• evimi istila eden saygısız atık yığını.
    bu çile aklıma dahiyane bir fikri getirdi yalnız. bu fikirden ekmek yersem, ömrüm boyunca kendimi köhne, yosunlu biri gibi hissetmiş olmama, kendimi böyle hislere açık bırakmama lanet etmeme şükredicem.

    duş alırken evimin neden bu kadar pis olduğunu düşünüyordum. koridorda içi doldurulmuş ve ağzı sıkıca bağlanmış market poşetleri... tenha bir sokakta köşelere uzanmış evsizler gibi... bir de bohem bi havaları var fiyakalı fiyakalı, değme gitsin. temiz olmak dünyanın en tolerans götürmez disiplinlerinden... sıkı bir dindar olmak gibi. yani günün bir anı, haftanın bir günü, ömrünün bir zamanı olamıyorsun bunu. temizsen her zaman temiz olmalısın. namaz kılmak gibi misal. zaman zaman fazla mesaisi var ama tatili yok... yani temizsen sürekli temiz olmalısın. ev asla kirlenmemeli. çöp poşetleri asla birikmemeli. hal bu olunca el mecbur günün bir zamanını bu dinin mücahidi olarak, toza çamura, çöpe ve bulaşığa cihad ederek geçirmek zorunda kalıyosun. pekiyi dedim bu işi kolaylamanın yolu yok mu? yani tarlaları öküzle sürmüyosak, buğdayları elle yolmuyosak, kargoyu bir deve kervanıyla göndermiyosak, neden hala en ilkel yöntemlerle temizleniyoruz biz? çünkü işgüzar kadınlar titizlenerek ve her yeri sürekli temiz bırakarak teknolojinin ya da felsefelerin bu yönde ilerlemesini engelliyor.

    uzun zamandır elektrikli bir toz tutucu aklımdaydı. fakat elektronun adından başka hiçbir şeyini bilmediğimden bu konuya pek yeltenemiyorum. dediğim gibi bunları düşünürken duştaydım ve gözüme banyonun hava penceresi ilişti. lan! diye bir nida yükseldi benden. dedim ki yeryüzünde yer çekimi (arzın cazibesi) denen, bitmek tükenmek bilmez, önü alınmaz, bizi yalanlarla dolanlarla, türlü oyunlarla sürekli düşürmeye çalışan ve çok saçma ayakta durma inadımız yüzünden yoran bir enerji var (tüm bu ibneliklerinin yanı sıra yaşamayı mümkün kılan etkenlerden biri de bu, değinmeden geçemeyeceğim). neden bunu işimizi görmek için kullanmıyoruz?

    sistem biraz komplex yalnız ve mimari okumak gerektiriyor. bütün evlerin banyolarının gördüğü gibi apartmana yine bütün evlerin mutfaklarının (mutfak çok önemli diil) gördüğü bir çöplük boşluğu yap. çöp poşeti ben pencereden bıraktığım gibi arzın cazibesine kapılarak boşluğun tabanında yer alan çöp tenekesinin içine girsin. işte kapıcı o çöp tenekesini ara ara özellikle akşam yemeği saatlerinde kontrol etsin. apartmanda kavga çıkmasın diye o pencereden kafa çıkarmak yasak olsun. çünkü ben her seferinde çöp atarken kafamı uzatıp çöp boşluğunu kontrol mü edicem? ya üstteki etmez benim kafama atarsa di mi? o yüzden yasak olmalı.

    ben bu fikir üzre mimarlık kasıcam şimdi. eğer uyanık bi mimar arkadaşımız varsa ve bu fikri çalarsa, bi bira ısmarlar artık. biraz da fikir babasına saygı duyarak o boşluğun adını ibbet boşluğu koyar. lütfen lan. dünyada bi şekilde ismim kalsın istiyorum. hani büyük mucitler icatlarına kendi adını veriyo ya: newton kuvvetle çok uğraşmış, ve newton diye bir kuvvet birimi var. çaktın?
  • kaç zamandır mesaj var yeşiliyle birlikte yanmakta. nazarımda mesvar yeşilinden çok daha az çekicidir çöpe giden yeşil olmasından. ne var deyip açıldığında "bir takım yeni sistemlerden dolayı artık buradan entry'leri silip canlandıramıyoruz maalesef. yeni çöp ekranından olur ama." diyor. yeni çöp yazan yerde betaya link verilmiş. yerler mi? yok lan!
  • "her şeyi koy bir torbaya
    hepsi çöp, korkma dök."

    garip hissettiren sözler..
  • hande yener bu şarkının klibinde aşırı seksidir. aman aman oruç gitti.
  • (bkz: enerji)

    "bugunun copu yarinin enerjisidir" demis atalarimiz.
  • an itibariyle erişilemeyen geri dönüşüm alanı.
  • eski dandik site üzerinde kullanılamayan sözlük geri dönüşüm kutusu. ancak kendi sildiğimiz entry'leri de düzeltmeden canlandıramıyoruz, sevmedim bu özelliği. canlandırma isteğimi köreltiyor, belki de amaç zaten budur.
  • (bkz: #38829047)
  • içersinde 900 tane entry sakladığım, saklama kutusu... keşke şöyle aralarında arama yapabilsek, belirli kriterlere göre; uzunluk, girilme/silinme tarihine göre vs. sıralayabilsek... ne güzel olurdu.

    böylece eskiden beynimde dolanan ama bir nedenle silmek mecburiyetinde kaldığımız kimi eski dostlara tekrar rastlardık.
hesabın var mı? giriş yap