• oyuncuya çok şey katan bir tiyatro biçimidir commedia dell'arte .en kaba ifadeyle bildiğimiz ortaoyununun italyan versiyonudur.commedia dell'arte oynadıktan sonraki oyunculuğunuz ile önceki oyunculuğunuz arasında dağlar kadar fark olur.en başlarda "ahh sırtım","bacaklarım kopacak" şeklinde sızlanmalar doğaldır ama kondisyon kazandıktan sonra vız gelir 2 küsür saat boyunca ordan oraya hoplayıp zıplamalar.mimik ve jestleri kullanmada da kişi kendini çok geliştirir,zira eğer bir de maskeyle oynanıyorsa mimik ve jestlerin aşırı kullanımı daha da önem taşır.ses kullanımı da apayrı bir olaydır,aradan yıllar geçtikçe "benden nasıl çıkmış o ses" diyeceğiniz bir sesi kullanmaya kendinizi alıştırmak zorunda kalabilirsiniz.commedia dell'arte oyunları ile tanınan carlo goldoni'nin adını taşıyan tiyatro venedik'te bulunmaktadır ve her köşe başından fırlayan commedia dell'arte karakterleri,karakterlerin maskelerini satan dükkanları ile venedik commedia dell'arte şehridir.
    commedia dell'arte ile ilgili en kapsamlı bilgi john rudlin'in aynı adlı kitabında bulunabilir.bir commedia dell'arte oyunu üzerinde çalışmayı düşünen herkes için çok faydalı bir kaynak olacaktır.
  • commedia dell`arte, italya'daki rönesans tiyatro etkinlikleri saray ve akademi çevrelerinde halktan uzak yapılırken ve hepsi amatörken profesyonel tiyatro topluluklarının halk tiyatrosunu oluşturuyordu.
    bir tiyatro tarihi yazarının tanımı şöyledir: “saraylarda komedya sokaklarda komedyen” akademi ve sarayda verilen temsillere commedia erudita (bilgili tiyatrosu- draması) deniyordu. profesyonel topluluklar kendilerine sanat tiyatrosu anlamına gelen commedia dell arte ve commedia dell improvisio adını takmışlardı. commedia dell`artenin tam olarak ne zaman ve nasıl oluştuğunu kimse bilmiyor.
    kökeni: 16. yüzyıl italyan halk tuluat tiyatrosu. ortaya çıkış tarihi kesinlik kazanmamış olmakla birlikte, 16. yüzyıl ortalarında, venedik ve lombadiya'da, yergili gülünç tek kişilik gösterilerden kökenlendiği, atellan farsı ile mimus özellikleri taşıdığı, ortaçağ jonglörleri ile soytarılarının bir uzantısı olduğu belirtilen commedia dell'arte'nin ilk oluşum evresi, ruzzante ve calmo gibi oyuncuların, belli bir zanni tip içinde, güney italya'daki karnaval günlerinde oynadıkları farslardır. daha sonra, bütün kent tiplerini içerecek biçimde gelişme gösteren commedia dell'arte, çok oyunculu halk tuluat tiyatrosu toplulukları biçimini almıştır.
    kimileri kökenini roma zamanının mimlerine ve eğlendiricilerine indirirken kimileri roma komedya yazarları plautus ve terentius`un komedyalarından beri evrimleşip değişerek doğaçlama oyunlar halinde ortaya çıktığını ileri sürüyorlar. kimilerine göre bergamo kentinde 14-15. yylarda ortaya çıkmış doğmaca komedyalardan gelişmiştir. kökeni ne olursa olsun tarihsel kayıtlarda 1560 larda ilk kez adına rastlanılıyor. artık 1600lerde topluluklar venedikten italya`ya, oradan fransa, ispanya ve diğer avrupa ülkelerine, gittikleri her yerde halk ve yönetici sınıflardan daima seyirci buluyorlar.
    commedia dell'arte, değişik sanatsal ve edebi geleneklerin bir karışımı olmuştur. antik roma komedyası (plautus) ile rönesans edebi komedyası olan commedia erudita, akrobasi ve soytarı (saltimbachi) sözsüz oyunu (mimus), commedia dell'arte'de bir araya gelmiştir. en önemli commedia dell'arte toplulukları arasında şunlar sayılabilir: accessi, confidenti, desiosi, fideli. bu topluluklar, ispanya, fransa, ingiltere saraylarında temsiller vermişler, özellikle fransa'da uzun süreli kalarak, comedie italienne adını almıştır. rönesans'ta halkın yaratıcı gücünün, halkın dilinin ve ince zekâsının, toplumun yüksek ve alt kesim insanlarına bakışın tiyatrodaki anlatımı haline gelen commedia dell'arte, avrupa'da comedie italienne yoluyla moliere ile viyana halk tiyatrosu üstünde doğrudan etkili olmuş; her ülkede oranın özgün kimliğine bürünmüştür. 19. yüzyıldan sona eren commedia dell'arte'yi goldoni ve gozzi yaşatmak istemişlerdir. commedia del'arte'nin altın çağ ispanyol tiyatrosu ile klasik fransız komedyası, yer yer de shakespeare ve ben jonson üstünde olduğu kadar; grotesk tiyatro ile çağdaş italyan tiyatro yönetmenleri, özellikle de strahler üstünde büyük etkisi olmuştur.
  • ''usta işi oyun''' anlamına gelir. başlangıcı 1550'ye ve rönesans italyasına dayanır. commedia dell'arte'yi diğer tiyatro türlerinden ayıran en temel iki unsur: doğaçlama ve kalıplaşmış karakterlere sahip olmasıdır. ben ısabella karakterini canlandırmıştım. bu sebeple bende yeri çok ayrıdır.

