum ki, 'keşke ben hiç olmasaydım da, annem oyuncakları ile oynayabilseydi.'
  
  bazı hataları telafi edemezsiniz.
• çocuk gelin diye birşey yoktur. öldürülen evlatlar vardır, sapık adamlar vardır, öküz ana-babalar vardır.
  ama çocuk gelin yoktur.
  tinetsiz herif vardır.
  ama çocuk gelin yoktur.
  çocuktur..oyun oynar, koşar, ders çalışır, uyur, gülümser kocaman meraklı, tertemiz gözleriyle.
  çocuk gelin yoktur.
  hayvanoğlu hayvanlar vardır.
• düğünlerde yakın akrabanın, eşin dostun kızının gelinlik giyerek şirinlik muskası gibi salındığı ortamların aksine; doğal süreçte yaşaması gereken çocukluğu, genç kızlığı elinden alınan üzerine zorla biçilmiş kadınlığın altında ezilen yok olan birden bire büyümeye mahkum edilmiş suistimal edilmiş talihsiz yavrucaklar.
• https://www.facebook.com/mevlanatesetturgiyim/
• (bkz: ünzile)