• rocky mirasını seven herkes için mutluluk bombardımanı olan film.

    bir kere rocky seviyorsunuz; bu oldschool sizin için candır demek. rocky soundtrack'leri, clubber lang, apollo, mickey vs derken sizin sevdiğiniz şeyler belli.

    bu film tüm bunları alıyor, üzerine sylvester stallone'nin dehası demek istediğim muazzam drama yoğunluğu ile güçlendiriliyor. adamın rocky serisinde en sevdiğim ve yıllar içinde en iyi yaptığı şey filme eklemeyi başardığı bilgelik ve duygusallık. bu filmdeki güzellik artık eşinizi ve kız arkadaşınızı da götürebileceğiniz bir creed mirasının olduğudur. herkesin sevgilisi/eşi (aynı kişi ama yıllar içinde dönüşüm oluyor kavramsal olarak) the expendables veya machete gibi filmlere gidip sizi zorla "içerde" ya da martyrs gibi filmlere zorla sokmayabilir. bu film herkes için çok iyi.

    --- spoiler ---

    drago ailesini bekliyorduk ama brigitee nielsen falan filme girince baya bir gaza geldim. ilk maçta adonis yenilseydi çok klişe olacaktı. o da klas. (tessa thompson çok güzelsin valla rihanna'dan sonra eşimin kıskanacağı yeni artis sen olabilirsin)

    rusya ya gitmeleri süperdi. ya o kadar çok detay var ki. bu filmi her rocky fanı delirerek izleyecek o kadar. ilk filmdeki kadar ağlatıcı bir sona da gerek yoktu. bence ne bekleniyorsa alınıyor. rocky'nin olmayacağı creed beni çok üzecek onu da demem lazım.
    --- spoiler ---

    bu filmi sevmeyen bence rocky mirasını sevmemiştir. ilk gün gittim ilk seans. değil pişmanlık, bir daha gitmek için fırsatları kollayacağım. ilk film gönül telimi titretmişti, bu da çok iyiydi.
  • rocky serisi fanatiği arkadaşlarımla gittiğim ve sıkılmadan izlediğim film.

    --- spoiler ---

    rus seyircisinin amerikan boksörü ayakta alkışladığı bir başka rocky filmi.
    --- spoiler ---
  • sevenler olabilir anlarım; ancak ben beklentiyle izledim, beklediklerimi de pek bulamadım.

    seriyi yaklaşık 30 seneden beri seriyi takip ediyorum, elbette ilk günden izlememe şansım yoktu. zaten özellikle rocky 4'ün devamı niteliğinde olması da benim için ayrı bir anlam taşıyordu, heyecan vericiydi.

    sorun şu ki bu filmde dramın dozunu fazla kaçırmışlar. ayrıca çocuk gibi ota-boka gaza gelen siyahi bir oğlanın hikayesi o kadar da ilgimi çekmedi ve gerçekçi de gelmedi.

    bir de yani tabii rocky filmlerinin her zaman bir hikayesi vardır, her zaman bir boks filminden, bir aksiyon filminden fazlasıdır ama rocky filmleri asla dram filmleri de değillerdir. kaldı ki ilgi çekici olan rocky'nin hikayesiydi, bu çocuğunki değil... rocky gibi özdeşleşmesi kolay bir karakter de değil, malın teki bu çocuk...

    filmde beklediğimden az sürpriz vardı, beni biraz daha şaşırtmasını, eskilere biraz daha fazla selam çakmasını isterdim, o da pek olmadı.

    yine de her şeye rağmen rocky'yi son defa beyazperdede görmek*, yıllar sonra ivan drago'yu tekrar izlemek güzeldi. "aha bu da duke'ün oğlu!" falan saçmalığına hiç gelemedim "ya bi siktirin hadi" dedim kusura bakmayın. götlerinden karakter uydurmuşlar, zorlama olmuş.

    bi de şu aşağıdaki sahne niye filmde yoktu, niye kestiniz bunu amına koduklarım?