    bu tiyatro doğaçlama gidilerek oynanan, müzikli, tartımlı bir halk komedyası türüdür. oyundaki gülmece, oyun oynandığı sırada ve o anda oyuncular tarafindan uydurulur. gerek sahne tekniği, gerekse tipleri açısından avrupa tiyatrosu ve türk tiyatrosu etkilemiştir. bu etkisini bugüne kadar da sürdürmüştür. türk tiyatrosundaki karşılığı ortaoyunudur.

    • commedia dell'arte tiplemeleri:

    commedia dell'arte topluluklarımın kendilerine özgü, kendilerini diğer topluluklardaki benzerlerinden ayıracak isim ve özelliklere sahip olan kalıplaşımış karakterleri vardır. karakterler kendi içlerinde gruplara ayrılırlar. bu gruplama iki şekilde yapılabilir:

    -maskeliler (örn. pantalone ve arlecchino)

    -maskesizler (örn. aşıklar)

    maskeliler ve maskesizler dışında ayrıca incelenmesi gereken diğer karakter grupları ise şöyledir.

    yaşlılar: en bilinenleri pantalone ve dottore olmakla birlikte, cassandra, zonobio, tartaglio gibileri de yaşlılar arasında yer alır.

    zanni (uşaklar): commedia dell'arte de uşaklara zanni ismi verilir. bunlar bergamo dağlarımdan inip, para kazanmak, yaşamları sürdürmek için hamallık yapan, yiyecek ve şarap satan, acınacak derecede zavallı köylülerdir. ilkler (primi) ve ikinciler (secondi) olmak üzere ikiye aynılırlar. örneğin, brighella, fritellino, beltrame ilk zanniler arasında yer alırlar, tilki kadar kurnaz uşaklardır, arlecchino, pulcinella, mazzettino ve truffaldino ise ikinci zanniler arasında yer alan ve aptal olan uşaklardır. zannilerin kostümleri, torbayı andıran, sarlak, beyaz un çuvalından yapılmış bir pantolondan ibarettir. taktıkları maskeler ise ilk başlarda tüm yüzlerini kaplayan bir tür karnaval maskesi şeklindeydi, daha sonraları burnun altına kadar ağzı açık bırakan bir hal almışlardır. maskenin burnu ne kadar uzunsa, bu karaktersiz olduklarının ifadesi idi. kendilerine ait aksesuarları bulunmamaktadır, yalnızca başkalarına ait çanta, mektup, mücevher gibi nesnelerin geçici taşıyıcılanı olurlardı. zanniler bir zamanlar toprak işçiliğinde çalıştıkları ve hamallık yaptıkları için sırtlan kamburdur, dizleri büküktür, ayaklan birbirinden ayrıktır ve parmak uçlarında dururlar. konuşurken veya dinlerken tıpkı bir kukla gibi ayakları sürekli hareket halindedir. bir ayak önde dururken öteki ayak çapraz şekilde o bacağı üzerinden atılmış şekilde, bu şekilde dengede dururlar. çok ve yüksek sesle konuşurlar, beden hareketleri aceleci, dinamik, heyecanlı ve abartılıdır. konuşurlarken söylediklerini el hareketleriyle desteklerler, hayali bir durumu anlatırlarken bile kontrolleri dışında vücut dillerini kullanabilirler. aç kalmaktan korkarlar, bu yüzden açgözlüdürler ve doymak bilmezler. çok cahil ve kabadırlar. düşünmeyi sevmezler ama iş hile yapmaya gelince, kafaları çok iyi çalışır. otorite olanları sevmezler ama yine de patronlarına sadıktırlar. sempatik tavırları sayesinde seyircinin güvenini ve ilgisini kazanırlar.

    aşıklar: her zaman çift olarak gezerler. erkek aşıklar; silvio, fabrizio, aurelio, orazio, ottavio, kadın aşıklar ise; ısabella, angelica, eularia, flaminia, vittoria, silvia, lavinia, ortensia ve aurelia'dır. daima erkek aşıklardan biri kadın aşıklardan birini yanına alır, asla ayrılmazlar. genç ve çekicidirler, kostümleri modaya uygun olduğundan, tüm dikkatleri üstlerine çekerler. erkeklerin kostümleri bazen asker üniformasını andırır, peruk takarlar. kadınlar da her zaman şık giyinir, sık sık kostüm değiştirirler, bu onların maddi durumlarımın iyi olduğunun göstergesidir. aşıklar maske takmazlar, ancak çok yoğun makyaj yaparlar, onlarda yapay ben uygulamasına onlarda çok sık rastlanır. oyuncuların yaşları ilerledikçe, gerçek yaşları ortaya çıkmasın diye adeta maske halini alan çok ağır.makyaj uygulanır. erkekler aksesuar olarak mendil, kadımlar ise yelpaze kullanırlar. bacakları bale yapıyormuş gibi durur, bu yüzden çok fazla yürümek istemezler. onların da hareketleri oldukça abartılıdır, gülünç olabilmek için dans figürlerini kullanırlar. iki aşığı canlandırsalar da, oyun sırasında hiçbir fiziksel temaslan olmaz. son derece kibirli ve kendini beğenmiştirler, sürekli yanlarında ayna taşır, ona bakarlar, görüntülerinde herhangi bir kusur fark ettiklerinde üzüntü duyarlar. zannilere oranla son derece kibar konuşurlar, okumuş, bilgili kişilerdir. ses tonları gayet yumuşaktır, süslü ifadelerle güzel cümleler kurarlar. hatta arasıra ezberlemiş oldukları şiir dizelerini de okurlar. kendilerine aşıktırlar, bencildirler, karşı taraftan çok, kendilerini severler. aşıklar bir araya geldiklerinde sık sık kavgaya tutuşurlar, küskünlükleri erkeğin kadına serenat yapmasıyla son bulur. aşıklar, commedia dell'arte'nin diğer karakterlerine göre kibirli olmalarına rağmen, iyi kalplidirler.

    • commedia dell'arte'nin temel maskeleri

    -arlecchino

    raccolti kumpanyasının bir üyesi olan mantova'h tristano martinelli tarafindan 16. yüzyılda fransa da yaratılmıştır. 17. yüzyılda en popüler zannilerden olmuştur. "arlecchino isminin nereden geldiği ile ilgili birçok yorum vardır. birincisi "harle" ya da "herle" olarak bilinen renkli bir su kuşunun adından geldiği söylentileridir, ikincisi ise fransızcada soytan anlamına gelen "harlequin" sözcüğünden geldiği ihtimalidir. arlecchino, brighella veya paquariello kumpanyada yer almadığında birinci zannidir. ıl capitano ve ıl dottore nin, çoğunlukla da pantalone'nin uşağıdır. kostümü, yeşil, sarı, kırmızı ve kahverenginden oluşan, baklava desenli, yamalı bir ceket ile pantolondur. maskesi, ilk başlarda afrikalı bir köleyi andıran, başını tamamen örten siyah bir çoraptan oluşmaktaydı, daha sonraları çene kısmı olmayan, normal bir maske halini almıştır. aksesuar olarak hep yanında taşıdığı, batocchio adı verilen sopasıdır. sopayı kalçasının üzerine düşen kuşağa takarak taşır. erkeklik sembolü olarak da kabul edilen bu sopayı, kimseye karşı tehdit edici bir araç olarak kullanmaz. sesi boğuktur. ağır eşyalar taşıdığından, onun da sırtı kamburdur, yürürken dans eder gibidir. bu yürüyüşünü sevgilisi colombina yi etkilemek için de kullanır. hızlı hareket eder, vücudu ne kadar çevikse, aklı da o kadar yavaştır. aptal görtinse de oldukça kurnazdır. aklı daha çok entrikalar planlamaya yarar, ancak şanssızdır ve planladığı entrikalar hiçbir zaman istediği gibi sonuçlanmaz.

    -brighella

    kıvrak zekalı, esprili, kurnaz, cin fikirli bir uşak olan brighella, arlecchino'ya göre kendini geliştirmiş, statii sahibi biridir. entrika çevirmekte son derece başarılıdır, çok güzel gözlem yapar, sinsidir. sürekli aldatmacalar peşinde koşar ve olan bitenden hiç pişman olmaz. yalancıdır ama yaptıklarını asla gizlemez, her zaman aç ve susuzdur, bunu da hileleriyle çoğu kez aşmayı başarır.

    nerede entrika, nerede ortaya serilecek bir sır ve çevrilecek bir dolap varsa brighella oradadır. rakiplerin arasına kötulak tohumları ekmeğe hazırdır. fakat işi bitmeden ona para odemek pek alallıca olmaz. çünkü brighella'da meslek onurunun en küçük serresi bile yoktur.

    brighella'nın yanında taşıdığı bir hançeri ve gitarı bulunmaktadır. maskesi ise rengi açılmış, tiksindirici bir ifade taşıyan tuhaf bir maskedir. kanca gibi burnu, kalın dudaklan, seyrek sakalları, uçları yukarı doğru kıvrılmış bıyıklanı vardır. brighella'nın maskesi için antonio fava şunları söyler: "maskenin görünüşünde insanca birşeyler var. maske, ilk bakışta pozitif bir karakter gibi görünür, fakat bu görünüşün altından brighella'nın şeytaní, gizemli ve dürüst olmayan kişiliği ortaya çıkarr". brighella'nın kendine özgü bir konuşma tarzı da bulunmaktadır: bergamo ve toscana lehçelerini kanıştırarak konuşur, hareketleri rahat ve kıvraktır, diger zanniler gibi ayrıca bir fiziksel çaba sarf etmez.

    -colombina

    tek kadın zannidir. ısabella'nın özel hizmetçisidir. aklı başındadır. diğer zanniler gibi olumsuz bir yönü yoktur. balamh, temiz, zengin olma amacı gütmeyen bir kadındır. zor durumdaki aşıklara yardımcı olur, iyi yüreklidir; okuma yazması vardır, kitap okumayı çok sever; dans edip şarkı söyler ve herkesi etkilemeyi bilir. arlecchino ya aşıktır. iki karakterin birbirine ne kadar zıt olduğu ortadadır. arlecchino vurdumduymaz, aklına eseni yapan biridir, oysa colombina akılcı ve dikkatlidir, arlecchino'yu da kendisine benzetmek için çok çabalar. colombina öfkelenip, defalarca onu terk etse de yine de çok sevdiği arlecchino sundan vazgeçemez, her seferinde ona geri döner. colombina başlarda güçlü, yapılı bir kadın olarak sahnede yer alırken, daha sonraları ufak tefek, ince, güzel ve sevimli bir kadma dönüşür. hanımın hizmetçisi olduğundan diğer erkek uşaklara göre daha şık ve güzel givinir. kostümleri oldukça renklidir, elbise boyu uzundur, başlığı ve önlüğü vardır. içinde yakası açık fırfırlı bir korsesi vardır. maske kullanmaz, iyi bir makyajı vardır. elinde genellikle bir sepeti bulunmaktadır. beli inceciktir, ellerini kalça hizasında tutarak kullanır, yalnızca heyecanlandığı zaman ellerini havaya kaldırır. sesi tizdir, birçok lehçeyi bir arada kullanarak konuşabilir. seyirci ile ilişkisi güçlü olan colombina, cilve yaparak seyirciyle yakınlık kurar ama nerede durması gerektiğini de iyi bilir.

