• iktidara yakın baroların kurulması, bu barolara imtiyazlar tanınıp diğerlerinin işlerinin zorlaştırılması, hakim ve savcıların bu barolara bağlı avukatlardan çekinmeye başlaması, elveda hukuk, elveda adalet, elveda avukatlık. tabi ki çoktan gömülmüşlerdi toprağa. bu da üstlerine atılan son toprak olacak.
  • seni de koltuk sevdanı da unutmayacağız sütoğlan. tüm bu başımıza gelenler senin yüzünden.

    (bkz: dedesini de sevmezdim zaten)
  • baroların hak ettiği olay. zamanında söyledik baronun işi siyasete karışmak değildir. hukuk noktasındaki sorunlara çözüm önerisi sunmaktır. oysa barolar siyasallaştı.
    başörtülülere hak hukuk tanımayan baro konu lgbt+ olunca hemen ayaklanıyor. bir kere sen özgürlük konusunda bile karşı tarafa hak tanımıyorsun maman elden gidince çıldırıyorsun.

    baronun girişine buraya başörtüler giremez yazacağına özgürlükler konusunda adım atsaydın ya.

    lgbt konusunda diyanete laf yetiştirmeye gelince hemen yetiştirirler, hdp söz konusu oldu mu aslan kesilirler. objektif bir baro bir toplantı yapacağı zaman sadece hdp'liyi konuşmacı olarak çağırmaz bütün partilerden adam çağırır.
    başak demirtaş'a gelince hemen koşan baro mhp'li ya akp'li kadına hakaret oldu mu susan baro olmaz. özlem zengin gibi kadınlara sırf fikirlerini beyan etti diye edilen hakaretlere sessiz kalan baro olmaz.
    türkiye pkk'ya operasyon düzenleyince konuşan baro olmaz.
    bu barolar beter olsunlar diyorum.
  • öncelikli olarak bu sorunun kaynağının artan hukuk fakültesi sayısı olduğu gözden kaçırılıyor maalesef.
    31.12.2019 tarihindeki avukat sayısı: 127.691
    31.12.2014 tarihindeki verilere göre 86.981
    5 yılda tam 40bin artmış ki bunların arasında hukuk fakültesi mezunu olup avukatlık hakim, savcı ve bakanlıklarda uzman olanlar da var. 2019 yılında mezun olup ruhsat alacakları da eklediğinde 140bin'in üzerine çıkıyor güncel rakam.

    baro yönetimlerinin seçimi geçmişten beri demokratik diyebileceğimiz bir yapıdaydı. her seçmen yönetim kurulu için isim isim aday belirleyerek oy kullanırdı. bu sayede her aday farklı seçim gruplarından olsa da yüksek oy alması halinde baro yönetiminde görev alabilmekteydi. avukatların birbirlerini tanıdığı zamanlarda bu şekilde baro yönetimleri oluşturuluyor ve seçilen her aday hem kendi grubunun görüşlerini yönetimde aktarabiliyor hem de barodan yapılan açıklamalar kapsayıcı nitelikte olabiliyordu.

    avukat sayısının artması ile avukatlar arasındaki irtibatın azalması, bu seçim yapısını olumsuz etkiledi. çünkü seçmen, adayları bizzat tanımadığı için bir grup halinde seçime gidilmeye başlandı. istanbul ve ankara için bu benim hatırlamayacağım zamana denk gelir. avukatların sayısı zamanla artarken seçime katılan grupların sayısını da artırmaya başladı. üstelik baroya kayıtlı avukat sayısı, nisbi temsil sistemi sebebiyle barolar birliğindeki delegasyonu etkiliyordu. zamanla durum öyle bir hâl aldı ki istanbul barosunda blok halinde seçime girilmeye başlandı. en son 2018 seçimlerinde 10 farklı grup yarıştı, baroya kayıtlı 41.462 avukattan 26.294 kişi oy kullandı ve 8.077 oy ile mehmet durakoğlu ve grubu seçildi. link

    ankara'da durum biraz daha farklı; baroya kayıtlı 15.333 avukattan 11.260'ı oy kullandı ve 7.227 oy alan erinç sağkanve grubu seçildi.
    izmir'de ise baroya kayıtlı 8.309 avukattan 5.986'sı oy kullandı ve 1.955 oy ile özkan yücelve grubu seçildi. bursa, konya, antalya benzer durumdalar.

    ancak absürd durum şöyle ki yukarıda bahsettiğim barolar birliğindeki nispi temsil sistemi işi farklı bir yöne çekmekte. bu sisteme göre barolar birliğindeki oylamalara istanbul 137, ankara 52, izmir ise 30 delege gönderiyor. sonraki en çok avukat bulunan antalya ilinin delege sayısı 15, barolar birliğinin toplam delege sayısı ise 477! yani 3 il biraraya gelerek yanına bir baro daha alsa barolar birliği başkanını seçebiliyorlar. iyi ne güzel, çok avukat olan yer daha çok delege çıkarsın diyebilirsiniz ama seçimler grup halinde yapıldığı için maalesef gruplar siyasi görüşlere göre ayrılmış vaziyetteler. bu sebeple baro başkanlığı makamında bu siyasetten bağımsız hareket edemiyorlar, dolayısı ile gittikçe siyasallaşan barolar görüyoruz. "avukat hakları" pastanın üstündeki çilek.

