• hayatla ilgili kurabildiğim en net ve kesin cümle. bir anda insanlar gidiyor, bir anda geliyor. yıllar geçiyor anlaşılmıyor. sonra denk geliyor güzel şeyler oluyor, olmuyor çok üzülünüyor. ne istediğin hiç bilinmiyor, sarılsam bırakmasam dediklerin oluyor. dualar var, insanlar ölüyor. çaresizlik var. yetememek, yılgınlık. sonra yokmuş gibi davranmak, vücut refleksleri, ayakta kalma içgüdüsü. sevgi var, mutluluk. çok şeyi aşabilen, hepsinin üstünde sevgi. çok saçma. çok saçma.
  • size cok sacma bi animi anlatayim.

    gecen londra'ya gidiyorum. ulan bu da dunyanin en artistlik cumlesi olabilir ya. "gicin lindra'yi gidiyirim" sanirsin ki kralice ozel olarak davet etti. neyse, konumuz o degil.

    ucaga binecegiz. karsimda bi anne ve kizi. kiz 18, tas catlasa 19 yasinda. ozelligi yasinin tas catlasa 19 oldugu degil, surekli aglamasi. ama oyle boyle degil hickira hickira agliyor. dedim heralde biz havaalanindayken kiyamet koptu herkes oldu. sonra biraz kulak misafiri olunca alex'i, ona degmeyecegini falan duydum. kizin babasi aykut kocaman degilse bu muhakkat bir erkek meselesiydi. kiz ve annesi yer yer turkce yer yer ingilizce devam ettiler. yolculuk sacma sapan sebeplerle 10-12 saat surdu ve kiz gorebildigim kadari ile o sure boyunca agladi. dedim annesi de sabirliymis. zaten yolculuk berbat gecmis, bir de yaninda surekli alex diye aglayan kiz var...

    londra'da 5. gunum (havalara bak), bir italyan restorantinin bar taburesi diye tabir edilen yerde oturup yemegimi yerken bir yandan da italyan garson ile sambuca kokteyli yapmanin inceliklerini tartisiyorum. sonra barda yanima iki kisi oturdu. bi baktim ki bu anne ile kizi. koskoca londra, boyle bir rastlanti olamaz. cok sacma.

    kizin annesi inglizce olarak bana yemek guzel mi diye sordu. aslinda bu soru da oldukca sacma, sanki kendi yapti, neyse. ben de turkce olarak ingilizce konusmaniza gerek yok ben sizi taniyorum dedim. aaa nerden falan derken dedim biz ayni ucakta geldik. "aaaa, uuu" seklinde sasirmalardan sonra dedi ki kizim da yolda hep agladi. "biliyorum amk" diyecektim ki bir an medeniyetin besigine yakismayacagini dusundum. "kizimi erkek arkadasi aldatmis, ne onerirsiniz?" diye sordu. dedim valla yapacak bir sey yok yeni birini bulacak. 40 gun falan surer boyle. ask doktoruyum sanki tecrube konustu amk. kiz da ben oyle diyince bi umitlendi 40 gun sonra duzelecek mi diye. anne-kiz bu 40 gun isini sevdiler. sanki o an dunyanin en mantikli seyi 40 gun bekleyince her seyin duzelecegi dusuncesi oldu. aslinda o da baya bi sacma:)

    sonra benim alevli sambucali tatlim geldi. ben bunu bi guzel yedim. kizla annesi tatlinin videosunu cektiler. simdi dusundukce aninin neredeyse her ani sacma. sonra benim biraz karnim agridi affedersiniz restorantin tuvaletine bir guzel sictim. dondugumde kalkiyorlardi, vedalastik. 40 gun sonra nolacak acaba, merak ettim.

    cok sacma.
  • biri oldukten sonra soylenen "isiklar icinde uyusun" temennisi cok sacma degil mi ya? bu bana bir iyi niyet gostergesinden cok beddua gibi geliyor. adam olmus gitmis benim kafamda gozune surekli isiklar gelen rahatsiz bir sekilde saga sola donen biri canlaniyor.

    bu dunyada isiklar icinde uyumaktan ne zevk aldin da diger taraf icin de bunu temenni ediyosun? ne bileyim iki elham oku, istavroz cikart, birak rahat rahat uyusun adam.

    cok sacma!
  • - sezen aksu'ya ulkece duyulan asiri sevgi & saygi cok sacma. hani bir unlu olunce derler ya kiymetini bilemedik diye, sezen aksu icin boyle bir sey diyecek cikarsa ve ben yasiyor olursam simdiden soyleyeyim agzina kurekle vururum. bu ulkede yasarken hakki degerinden bile fazla verilen tek kisi olabilir. neden bu kadar abartilmis en ufak bir fikrim yok.

