• eric rohmer'in mevsimler dörtlemesinin ikinci filmi.
    ,
    --- spoiler ---

    sen, kitaplar olmadan yapamıyorsun. sana seni sevdiğimi söylesem, kitapta var mıdır diye açıp bakarsın. sana göre sadece yazılmış olan doğrudur. aramızdaki uçurum bu.
    --- spoiler ---
  • eric rohmer'in dört mevsim serisinin conte de printemps'tan sonraki, ikinci filmi. baştan beri rohmer'in ilk filmde olduğu gibi belirli bir felsefeyi ikili soyut ilişkilere uyguladığını; felicie'nin, çocuğunun babasını arzunun kayıp nesnesi (bkz: objet petit a) haline getirdiğini, kayıp olanın kendisini değil, aramaktan vazgeçmemeye ama asla bulmak da istememeye arzu duyduğunu düşündüm.

    --- spoiler ---

    aslında olay allah'ın sevdiği kula eşeği kaybettirip buldurması şeklinde cereyan ediyormuş.* elbette göndermeler yok değil. shakespeare'in filmle aynı isimli kış masalı oyununun sonunu izliyoruz filmde. oyun kış mevsiminde geçse de sonunda baharı simgelemektedir; özetle asıl karakterimiz, ölü sandığı eşinin heykelinin canlanmasına tanık olmaktadır. kütüphaneci erkek arkadaşı da, oyun sonrasında ise heykelin canlanmasının sihirli olup olmadığı konusunda tereddüt edince felicie "onu inanç yaşama döndürüyor" diyor. oyunda gerçekten de kralın eşi, kayıp olan çocuğunun dönmesini yıllarca beklemiştir; dönünce de yeniden doğmuştur, daha doğrusu doğmaya karar vermiştir. felicie de, seçmek zorunda olmadığının, yalnızca kendisine ait olduğunun farkına varınca kış kendini yeni bir başlangıca bırakıyor.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    içten içe moral tales'in ilk filmini* hatırlatan film.

    felicie diğer erkeklerle kurduğu ilişkilere en başından itibaren aşık olmayacağını, charles'ın kendisi için özel olduğunu düşünerek başlıyor. burada sadece kendi duyduğu aşka olan inanç da yok, loic'e "charles'ın beni sevdiğinin 10da biri kadar beni sevmiyorsun" gibi bir şey söylüyor (10'da biri ifadesine eminim, charles'ın aşkıyla ilgili olduğuna eminim ama karşılaştırılan kimdi ona tam emin değilim aslında). bir yaz görüşülen birine duyulan çok ciddi bir inanç.

    film bu inanç üzerine kurulu. diğer erkeklerle ilişki kuramamasının sebebi bu; filmin sonlarına felicie'nin her şeyi açık görebilmesiyle daha da güçlenen bir inanç. bu inançla shakespeare'in oyunundaki inanç benzer; nasıl inanç oyunda ölüyü canlandırdıysa, benzer şekilde felicie'nin inancı da charles'ı gerçeğe getiriyor.

    filmi moral tales'in ilk hikayesiyle benzer kılan nokta gerçek aşk fikri. orada nasıl sylvie gerçek olansa, burada da charles gerçek olan. iki kadın arasındaki seçimle beraber içten içe doğru olanın sylvie'yi beklemek - onunla olmak olduğu hissediliyorsa, burada felicie'nin inanması doğru olan. bu doğruluğu da filmin sonuyla görüyoruz, charles felicie inandığı için canlanıyor; hikaye biraz "kıssadan hisse", tövbenin gücü gibi bir şekil alıyor. yunus balinanın karnında tövbe ettiği için kurtarılmasa nasıl hikayesi boşa düşecekse, felicie charles'ı bulamadığında filmde vurgulanan inanç boşa düşecek. rohmer'i biraz dinsel yapan da bu inanç.

    --- spoiler ---
  • rohmer'in dort mevsimlerinin bi diger enteresan filmi. bunlarin yaz versiyonundaki genc uc kiz arasinda kalmisken, buradaki kadin kahramanimiz uc erkek arasinda kalmistir.

    -spoiler-
    ama bu ucunden biri eski bir yaz tatilinde tanisilip sanssiz rastlantilar sonucu "temas bilgileri" yanlis verilen bir adam. kadin kahramanimiz kah bir kutuphaneci entellektuelle arkadaslik yapiyor kah yaninda calistigi kuafor patronunun yeni is kurdugu sehre gidiyor ilk sevgilisinden olan kiziyla. ve filmin sonunda beklenen oluyor, seyircinin tek bilmedigi o beklenen denouement'in nerede nasil olacagi.
    -spoiler-

    serinin basarili filmlerinden bence. karakterler daha oturmus, daha gercek hayattan. surprizler olsa da garip gelmiyor senaryo.
  • eric rohmer'in 70 yasinda yazip yonettigi tale serisinin ikinci filmi.

    karakterlerin yine basit arzulardan yola cikarak derinlestigi, yine harika bir paris ve paristen gundelik yasam izlerinin icinde bulundugu bir basyapit olmus.

    serinin en cok sevdigim filmi oldu.

