• özel bir conditional* türüdür. ancak, eğer diye başlayan bütün cümleler counterfactual değildir. bir conditionalcounterfactual yapan, ön cümleciğinin (yani, eğer diye başlayan kısmının) yanlış olmasıdır.

    örneğin:

    "eğer ek$i sozluk varsa, onu kuran birisi vardır."

    gibi bir cümle, bir counterfactual değildir.

    ancak örneğin:

    "eğer ek$i sozluk olmasaydı, ben şu anda kitap okuyor olurdum."

    cümlesi âlâsından bir counterfactual'dır. çünkü ön cümlecik (ek$i sozluk'ün var olmaması) yanlıştır. benzer biçimde "eğer hitler olmasaydı, ikinci dünya savaşı çıkmazdı" ya da "dünya dönmüyor olsaydı, gece-gündüz oluşmazdı" gibi örnekler verebiliriz.

    dikkat edilmesi gereken bir nokta, ikinci cümleciğin doğru olup olmamasının bir cümlenin counterfactual olup olmamasına bir etkisi olmamasıdır. yani
    "hitler olmasaydı, ikinci dünya savaşı çıkmazdı"
    cümlesi ne kadar counterfactual'sa,
    "hitler olmasaydı, ikinci dünya savaşı (yine de) çıkardı"
    cümlesi de o kadar counterfactual'dır.

    counterfactual'lar hem semantik hem de mantıksal açıdan sorunludur. bu cümlelere doğruluk değeri atfedip atfedemeyeceğimiz bile bu konuyla uğraşanlar arasında tartışılan bir konudur.
  • "ya öyle olsaydı" biçiminde düşünce türü. travmatik yaşantı sonrasında kişinin geçmişte farklı biçimde davransaydı olumsuz sonucun başına gelmeyeceği yönündeki yanılgısı. sosyal psikolojide counterfactual thinking başlığı altında incelenir. konuyu işleyen filmler için
    (bkz: lola rennt)
    (bkz: sliding doors)
    (bkz: butterfly effect)
    ve tabi
    (bkz: back to the future)
  • karşılaştırmalı çalışma yapmak üzere kullanılabilecek yöntemlerden biri, ama en kralıdır.

    iki türlü yapılabilir. ya ekonometriciler gibi birtakım olasılık değerler tayin eder modelinizi ona göre kurarsınız ki bu yöntem gerçekten iğrençtir, ya da weber'in yaptığı gibi adam gibi tarihsel, toplumsal veriler üzerine akıl yürütürsünüz ki bu yöntem gerçekten şahanedir.

    bir de sanırım türkçesi yok bu kavramın.
  • toplum mühendisliğinde başvurulan alengirlerden biri.
  • dogal bilimlerde ve tip biliminde yapilan kontrollu deneylerde kontrol grubu "counterfactual" durumunu test etmeye yarar. tedaviye (deneye veya muameleye) maruz kalan deney grubu ile kontrol grubu arasinda yapilan kiyaslama, nedensellik iliskisini anlamaya yardimci olur, tedavinin "ceteris paribus" etkisi hakinda fikir verir. tedavi disinda tum yonleriyle tedavi grubuna benzeyen kontrol grubu "tedavi olmasaydi ne olurdu, ne olacakti?" sorularinin cevabi hakkinda fikir edinmek icin kullanilir.

    ideal kontrollu deneylerde tedavi grubuna ve kontrol grubuna rastgele veya rassal bir sekilde denek tayin etmek (random assignment) mumkundur. bu arzu edilen bir seydir, cunku boylelikle deneye secilim, hem deneyin sonucundan hem de sonucu belirleyen diger faktorlerden ve denek ozelliklerinden bagimsiz (dissal, exogenous) olacaktir. sosyal bilimlerde ekonometricilerin boyle bir sansi, sosyal deneyler ve dogal deneyler disinda pek yoktur. insanlar hangi gruba dahil olacaklarini icinde bulunduklari sartlara ve beklentilerine gore kendileri belirlerler, ekonometriciler de sadece bu secimleri gozlemlerler, kontrol edemezler. gruplara secilimi belirleyen faktorlerle "deney"in (tedavinin) sonucu arasinda korelasyon varsa (ki cogu zaman vardir boyle bir baginti), nedensel iliskilerin ve deneyin ceteris paribus etkisinin ekonometrik testi guclesecektir (self-selection problem, ozsecilim sorunu, selection bias). chicago universitesi ekonometricilerinden james heckman bu konuda ilk defa pratik cozumler onerdigi ve pek cok katkilar yaptigi icin nobel odulune layik gorulmustur.

    dogal bilimcilere oykunen sosyal bilimcilerin ikinci bir sorunu da deney ve kontrol gruplarini olustururken tedavi (muamele) disinda sonuca etki edecek diger faktorleri (gozlenebilir veya gozlenemeyen) kontrol etme ve iki grubun deneklerini birbirleriyle eslestirme sirasinda ortaya cikar. hatta bazi durumlarda kontrol grubunun ne oldugu, bu grubun nasil olusturulacagi bile muallakta olabilir. kimi ekonometriciler, misal heckman, kontrol grubu ile deney grubunu eslestirmeyi bazi olasiliksal ve istatistiksel modeller kurarak yapmaya calismislardir. okul egitiminin ucretlere etkisini inceleyen bazi ekonometriciler* ise deneklerini ikizlerden secerek bu sorunun ustesinden gelmeyi denemislerdir (evet, ikizler dogal deney gozlemleme olanagi sunuyorlar). butun bu metodolojik cabalari ne igrenc ne de mukemmel buluyorum.

    *ashenfelter, o., a. b. krueger (1994), "estimates of the economic returns to schooling from a new sample of twins," american economic review, 84(5) 1157-1173.

    not: ekonometrik yontemlere bazi sosyologlar da ilgi gostermisler:
    http://www.wjh.harvard.edu/~winship/cfa.html
  • tarih biliminin/sanatının hatta zanaatinin (kim karar verebilmiş ki?) görünürde olmasa da, arkaplandaki varsayımlarında bol bol kullandığı akıl yürütme metodu. paul w. schroeder idi sanırım (unlu uluslararası tarih uzmanı) sorun counterfactual'i kullanıp kullanmamız değil, nasıl, nerede kullanacağımızdır diyordu. sukru hanioglu da kendi çalıştığı konunun önemini belirtmek için çeşitli seferlerde counterfactual kullanır. örneğin, ittihatçılar iktidarda olmasaydı, jön türk devrimi olmasaydı, birinci dünya savaşı, dolayısıyla dünya siyaseti toptan farklı olurdu. şimdi, buradaki değer, gerçekten farklı olup olmayacağını ölçebilmemiz değil - ki ölçemiyoruz işte, maalesef ya da iyi ki - bize bunu düşündürtmesinin, jön türk devriminin dünya siyaseti olayları zincirinde hali hazırdaki yerine işaret etmesidir. osmanlı birinci dünya savaşına girmeseydi, çok büyük bir ihtimalle savaş batı avrupa'da cereyan edecek, daha kısa sürecek, belki de bir dünya savaşına dönüşmeyecek, belki amerika savaşa girmeyecek, belki bolşevik devrimi başka şekillerde olacak/yapılacak (gene kim tam çözmüş ki?) ve böyle gider işte.... tarihi bir meselenin hem diğer meselelerle göbekten ilişkisini, hem de görece önemini ölçmek, çoğunlukla başka türlü olmuş bir dünyayı tahayyül etmekle olur ve böylece counterfactual'in beşeri bilimlerdeki en güzel yerlerinden birini görmüş oluruz.
  • downward ve upward counterfactual thinking şeklinde ikiye ayrılır aslında. kişinin günü yaşamasını engelleyen bir psikolojik rahatsızlıktır.

    (bkz: wishful thinking)
  • "pırasanı yemezsen dondurma yok." sözü bu duruma örnek olabilir. kişinin pırasayı yediği var sayılırsa tabii...
hesabın var mı? giriş yap