• "...devletin bu duruma el atıp süreç içinde çalışamayan her vatandaşına hiçbir şart aramadan yardım etmesi elzemdir, devlet olmanın gereğidir." şeklinde bir tespit içeren ilk entry'ye sahip rezalet başlığı.

    şunu sormak lazım. hangi devlet? vatandaşına iban gönderen mi?

    rezalet puanım:0
  • hizmet sektörü çalışanlarının hepsinin içinde bulunduğu durum. bir de yevmiyeci diye tabir ettiğimiz sigortasız, günlük çalışan insanlar var ki onların gelir kapısı tamamen kapandı.

    müzisyeninden komisine, barmeninden temizlikçisine herkes geçim sıkıntısı çekiyor şuan.

    ücretsiz izine ayrılan çalışanların sigortaları ödenmiyor sadece aktif olarak gözüküyor.

    siyasette bu durumu dile getiren tek parti chp. gerek kemal bey, gerek faik bey olsun sürekli bu insanların haklarını aramaya çalışıyor.

    fakat içten çürüyen bu ülkede sosyal devlet anlayışı yandaş devlet anlayışına evrildiğinden bu insanlar için herhangi bir girişim söz konusu olmamıştır.

    hollanda'da 4 çalışanlı küçük bir tamirci işleten arkadaşımla konuştuğumda, devletinin kendisine ulaşıp son senelerdeki cirosunun ortalamasını çıkarıp işte bu senin bu sene kazanacağın para diyerek dükkanını pandemi şartlarından dolayı kapatmış ve hiç bir kesinti olmadan 4 çalışanın maaşlarını devlet ödemeye başlamıştır. arada ki sosyal yardımlardan bahsetmiyorum bile.

    ama bize malum partili olmayan türk insanına reva görülen tutum ise tam tersi.
    sonuç olarak iyi ya da kötü hepimiz eve ekmek götürebiliyoruz değil mi?
  • köpek gibi çalışıp eşek yüküyle vergi ödüyoruz, üstüne ülkemiz satılıyor. arabaya, telefona, monta, gıdaya ortak devlet, hasta oluyoruz ortada devlet mevlet ortada yok. rezaletin daniskasıdır.

    he bu arada sarcasm yapmayı bırakın, iyice aptal işi oldu sayenizde. ota boka cıvık tepkiler verdiğiniz için sizi kimse siklemiyor.
  • şirketimde çalıştırdığım 36 personelim için kısa çalışma ödeneğine başvurduk ancak sadece 14 tanesi uygun görüldü sgk tarafından.

    öncelikle kısa çalışma ödeneği bir tür illüzyon.

    bu işin iki boyutu var, işçi ve işveren. ben işveren olarak kredi borcu olan aile geçindiren çalışanlarım için ne yapabilirim diye düşünürken bir yandan da şirkete gelir sağlamanın zorluklarıyla boğuşuyorum.

    sanıyorum bu denklemde tersi olması gerekirken en rahatımız devlet.
  • ilginç bir durum.

    tanım: "allah bu duruma düşürmesin" denecek bir durum ama sanırım bu duruma çok kişi düşecek.
  • devlet ücretisiz izne çıkanları kanal istanbul projesinde kazı yaptırmayı düşünüyor olabilir. istihdam ve işsizlik oranları için akla gelir mi? karikatür olarak kafanızda çizin
  • ilk olmadığı gibi son rezalet de olmayacak...
  • "kusura bakma bilmem ne başkanını milyonluk mercedes'e bindirip devletimizin itibarını yüksek tutmak daha önemli"

    -çomar

    tanım: welcome to turkey maddelerinden birisi.

    edit: imla
  • aldığımız her hizmetin bedelini zaten ödüyoruz. o zaman devlet niye bir de üstüne vergi alıyor? köprü diyor, köprüden geçerken parasını veriyoruz. avrasya tüne diyor, geçerken parasını veriyoruz. otoyol diyor, otoyola girişte parasını veriyoruz. asfalt diyor, asfalt katılım payı olarak onu da veriyoruz. sağlık sisteminde 2 tane kıçı kırık ilaç veriyor ama benden senelerdir vergi alıyor. maaşımdan kesiyor, aldığım üründen kesiyor, kullandığım elektrik, su, doğalgazdan misliyle alıyor.

    nedeni çok basit. arkadaşlar saraylarda yaşasın, maybach arabalara binsin, akp gençlik kollarını maaşa bağlasın da oyları eksilmesin diye alıyor. yoksa kim takar halkı.
  • işin ilginci, şartları (450 prim günü) süreç içinde sağlamış olmamıza rağmen devlet başvuru almadığı için kçö den faydalanamıyoruz.
31 entry daha
hesabın var mı? giriş yap