• yapacak bir şey bulunamadığı ya da hayattan zevk alınamadığı dönemlerde insanın yoğun şekilde hissettiği.
  • çok kötü bir durumdur çok sıkılmak; peki sadece sıkılmadığımızı, "çok" sıkıldığımızı nasıl anlarız dersiniz? sıkılınca yapıp da sıkıntımızı giderdiğimiz şeyler çok sıkıldığımız zaman işe yaramaz. o yüzden, sıkılınca hemen sıkıntıyı gidermek gerekir. yoksa maazallah çok sıkılırsak eldeki araçlarla sıkıntıyı gideremeyiz.

    bu bir bunalım periyodudur. tabii çeşitli nedenleri ve dolayısıyla da çeşitli versiyonları vardır, mesela içinde bir sıkıntı olmak bunlardan biridir; ama genellikle olası bir kötü olayın habercisi gibi algılanır. ama bu başlıktaki çok sıkılmak, basitçe çok sıkılmaktır, bunalmak, başka birşey yapmak istemek ama ne yapmak istediğini bilememektir.

    bu nedenle de çözümü zordur; çünkü sıkıntı yoğunluğu arttıkça çözüm bulacak veya uygulayaack enerji azalır. en kestirme yoldan kurtulma çaresi de insanın kendini sokağa atmasıdır (bkz: sokağa çıkmak) ; en azından dikkatimiz biraz olsun dağılır. ama zaten çok sıkılıyorsak ona da "canım istemiyor" deriz ve diğer olası çözümler gibi bunu da işlevsiz kılarız.

    o yüzden, yukarıda da belirtildiği gibi, sıkılınca, çok sıkılmayı beklemeden hemen sıkıntımızı gidermeliyiz. ayrıca erkek veya evli değilsek çok sıkıldığımızı, hatta bazan sadece sıkıldığımızı bile herkese söylememeliyiz çünkü halk arasında "canı sıkılan kız koca arıyor demektir" şeklinde ruha indirilen bir balyoz etkisine sahip bir atasözü de mevcuttur.
  • çok sıkılmak,boş zaman fazlalağından kaynaklanan bir durum olmayıp, çok çalışmaktan doğan bir nur topu da olabilir. bu sorun, küçükken masa altında oda kurma, incir ağacından düşme ya da bahçedeki taşlar ile beş taş oynama olarak çözülmüşse de, amaçsızlık içindeki yaşlanan kişi, sadece iş olsun diye edindiği iş, iş olsun diye edindiği eş yüzünden de bu duyguya gark olabilir. zira iş de eş de, kendinden beklenen parlak gelecek de umurunda değildir. o parlak olmayan biri olmayı tercih ediyorsa bırakınız olsundur, çift kaşarlı tostunu yerken kaşarları uzatıp buna gülmek istiyorsa bırakınız gülsündür, sabah erken kalkmak istemiyorsa bırakınız uyusundur. tekrar incir ağacına çıkmak ya da masanın altında yeni kızılderili çadırı inşa etmek 'çok sıkılmasını' engelleyecekse, izin veriniz masanızın altını kullansın. zira sıkıntı gibi eğlence de bulaşıcıdır.
  • (bkz: baymak)
    (bkz: bay gelmek)*
  • sozlukte sacma sapan gereginden uzun takilmaya neden olabilir...
  • sozlukteki abuk sabuk entry sayısının ani artışına sebebiyet vermektedir. (bkz: kendimden biliyorum)
  • bu bok dünyanın yalnızlaştırdığı bireyinin kaçınılmaz sorunu. sıkılırsın. sıkılırsın sıkılırsın. beklemenin kendisi artık bir anlam ifade etmektedir. neyi beklediğini de bilmezsin. bu yüzden de önüne çıkanın içinden seçer tüketirsin. tüketsen de tüketmesen de sıkılmaya devam edersin. neyi bekliyosun kardeşim? neyi? akıl almaz bir sevgiliyi mi? asla yaşanamayacak bir aşkı mı? yok hayır ondan umudu kestiysen mutluluğu mu? mutluluk dediğin nedir ki? bi tanımla bakıyım, içinde en ufak bi tüketim geçmiyosa neyim! hadi geçmiyor? öyle bir mutluluk var mı bu dünyada? mutluluk dediğin zaten bu sistemin bir ürünü, olmayan bi şeyi arayacaksın ki onun için sürekli çalışasın. öfff...
  • ne yaptıgını ve yapıcagını bilememek..!

    (bkz: offfff hayat mı lan bu)
  • mezuniyet sonrası herhangi bir işe girilmemişse ve evde boş boş oturuluyorsa ilk bir ay içinde insanı çıldırtan hadise. sonrasında duruma alışılmaya başlanır ki bu daha da fenadır, çünkü alışılan durum tembelliktir. (bkz: oblomov)
  • daralmak yahut darlanmak ile de açıklanabilir. ağlaklığı da beraberinde getirmesi kuvvetle muhtemeldir. birşey yapıp yapmamakla pek ilgisi yoktur geleceği varsa gelir, neşesiz insana daha çok gelir hatta. insan genellikle başka bir zaman diliminde gibi olur. bir de yolclulukta olur bu.
hesabın var mı? giriş yap