• gökyüzünde bulutların üstünde dev gibi beyaz saçlı ve sakallı bir dede şeklinde hayal ederdim. (bkz: rick and morty) izleyenler hangi bölümden bahsettiğimi anlar, hah oydu işte benim için.
  • herkes gibi ben de gökyüzünde olduğunu hayal ediyordum.
    bir keresinden anneme allahı sormuştum. "biz onu göremeyiz canlı değil, gölge gibi düşün kızım" demişti. ne zaman evimize giren güneş ışığının önüne bulut geçse ve bu sayede evin duvarında bir gölge oluşsa geldi sanardım.
  • çoğunlukla erkek olarak hayal edilmiş. benim tanrım temiz mi temiz kalpli, güzeller güzeli bir kadındı. herkesi sever, korur kollardı. dünyaya güzellik katardı. gerçi ben çocukken dünyayı güzel bir yer zannediyordum, ondandı sanırım. keşke olsaydın be güzel kadın, olsaydın ve sevseydin bizi.
  • benim çocukken kafamda yarattığım tanrı şekli bildiğin zeus. uzun, kıvırcık, beyaz saçlı, 10 metre uzunluğunda, mermerden bir tahtta oturuyor, elinde ışık saçan bir asası var. onun olduğu yerde başka hiçkimse yok. etrafı alevlerle çevrili uzun bir koridorun sonunda oturup oradan herkesi izliyor ve onun tahtını arkasında başka hiçbir şey yok. anca böyle tasvir edebilirim.
  • ben edirne'deki mimar sinan heykelini allah ile özdeşleştirmiştim. camilerin arasında yaşlı, uzun sakallı, sofu bir dede.
  • bulut.

    gök tanrı inancına sahipmişim.
  • cami minaresini allah sanırdım.
  • her yerinde göz ve kulak olan kocaman bir bulut olduğunu sanırdım.
  • imamın en büyüğü olarak zihnimde canlanan bir kişi. siyah cübbeli, sakallı, gözlüklü falan ama öyle büyük ki gökyüzünden bize bakıyor diye düşünürdüm.
  • eli sopalı, yanlış yapanları çarpan, ağzını burnunu yamultan bir şey.
hesabın var mı? giriş yap