    https://www.youtube.com/watch?v=xnc_dreentg

    --- spoiler ---

    brigitte nielsen geçen zaman içinde travesti mi olmuş orayı tam anlamadım ben? ahahaha! zaman sana da iyi davranmamış be brigitte...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    rocky'nin yolcu oldugu göze sokulmuş iyice. bırakacağını bilmiyodum ama izlerken işkillenmedim değil. tommy gunn rezilliğini bi kenara bırakırsak rocky serisinin hayranıyımdır. bu film, 3 ve 4 karışımı bir iş yapmaya çalışmışlar ama olmamış, keyif almadım. ayrıca dramın da bokunu çıkarmışlar. serinin en zayıf halkası olmuş (evet 5. filmden bile kötü).

    ilk dövüşten bir şey anlayan varsa beri gelsin; koştur koştur ringe çıkmalar, sopa yemeler. onu geçtim, rocky ben yokum derken sanki bilmiyor adamın komaya gireceğini. kendisi değil mi clubber'la bu kafada ringe çıkan, 2. raundda tekerlekli sandalyeye yatay geçiş yapan. e tarih tekerrür edecekse sen niye çocuğu yalnız bırakıyosun. sonra da televizyon karşısında kendini yiyip bitiriyosun. mickey de senin başına gelecekleri biliyordu ama adam yine de seni bırakıp gitmemişti.

    nerede ilk filmdeki, rusya'daki antrenmanlar nerede çölün ortasında yaptıkları antrenman. arada dağlar kadar fark var. rocky sırasıyla apollo, clubber ve drago'yla yapacağı maçlar için tam anlamıyla götü başı dağıtmıştı. hele clubber ve drago için yaptığı antrenmanlar aklıma geldikçe iyice tepem atıyo. burada yine bi oldu bittiye getirdiler. adam iki koştu, mekik çekti, boyun çalıştı, ne idüğü belirsiz bi boksör bozuntusuyla yakın dövüş antrenmanı yaptı, akabinde 2 raundda ölümün eşiğinden döndüren adamdan rusya'da rövanşı aldı. bak ya şu işe.

    serinin büyük hayal kırıklığı olan son filmi.

    --- spoiler ---
  • creed’in fersah fersah gerisinde kalan film olmuştur.
    filmde derinlik sıfır. rocky 4’ün remake’i olmuş. büyük hayal kırıklığı.
  • ulan rocky 4'de bile bir aksiyon, deplasmana gidip karda marda şekil yapma vardı. bu.. bildiğin tırt film. amk hiç hazırlık yapmayın, filmi de çekmeyin, biz çekmişsiniz gibi parayı size gönderelim. tam rezillik...

    not: zaten para mara vermedim mk. internette film siteleri ne güne duruyor? mısırcı göteleklere para mı vereceğim !...
  • benim film hakkında görüşüm olumlu, öyle başlayayım. spoiler içeriği de vardır.

    odyometri testi sahnesi ve adonis'in rusya'da eşiyle ringe yürüdüğü sahnleler muhteşemdi. duygusallığı da iyi vermişler, özellikle drago ailesi tarafında duygusallığa iyi oyunculuk performansı da ekleniyor.

    klişelerle bu filmde sadece iki noktada sorun yaşadım. ilki raund arasında rocky'nin ringde ivan'a lölö (otur yerine ibiş, kimin memleketinde kime posta koyuyosun) yapması. diğeri ise kamyonla dayak yiyen adonis'in her nasılsa 15 dakika süren bir raund sonunda knock out la kazanması. bari puana bıraksaydınız kardeşim.

    filmde anonsörden, tv yorumcularına, hakemden andre ward'un rol almasına kadar pek çok gerçek karakterle sürpriz yaşatmasının yanı sıra bana hissettirdikleri nostaljiden de kıyak yaparak 8/10 veriyorum.

    filmin sonunda drago ailesini idman yaparken gördük. bir iki boksör daha eklenerek küçük bir universe oluşturulsa hoş olur.
  • sequel yapalım derken rocky iv'un remake'i olmuş film. ilk gününde gittim, tabii ki beğendim. bir creed kadar olamasa da seyir zevki yüksek bir gişe filmi olmuş. ryan coogler'ın eksikliği hissedilse de bağımsız sinemadan başka bir siyahi yönetmenin gelmesi isabetli olmuş, coogler da producerlık yapmış seriden tamamen uzaklaşmadan. ilk film iyi bir mentorun desteğiyle sıfırdan zirveye çıkmayı anlatıyordu. bu filmde ise zirvede kalmanın ne kadar zor olduğuna değiniliyor.

