• oraya bir oy daha yazmanizi rica edecegim.

    turkiye'den ayrilali neredeyse 10 yil oldu. son 10 yildir toplam ancak uc dort ay gecirmisimdir turkiye'de. onumuzdeki 10 yil da boyle olacak buyuk olasilikla. yani bu secimlerin benim uzerimde dogrudan bir etkisi yok.

    buna ragmen secimde oy kullanmak icin gidis donus 1500 km yol yapacagim. bir gece konaklama, yemek, benzin masraflariyla oldukca tuzlu olacak oy vermem.

    yapacagim masraflari ve yolda harcayacagim 15 saati simdiden helal ediyorum kendilerine.

    gelen mesajlar uzerine ek: oy vermek icin konsolosluga gidecegim, turkiye'ye degil. yine de konsolosluk yasadigim yere yaklasik 750km mesafede.
  • anadolu'da akp'yi bbp ve sp ile yarıştıran şehirler var.
    chp'nin buralarda halka inebilmesi için mitinglerinde yahudi yakması gerekli...

    debe editi: tüm muhalifler sandıklara sahip çıksın. bunlar iktidarı bırakmamak için her yolu deneyecekler.

    ne yazık ki biz tembel insanlarız, oy kullanmakta bile üşengeciz. seçim sandıkta kazanılır. ve verdiğin oyu sonuna kadar takip edeceksin ki bazı şeyleri değiştirebilirsin.
    ülkeyi soyanlar sandıkları mı soymaz, tembel olursan kıçında ki donu bile alırlar farkında olmazsın!

    kendimi bildim bileli siyasetin ve sandıkların içinde olan biri olarak söylüyorum bunları.
    (bkz: oy ve ötesi)
  • asgari yerine askeri yazan malların eleştirmeye çalıştığı parti*.
  • uzun vade yatırımı nedir nasıl yapılır gibi sorulardan haberi olmayan sığırların eleştirdiği parti.

    aynen sayın ekmek kafalı proje 2035 diyorsa 2034'de oy verin 1 senede yapılmasını bekleyin aynen.

    ulan şu vizyondaki adamlar oy veriyor kafayı yersin, karınca kadar kafası var ibnenin gelmiş fikir beyan ediyor. modern dünyanın bu kısmına hastayım. adam sığır, 5 kilometreden selektörle belli ediyor sığır olduğunu ama modern dünya, geliyor fikir beyan ediyor.

    (bkz: aklı yok fikri var)
  • bundan 5 yıl önce hayatta oy vermem dediğim partiydi. ne zaman ki kürt solunun aslında kürt sağı hatta muhafazakar faşist sağ olduğunu gördüm, ne zaman ki kemal kılıçdaroğlu'nu oturup adam gibi dinledim o zamandan beri oyum chp'nin oldu. hatta gittim partiye üye bile oldum.
  • hani klişe bir söz vardır, "sen x'i seversin ama cenazene y gelir" diye. işte bugün tam o gün. bugün cemaat'in kanalları kapatılırken chp milletvekilleri orada. kim bu cemaat? yıllarca chp'ye darbeci suçlaması yapan bir oluşum. aynı cemaat, akp ile el ele verip askerleri hapise tıkarken silivri mahkemeleri önünde de chp'liler vardı. kimin için? chp'yi amerikancı olmakla suçlayan paşalar için. yetmedi mi? cizre'ye 8 gün sokağa çıkma yasağı uygulandığında da chp baskıdan zarar gören sivil halkın yanındaydı. kim onlar? chp'yi yıllarca devletin partisi olmakla suçlayıp, yüzde 1 bile oy vermeyen kürtler.

    işte chp bu. vaktiyle kendisine düşman olmuş olsa bile mazlumların yanında, vicdanların sesi, herkes için adalet arayanların buluştuğu adres.
  • 2015 seçimleri öncesi doğru bir politikayla "sol popülizm" (asgari ücretin 1.500 tl yapılması, emekliye 2 maaş ikramiye, kredi kartı borç faizlerine düzenleme vs.) yapıyor. bizde popülizm neoliberal hegemonyanın da etkisiyle kötü bir şeymiş gibi algılanageldi. oysaki günümüzde örneklerini latin amerika'da da gördüğümüz sol-sosyal demokrat popülizm deneyimleri bu hegemonyanın kırılmasını sağladığı gibi toplumun genelinin sosyo ekonomik çıkarlarına da daha uygun.

    chp uzun bir aradan sonra 70'lerdeki gibi sol popülist bir söylem geliştirerek akp hegemonyasında gedikler açıyor. chp'yi 70'lerde buna yönelten sosyalist solun basıncıydı, bugün de aynı basıncı haziran isyanıyla sola yaklaşarak dönüşen kitle yaratıyor.

