• hiç bir şey için "benimdir" deme
    sadece de ki "yanımdadır";
    çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili,
    ne hayat, ne ölüm,
    ne huzur,
    ne de keder
    daima seninle kalmaz...
  • şiirlerinden birinde, işçi sınıfından geldiği için, gerçek yoksulluğun, insanı mahveden “bir canavar” olduğunu bildiğini söyler. ama aslâ varlıklı olmayı da istemez. 1926'da yazdığı “return to bestwood”da der ki:

    “bir eve sahip olmak istemiyorum, toprağa da, otomobile de, bir yerlerde hisselere de. servet istemiyorum, güvenilir bir gelir bile istemiyorum. aynı zamanda, yoksulluk ve sıkıntı da istemiyorum. beni hareketlerimde özgür bırakacak kadar paraya gereksinimim olduğunu biliyorum ve bu parayı küçük düşmeden kazanabilmek istiyorum.”* *
  • gelinciklerle uçan balıklar dışında
    şarkı söyleyen erkeklerle ,güneşte saçlarını fırçalayan kadınlar dışında
    tanrı yoktur
    güzel şeyler tanrıdır
  • ustadin cinselligi tasvir yetenegi o kadar derindir ki, asik kadinlarda bir bucuk sayfa icerisinde sekse dair hicbir kelime kullanmadan olabilecek en erotik metini kurgulamayi becermistir.
  • iki kisi arasindaki yakici duygulari ifade etmekte usta ünlü yazar. lawrence, sevismeyi ve dokunmayi yasamin baslangici sayar. gercek dunya duzeninin ise kadin ve erkegin gercek esini buldugu anda baslayacagini savunur. pornografiye ve dejenere tutkulara ölesiye karşıdır. lady chatterly'nin sevgilisi, aşık kadınlar, softalık karsısında cinsellik en ünlü denemeleridir.
  • kadın ve erkeğin rollerini pek de tasvip edilmeyesi bir bitki benzetmesiyle özetlemiş yazar. kadın bitkinin kök kısımları gibi bastırılmış, görünmez, yatay ve hareketsizdir. erkek ise köklere tutunarak bilgiyi sembolize eden ışığa doğru ilerleyen, hareket kabiliyetine sahip, dış dünyayla ilişki içinde olan gövdedir; çok afedersiniz penis gibi dikeydir.
  • "geleceği düşünürken hüzünlendim; sonra düşünmeyi bıraktım ve biraz marmelat yaptım. portakalları dilimlemenin ve yerleri silmenin insanı keyiflendirmesi çok şaşırtıcı." demiş.
  • "never trust the artist, trust the tale."
  • mina urgan'ın yapı kredi yayınlarından aynı isimli bir inceleme kitabı da bulunuyor.

    lawrence okurun ya çok seveceği ya da hiç sevmeyeceği bir yazar, arası yok. çelişkilerle dolu, hayatının her döneminde her konuya tamamen karşıt bakış açılarıyla yaklaşmış. bu nedenle dönem entelektüel çevresi tarafından sürekli suçlanmış, ya faşist ya da komünist olmakla, ya kadın düşmanı ya da feminist olmakla...

    döneminin işçi sınıfından gelen tek iyi yazarı. mina urgan'a göre, hiç benzemediği çağdaşı virginia woolf ile önemli bir ortak noktaya sahip, şiirsel düzyazı (poetic prose).

    lawrence'ın belki de en ayırıcı özelliği, cinselliği bir din gibi kutsal bir şekilde yazına sokması ilk defa. kendisinden önceki döneme ait aşk kavramından iğreniyor ve bedenin temiz ve güzel, aklın ise çirkin orta sınıf ahlakı ile bedeni ve cinselliği kirleten bir aşaığılık olduğuna inanıyor. lawrence'ın kutsal cinselliği henry miller'ın erotizmi ile uzaktan yakından alakalı değil. belki de cinsellik tabusuna alay ya da pornografi ile değil de bu kadar ciddi bir şekilde yaklaşmış olması onu yasaklı bir yazar yapıyor. toplum onu salt ahlaksızlıkla suçlayamadığında iş ciddileşiyor. cinsellikten bahseden, tek eşliliğe hayatı boyunca inanmış ve eylemde heteroseksüel bir erkek nihayetinde. beden yalnızca haz demek değil lawrence için, beden insanın evren ve diğer insanlarla tek dürüst bağlantısı.

    mina urgan lawrence edebiyatından yola çıkarak (şiirleri, hikayeleri, denemeleri, anıları, mektupları ve romanları) d.h. lawrence hakkında çok iyi ipuçları sunuyor. roman incelemeleri bir hayli heyecan verici. lawrence ve anne-oğul ilişkisi biyografik bir şekilde tekrar irdeleniyor, kısmen otobiyografik romanı sons and lovers referans alınarak. bir çok otorite tarafından en iyi romanı kabul edilen women in loveda kadın erkek ilişkileri ve homoseksüellik çok iyi inceleniyor.

    d. h. lawrence seven her okura tavsiyedir.
  • sanat üzerine vurucu tespitleri olan yazar:

    ''sanatın temel işlevi ahlaksaldır. estetik değil, süsleyici değil, hoşça zaman geçirici ya da dinlendirici değil, yalnızca ahlaksaldır. ama tutkulu, örtük bir ahlak, öğretici değil. akıldan çok, kanı değiştiren bir ahlak. önce kanı değiştiren.. akıl da sonradan kanın yolunu izler.''
hesabın var mı? giriş yap