    -ısabella

    ısabella, adım gelosi kumpanyasında yer alan, fransa ve italya da ün salmış şair ve söz yazan ısabella adreini den almıştır. kilisenin oyunlar üzerindeki baskısı azaldığında seyirci, kadın oyunculan da sahnede görmek istemiştir, erkek egemenliğinin göze çarptığı commedia dell'arte de de bu dönemde birçok kadm sahnede yerini almaya başlamıştır. bu kadın tiplemelerinden biri de ısabella'dır. pantalone'nin kızı olan ısabella, diğer aşıklar gibi süslü konuşmayı sevmez, kibar ve zarif bir kadındır. cilvesi ve çekiciliği ile erkekleri baştan çıkanır. kibirlidir, kendi bildiğini okumayı sever, öyle ki kendi babasını bile karşısına alabilmektedir. çoğu zaman istediğinin olması için acımasızca davranabilir.

    -capitano

    ıl capitano artık yüzbaşı olmamasına rağmen halen rütbesiyle dolaşan bir karakterdir. kendini hep daha yüksek statüdeymiş gibi ileri sürer, bu haliyle böbürlenir, kendine capitano denmesini de zaten kendisi istemektedir. capitano'nun giangurguh, coccodrillo, matamorus, spavento, fanfarone, meo squasquara gibi başka adları da vardır. pantalone nin emrinde çalışmaktadır ve onun bütün genel ahlaka ayları işlerini bilir, hatta ona yardım da eder. tek amacı para kazanıp zengin olmaktır. pantalone ise onu basit bir asker olarak görür ve hiç umursamaz. bu nedenle capitano, kendisini geliştirir ve dottore'nin emrinde çalışmaya başlar. dottore ile kişilikleri de benzeşmektedir. capitano hayalleriyle yaşayan bir karakterdir. kendini cesur, güçlü bir erkek, bir kahraman olarak düşler. ancak gerçekten asker olarak bir görevde yer alması gerekse ilk kaçacak da odur. pelerini, tüylü miğferi ve uzun çizmeleri vardır. taşıdığı para kesesi hep boştur. maskesi uzun burunludur. yanından asla ayırmadığı bir de kalıcı vardır. surti zannilerinki gibi kambur değildir, aksine dimdiktir, göğsünü iyice dışarı çıkarır, bacaklarını da iyice açarak durur. normalde ufak adımlar atarken savaş konusu açıldı mı, adımları iyice genişler. yüksek sesle konuşur. sahneye her çıktığında tökezler, seyirciyle göz göze geldiğinde ise onları etkilemek için hemen selam verir.

    -pantalone

    kızını zengin bir adamla evlendirmek isteyen orta yaşlı ya da yaşlı bir tüccardır. çok açgözlüdür, kısa boylu ve zapzayıftır. küçük adımlarla yürür, bir şeyler düşündüğünde ellerini kollarımı sürekli oynatır, bu hareketlerini gizlemek için de ellerini pelerinin altında, arkada gizler. yüksek sesle konuşur. dizieri bükülü, topukları bitişik, ama ayakları aynk bir biçimde durur. pantalone acımasız bir patrondur, hizmetçilerine emir vermekten başka şey yapmaz. kızına karşı ise dar görüşlü, despot bir babadır, yaşlı olmasına rağmen hafızası çok iyidir, hiçbir yanlış davranışı unutmaz ve affetmez. maskesi uzun ve kanca burundan, gür kaşlardan, bıyık ve yakan doğru kalkık sivri bir sakaldan oluşur. bir hançeri ile zincirli bir madalyonu vardır. bacaklarını sımsıkı saran bir pantolonu, karmızı çoraplan, üstüne oturan bir ceketi, siyah pelerini, yünden kırmızı bir başlığı ve sarı terlikleri vardır.

