• okurken aklıma fareler ve insanları getiren j. g. ballard romanı. kitabı iki parça olarak değerlendirmek bence yanlış olmaz. bir yarısı çok durgun, uzun planlı bağımsız sinema gibiyken, bir yarısı daha insanı saran ve sürükleyen heyecanlı bir eserdi.
  • garip bir talihsizlik sonucu, yeryüzünün unutulmuş bir köşesine, molozlar ve yabani otlarla kaplı çorak bir bölgeye düşerek dünyadan soyutlansak... issız adamızda kendimize robinson crusoevari yeni bir düzen kurup bütün gereksinimlerimizi karşılayarak hayatımızı idame ettirebilir miyiz?
    genç bir mimar, londra'nın merkezindeki ofisinden evine giderken, yolda lastiği patlayan arabası üç otoyolun çakıştığı bir kavşaktaki trafik adasına yuvarlanır. mimar yardım istemek için yoldan geçen araçlardan birini durdurmaya çalışsa da, çabaları boşa çıkar. adada sıkışıp kaldığını ve kimsenin kendisiyle ilgilenmeyeceğini anlamakta gecikmeyecektir. ballard'ın gerçekte olmayacak bir olay örgüsüne bizi düpedüz inandırdığı beton ada'da anlatmak istediği çok net: beton ormanlarımızdaki çatlaklar kayıtsız kalınmış insanlarla doludur ve günün birinde biz de onlardan biri olabiliriz.
  • sinemaya da aktarılacak olan ilginç j. g. ballard romanı. the machinist'te birlikte çalışan brad anderson ile christian bale tekrar birlikte çalışacak gibi görünüyor.
    http://www.variety.com/article/vr1118031884
    http://www.imdb.com/title/tt1838489/
  • eserleriyle insanlığı tokatlayan ballard'ın kısa ama muazzam bir romanıdır. distopik bir havası vardır. hakkında yazılan kısa bir yazı için buyrun.
  • sıkıcı ve ağır başlayıp, sonrası bir çırpıda biten roman...

    gözümde sinemalık bir eser ne yazık ki değil... bana gelseler ben o filmin yapımcısı olmam şahsen...
  • mesela burada gizemden başka bir şey yok. 'bölüm başlıklarını kronolojik dizdiğimizde okumaya lüzum kalmıyor' dedi bir ballardyutar; deneyip gizemi artıralım: çarpışma bariyerinin içinde, set, yaralanma ve tükeniş, su deposu, tel örgü, yağmur fırtınası, yanan araba, mesajlar, ateş, hava saldırısı korunağı, kurtuluş, akrobat, ateş işareti, zehir tadı, rüşvet, yiyecek kaynağı, düello, beş sterlin, hayvan ve binicisi, adaya bir isim vermek, çıldırma noktası, kapılar pavyonu, trapez, kaçış.

    j. g. ballard yağlı, bakımı yeni yapılmış, yakışıklı bir makine ve kullanılmış, hırpalanmış, kaşarlanmış, bitkin düşmüş geçmiş ve gelecek karanlık günlerini özlercesine yazıyor,, okuyanı ayakta tutuyor.
  • kurtulmak isterken ve kurtarılmayı umarken nasıl biri olduğunuz ile kurtulabilir olduğunuzda nasıl birine dönüştüğünüz arasındaki kestirilemez gerilim, gerçekten de betona toslamışım etkisi yarattı bende. ballard okumadan geçirilen geceler, tam da kitabın tariflediği beton adada aç ve yalnız kalmak gibi. dayanılmaz ama bir o kadar da beklenmedik yeni deneyimlere açık.
  • yetmiş sayfa okudum. o kadar sıkıldım, o kadar sıkıldım ki... yetmiş sayfa boyunca aynı şeyleri anlattı durdu, anlattı durdu. yetmiş sayfa boyunca boş boş anlattı durdu, anlattı durdu aynı şeyleri. yetmiş sayfa boyunca boş boş okudum, boş boş okudum aynı şeyleri. bak buraya da yazdım şimdi aynı şeyleri, aynı şeyleri.

    daha fazla dayanamadım, yarım bıraktım. buna ayırdığım okuma süresince takvim yaprağı okusaydım daha çok işime yarardı. bir daha da elime alacağımı zannetmiyorum.
  • modern hayat insanının çaresizliğini gözler önüne seren ilk başta sıkıcı gibi gözüküp bir sebepten kitabı elinizden bırakamamanıza sebep olan distopik bir ballard öyküsü.
hesabın var mı? giriş yap