    diyaloglarin icinde karakterlerin temsil ettigi siniflarin yansimalarini ve ona ait derinlikleri gorebiliyoruz. filmdeki kuafor ona ozgu bir sekilde olaylari ele alip, eve gereken umursamazlikta misafir cagirabiliyorken, kutuphaneci genc daha entelektuel bir derinligi olan diyaloglara ve arkadas misafirliklerine giriyor.

    felicie kafasindaki sorunlar ve arayisla bu ucgende gidip geliyor.

    ayrica diyaloglari cekim yapilan mekanlar ve sokaklar ile zenginlestiriyor rohmer.
    kuafor ile nevers'te gezerken gordukleri -filmdeki cevirileri dogruysa eger-: des belles lunettes/guzel eldivenler sokagi ve casse-cou/gozu pek sokagi, gezerlerken konustuklari arasinda yerini buluyor.

    ayrica rohmer'in sorunlu evlilik ve birlikte yasamalara yaptigi o guzel gondermeyi soyle goruyoruz.

    görsel
    görsel

    - seni seviyorum, birlikte yasayacak kadar degil, sadece hayatini mahvedecek kadar.

    birini hayatini mahvedecek kadar az seviyorsaniz hic baslamayin:)
  • eric rohmer diye geldik türker inanoğlu çıktı ya. düpedüz yeşilçam, izini tozunu kaybettiğin bir erkekten bir yaz aşkından çocuk doğur. adresleri kaybet, ve yıllarca bedenimi satın alabilirsin ama ruhum ona ait diye ayağına taş değmedne yaşa. ananla tek muhabbetin o erkek miii bu erkek miii olsun. sanırsın prenses grace'in kızı da izdivaçla hangi asilzadelere akraba olacaklar. entellerden sıkılıp onları parmağında oynatan bir balıkçı kızı azize bir kadın değil baş belası gibi ortalıkta salın. üstelik beş yaşında kız hiç sızlanmasın hiç huysuzluk etmesin, yabancı adamlara bayılsın. röhmercim daha başka yeşilçam fantezin var mı paris cafelerinden üzerimize entellik cilasıyla dökeceğin?

    hiç derin analiz yapılıp felsefe üretilecek bri senaryosu yok. kadın erkek ilişkilerine dair hiç düşünsel derinlik getirmemiş, aa evet ya denilecek detaylar yok. kadın erkek meselesinde bence vudi elın filmleri bundan bin kat daha iyi.
    üstelik çok konuşuyolar , durmadan konuşuyorlar oysa film izlenen birşey. biraz anlamamız için bize bıraksaydın. ayrıca o tiyatro sahnesi ne kadar gereksiiiiiz uzunduuu. iki saatlik zaman kaybı. hani belki 70 dk filan olsa biraz etkileyebilirdi ama bu haliyle puanım 2/10.
  • (bkz: kızların efendi yerine piç tercihi)

    --- spoiler ---

    amk ilk adam adını unuttum kuaför olan tam aile babası, ikinci adam tam bir entellektüel kültürlü anlayışlı bunları bırakıyor 5 yıl önce yazın sikişip hamile kaldığı adama gidiyor.
    --- spoiler ---
    sinematografik açıdan pek bişey göremedim. senaryoda tırt bazı konuşmalar var din-felsefe üzerine onlarda pek iç açıcı değil puan 10 üzerinde 5.
    izlemeyin.
    kezban yaa sinir oldum akşam akşam.
  • eric rohmer'in mevsim dortlemesinin ikinci, benimse izlediğim 3. filmi.
    92'nin son günlerinde geçen film, izlediklerim içinde * en çok beğendiğim ya da başka bir ifadeyle en az sıkıldığım.

    gittikleri shakespeare oyununu dakikalarca izledikleri gibi sıkan sahneler olsa da geneli itibariyle kadın erkek ilişkileri özellikle de kadınlara dair söyledikleri ilgi çekici.

    "ben güçlü erkekleri severim, kitap kurdu olanları değil" felicie

    yönetmen hatunların efendi adam yerine piç tercihi meselesini ele alıyor aslında.

    entelektüel sohbet edip tiyatro izlemeye gittiği erkek ile hali vakti yerinde kendisine işinin patronluğunu veren erkek "yeterince güçlü olmadıkları" için tercih edilmiyorlar.

    kadına çok fazla iyi davranıyorlar, ona hiçbir mücadele alanı bırakmıyorlar, söylediği her şeyi onaylıyorlar, sen bilirsin diyorlar ve kadının deyimiyle onunla tartışmıyorlar bile.

    yani kadına lafını geçiremiyorlar onunla tartışmaktan çekiniyorlar.
    hal böyle olunca hatun kişisi de maskulen tercih ediyor.
    kitap kurdu olmak, kadına istediği işini yaptırmak bunlar kadının size arzu duymasını sağlamıyor.

    şu filmi izleyip "kadınlar ne istediğini bilmiyor abi yaa" diyenler vardır muhakkak.
    benim gibi bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilenler için* kadın doğasını oldukça başarılı anlatıyor.

    erkekler her ne kadar yer yer sıkılacak da olsanız izleyin.
  • 1992 fransiz yapimi dram turunde sinema filmi. yonetmen ve senaris eric rohmer.

    http://www.imdb.com/title/tt0104008/
hesabın var mı? giriş yap