    --- spoiler ---

    ivan drago ve viktor drago ikilisinin kazanmasını isteyen tek manyak ben olamam. ivan'ın şerefsizliği çok büyük olsa da adamla empati kurmamak elde değildi. hele viktor'a o kadar üzüldüm ki, babasının mirasının bütün kötülüklerini devralmış, annesi onu ve babasını terketmiş çok kötü bir hayat yaşamış. o yüzden bir yerlere gelmesini istememek imkansızdı benim için. antagonistin bu kadar kötü resmedilmemesi ve insani yerlerinin vurgulanması yeni bir seri mi gelecek diye düşündürtmüyor değil. daha fazla iş çıkar drago ailesinden.

    adonis ilk dövüşte babası apollo'nun tarzıyla ringe çıkıyor ve kariyeri neredeyse bitme noktasına geliyor, büyüklüğü sorgulanıyor medya ve insanlar tarafından. final dövüşü ise tam rock'ın tarzında geçiyor ve zafere ulaşıyor. rocky iv'a da acayip derecede benziyor bu yüzden.

    --- spoiler ---

    mike will made it soundtrackte süper iş çıkarmış şarkılar yağ gibi akıp gidiyor. filmin müziklerini yapan, son zamanlarda yıldızı parlayan prodüktör ludwig göransson yine hayalkırıklığına uğratmamış.

    hem kafa dağıtayım, hem gaza geleyim derseniz kesinlikle öneririm bu filmi. stallone creed'de oscar adaylığı çıkarmıştı ve golden globe da ustalara saygı adı altında kendisinin o performansına ödül vermişti. bu filmde de iyi ama tabii ki adaylık çıkartan önceki performansı kadar değil. yine de güzel bir yerde seriyi bırakıyor reis. dolph lundgren biraz daha öne çıkıyor, bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama koy andrey zvyagintsev filmine döktürsün. beni şaşırttı o yüzden.
  • creed filmi sonlandığı andan itibaren beklediğim, bugün izleme fırsatı bulduğum ancak bazı noktalarda hayal kırıklığına uğradığım film.

    --spoiler—

    öncelikle belirteyim ki tüm bu eleştirilerimin yanında film birçok türk, hatta amerikan yapımı filmin üzerinde. oyunculuk gerçekten başarılı. aslına bakarsanız creed vs. drago fikri de gayet güzel ve uygulanabilir bir fikir. ayrıca filmde görmek isteyeceğimiz onlarca sahne de var. yıllar sonra yaşanan karşılaşmalar...hatta bu sahnelerin çoğunda da hikayenin hakkı veriliyor. ancak sakız gibi uzayan türk dizilerinden alıştığımızdan kelli midir bilmem bana bazı kısımlar biraz oldu bitti geldi. bazı kısımlarda da fikri özensizce işlediklerini düşündüm.

    fikir nedir diye biraz detaylandıracak olursam: adonis creed´in babasının ölümüne sebep olan adam ıvan drago’nun oğlu ile dövüşmesi.

    şimdi film ilk olarak dragoland’te başlıyor. zorlu bir hayat mücadelesi yaşayan bir baba oğul görüyoruz.(daha sonra rocky ile olan karşılaşmalarında söyleyeceği üzere) ıvan drago yıllar önce rocky’e kaybettiği gün her şeyini yitirmiş. hatta eşini bile... bu açıdan bakıldığında rocky iv’ün geçtiği sovyet rusya zamanlarını düşündüğümüzde, ıvan’ın mağlubiyeti sonrasında olanlar amerikan perspektifi ile güzel anlatılmaya çalışılmış. burada kafamı karıştıran ilk detay gelecek. dragolar kiev’de yaşıyor ve filmde de defalarca belirtildiği üzere viktor drago ukraynalı bir boksör. (bu kıdım ilerideki bir paragrafa konu olacak).

