• kızların suratına bakmayacağı ve asla evlenmek istemeyeceği erkek. siz kadınların sözüne bakmayın. kadınların en çok söylediği yalanlar listesinde top 5'tedir. kadınlar boş beleş muhabbet eden cahil adamları severler.

    "kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır. sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları."(mevlana)
  • eniştemdi.

    bir tane eniştem vardı; amcamdı, dayımdı, dedemdi. tek vücutta toplanmış bütün erkek akrabamdı. yeri geldiğinde babamdı, abimdi, okul hayatımdaki bütün anketlerde idolünüz bölümü yanıtımdı.

    eniştem çok kitap okurdu. günde bir gazete, haftada bir kitap, ayda bir dergi derdi. gerçi o birden fazla dergi takip ederdi; zamanında aldığı fenomen dergileri en merakla incelediklerimdendi. her doğumgünümde kitap hediye ederdi. küçücükken okuduğum pollyanna da onun kitaplığındandı, ergenken meraklandığım incil de. lisede solculuk oynarken yine onun kitaplığındaki izmler sözlüğüyle anlamaya çalışıyordum komünizmi, kapitalizmi. üniversitedeyken okuduğum mukaddime de onundu. az buz değil, yüzlerce kitabı vardı. bir gün ölürsen bana bırak bunları derdim; ne densizdim. günde 3 defa, her öğün sonrası türk kahvesi içerdi, yanında sigarasını eksik etmezdi. pipo severdi. kaçak tütün alır, bazen kendi sigarasını kendi sarardı. tam da hayalinizde canlandırabileceğiniz türden bir adamdı. evde takım elbiseyle dururdu. sabah uyanır uyanmaz bayrammış gibi giyinir, dışarı çıkarken ecevit kasketini takardı. bir romandan fırlamış gibiydi işte. nasıl anlatılır ki. en sevdiği yazar fakir baykurt'tu. yüzüklerin efendisi'ni kitaptan okumuş, film halini hiç beğenmemişti. kitaplarından sonra kitaplığında en çok yer bulan şey fotoğraf albümleriydi. gittiği her yeri fotoğraflardı. iş için gittiği bütün şehirlerin bütün tarihi yapıları kart postal gibi dururdu albümlerinde.

    iyi adamdı. fazla iyi adamdı. her tatilde onlara giderdim, bazen abimle yalnız bazen annemlerle hep beraber kalırdık ve bir gün olsun rahatsızlık duymazdı sesimizden. en çocuk, en yaramaz yaşlarımda bile bir kez olsun kalbimi kırmadı. inançsızdı. açıkça ateistim demezdi hiçbir zaman ama din konusu olduğunda ortamdan siliniverirdi. teyzem ona çok kızardı. "şu mahalleye taşındık taşınalı bir kez olsun şu camiye gitmedin" derdi. "konu komşu herkes orada ama sen bir cuma bile uğramadın; cenazene kimse gelmeyecek mahalleden". eniştem muzır adam; caminin olduğu yokuşun sonunda birahane vardı köşebaşında, "ben camiye giderim gitmesine, o kolay iş; peki senin o komşular camiden çıkınca benimle birahaneye gelecek mi" derdi. ah canım eniştem haddinden fazla insandı.

    eniştem, çok kitap okuyan erkekti. anlattıklarım roman gibi biliyorum. gözünüzde canlandırdığınızda belki de olmak istediğiniz veya o bahsedilen evlenilecek erkek değil mi. değil işte.

    bütün bunları bir yana bırakınca, koca olan yanı sıkıntılıydı. hiçbir zaman çok para getirmedi eve. yeter mi yetmez mi demedi. kazandığı yeterdi elbet ama teyzem kıt kanaat geçinmeye çalışırken eniştem sigarasından, kitaplarından, dergilerinden, arkadaş buluşmalarından, rakı masalarından feragat etmedi hiç. acaba çocukların okul kitapları alındı mı demedi. beni hiç kırmadı, belki kimseyi kırmadı ama hiçbir zaman siyasi görüşü dışında taraf olmadı. kuzenlerimin hayati kararlarında hiçbir gün onlara yön göstermedi. tartışmalarda hiç taraf tutmadı. hiç kimseyi desteklemedi veya savunmadı. hep kenardaydı. yaşamın kıyısındaydı, dalgalar ona uğrayamadı. oğlu evlenirken de, kızı boşanırken de sadece kenarda durup kitap okumaya devam etti.

    4 yıl önce vefat etti eniştem. önce kalp damarları değişti. ciğerlerinden dolayı günlerce yoğun bakımdan çıkamadı. onca zorluk sonunda sigara içmemesi gerekince bu kez depresyona girdi. kahve kokusu aldığı an aklına sigara geliyordu. çok mutsuzdu. aynı kitap, aynı gözlüğüyle günlerce kıpırdamadan aynı sehpa üzerinde duruyordu. dayanamadı, bir yılbaşı gecesi burnumuza bir yerden pipo kokusu geldi. yetmedi; zatürre oldu. hastanede mutsuzluktan öldü. bütün mahalle cenazesine katıldı, herkes ağız birliği yapmış gibi söylüyordu: "rahmetli ne iyi adamdı".

    ölmeden bir yıl önce, daha henüz hastane yolları görünmemişken bir gün beni çağırdı. " artık yaşlandım, bir ayağım çukurda. bizim çocuklara sordum evde koyacak yerleri yokmuş. bir sevdiremedim bizim çocuklara kitap okumayı. benim kitaplarıma sen sahip çıkarsın. çıkar mısın? oku ama." dedi. bütün kitapları koliledik ve hepsini bana verdi. densizlikle söylediğim şeyi ölmeden önce gerçekleştirdi. şimdi yüzlerce kitabım var eski kokan. eniştemin ellerinin değdiği, gözlerinin değdiği, kaleminin değdiği. yüzlerce eniştem var ölümsüz.

    çok kitap okuyan erkek çok iyi bir insandır. çok kitap okumak, nihayetinde, eski türk fimleri gibi, iyi olmayı öğütler içten içe. iyi insan olmak iyi koca olmayı gerektirmez. iyi baba da olamayabilir çok iyi insan. fazla beklentili olmamak lazım.

    çok kitap okuyan erkek olsa olsa çok iyi bir enişte olur. takım elbiseli, ecevit kasketli, sigara sarısı bıyıklı, türk kahvesi kokulu.

    o enişte de bir gün gider.

    ve bazen geriye az tütün, çok kitap ve kahve kokusu kalır.
  • einstein'ın konu ile ilgili güzel bir tespiti vardır;

    "belli bir yaştan sonra kitap okumak, zihni onun yaratıcı özelliklerinden saptırır. çok kitap okuyup da, beyninin çok azını kullanan herhangi biri, düşünmenin tembel alışkanlıklarını edinir. tıpkı vaktinin çoğunu tiyatroda geçirip, kendi hayatını yaşamaktansa, başkalarının hayatını yaşamaya özenen birisi gibi..."

    marifet çok kitap okumaktan ziyade, nitelikli okumak ve okuduğunu sorgulamak olsa gerek..
  • sadece askerde 5 ayda 20 kitap bitirmiş biri olarak söylüyorum (evet biliyorum süperim hıhı) türk kızlarının sikinde olmayan erkeklerdir.. askerliğimi kitaplık rafı olarak yaptım evet..
  • buyrun benim!!

    işyerinde kitap okumaya fırsat bulduğu nadir zamanlarda "lan aq allame mi olacak başımıza" tepkisi ile karşılaşan ve bir önceki vardiyada çalışan elemanın dedikodusunu yapmaya davet edilen kişidir aynı zamanda.

    ama eve dönünce, kızının tutunamayanlar kitabında not tuta tuta 300+ sayfaya geldiğini gören erkektir de aynı zamanda.

    kazmalara göre farkındalığı artmış insan evladıdır.

    geleceğe edit: "düşünmeğe değecek" kadar türkçe yazma becerisine sahip erkektir aynı zamanda.
  • genellikle kız arkadaş bulmada zorlanırlar, asosyal eğilimlidirler, kolay anlaşılmazlar, kolay anlarlar, iletişimleri düşük , ama birikimleri fazladır.

