çocuk gibi
-
içinde saflık olandır, herkesin aradığı, zaman geçtikçe de asla bulamadığıdır..
-
hesapsızdır ve de kitapsızdır, olduğu gibi görünür "o" ama göründüğü gibi olmaya çalışmamıştır asla..
-
yaşının olgunluğuna erişememiş.
-
yemekten önce çikolata yiyendir...
her sabah 10 dakika daha fazla uyumak isteyendir...
inatçıdır, mızıkçıdır, sabırsızdır...
yası ilerlese de büyümeyendir... -
-
çocuk gibiydi gözleri. gülerken mi daha çocuktu, hüzünlüyken mi yoksa kızgınken mi bilmiyorum. hep çocuk gibi bakardı. çocuk gibi de konuşurdu çoğunlukla. en büyüdüğünü sandığı feleğin çemberinden geçtim ayakları yaptığı anlarda bile gülümserdim, çocuk sevgilim derdim içimden. sonra sıkıldı çocuk rolünden sanırım, gitti benden ve çocuk gibi bi kız buldu. o şimdi ona benim baktığım gibi bakıyo artık.
çocuk gibiydi o. içine işlemiş ki benle konuşurken hala öyle olabiliyo. son konuşmamızda "beni arada bi özle olur mu? " dedi. çocuk işte, onu arada bi özlemek ne demek ki? o gittiğinden beri sanki onu özlemediğim tek bi an olmuş gibi.
çocuk işte... keşke hep çocuk gibi kalsaydı, hep çocuk gibi temizliğiyle; keşke hep çocuk gibi olsaydı kirlenmeseydik ikimiz de... -
derin esmer'in bir ismindeki albümünde yer alan beşinci şarkıdır. yıllar sonra ilk albüm dinlemede geçemediğim şarkıdır. kadıköy'dür, zihni müzik'tir, bırak zaman aksın'dır. büyüyen derin esmer isimli adamın uzun ama keyifli bir yolculuk sonrası farkedilen şarkısıdır!!
-
derin esmer şarkısı. bir albümünden.
duygulara bırakmadın kendini
kabukların kalınlaştı korkularla
oynarken ulaşılmazlık oyununu
son durakların doyumsuzluk çıkmazında
çocuk gibi hissetmek isterdin kendini
nedensiz oyunlara katılmak öylece
çocuk gibi hissetmek isterdin aslında
tutkusuz durabilmek olduğunla
zaaflar özlemleri çağırdıkça
koyulaştı karanlığı evsizliğin
koşarken ebedi tutkular peşinde
hayallerin kalkanların kaçışlarında
çocuk gibi hissetmek isterdin kendini
nedensiz oyunlara katılmak öylece
çocuk gibi hissetmek isterdin aslında
tutkusuz durabilmek olduğunla -
her cümlemi potansiyel bir değer görmekten vazgeçemiyorum. gereğinden fazla yani yaşayıp geçmekten çok biriktirmeci, ve kendi bokuna kibirle tapınan çocuk gibiyim.
özellikle ilişkilerimizin uzun erimli tutunumunda ten uyumuna, feromonlara, kimyaya çok şey borçluyuz. sırf kendimize kalsa, bilincimize kalsa çocuk gibi oynardık gerçekle. oysa gerçek, oynanmasına izin veriyor ama isterse kendini dayatıyor da. hem dış gerçekleşmeler biçiminde hem iç psikolojiler biçiminde bastırıyor.
ibisile dahili meddah'ın nitelemesiyle, sanki kolunda bozuk saat, dünyayı köyünün üstündeki tepeden izleyen bir çocuk gibidir. (bkz: ibisile/@ibisile)
"nasıl oldu da marangoz kiraz usta çocuk gibi ağlayıp gülen bir odun parçası buldu." carlo collodi - pinokyo
["çocuğunmuşum gibi konuşuyorsun?"
"nesin ki başka?"
"bilmem. sevgi insanı korur mu, peg?"
"korumalı. seni korumazsa tanrı'yı asla affetmem."] ray bradbury - death is a lonely business
(bkz: çocuk/@ibisile), çocukça -
hüznün bile gösteriş budalalığı! tıpkı bir çocuk gibisin. masum, şeytani, savunmasız. hepsi aynı anda.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap