crunch

• bunun eskiden sırf çikolatası vardı. pirinç patlaklı çikolata. şimdilerde sadece gofret hali var. çikolatası da hiç olmamış gibi davranıolar. inkar etmesinler, yalvarırım.
• abur cubur olanı hakkında konuşmayacağım. zira ben hala nestle'ye küsüm. neden küstüğümü hatırlamak için: (bkz: nestle/@tutsky yanchek)
  
  bildiğimiz mekik egzersizinin ingilizce söylenince daha havalı olması ve spor salonlarında 'crunch dersi' adı altında yapılan işkenceler ve umut tacirliği hakkında konuşacağım.
  
  gittiğim spor salonunda da var bu iş. çünkü çok havalı.
  
  bir alana doldurulan şüşko amcalara, tombik ablalara mekik çektirerek göbekten kurtulmayı vadediyorlar ama aslında başta duran eleman hareketin doğru yapılıp yapılmadığına bile bakmadan bağırıp çağırıp güya gaza getirerek milletin kalp krizi geçirmesine, kendini sakatlamasına resmen ön ayak oluyor.
  
  aslında komik görüntüler de var ama spoiler vermek gibi bir niyetim yok, katılın görün.
  
  core egzersizleri elbette önemli ama karın bölgenizdeki yağları yakacak şey mekik değil. hele ki düzgün formda yapılmayan mekik hiç değil. bu egzersizler, karnınızın veya vücudunuzun duruşunu etkiler ama sadece o kadar. okudum, araştırdım; fasa fiso youtube kanalları dışında karın çalışmanın o bölgedeki yağları yakabildiğine dair bir şey görmedim. akla mantığa yatan hiçbir kaynakta bölgesel yağ yakımı görmedim ben. belki de olanlar aklıma yatmadı bilmiyorum.
  
  şimdi burada karın kası mutfakta yapılır gibi bir cümleyle beslenmenin önemini anlatıp ahkam kesecek değilim. zira onu diyecek adam ben değilim. ben spor salonundan çıkıp kebapçıya giden, olmadı eve gelip patates kızartan adamım.
  
  ayrıca kuru kuru kalori açığı yaratarak yapacağınız şeyin adı "kilo vermek". orada mantık çok basit: günlük enerji ihtiyacın 2500 kaloriyken bundan az kalori alırsan, enerji yoktan var edilemeyeceği için vücudundan yakarsın ve kilo verirsin. peki verdiğin kilonun ne kadarı yağ, ne kadarı kas? (bir de vücudun tuttuğu sudan giden sahte kilolar var ki onu hiç söylemiyorum bile.)
  
  bunun için kurduğum bir analoji var: vücudunuzu bir fabrika, kas hücrelerinizi çok maaş alan mühendisler, yağ hücrelerini ise az maaş alan ama ufak tefek işler yapan elemanlar olarak düşünün. fabrikanız zararda, hiç iş yapmıyor, yani kuru kuru kalori açığı oluşturmuş olsa naparsınız? vücut, madem iş yapmıyorum o zaman biraz işten çıkarma yapayım diyor. hem mühendis hem eleman gidiyor bu sırada tabii. diğer taraftan, fabrikanın mühendisleri kullanarak çok iş yaptığı durumda vücut; yeni mühendisler almaya, olan mühendislerin şartlarını iyileştirmeye, maliyetlerin yüksek olduğunu fark ettiğinde ise ufak tefek işlere ihtiyacı olmadığını düşündüğünden elemanları çıkarmaya niyetleniyor gibi düşünebiliriz.
  
  siz de "yemekten vazgeçmem ama yağlarımı eriteyim, diğer taraftan da kas kütlemi kaybetmeyeyim." diyorsanız o kaslar çalışacak, yorulacak ve vücut onların çalıştığını, asıl işi onların yaptığını görecek, başka yolu yok.
  
  benim ampirik bilgim ve gözlemim bu yönde.
  