    (bkz: kendimden biliyorum)
  • "hobilerim; boş zamanlarımda müzik dinlemek, gezmek, kitap okumak..."

    en azından şu yukarıdaki cümleyi etmez. he yavrum, he canım, gaydir.

    bir de bu adama aşık olunmamalıymış. insan gibi muameleyi kendine layık görmeyen, her daim aşağılanmayı seven, dayak yeyince "ama beni seviyür yea" diyen, kendi gibileri ile bir araya geldiği zaman iki lafından biri "erkek" olan kezbanlar bu adama aşık olmasın zaten. çileden çıkabiliyoruz sonra çünkü.
  • kitap okumayla kızlar arasındaki bağlantının sıkça dile getirilmesinden rahatsız olan erkekler belki de. bir erkek kitabı sadece kendisi için okuyor olabilir. bilgiye açlığından mesela. ya da benim gibi tuvalete kitap, dergi olmadan giremeyen biri de olabilir..

    öte yandan, madem ki böyle bir algı var olayı kadınlar açısından değerlendirelim. bilinenin aksine kısa vadeli ve fazla alkol içeren ilişkiler için konuşmak gerekirse; gayet dolu ve hoş bir ses tonu ve vurgulamayla konuşuyorsa eğer erkek, masaya porsche anahtarlığı atan muhabbeti beş para etmez bir adamdan daha fazla etkili olabilir yeri gelir. çünkü kadınlar güzel muhabbeti sever. ama boynu fularlı entel sikkoluğunda değil. doğru tonlamayla, karşıdakinin zevklerine hitap eden konuşmalar, hatta bunun ötesinde kişinin kendi zevklerini ustaca anlattığı konuşmalar.. zira çok kitap okuyan erkeğin sofistike zevkleri, çoğunu henüz parası olmadığı için yapamıyor olsa bile hayalini anlatması da kadının aklını başından alır. çünkü karşınızdaki de en nihayetinde insandır. ve insanlar çok doluyken insana dair olan şeyleri dinlemekten, kendilerini dolu bir insana açmaktan çok fazla keyif alırlar.. en aptal kadının bile duymak isteyeceği şeyler vardır. işin şu kısmı doğru, çok kitap okuyan erkekleri türk kızlarının sıkıcı buluyor olabileceği ihtimali yüksek. ancak hayatınızda bir şekilde yabancı kadınlarla sohbet edecek kadar yabancı diliniz varsa ve bir de doluysanız, türkiye'de göremeyeceğiniz güzellikte kadınlarla sabaha kadar okuduğunuz kitaplardan bahsedip sevişebilirsiniz de..

    kitaplar ve kadınlar genelleme yapılamayacak kadar çeşitlilik arz eder. her ikisinin de güzel ve dolu olanları mutlaka vardır..
  • bir roman kahramanına aşık olur, sonra başka bir roman kahramanıyla onu aldatır.
  • çok sağlam bir entelektüel birikime sahiptirler. çoğunlukla ukaladırlar. bilmenin sarhoşluğu içindedirler. çok alakasız, çok farklı konular hakkında yorum ve bilgi sahibidirler. kaderin bir cilvesi olarak yalnızdırlar. bu yalnızlık ya kitaplara duyulan sevginin bir sonucu ya da kitaplara yönelmenin bir nedenidir. dünyayı gözlerinden vasat olarak görürler. kitaplardaki ahengi ararlar. bu onları daha çok kitap okumaya iter ve böylece iyice asosyal olurlar. günlük hayattaki konuşma şekli güzel ve ahenkli olmasa da istedikleri zaman mükemmel bir şekilde, vurgularla ve ağır bir ciddiyetle konuşabilirler. karakter ve düşünce değişimine girme becerileri vardır. kalıplaşmış düşünceleri azdır.
hesabın var mı? giriş yap