    ilk dakikalarda creed’in ünvan maçıyla ilk dövüşümüze başlıyoruz. sahneler kaliteli, güzel çekilmiş. dövüş koreografisi etkileyici. hızlıca bunun neden ünvan maçı olduğu da belirtiliyor. creed conlan’dan sonra 6 maç kazanmış ve bu bir ünvan maçıymış. enetersan olan wbc şampiyonu olmaya aday bir boksör olarak tanıtılan creed’in yaşamının, maç öncesinde hatta maç sonrasında dahi aşırı mütevazi olması. 6 maç kazandıysa o seviye müsabakalara bakıldığında bu adamın 10-20 milyon doları olmalı. bu durum, babasının mirasının dahi annesini la’de bir malikanede yaşattığını düşündüğümüzde biraz gerçek dışı kalıyor. boks sporunu biraz takip eden biriyseniz wbc şampiyonu olup 2 oda 1 salon evde yaşamak fazla mütevazi gibi. belki philadelphia çok pahalı bir şehirdir bunu bilmiyorum. ikinci eleştirimse bu şampiyonluk maçına bir anda çıkmamız. film creed vs. drago filmi olmaya çok odaklandığı için çok güzel işlenebilecek bir hikaye olan conlan’dan sonra adım adım zirveye çıkış hikayesi çabuk geçilmiş. bu konuya bu topraklarda 2 sezon dizi yapılır. bunu da geçtim creed’in wbc şampiyonu olması bile bir detay olarak verilmiş. adam ilk filmde tek dövüşle philadelphia’nın gururu olurken, bu filmde dünya şampiyonu olup sokakta rahatça yürüyor vs. biraz rocky iii’de gördüğümüz ve micky’nin eleştirdiği bir boksörün “evcilleşmesi” konusu eksik. eksik diyorum çünkü, viktor ile ilk maç öncesi rocky ile olan ikna konuşmasında rocky viktor drago’nun kaybedecek bir şeyi olmadığını adonis’in çok şeyi olduğuna gönderme yapıyor. o açlığı kaybedişini, isteğinin azalmasını filmde hiç görmedik.

    birçok insan rocky iv demiş ancak filmin olay örgüsü daha çok (rocky serisinin kanımca vasat filmlerinden) rocky iii ile benzerlikler gösteriyor. yokluktan gelen agresif iri ve güç odaklı bir boksörün önce şampiyonu devirip sonra rövaş karşılaşmasında uzayan roundlar karşısında yorulması ve hata yapması...gayet makul. ancak burada enteresan olan karakterler olarak rocky iii ve iv’ün bir kombinasyonunun yapılmış olması.

    yukarıda bahsettiğim gibi, nasıl şampiyon olduğunu anlamadığımız gibi viktor ile olan ikinci karşılaşmada da neden kazanmaya ihtiyaç duyduğunu anlatamıyor. kanımca düzgün anlattığı tek kısım viktor ile olan ilk dövüşlerinin sebebini anlattığı kısım, onda da mantık hatası olduğunu düşünüyorum. ikinci karşılaşmaya kadar olan sürede yaşamış olduğu çöküntü, gerek basının tavrı gerek kendisinin salona dönememesi olsun çok güzel işlenmiş. creed filmi babasıyla hesaplaşmayla ve ona kızgınlıkla büyüyen bir gencin kendisinin bir hata olmadığını kanıtlamaya çalışması gibi muazzam bir fikrin duygusal yoğunlukla ele alınmasıydı. ikinci film creed’in şampiyonluğu kaybetmesi ve kendini sorgulaması ile babasının hikayesini tamamlamak istemesi arasında çok gidip gelmiş. yani tersten düşünecek olursak creed’in şampiyon olduğu detayı çıkarsak filmin ana odağı sarsılmıyor. şampiyon olmasaydı da drago’yla dövüşmekten çekinirdi. şampiyon olmasa da drago’yla ikinci dövüşte o sorgulamayı yaşardı. babasıyla aynı kaderi paylaşmaktan korkması o kısımlara hakim olan tema gibi. örneğin rocky iii genel olarak rocky’nin kendi şampiyonluğunu sorgulaması fikri üzerine temellenmişti. meşhur “eye of the tiger” tanımı bu filmden çıkma bir benzetme. rocky’nin o açlığı geri kazanması... ancak yine aynı şekilde hatırlayacak olursak rock iii bize rocky’nin kendiyle olan hesaplaşmasını bir film boyunca yaşatmıştı. creed ii bu açıdan bir duygu karmaşası. kaybetmesiyle mi yüzleşemiyor yoksa babasından mı utanıyor yoksa kazanma odaklı bir canavara mı dönüştü. rocky’nin sorduğu gibi “neden ringe çıkıyor?”. filmin sonunda kendisi için olduğunu söylüyor ancak altı yeterince doldurulmamış. tek cevap “mutlu olduğun işi yapmazsan, kendin olup çevreye de faydalı biri olamazsın”. ancak bu sadece söylenip geçiliyor. hep bir “yıkılma! ayağa kalk” hali var ama o “kendin ol” teması daha havada kalmış, üstüne gidilmemiş.