    (bkz: sol popülizm)
  • gazeteciler eğer adam öldürürse, tecavüz ederse tutuklanmasın dediğini zanneden akl-ı evvellerin oy vermeyeceğini belirttiği parti.
    sen verme zaten. ak parti'ye oy atmaya devam et. hem başkanı da küçücük bıcır.bıcır.
  • kurucu parti falan değildir. insanları kandırmayın. 1992 yılında deniz baykal tarafından kurulmuş oligarşik ve bürokratik siyasi partidir.

    atatürk'ün partisi chp 1980'de mgk kararnamesiyle kapatılmıştır. 1992'de kurulan çakma chp ile ne tüzüğü benzer, ne programı benzer, ne de kurucu kadrosu benzer. hiçbir alakası yoktur.

    1989 sonrasında, erdal inönü liderliğindeki shp ile süleyman demirel liderliğindeki dp iktidardaydı. shp, üç büyükşehiri almıştı ve çok başarılı bir koalisyon hükümeti profili çiziyordu.

    böyle pozitif bir tabloda, deniz baykal denen bir adam ortaya çıktı ve erdal inönü'den genel başkanlığı istedi (lol). her allah'ın senesi kongre çağırdı. partiyi bölmek için elinden geleni yaptı, ama beceremedi.

    sonra ne yaptı?

    bu deniz baykal denen adam shp'den ayrıldı ve inanılmaz bir kurnazlıkla chp adlı bir parti kurdu. sokaklara meydanlara atatürk'ün partisi diye afişler, pankartlar astırdı. kamuoyunda karşılığı %1 bile değildi. insanlar gülüp geçiyordu. ancak bu baykal denen adamın yüzüne talih güldü ve 1994 senesinde bülent ecevit yüzünden shp ağır bir yenilgi aldı: tüm belediyeler kaybedildi, %20'lik refah partisi aradan sıyrılıp büyükşehirleri aldı, shp paramparça oldu. ayrılanlar chp'ye geçti...

    şimdi bu parti kurucu parti mi oluyor? atatürk'ün partisi mi oluyor? benim ismim mehmet. başına fatih ekleyince, istanbul'u fetheden büyük komutan mı oluyorum?
  • yer küredeki en muhalif parti. bu öyle bir muhalefet ki kurucusunun vaktiyle eleştirdiği konulara dahi muhalefet eder hale geldi. kadrolarında türk hariç her milletin savunucusu var. ağzına atatürk'ün adını dahi alamayan, taşnak kılıklı tipleri baş tacı ettiler. daha ne kadar düşebilirler dedikçe her gün daha kötüsünü yaparak türk milletini şaşırtmaya devam ediyorlar.

    başkanı gider ülkede kaçak elektriğin en yoğun olduğu bölgelere zaten para ödemedikleri elektriği bedava vereceklerini söyler. her ay faturasına yansıtılan kaçak kayıp bedeline tek kelime etmeden, ülkede sanki tek sorun buymuş gibi sırf bir kaç kerizi ikna etmek için evinde elektriksiz oturur.

    ülkenin en büyük iline başkan atadıkları tip çıkar her vatandaşın artık şikayetçi olduğu kaçak göçmen/sığınmacı işgali konusunda; hepsini göndermemiz mümkün değil entegre edeceğiz der.

    (bkz: işgali suçlamayan bir siyaset)

    bu ne demektir, efendiler? hükumet işgali suç saymayan bir politika mı güdüyordu? yoksa, kahrolsun işgal dedikçe, memleketi daha çok işgale mi yol açılacaktı? işgal ve saldırı karşısında, milletin sessizlik ve sükunet içinde kalması, işgalden tepkilenmiş görünmemesi mi akla ve politikaya uygundu?

    böyle sakat ve hayvanca bir düşünce, çöküş ve yokoluş uçurumuna kadar tekmelenmiş bir devleti kurtarabilecek siyasete temel olabilir miydi?

    (bkz: nutuk)

    benim aklım kesmiyor artık bunları. eskiden araya es veriyorlardı da dinlene dinlene sinirleniyorduk. yahu şu kadının söylediklerinin harbiye nazırı cemal paşa'nın yanıtından ne farkı var? (bkz: mültecilerin tamamını gönderemeyiz)

    18 ekim 1919 tarihli olan bu cevapta şu cümlelerin taşıdığı anlam dikkate değer: “millî dâvâ çerçevesi içinde işleri yürütme sorumluluğunu yüklenmiş olan istanbul hükûmeti, tutumunda ve işlerinde siyasî mecburiyetleri kollamak, yabancılara karşı daha konukseverce ve yumuşakça hareket etmek zorunda”dır.

    gazi mustafa kemal atatürk hayatta olsa partinin kapısına it diye bağlamayacağı tipleri başınıza tac ettiniz. yazıklar olsun.
hesabın var mı? giriş yap