• 1- ülkenin cehalet seviyesinin sanılanın çok üstünde olduğu gerçeği
    2- her anlamda allaha emanet yaşadığımız gerçeği
    3- türk halkının toplumsal ve kültürel değerlerinin tamamen yok olduğu gerçeği
    4- devlet için halkın varlığının sadece rakamdan ibaret olduğu gerçeği
    5- ve son olarak; bu ülkede insanlardan uzak durabildiğiniz hatta kaçabildiğiniz ölçüde uzun ve sağlıklı yaşayabileceğiniz gerçeği
  • fark ettiklerini sanmıyorum. seven insan üzülmesine göz yummaz.
  • dünyanın en uzak köşesinde yaşayan bir insana karşı sorumluluğum olduğunu biliyordum zaten. şimdi onun ölümüne sebep olacak bu kadar çok şey yaptığımı dehşetle farkediyorum.
  • bugün fark ettiğim gerçektir. bu virüsün sebebi annemdir.

    en son ibrahim tatlıses’i tvde görüp sesin kepeğin kesilsin adam senin demişti. ertesi gün ibo’yu vurdular.

    biricik annem okulların kapanması ve emekli olmak için gün sayıyordu. kendisi çok temiz kalpli, mübarek bir insandır. kalbinden ne geçirse olur. ne kadar kalpten istediyse salgına o sebep oldu bence.
  • evde kalınca verimliliğin artması yolda serviste-otobüste geçen zamanlar insanı aşırı yoruyormuş. 9-6 iş akşamları da proje, udemy tadında uzaktan eğitim.
  • doğanın, baharın, dışarının geldiği bu vakitlerde bu değişimi gözlemleyemiyoruz. doğaya bakışımız körleşti bu vakitlerde
    kimse bahar güzellemesi yapamıyor, demeter'in gelişini kutlayamıyor. doğaya hükmetmeye çalıştığımız anda ondan koptuk şimdi.

    aşırı şehirleşme, kalabalık, dolaşım imkanları hastalığın yayılmasına katkı sunuyor. ama biyolojik olarak virüs bakteri üretimi, doğayı tahrip etmediğimiz zamanlarda da vardı, veba zamanları gibi. ya da anadolu'da yaygın olan sıtma, çıban, verem gibi. direkt değil ama yayılmasına etkisinin artmasına katkı sunuyor doğa tahribi.

    üretim, sosyalleşme, eğitim gibi topluluk işleri, sanatsal üretim, insani ilişkiler kesintiye uğruyor. ortadan kalkıyor. büyük kapatılma gerçekleşiyor.

    maymunları elle beslemeye alıştıran turizm, şimdi maymunların şehri istila etmesine yol açıyor. böylece ilerleyen zamanda o şehir maymun nüfusunun kalabalıklığı ve yerleşimi sayesinde gezilecek bir şehir olamayacak.

    obsesiflik düzeyinde bir temizlik anlayışı, izolasyon ihtiyacı yer edecek.

    yeni iletişim biçimleri yaratacağız. ki bu da internet üzerinden olacak. ya da daha az kalabalık olacak bir yaşam biçimi. ikincisi daha zor tabii ama ideal olan bu.

    doğa ile ilgili hakimiyet duygumuz azalacak, aynı şekilde doğa ile ilişkimiz daha natural olacak, belki de rousseau gibi.

    şehirlerdeki peyzaj düzenlemeleri, bina bakımları bu süreçte aksarsa belki daha iyi anlayabiliriz bu durumu.

    insan ilişkileri, izolasyon şartları altında, daha 'sanal' olacak. çin'de yasak kalktıktan sonra boşanma taleplerindeki artış buna bir örnek, insanlar zorunlu bir arada olma halinin yaşatacağı strese yenilecek.

    eğitimin iptali, üretimin durması, ticaretin bitmesi, tüketimin sadece zorunlu ihtiyaca yönelik olması, tüm bunların olmadan da hayatın sürdüğünü gösterecek bize.

    faturalar, temel ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması, bu iş böyle de olabiliyormuş hissi uyandıracak.

    felsefe ve politika bu tür zamanlarda 'mahalle yanarken saçını taramak' türünden bir faaliyet içinde görülür. bu günleri anlamaya, anlatmaya, geleceğe dair bir öngörü sunmaya çalışan tüm politik ve felsefik metinler, çabalar boşa çıkıyor.
    birincisi, sırası mı şimdi diyerek, alıcıların tepkisi diğeri de sürekli değişen 'vakaların' etkisi yüzünden, söylenen her şey boşa düşüyor.
    evet insanların bu zamanda felsefe yapmaya, dinlemeye ihtiyaçları olmaz. ama felsefenin ve politikanın da kendini boşa çıkardığını, yaptırım gücünün ve etkisinin azaldığını düşünüyorum.

    daha pragmatist şeylere ihtiyacı olan insanlık virüs yüzünden, felsefeyi de gereksizleştirecek.
    felsefe de, kendisi açıklamaların, önerilerinin ışığında başarısızlık nedeniyle buna katkı sunacak. şu an hiçbir entelektüel, var olan durumu betimleyemiyor.

    her dönem, felsefenin bir alıcısı olmuştur.
    birileri entelektüeller ne diyor diye çaba harcarlardı. ya da savaş zamanlarında entelektüeller, sanatçılar en öne çıkar savaş karşıtı bir duruş sergilerlerdi. yine de felsefe ve politika ilgi çekerdi.

    tabii 2000li yılların zihin yapısı felsefe ve politikayı görünmez kıldığı için de insanlar bugün etkisiz her laf kalabalığına dikkat kesilmiyor.

    'çıplak hayat' 'sadece yaşam' beklentisinin ağır bastığı bu dönemde politika ve felsefenin tabutuna son çivi çakılıyor.

    'ancak hakiki ya da algısal bir kriz gerçek bir değişime yol açar'
  • evdeki duvarlar bildigin les gibi olmus. valla tek tek sildim hepsini.
  • 3 milyar insanın ellerini yıkayacak su bulamamasını ve yılda 1 milyon insanın intihar ettiğini fark ettiren gerçekler
  • evli olmadığıma seviniyor olmamdır. bu kadar süre evde dursam 4.evliliğimde biterdi.
  • arkadaşımın olmadığını fark ettim.
    demek ki her şeyi ben yürütüyormuşum işte böyle de bir kahramanım naparsınız.
hesabın var mı? giriş yap