• bir dönem ansiklopediler fasikül olarak alınıp tamamlanınca ciltletilirdi. bizim evde hayat, okyanus büyük sözlük(yaklaşık 10 ciltti sanırım), cem gençlik, nasıl çalışır gibi bir sürü ansiklopedi vardı.
    annem sokağa çıkmamıza izin vermezdi, en büyük eğlencelerimizden biri ansiklopedi okumaktı.
    tanım: genelde 90'lı yıllardan önce çocukluklarını yaşayanların yapmış olduğu eylem.
  • gazetelerin ansiklopedi yarışına girdiği bir dönemdi hatırladığım kadarı ile. her aile gibi bizimkiler de boş durmamış dayım dinozorla ilgili kuşe kağıda baskılı renkli ansiklopedinin kuponlarını biriktirirken teyzem temel britannica annem de tv kuponlarıyla iştigal olurdu. bir ara fanatik gazetesi de bisiklet vermişti hatta. neyse gelelim konumuza tabi her boka meraklı gününün büyük çoğunluğu neden niye nasıl sorularıyla büyüklerini çıldırtmakla geçen sabahları 6'da kalkıp hayaller kurarak kahkahalar atan bendenizin eline sesimi kesmek için dinozor ansiklopedileri tutuşturuldu.

    aman yareppi o la la. o koca ayaklı minik elli trexler, kocaman gövdesi ve upuzun boynu ile brachiosauruslar zaten uçuk olan hayal dünyamı adeta devleştirmişti. renkli kağıtlar sayesinde hayallerden hayale koşup fantastikliğin dibine dibine vurup hayali arkadaşlar da ekleyince annem kolumdan tuttuğu gibi soluğu pediatri ve çocuk psikoloğu servislerinde almıştı. 4-5 yaş arası dönemler.

    ardından bu merak hiç bitmedi ansiklopedi okumak bilgi dağarcığını genişletirken görsel zeka bilgiye ulaşma yöntemlerini de fark ettirmeden bilinçaltıma kazımıştı. şu anda önüme 10 ciltlik seri koysalar şunu bul deseler herhalde 10 saniyemi alır o bilgiye ulaşmak.

    okula başlayacağım hafta yeni ansiklopedi gelmişti eve yine kurcalıyorum, salıncakta gözlerinin içi gülen bir adam gördüm. 5.5 yaşında okumayı söktüğümden adını bir çırpıda okumuştum; atatürk.

    yeri gelmişken sonsuz minnet ve şükranla...
  • asosyal çocukluğumda çok sık yaptığım bir eylemdi. "kitabım bitti. aaaa bunlar varmış dur bakayım" cümlesiyle başlayan "aaa bi de şuna bakayım buna da bakayım"la devam eden güzel eylem. şimdi hiç bilmediğinize emin olduğunuz bir konu hakkında bir fikriniz varsa -biliyor gibi hissediyorsanız- sebebi budur. sonra yapmayı bıraktım -hâlâ asosyalim ama cahil asosyal-. ne güzel.
  • tv'de, orda burda el bilinmedik bayraklara denk gelindiğinde eski bir çocukluk arkadaşını görmüş kadar sevinme sebebi.
  • okumuş olduğu başlıklara küçük bir işaret koyarak, yıllar sonra belki bir gün yine aynı başlığa denk geleceğini ümit eden bir neslin büyümesiyle sona ermiştir. bu işi cozutup ciltlerin üzerindeki kısaltmaları ezberlemiş ve hala aklında tutabilen kurtlar da vardır: "...ber bro, bro cil, cil dau, dau ede, ede fle, fle gra, gra het, heu isa isa kar kar kri met met nük nük pir..." falan filan (bkz: küçüklükten kalma unutulmayan gereksiz şeyler)
  • arkadaşlarıyla dünya haritasında ülke bulmaca oynayanların favori aktivitelerindendir.
  • hayat ansiklopedisi vardı, ders çalışmaktan daima nefret ettim ama bunları okumaktan acayip keyif alırdım. kokusunu bile severdim. sonra biraz büyüdüğümde step çok moda bişey oldu üstüste dizer spor da yapardım bunlarla. annem ders çalış bırak artık onları derdi, gizliden okurdum o zaman da. ne güzeldi çocukluk.
  • hangi dizide, filmde nerde duymuştum hatırlayamadım şimdi ama, adam kabaca şöyle bir şey demişti; artık insanlar rastgele birşeyler öğrenmiyorlar.
    karşısındaki "google" gibi bir karşılık verdi, hani artık internet var herşey elinin altında diye.
    adamın cevabı şu; kutup yıldızını araştırırken biraz üstünde gözün kutup ayısı maddesine takılmıyor, onu da okuyup onunla ilgili birşey öğrenmiyorsun.
    aldığım cildi rastgele karıştırıp gerekli gereksiz bir sürü şeye baktığımı hatırlarım. atatürk ile ilgili bir ödev için birşeyler okurken, vasiyetini de okumuştum mesela ya da adı ile anılan bir çiçek olduğunu öğrenmiştim. daha bunun gibi bir sürü şey...
    şimdi belki her aklımıza gelen şeyi şak diye arar buluruz internette ama kısıtlı da olsa uğraştırıcı da olsa ansiklopedilerin ayrı bir havası vardı sanki...
  • ben zamanın şartlarından dolayı bu eylemi çok yapar ve bayılırdım buna ya..
    misal bi ödevimiz olurdu, araştırma yapılacaktı, şimdiki gibi bi tane ödevi 15 kişi birden copy paste usulü götürmezdi öğretmenin karşısına ''benim ödevim'' diye.
    şaka maka herkesin ödevi orjinal olurdu. tarihi bir olay, ya da bir kelime hakkında görüşlerimiz, ya da teknik bir terim açıklanacak değil mi? evdeki kocaman kitaplığımıza giderdik, alfabe sırasına göre dizilmiş ansiklopedilerden filmlerde gördüğümüz gibi parmağımızı o numaraların üzerinde ''hmmm'' diye gezdirir, uygun olanı ''hah işte bu'' der gibi çekip çıkarırdık. tek çeşit ansiklopedi de yoktu, çeşit çeşit vardı. her gazetenin verdikleri alınmıştı.

    sonra o 4-5 çeşit ansiklopedi açılıp halıya serilir, teker teker büyük bir ciddiyetle okunur, beyaz kağıt getirilir, her bir ansiklopediden farklı cümleler seçilip anlam bütünlüğü sağlanıp harika bir ödev oluşturulur. üşenilmez güzel el yazısıyla beyaz kağıda yazılır, yazılan da aynı ciddiyetle kontrol falan edilirdi.
    o bilgilerin de hiçbiri unutulmazdı haliyle. hatta ödev için araştırma yapılırken kaptırıp bayağı derinlere dalar, alakasız konuları da okumaya başlar, vay anasını demek bu da böyle miymiş falan derdik.
    bi de bunu yaparken taş çatlasın 10-12 yaşındaydık. ben kendi adıma asla sıkılmaz, şikayet etmez, zevk bile alırdım lan.

    ben üniversitede lisans tezimi hazırlarken yemin ederim bundan daha az uğraşmışımdır. şimdi şirketten hayat memat meselesi bi iş verseler, mutlaka araştır gel deseler, çeviri bile yapmaya üşenir, acaba türkçe güzel anlatan bi yer var mı yea, dur kopyala yapıştır yapıp birkaç kelimeyi değiştirivereyim de çakmasınlar diye düşünürüm.

    aslında her birimiz adam olacak çocuktuk da, teknoloji bozdu bizi.
hesabın var mı? giriş yap