esas vurgu
hangi vektöredir, bilinmez: belki ikisine birdendir..
çok söz yalansız olmaz diyerek tüm bürokratik mevzuatlar, uzun bilimsel makalaler, hatta bazı aşk şiirleri
töhmet* altında bırakılıyor..
gerçekten de çok konuşan insanların bağlı oldukları tekstte bazı
gerçekdışı noktalar bulunduğu sıklıkla vakidir. yani en azından bir gerçeğin bu kadar uzun savunulmaya ihtiyacı olmaz. ama bir de
keyfe keder sohbetler var. orada
bilakis çok laf prim yapar, belki insan ömrü bu kadar lafın kapsayacağı bir zaman dilimini alt kümesi yapamayacak kadar kısa: o yüzden buna sigorta olarak kullanılıyor bu atasözü..
çok malın yalansız olmayacağını ise durumu iyi olanlar, servet düşmanlığının
halk arasındaki kurumsallaşmasına bağlar. öyle ya da böyle bir atasözü bugüne kadar gelmişse onu canlı tutan dinamikleri es geçmemek lazım..
belki vaktin birinde,
saat bir kere kurulur diye bir atasözü vardı. yani her işle ilgili baştan plan yapmayı özendiren.. ama tutmadı. insanlar değişken koşullar içinde
b planı c planı derken sapıttılar, bu önerme de atasözü mezarlığına atıldı.. bilemeyiz...
büyük plazaların,
görkemli şatoların ya da dev holdinglerin gölgesinden geçerken mırıldanırsınız bu atasözünün etkisiyle:
böyle bir şey haram mal yemeden yapılır mı kardeşim?
yapılmaz. insan ömrü vefa etmez ki.. babadan kalmış olabilir, ama onun da menşeini bilemezsin,
herkes öldü.
adam bakıyor bi
iş kuleleri'ne, bir de kendi evine..
birinin sadece camlarını temizlemek için günlük harcadığı para, adamın evinde yapılmayı bekleyen
pimapen'i defalarca alır.. tamam biri dev bir kurum, diğeri şahıs: ama o sırada bundan kime ne?
o da öyle düşünüyor:
haram mal,
helal mal..
tabii çok laf sarfederek haram malını katlayanlar bu atasözüne yansıyan iç geçirmenin
ana hedefi.
ama onları da bulamazsın ki,
hemen laf kalabalığına getirirler seni..