• ofisteki doktorun ifadesi şöyle oldu. “sabah karanlığında işe gelip güneş batarken işten çıkmanızı sağlıyorlar. eksik olan keşke sadece d vitamini olsaydı.”
    cevap veremedim, sadece yutkundum.
  • birkaç sene evvel bayaa araştırmıştım bende de çıkınca. yabancı makalelerden bulup çıkarttıklarım, "ama biz güneşli yerde yaşıyoz, neden eksiğimiz olsun ki?" sorusunun cevabı olacak nitelikte.

    1. bu mereti, güneş ışınlarının dik açıyla geldiği zaman güzel sentezleyebiliyoruz. yani öğlen saat 12 civarı. halbuki doktorlar bize senelerdir "sabah 10-akşam 4 arası güneşten kaçının" diyorlar.

    2. memleketimiz ekvatora yakın kuşakta bulunmadığı için, d vitamini sentezine uygun açıda dik güneş ışığını sadece yaz mevsiminde alabiliyoruz. geri kalan 3 mevsim, çok verimsiz ve yetersiz geçiyor. o yüzden ister ege'de ol ister iç anadolu'da, yeterince d vitamini sentezleyemiyorsun. yani yağışsız güneşli hava = d vitamini sentezi diye bir şey yok. lakin yine de belirtmek lazım ki akdeniz'de yaşayanlar, bu konuda ülkenin diğer bölgelerinden bir tık daha şanslı.

    3. d vitaminini gıda yoluyla yeterli bir şekilde alamıyorsun, vücudun da sentezlemesi lazım. bu iş için en güzel saat yukarda da belirttiğim gibi yazın öğlen 12. öğlen 12'de yaklaşık 15-20 dk güneşlenme yeterli oluyor. el, kol ve yüzden de sentezleyebiliyorsun ama en verimlisi omurgadan (yani sırt ve ense) sentezleniyor. ben hiç her gün düzenli bir şekilde öğlen 12'de sırtını belini güneşe tutan türk vatandaşı görmedim.

    4. peki diyelim yazın öğlen 12'de, 15-20 dk güneşlendin. sonra da denize girdin ya da duş aldın. hooooop gitti d vitamini. çünkü sıcak sebebiyle terliyorsun ve deri altında ürettiğin d vitamininin bir kısmı ter ile beraber deri üstüne çıkıyor. sen de duş alarak ya da denize girerek onu deriden uzaklaştırıyorsun. terle deri üstüne çıkan d vitamini, 24 saat içinde peyder pey deriden yeniden emilir ve kana karışır. güneşlendikten sonra en az 12 saat duş-deniz yasak. buna uyan türk vatandaşı var mı, hiç sanmıyorum.

    5. ülkenin bulunduğu enlem-boylam kadar kişinin deri rengi de d vitamini sentezine engel. cilt rengi koyulaştıkça d vitamini sentezi de zorlaşıyor. beyaz tenli birinin 15 dakika güneşlenmesi yeterken, esmer biri için bu süre yarım saate kadar uzuyor. ülkedeki insanların cilt renginin ekseriyetle koyuya yakın olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.

    6. burdan hesapla bronzlaştıkça d vitamini sentezine güzelce ket vurduğumuzu da eklemem gerekecek. halbuki ülkece pek meraklıyızdır yanmaya.

    7. güneş koruyucu sürdüysen, d vitaminini unut.

    tüm bu bilgiler ışığında, ülkemizde ve hatta dünyada (ekvator kuşağı hariç) d vitamini eksikliğinin neden bu kadar yaygın olduğuna şaşmamak gerek. işin içinde lobi mobi yok. hatta tam tersine d vitaminine karşı oluşturulan bir lobi var. d vitamininin kanser düşmanı olduğu, kanseri engellediğine dair araştırmalar olmasına rağmen ilaç lobisi bunları çok dillendirmez. çünkü hastalara kanser ilacı satmak, upucuz d vitamini satmaktan çok daha kârlıdır.
  • aslında hep eksikti ama yeni yeni bakıp tedavi etmenin iyi bir şey olduğunu anladık. o yüzden artmış gibi görünüyor. mesela dedenize sorsanız, 50 yıl önce şeker mi vardı der, baban neden öldü diye sorarsanız da -ecel’ diye cevaplayacaktır.
  • işsizlikten ve ekonomiden dolayı kimse evden çıkmıyor, güneş görmüyorlar.
  • d vitamini değerimin 7 çıkması ile içinde bulunduğumun anlaşıldığı durum. bir senedir ciddi şekilde yakındığım yorgunluk, halsizlik, uykumu alamama, kas ağrıları ve nefes sorunlarımın temelinde onca testten sonra bu çıkarsa kaybettiğim zaman yüzünden kendimi sikicem!

    edit: d vitamini eksikliği giderildikten sonra bazı konularda rahatlama oldu ancak esas konu depresyonmuş onu tedavi edince cillop gibi oluyormuş insan.
  • malign melanom geçmişli ve displastik nevus sendromlu biri olarak güneşten vampir gibi kaçmam sonucunda başıma gelen şey. kanser olmamak için güneşten kaçmak, güneşten kaçıldığı için d vitamini alamamak, d vitamini eksiklikliğinin kansere davetiye çıkarması gibi şahane bir paradoks söz konusu olunca takviye şart oluyor tabii.
  • ne kadar çok takviye alsanız dahi hala yükselmeyen d vitamini değerleri magnezyum eksikliğine bağlı olabilirmiş.
  • artık devlet hastanesi ve aile sağlığı merkezlerinde yapılan kan tahlillerinde ölçülmüyormuş. geçen hafta bir takım rahatsızlıklarım sebebiyle kan tahlili verirken öğrendim.

    sebebi; pahalıymış, devlete maliyeti yüksekmiş. artık bakılmıyormuş.

    koruyucu sağlık tetkikleri kapsamında bakılması gereken bu değerin eksikliğine bağlı gelişecek sağlık sorunlarını, önümüzdeki 5 yıl içinde inceleyip dökümante edecek bağımsız bir kurum olsa keşke.
    çünkü halk sağlığı annecim, çünkü koruyucu hekimlik. çünkü vergiler, çünkü sosyal devlet.

    ama yok, bizim önceliğimiz hermes filan 'di mi. halk olarak. onu seçiyoruz ve bu da yaşasın demokrasi. itibardan mı tasarruf edecektik, daha neler.

    abv
  • bir sene içerisinde etrafımda yer alan insanlarda inanılmaz sayıda artışını fark ettiğim durum.

    daha az güneş ışınlarına maruz kalındığı gerçeğini de unutmayarak herkesin un, tuz ve şeker gibi ortak tükettiği bir besinin bu durumu etkileyip etkilemediği merak uyandırmaktadır.
  • bunun eksikligi yuzunden 2 yil kalca ve ayak eklem agrilari cekip topalladim. ustumdeki mali kaale almayin.
hesabın var mı? giriş yap