    -il dottore

    hukukçu ya da tıp doktoru gibi önemli bir mesleğe sahip birinin canlandırıldığı karakterdir, aslında pantalone'nin arkadaş, çoğu zaman da rakibidir. aşıklardan birinin babasıdır. bologna hıdır. şişmandır, göbeğini dışarı çıkararak, sırtını arkaya bırakarak yürür. ellerini tohum eker gibi sallar, sekiz çizer gibi yürür. bologna aksanıyla ve bilgisini göstermek için latince sözcüklerle konuşur. her alanda çok bilgili. ve uzman olduğu kanısındadır. her konuda laf kalabalığı yapabilmektedir. konuşmaları hep çok uzundur, bu nedenle sahnede kalış süresi de diğerlerine göre daha fazladır. bayağı espriler yapar, herkesin konuşmasını keser, lafa karışır. evlenmiş ya da boşanmıştır ve karısı tarafından hep aldatılır. maskesi yalnızca burnunu ve alnını kaplar, özellikle bu şekilde olan maskesi içki düşkünü olan dottore nin kızaran yanaklarının da görünmesini sağlamak içindir. kostümü simsiyahtır: siyah bir palto, siyah pantolon, siyah çorap, ayakkabılar ve siyah bir beresi vardır. aksesuar olarak da yalnızca beyaz bir mendil taşır.

    -commedia dell'arte'de maskenin önemi:

    commedia dell'arte de maskeye yüklenen anlam son derece büyüktür, nesnel bir varlıktan tamamen sıyrılmış olan maske burada artık karakter anlamına gelir. maske takmayan karakterler dahi, aşıklar gibi, artık birer maske sayılmaktadır. maskeler yalnızca oyun sürdüğü sürece varlıklarım sürdürürler, oyun bittiğinde kutularına kaldırılırlar. commedia'da maskeyi takar takmaz oyuncu artık kendi kimliğinden uzaklaşmış, tamamen bambaşka bir kimliğe bürünmüştür. ortaya çıkan yeni kişilik gerçeğe uygun olma zorunluluğu taşımaz. bu nedenledir ki, commedia dell'arte de psikolojik realizm ya da davranış komedisi özellikleri aramak anlamsızdır. maskeler belirli birer karakteri yansıttıklarımdan sınırları vardır. oyuncu bu sınırları aşamaz ve taktığı maskenin kimliği ile hareket etmek zorundadır. aslında oyuncunun maskenin tutsağı olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. maskeyi takmakla oyuncunun görevi bitmez, aynı zamanda oynadığı karakterin fiziksel özelliklerini de almalıdır, bu da bir oyuncunun yaklaşık on yılına mal olabilmektedir. kostümler maskelere alelade verilmiş giysiler değildir, her birinin hikayesi belirli nedenlere dayahıdır. cimri bir doktorun uşağı, bergamolu aptal arlecchino, efendisinin cimriliği yüzünden değişik renklerde, artık kumaş parçalarından yapılmış bir kıyafet giymeye mecbur kalır. o, ahmak bir soytart, her zaman keyifle sırttan düzenbaz bir uşaktır" oyuncunun profesyonelliği canlandırdığı karakteri tüm özellikleriyle yansıtarak seyircinin hayal dünyasını harekete geçirmek ve onun oynadığı rolde kendinden bir şeyler bulmasını sağlamakta gizlidir. bu nedenle iyi bir oyuncu maskeyi taktığı anda gerçek dünyadan kendini soyutlayarak tam anlamıyla o maskeyle bütünleşmek, o maskeye dönüşmek zorundadır. ona boyun eğmelidir, sesinden, mimiklerine, tüm bedeniyle ona dönüşmelidir. nitekim italya'da yetişmiş en büyük commedia dell'arte uzmanlarından olan antonio fava öğrencilerine, "gösteriden sonra maske çıkarıldığında, oyuncunun yüzü hala onun şekliyle duruyormuş, onun damgasını taşıyormuş gibi gözükmelidir" diye mesleği öğretmiştir.