    - bakiyorum, dinliyorum sesi oyle guzel degil. muhtemelen sarki sozleri guzel deniliyor e bu ulkede fikret kizilok diye bir adam vardi ve bugun kimse dogru duzgun tanimiyor bile. demek olay ne sarki sozu, ne de ses. "ama cok icten soyluyoooo" azer bulbul de bence baya icten soyluyordu. hele hadi git yat diye bir sarkisi var abimizin, dinleyince insan korkup yataga giriyor. kesinlikle daha etkileyici.

    - kadina minik serce deniliyor, her seyden once kendisi hic minik degil bu konuda anlasalim. cok sacma. bir de serce dedigin hareketli olur. ben sezen aksu'yu yururken bile gormedim sanirim. gozumde canlanan ayakta sarki soyleyen bir kadin. manasiz.
  • gecen fairy diye bir deterjan markasinin reklamina denk geldim. denk falan gelmedim aslinda en az 10 kere izlemek zorunda kaldim. bu marka diyor ki fairy ile normal bir deterjandan 2 kat fazla tabak canak yikayabilirsiniz. ama gel gor ki reklam cok sacma.

    bir deney duzenegi kurmuslar. sira sira bir suru ozdes oldugu iddia edilen tabak. bir de iki sira yapmislar ki kontrollu deney olsun. bir siraya fairy dokuyorlar bir siraya da diger yavsak deterjan markasindan. iddia su; her tabaga esit miktarda detarjan dokerek hangisinin daha etkili oldugunu gorecegiz.

    her tabaga damla damla deterjan dokuyorlar. fairy her tabagi cillop gibi yaparken diger yavsak deterjan basta fairy gibiyken sonralarda neredeyse bir hic oluyor. boylece fairy'nin etkili oldugunu anliyoruz.

    ulan boyle sacma bir deney olabilir mi? esit miktarda dokuyorsan her seferde ayni etkiyi gostermesi lazim. hatta esit miktarda doktugun icin ayni zamanda bitmesi lazim deterjanlarin. tek farkin cozdukleri miktar olmasi lazim ama oyle degil. bizim yavsak detarjanin etkisi azaliyor nedense zamanla. kimyasal yapisi mi degisiyor lan bekleyince?

    yer mi bunu anadolu cocugu? ben yemedim valla. cok sacma.
  • - ise gitmek icin yola cikip trafik kazasi gecirip bas donmesi ve kusma sonucu hastaneye gidince cekilen mr sonucu doktorun "beyninde tumor var" demesi dunyanin acik ara en sacma olaylarindan biri. ulan sabah cikmissin hicbir sey yokken ise gitmeye, aksam ise olecek miyim veya acaba kanser miyim diye dusunuyorsun. filmde olsa "hastir" denilen sey bunlar sonucta.

    - bunun sonucunda hastanede yatma, bir suru serum, tek basina yuruyememek son derece sacma. kan vermekten bile cekinen kisinin kafatasinin acilip ameliyat olmaya karar vermesi onun icin sacma ama aslinda mantikli.

    - ameliyata doktorun yaninda tipa bakis acisi "ben ilac kullanmam yea sacma" diyen ev arkadasinin da girmesi aslinda muhtesem sacma ama guzel. (bkz: #35834262)

    - hastanede yatma surecinde yakin veya yakin olmaya cabalayanlarin gelip "cok iyi dusun tamam mi bence hicbir seyin yok, cok iyi olacaksin!" diye moral vermeye calismasi yine asiri sacma. ulan yatan kisi o! sen gidip eve yemegini yiyeceksin, tv'de sacma sapan dizi izleyeceksin, duzenli bir cinsel hayatin varsa seviseceksin. sana demesi kolay.

    - beyin ameliyati basli basina sacma bir olay. kafatasi diye bir sey konulmus ve bunun acilabilir bir kapagi yoksa demek ki acilmamasi icin tasarlanmis. bunu acip jole gibi oynamak neden? acmadan beyin sorunlarini cozecek bir sistem olmali.

    - tum bu yasanan zorluklar sirasinda bahsettigim yakin olmaya calisanlarin samimiyetsiz davranislari berbat sacma. yakindakilerin bu donemden sonra daha yakin olmasi ise asiri mantikli.

    - 2.5 cm'lik bir et parcasinin tumor diye adlandirilip insani oldurebilecek bir hucre toplulugu olusturabilmesi ve hemen alinmasi da mantiksiz. insan vucudu bu kadar hassas olmamali.

    - her insanin olecegini bilmesi ama doktorun ona olme olasiligin var dediginde tukenmesi oldukca ilginc. adam aslinda bilinmedik bir sey demiyor ki. sanki ilk defa duyuyor olecegini.. ama iste o is oyle olmuyor ne yazik ki, insan hakli...