    adonis, viktor ile olan ilk maçta babası için ringe çıkmışken kaybedip korkup sonra kendi için çıkıyor ve kazanıyor hikaye bu gibi.. iyi ama adonis’in ıslah evi zamanları düşünüldüğünde, creed’in bu karşılaşması aslında kendisini yalnızlığa mahkum eden drago’ya karşı. hatta babası için dövüşecek onun intikamını alacak bir creed fikri saçma geliyor. babasıyla duygusal bağ kuramamış bir çocuktan bahsediyoruz. biz seyirciler olarak apollo’nun intikamını alınmasını istiyoruz evet ama adonis için bu suni bir duygu. babasının ölümü onun hayatının gerçeği değil ve o bu gerçeklikten dolayı babasının değil kendi çocukluğunun intikamını almak isteyecektir. adam 9 yaşına kadar anasını babasını tanımamış. intikam alınacaksa o yılları çalandan intikam almasına odaklanmak daha gerçek olurdu. babası ve duke’um yapamadığını yapmak için duke’un oğluna gitmesi biraz hayalci geldi. bu adam aynı salonda babası için “onu tanımıyorum, benimle alakası yok” demiş adam. şimdi bizden babası için dövüşmesine inanmamız bekleniyor.

    bu tarz filmlerde kaybedenin sempatik gelmesinden midir bilmiyorum. drago tarafını, ıvan’ın eşinin ayrılıp rus bir bürokratla birlikte olmasının saçmalığı dışında daha gerçekçi buldum. ancak burada da bir rusya ukrayna karmaşası olmuş. ukraynalı boksör maç kazanıp rus bürokrasisiyle yemek yiyor. ardından kiev’de yaşayan bir boksör şampiyonluk maçı için moskova’yı seçiyor. şimdi ne var diyebilirsiniz de böyle bir karmaşayı bizim türk sineması yapsa alay konusu olur. gerçek hayatta o seviyede sporcu müsabakalarında, bu tarz şeylerden kriz çıkar. ıvan’ın kaybettiği yerde (moskova’da) hayatını geri kazanmak istemesini anlarım ama maç kazanıp rus boksunun hak ettiği onurunu bir ukraynalı getirecek olsaydı kliçkolar rus olarak anılıyor olurdu. onlar da sovyet zamanı doğmuş adamlar. bu kısmı amerikalıların oturduğu yerden dünyada olup biteni biraz sığ yorumlaması olarak görüyorum. kievli veya moskovalı olması adamlar için aynı ama bizim buralarda bunu yediremezsin. ayrıca annesinin viktor’u bırakıp gitmesi çok zayıf işlenmiş. çünkü kadın bırakıp gidip köşesine çekilmemiş, detayı verilmeyen bir rus işadamı (yada bürokrat neyse artık) biriyle birlikte. yani bu çocuğun hayatında kendi isteği dışında belki televizyonda belki gazetede görebileceği ve sürekli karşısına çıkan bir hayat yaşıyor. bununla nasıl baş ettiği hiç işlenmemiş. bir anda yemekte kadın geliyor ve oğlan küplere biniyor.. aslında bu oğlan bunun çok daha ağırlarını yaşamış olabilirdi, büyürken sürekli yanında olmayan ama tvde gazetede gördüğü bir anne olmalı bu kadın.. ıvan da bununla nasıl başediyor sorusu keza cevapsız. öyle olunca ister istemez ortaya sebepsiz sert kötü ve yaşadıklarına üzülemediğimiz soğuk bir tarafla aşırı duygusal ve erdemli bir tarafın boks maçı çıkıyor. hadi buna da eyvallah. e o zaman ıvan oğlu için neden havlu atıyor. maç boyunca oğlunun işi uzattığını düşünen hırs küpü bir baba, finalde “yavriiiim” moduna geçiyor. bu da biraz gerçek dışı geldi. yani ıvan’ı karısı karşısında da masada duygusal görmedik pek. hep kızgın ve intikam peşinde bir adamdı. hatta rocky iv’ten yola çıkarsak bu filmin havlu atma sahnesine kadar gayet tutarlı bir ıvan varken bir anda filmin dramatik yapısına o da katılıyor. bence ıvan o havluyu atacak baba değil. burnu sürtsün, alsın dersini diyecek bir baba.