    antonio fava her zaman maskenin gücünün savunucusu olmuş, oyuncunun onun etkisine girmesinin gerekli olduğunu düşünmüştür. ünlü italyan oyun yazarı ve yönetmeni dario fo'nun ilginç sözleri commedia dell'arte'nin olmazsa olmazı maskenin kullanımının bir oyuncu için ashinda ne kadar güç ve yıpratıcı olduğunu kanıtlamaktadır: öncelikle maske takmak, bir oyuncu için maskenin kullanımından daha çok hem görüş alanım hem de akustik vokal sistemini kutlamasından dolayı endişeye neden olur. kendi sesiniz size şarkı söylüyormuş gibi gelir; sizi sersemletir, kulaklarınızda çınlar. nefes alışınız, bu durumun üstesinden gelene kadar kontrol edemezsiniz. maske bir yük haline gelir, kolayca bir işkenceye dönüşüverir. ilk neden budur. efsanevi, neredeyse mhir olan flancı bir neden daha vardır. maskenizi çıkardığınızda tuhaf bir duygu size acı verir, en azından benim teplam öyledir: yürümün bir kısmının maskeye yapıp kalacağ ya da yuzumun maskeyle birlikte çıkacah korkusudur bu. ıki ya da uç saat boyunca maskeyi yüzünüzde tapdiktan sonra onu çıkardığımızda kendi kendinizi yok ettiğiniz duygusuna kapılırsınız.
  • günümüzde izlediğimiz bütün komedi dizilerinin (bkz: how i met your mother) (bkz: friends) (bkz: avrupa yakası) kökü commedia dell'arte ye dayanır.zaman geçtikçe karakterlerin abartılı mimikleri ve tavırları döneminin komedi anlayışına ayak uydurup evrimleşmiştir.
  • maske, kostüm ve aksesuarlar bu tarzin en belirgin özellikleridir; örnegin arlecchino'nun degnegi kurnazliginin sembolüdür. maskeler oyunculugu zorlastirdigi icin jestlerin iyi kullanimi cok onemlidir. karakterlerin tümü su sekildedir; tüccar pantalone, usak arlecchino, serseri brighella, zeki kadin columbina, kambur pulcinella, mahalle karisi yasli kadin la ruffiana, sövalye scaramuccia, kaptan il capitano, ve doktor il dottore. bir de bas kahraman olan ve maske takmayan asik kadin inamorata ve asik erkek inamorato vardir.
  • olayları ve sahneleri oyuncular tarafından doğaçlama geliştirilen tiyatro,canovaccio adında basit ve belirsiz bir senaryoya sahiptir ve yahut bu olayın adına canovaccio denmektedir.
  • mot a mot tercumesi "sanat gosterisi" olan bu tiyatro turu (bkz: arte), bizdeki meddah ve orta oyunlari epey benzerlik ta$ir.
  • italya'da sokaklarda oynanan ve kalıplaşmış tipleriyle bir çok tiyatro akımını son derece etkilemiş tiyatro türü.rönesans italyasında saray tiyatrosuna karşı halkın tiyatrosu olarak ortaya çıkmıştır.
  • "comedia del' arte'de, müthiş bir beden dili, müthiş bir ses ve konuşma müziği vardır. pantolone basdır, allecino tenordur, colombino mezo sopranodur. ses değişimleri ile öyle bir orkestrasyon içine girerler ki, comedia del'arte'yi anlamak için italyanca bilmek şart değildir. orada seyirciye anlatılmak istenen şey en basit haliyle ifade edilir. o basiti bulmak zordur. "
    (bkz: özdemir nutku)
hesabın var mı? giriş yap