• kaşımın bittiği yerde duran bir belirgin damar sanrısı benim iz.çocukluğumun en önemli eğlence merkezi olan büyük bir kayadan düştüm ve baygın olduğumu iddia ettikleri o gün gözüm yarı açık tek farkedebildiğim annemin benim için ağladığıydı içimden sevinmistim ‘demek ki annem beni seviyor’ annemin benim için üzüldüğünü gördüğüm tek andı.o yüzden unutmam yara izini
  • sağ ayak bileğimde 2 platin
    çenem ile dudağımın arasında dikiş izi
    sol çenemde 2 platin
    göbek deliğimin üzerinde kesi izi.
    18 yaşımdan beri tüm dişlerim takma.

    hepsi bir günde oldu. ölüm gibi bir şeydi ama ölmedim.
  • sol ayağımda tarak kemiklerinin üst tarafında yaklaşık 1 lira boyutlarında yuvarlak bir yara izi. küçükken arabalara yapışırdım. yapışmak dediğim de tutunup arkasından koşmak. yine yapıştığım arabalardan biri bizi fark edince hızlandı, depar attıkça daha da hızlandı bırakıp bırakmamak arasında geçen sürede ayağım yere sürttü, o günden beri benimle.
  • ailecek toplanıp mangala gitmiştik babam bahçedeki pet şişeler yansın yer kaplamasın diye mangala atmıştı ben de o zamanlar ilkokul beşinci sınıfa gidiyorum daha. elime bir sopa aldım ateşi karıştırmaya başladım. ateşe sopayı şiddetli bir şekilde vurdum sonra ateşin içindeki erimiş plastik komple üzerime fırladı. sol kolumda aşırı bir acı hissettim ve hemen sol koluma baktım. koluma baktığımda nokta nokta kıl dokusunu gördüğümü iyi hatırlıyorum. bembeyaz et görmüştüm koluma sonra bir daha bakmadım iyileşene kadar. bu kolumda çok büyük bir iz bıraktı asla da geçmedi operasyon da geçirdim ama çok fayda etmedi.
  • köy yerinde bir bayram günü. kuruyemiş toplamaya gittiğimiz yakın bir köyden dönüyoruz. yolumuzun üzerinde ortalama derinliği 30-40 cm olan bir gölet. çocukluktan kaynaklı salaklıkla denize atlar gibi balıklama atlamıştım gölete. göğsümün sol alt kısmında hala o günden kalma taş kesiği izi durur.
  • kalbimde sızlıyor hala. izi ve etkisi asla geçmeyecek
  • kandil günüymüş, evimizdeki cam sehpalardan birine kafamı geçirmek suretiyle sol kaşımın üstünü bir güzel yarmışım. sonu tabii ki dikiş ve minik de olsa sevdiğim bir yara izi.
  • alnımda harry potter izi var. hikayesi de şöyle;
    annem koridorumuzu çamaşır suyu ile bir güzel silmişti ve duru su ile üzerinden geçemeden misafir gelmişti. çamaşır sulu zeminin üzerine direkt halıyı serdi mecburen ve ben misafir çocuklarıyla koşmaca oynarken halı ayaklarımın altından vıııjjjjjjkkk diye kaydı ve kafam olduğu gibi karşı odanın kapısının sivri yüzeyine geçti. her yer kan gölü oldu, babam bayıldı ve üstüm başım kan olmuş bir şekilde yola fırlayıp taksi aradık. o kadar çok kan vardı ki insanlar headshot yediğimi falan zannetti sanırım çünkü o gün bana dehşetle bakan insanların yüz ifadeleri hala aklımda. sonuç 12 dikiş ve güneşe çıkınca mistik bir öge gibi parlayan bir yara izi.

    kolumda da kaynar su dökülmesinden dolayı oluşmuş bir yara izi var. onun hikayesi de şöyle;
    2 yaşındayım, çok fakiriz ve yiyeceklerimizi küçük tüpte pişiriyoruz ve ben emekleye emekleye bir gün tüpün üstünde kaynayan çay suyunu olduğu gibi koluma döküyorum.kolumu kaybetme tehlikesi yaşıyorum ama ailem varını yoğunu hatta alyanslarına kadar her şeylerini satıp bir şekilde tedavi ettiriyorlar.
    sonuç, bana nereden geldiğimi unutturmayan ve gayet de sevdiğim, sağ kolda bilekten dirseğe kadar bir yanık izi.

    bir de göbeğimde soba yanığı var. onun hikayesini anlatmaya gerek yok sanırım ne de olsa hepimizin hikayesi aynı :)
  • mahallede çete kurmuşuz. çetenin terör yuvası olacak buluşma mekanı arıyoruz.

    yıl 1995 falan sanırım. yer zeytinburnu. her yer gecekondu, çayır, çimen... bir yere gidiyoruz vay efendim burası bok kokuyor. başka bir yere gidiyoruz vay efendim çetede şişman üye var oraya o tirmanamaz. aha burası nasıl diyoruz vay efendim mahalleye çok uzak.

    ehaa sikerler amk size de yer begendiremiyorum diyerek çete reisi olmamdan mütevelli kendi mekanımızı kendimiz inşaa edelim diye karar alıyorum ve çete üyelerimi iş planında örgütlüyorum. çetenin ilk anarşik eylemi ve barınma çözümünü kolajlayacak bir plan yapıyorum. en yakın inşaattan kürek, kazma ve tuğla çalarak evimizin arka bahçesine kendi yerimizi inşaa edeceğiz. 6-7 mal ikişer üçer tuğla çalıyoruz (o kadar tuğla ne boka derman olacaksa artık) bunun dışında kazma bulamayıp temel atma aletleri olarak keser ve kürek de aşırıyoruz(kuregin sapı yok ve bunlar iş bitince inşaatageri bırakılacak)

    başlıyoruz kazmaya... biri keserle toprağı kazıyor ben de kürekle çıkan toprağı alıyorum. olay çok senkronize... arkadaş keserim 5 kere toprağa vurup duruyor sonra da ben eğilip kürek ile fazla toprağı alıyorum.

    neden acele ettim bilmiyorum ama arkadaş beşinci keseri toprağa vurmamisti ki bir anda toprağı kureklemek için eğildim ve arkadaşın toprağa vurup hızla geri çektiği keser alnımın ortasına çarptı.

    anında kanamaya başladı. uçan adam sabri gibi allahhhhh nidalarıyla önce yerde yuvarlanıp aklım biraz başıma gelince eve doğru ağlayarak koşmaya başladım. kapıda babam karşıladı. noldu lan dedi şok içinde sonra cevabı beklemeden alnındaki kanamaya baktı. dikişlik olmadığına karar verince yüzümü yikayayim diye beni banyoya aldı. orada yüzümü yıkarken ne olduğunu tekrar sordu. hem burnumu sümkürüp hem ağlayarak yüzümü yıkarken çete kurup ev inşaa ettiğimizi malzemeleri -sanki inşaatcilar bize hediye etmiş gibi- inşaattan aldığımızı benim çete reisi olarak tüm bunlara ön ayak olduğumu anlattım. babam sabırla beni banyo kapısında bekliyordu. ben banyodan çıkar çıkmaz da "çete ha? reis ha? hırsızlık ha?" diyerek beni çok temiz dövdü.

    dayaktan pamuk gibi olduktan sonra odamda aynada yüzüme baktım. alnımda bir yara duruyordu. bugün kaşlarımı hala catinca orada o.
  • duygusal yara izlerimiz sayılıyor mu ?
hesabın var mı? giriş yap