    bir hızlı geçilmiş detayda rocky ve apollo’nun eşi mary anne creed. ilk filmde hatırlanacağı üzere rocky onu apollo’nun ölümünden sonra bir kez telefonla aramış o kadar. bu filmde ise hastanede karşılaştıklarında aralarında hiçbir diyalog yok. hiç değilse onca yıldır görmediğin insan. bir iki kelime edersin normalde. ben mary hanım adına alındım.... belki kesilen sahnelerde rocky’nin mary anne ile o olayları konuştuğu bir kısım vardır.

    son olarak da her rocky filminde yer alan bir klasik:idman sahnelerine değineceğim.
    çölün ortasında bir salon, etrafta hiç yerleşim yok ama içeride onlarca adam var.ilk soru, bunlar buraya nasıl geldi? etrafta araba yok, her sabah dolmuşla mı gelip gidiyorlar? orada yatıp kalkıyolarsa ne yiyip ne içiyolar? uzak çekim yapmışlar kasaba falan hiçbir şey yok. illa etkileyici sahneler olacak, yok dağa çıkacak yok terkedilmiş hangarlar olacak tamam anlıyorum ama bu seferki gerçekten en acayibi oldu. çölde tamamen gerçeküstü bir ortam yaratmışlar. tam yaşananlarla duygusal bir bağ kurduğun sırada, kayıpla yüzleşmeye çalışan, sıfırdan başlamaya çalışan bir adamda kendinle özdeşlik kurduğun sırada bir anda masal anlatmaya başlıyor. “çöl varmış da meğersem oraya gitmişiz” diyor.

    özetle ilk filmin daha gerçek dışı bir anafikri vardı. “meğer apollo’nun bir oğlu varmış” ile başlayan ve yasak aşk meyvesi bir adamın kendini kanıtlamasını görmüştük. gerçek üstü bir fikrin gerçeklerle harmanlanması ve güzel bir hikaye başlangıcı yapılmıştı.

    ancak bu fillmde elde daha büyük bir şans varken. tam da yazacak bir çok “gerçek fikir” ortaya çıkmışken. (creedin şampiyon oluşu, dragolar tüm bunlar olurken acaba ne yapıyor sorusunun cevabı , creedin kendi kaybolan yılları için ringe çıkması, bianca ile ilişkileri vs.) tüm olası fikirler bir kazana atılıp karıştırılıp ortaya çabucak servis edilmiş.

    — spoiler —

    ilk filmden başarısız bulduğum bir yapım olmuştur
  • ilk filme göre kesinlikle çok daha başarılı olmuş. hafif duygusala çalan sahneler olmuş ama tadında bırakmışlar bence. rocky serisinin devamı niteliğinde güzel bir boks filmi olmuş. izlenmesini şiddetle tavsiye ederim, pişman olmazsınız.
hesabın var mı? giriş yap