    barolarda yapısal değişikliğin gelmesi kaçınılmazdı ne yazık ki. gönül isterdi ki aklı selim ile tüm avukatlar bir araya gelsin ve bu duruma bir çözüm bulsun. ancak o kadar politikaya battık ki avukatlar artık cübbenin arkasından siyaset yapar vaziyetteler. özellikle büyükşehirlerdeki barolar bu hâldeler. yüzlerine karşı "siyaset yapıyorsun!" dediğinde cübbeyi gösteriyorlar. sessiz kalıp arkasını döndüğünde ise durduk yere basın açıklamaları yapıyorlar ve buna da "hak savunuyoruz!" diyorlar.

    vakti zamanında baro başkan yardımcısı olan şimdiki istanbul baro başkanı mehmet durakoğlu2011 yılında cübbe ve türban birarada olamaz demişti.
    daha geçenlerde ankara barosu ise 1400 yıllık islam hükmünü camideki minberden açıkladı diye diyanet işleri başkanına basın açıklaması yaptı. bunun avukat hakları ile ne alakası var. ve dahi bu konudaki görüşlerimi burada yazdım.
    metin feyzioğlu, dönemin başbakanı erdoğan'a karşı tartışmasına rağmen ilerleyen zamanlarda söylemini yumuşatarak adalet bakanı ile ortak hareket etmeye başladı. buna da "ilkesiz, omurgasız" denildi ya da "avukatın ihtiyacı yeşil pasaport mu?" diye kulp buldular.

    barolar bu tür blok liste seçimleri ile artık siyasallaşmışlardır ancak yapılması gereken hem hükümet kanadının hem de muhalif kanadın biraraya gelerek yargıdaki savunma ayağında oluşan enkazın nasıl kaldırılacağını aklı selim ile düşünmeleridir. yönetimdekiler, baro üzerinden reklamlarını yapıp ceplerini doldururken korona sürecinde birçok arkadaşım işten çıkartıldı benim. yazıktır, ayıptır. baro başkanları yürüyüş yapacak vakti ve maddiyatı bulurken benim meslektaşlarım aynı günde hem kartalda hem çağlayanda duruşmaya girmeye çalışıyor.

    size bir sır daha vereyim; tüm baroların en çok oy topladığı yer staj eğitim komisyonudur. hem bu komisyonlarda hem de eğitim verenler arasında baro yönetimine muhalif pek kimseyi göremezsiniz. çünkü her yeni stajyer yeni bir oy demektir.
  • çoklu baro uygulaması ile yeni kurulacak barolara üye olacak olan avukatlar bence çok dikkatli olmalı!!!!

    kendileri de biliyor ki, bu yeni barolar ,siyaset uzantısı olan kurumlar olacaktır.

    nasıl ki fetö bitince fetöcüler fişlendi ve berteraf edildi ise, yarın öbürgün mevcut iktidar el değiştirdiğinde bu yeni barolara kayıt olanlar da kedilerini fişlenmiş ve berteraf edilmiş bulacaklardır.

    mevcut iktidarın günlük siyasi çıkarları için, kendinizi kurban etmeyin!!!
  • şu anda istediği baro başkanını seçemeyen iktidar, önce çoklu baro yaratıp sonra muhtemelen bu barolar arasında iletişimi sağlayacak özel bir baro başkanlığı yaratıp bu sorunu çözecektir.
  • taksi duragi mantigi olmus bu. durdugun yere gore degerlisin. plaka paran ona gore olacak.
  • geçirilmeye çalışılan düzenlemeye göre tbb’ ye “cüppenin şeklini belirleme yetkisi” de veriliyor. avukatlar, mahkemelere, “tbb tarafından belirlenen cüppeyle çıkmak zorunda” olacak, önü düğmeli cüppe tasarımları hazırdır. görülen odur ki birilerinin bu konudaki ısrarlı talebi avukatların da önünü iliklemesidir , şimdiden bunun ıslak rüyalarıyla uyuduklarına eminim.

    ayrıca;
    (bkz: #savunmayürüyor)
  • neden istenildiğini anlamak için istanbul barosu eski başkanı ümit kocasakal'ın chp genel başkanı olmak için gösterdiği çabadan anlayabileceğimiz sistemdir.

    aynı şekilde türkiye barolar birliği başkanı metin feyzioğlu'da chp genel başkanlığı için epey uğraşmıştır zamanında. iktidar olsam bende barolar chp'nin arka bahçesi olsun istemem. chp olsam bende barolar arka bahçemiz olsun isterim. sıradan bir vatandaş olarak ise irrite oluyorum adam gibi siyasi ortamlarda tartışılmayan mevzulardan.
  • çoklu baroyu isteyen patlak yeşil toplar, ülkedeki bütün gücü ve kurumları tek kişinin eline veren rejimini getirenler değil miydi?
hesabın var mı? giriş yap