  nereden başladım, nereye vardı. bu kadar uzun yazmaya niyetim de yoktu. kusura bakmayın.^*
  
  ben gidip patates kızartayım.
• göbeğin vucutta daha az yer kaplaması için yapılan bir çeşit work out hareketi
• workout olaylarında karın egzersizlerine verilen isim. eğer grup aktivitesi olarak alırsanız, ortalama 20 dakika sürer ve hayatınızın en uzun süren 20 dakikası bu olabilir.
• resmi dilin ingilizce oldugu ulkeye giden ve adi "kıvanç" olan bir türk'ün, isminin dogru telaffuzunu ogretmek icin kullanabilecegi en uygun kelime.
  
  soyle ki: anadili ingilizce olanlar, ingilizce yazildigi gibi okunmayan bir dil oldugu icin "kıvanç" ismini "kivenk" gibi abuk yollarla telaffuz etmeye yeltenecek ve ortaya çince, korece karisimi uydurma bir isim cikacaktir. bunu engellemek icin adi "kıvanç" olan kisinin tek yapmasi gereken, karsisindakine "crunch'taki r'yi at, yerine v koy, iste o benim adim" demektir. zira bu durumda karsisindaki ilk basta reset atmis gibi gorunse de birkac saniye sonra gelecek ilk tesebbusunde "kıvanç"i sizden, benden daha iyi soyleyecektir.
  
  (bkz: tecrubeyle sabittir)
• nasil anlatsam nerden baslasam;
  ele güne kar$ı beraber olmaktan en cok haz aldıgım insanların ba$ında gelen, bilmem nedendir gece cıkmalarında olmazsa olmazlardan olan, bazen ortalardan kaybolsa da no problem dedigimiz tekrar tam ortasındayım taksim'in demesi akabinde gözya$larımızı bitti mi sandın diyip ickilerimizi ictigimiz yalnızlık ömür boyu desede asla bizim yüzümüzden yalnız kalamayacak olan, anlatırken kelimeler kafi gelmeyen süper insan.
• sırtı yerden kesmeden başı ve omuzları kaldırarak yapılan abdominal(karın bölgesi) eğzersizi
• bugün migros'ta gezerken yeni ürünler çıkarttığını gördüğüm çikolata.
  
  bunlardan frambuaz parçacıklı beyaz çikolata olanı, "yemek" ifâdesiyle anlatılabilecek bir şey değil. resmen kâlp atışlarım hızlandı, o neydi o...
  
  ayrıca bir de antepfıstıklısı vardı, en kısa zamanda onun da icâbına bakılacak.
  
  bu gibi ürünler kısa süreli çıktıkları için derhâl stok yapmalı diyorum.
• gün içinde sürekli oturan ve postürü öne doğru bükük kisilerin çok agırlık vermemesi gereken hareketlerden biridir.
  
  öncelikle yaparken "yükselmek" yerine karın kaslarını "sıkıştırmak" düşünülmelidir. bu gereksiz şekilde bükülmenin önüne geçmek için iyi bir yöntem.
  
  bu harekete ağırlık vermek istememe nedenimiz ise aslında öncelikle karın kaslarının olayının izometrik kasılım olmasıdır. karın kasları omurgayı korur, core dedigimiz bölgeyi korur, bunu da izometrik kasılarak yapar. uzayıp kısalarak değil. o yüzden o şekilde çalışmak (yani plank) gerekli verimi sağlar fitness açısından. ama karın kaslarım da büyüsün diyorsanız belki kısaltarak sıkılaştırmak yardımcı olabilir.
  
  esas sorun ise aslında bu sürekli öne bükülme halidir. yani gereğinden fazla kalkıyor ve sırtınızı büküyorsanız, omurgayı fleksiyona sokuyorsunuzdur. eğer siz postürü zaten öne doğru bozuk bir de günün uzun saatleri bu pozisyonda calisiyorsanız, idmanda bunu yapmanız çok verimli olmaz.
  
  o yüzden deliler gibi crunch yapmayın. zaten karın bölgesindeki yağları da eritmiyor.
• (bkz: mekik çekmek)