    - son olarak, dunya uzerinde o kadar kisi dururken beyinde tumor cikan kisinin siz olmasi cok sacma geliyor. cunku bakiyorsun televizyona o kadar bozuk beyinli var ki "tumor kotu bir seyse bunlarda olmali, bunlarda yoksa demek ki tumor iyi bir sey bende kalsin" diyorsun. sonra arastirinca bunun maksimum bir metin senturk esprisi olabilecegini kabullenip tumorun zeka ile bi alakasi olmadigni anliyorsun.
  • - insanlarin bazi kelimelere dili donmez tamam anlarim ama bir insan "hangi" kelimesini nasil yanlis soylemeyi basarir bunu aklim almiyor. bunu basaran mutesem insanimiz, benim cok sevdigim sansal buyuka. "hangi" yerine "hanki" diyor ya, orada dunyanin en mutlu insani olup adeta bono gibi kahkahayi basiyorum. cok sacma ama oyle.

    "gectiiiiik. peki kaptan sen ne dusunuyorsun?"
  • - gunluk hayatta kullandigimiz, kullanmak zorunda birakildigimiz en sacma esyalardan biri kesinlikle semsiye. ustlendigi rol ve onemi yuksek ancak kapasitesi, gelismisligi de ayni oranda dusuk. temel fonksiyonu yagmurdan korumak olmasina ragmen tam olarak onu bile beceremez, ruzgar cikinca sapitir, bir ahtapota donusur, kirilir, 2 kisilik hic degildir. kapali bir ortama girince nereye sokacaginizi bilemezsiniz, damlalar akar, icerisini de berbat eder. mesela siz hic dolmusa binecekken semsiyesini bir yere sokusturmaya calisan insanin dramini gordunuz mu, yasadiniz mi? hayattaki en talihsiz anlardan biri. kapali ortamlarda kolayca unutulmasi, kaybedilmesi bile dandikliginin bir gostergesi aslinda. insan kurtulmak icin kendini sartliyor bence.

    nasil canlilarda evrim diye bir sey varsa teknolojide de boyle bir sey mevcut. ilk bilgisayarlarla su an kullandiklarimiz mesela ayni mi? degil. semsiyeye bakiyorsun, tas devrinde de varsa tek farki belki o zaman tastan yapilmistir diyorsun. hic mi gelismez su dandik sey!

    bir de gote girince acilmaz derler. onu denemedim.
  • cidden bazi seyler cok sacma. mesela kisa kisa bir takim sacmaliklarin uzerinden gecelim:

    - 2013 yilinda hala sabri'nin futbolu ile dalga gecen insanlarin olmasi sacmaliktan ote gecti artik.

    - firmasini unuttugum bir reklam diyor ki "biz kadinlar nasil hissedersek oyle giyinmeyi isteriz/severiz" oyle bir sey iste tam hatirlayamadim. ulan hadi biri boyle bir replik yazdi da kimse "kardes sen ne diyorsun?" diye sormadi mi? "bugun sinirliyim o yuzden sinirli bluzumu giyecegim!" diyen biri gordunuz mu hic? boyle biri varsa o kisi zaten bastan asagi sacma.

    - yillardir bize yedirilen "turkiye bati ile dogu arasinda sikismis bir sentez" fiyaskosu. yok arkadasim oyle bir sey. turkiye avrupa ulkesi degil, hatta bildigin dogu ulkesi. benim icin avrupaliligin kistasi evsiz gitaristin stairway to heaven calip dilenmesidir. evet bu kadar da sig bir bakis acim var.

    - insanlain dogaya duydugu asiri baglilik da bana garip geliyor. doga dedigin sey bortu, bocek, ari falan. tamam piknige git, yuruyuse git bunlar guzel seyler de dogada uzun sure kamp yapmak, yasamaya calismak neden? adam gelisime dusman. ne guzel evler var bak yatarken gote otun bokun degmedigi. bak zaten adam into the wild filminde gordugumuz gibi denemis, olmamis. gerek yok. bok yoluna gitti gencecik cocuk.

    - serdar ortac'in hala muzikten, baris ozbek'in futboldan para kazanabiliyor olmalari da ilginc. serkan kurtulus'un 5 yil galatasaray kadrosunda bulunabilmesine hic deginmek bile istemiyorum.

    dusununce ne cok sacmaligin icerisinde hayatimiz geciyor ya.
  • bugun, ismini vermiyim unlu oldugu dusunulen bi donerciye gittik. aboooo, bi ovguler yargilar havada ucuyo. dedim heralde garsonlar gelip elleriyle yedirecek sonra sirtimizi sivazlayip gazimizi cikartacak falan. gittik, onumuze lezzetli sayilabilecek bi tabak doner iki kasik hacminde de salata geldi. yedim mi yedim, ama bu ilgi alaka niye lan? bu olayi hemen bi noktaya baglamaliydim ve bagladim da.

    bizim memlekette yemege yuklenen anlam cok sacma. bir porsiyon doner maksimum ne kadar lezzetli olabilir ki beni evimden bilmemkac km oteye surukleyebiliyor? nasil hadsiz bir doner ki bu, bu sicakta kendini cok onemli bir seymis gibi pazarlayabiliyor?

    yemek o kadar da onemli bir sey degil dostlar. kendimize yeni ugraslar bulmaliyiz, belki bilardo...
hesabın var mı? giriş yap