aynı isimde "dağ (film)" başlığı da var
  • john ruskin "dağlar; doğanın başlangıcı ve bitişidir" demiş. sabahattin ali de dağlar isimli şiirinde şöyle bir dörtlük yazmış:

    "bir gün kadrim bilinirse,
    ismim ağza alınırsa,
    yerim soran bulunursa:
    benim meskenim dağlardır."

    doğduğum yörede bulunan ve 2000 metrenin üzerinde yüksekliğe sahip dağları izlediğim sayısız gün yaşadım. pencerenin yanına oturur, sadece bakardım. dağların zirvesine düşen ilk karları ve eriyen son kar birikintileri heyecanla takip ederdim. çocuk zihnimde o dağların ardında ne olduğunu hayal ederdim. şimdi, yıllar sonra, o eşsiz coğrafyadan kilometrelerce uzakta yaşarken hala rüyalarımda o dağların ardını görüyorum. irili ufaklı yerleşim yerleri, yaşlı ağaçlar ve sert kışlar canlanıyor bilinçaltımda. annem son zamanlarında, pencereden o dağları izler ve beni dağlara götürün derdi. genetik bir geçiş mi bilmiyorum, benim de aklımda hep o dağlar var. annemin doğduğu eve gidip, güneye bakan, dağları gören o pencereden seyre dalmak istiyorum çoğu an. başlangıcım o dağlardı, bitişim de o dağlar olsun.
  • --- spoiler ---

    geçen eve gidiyorum bi tane böcek gördüm kaldırımda lan üstüne basmadan gectim gittim tabi böceğin sonra durdum düşündüm pat döndüm geriye

    -- onada mı çıkma teklifi ettin ?

    yok lan bak yemin ediyorum düşündüm dedim ki ulan bu böceğin üstüne basmadan gecip gitmek mi marifet yoksa geri gidip buna yardım etmek mi döndüm geri aldım böceği yerden karşıda ki çalılığa götürdüm
    benim dedim sana yapabileceğim bu bundan ötesi benim elimden gelmez allah yolunu açık etsin

    -- böceğe dedin ?

    yani böceğe bakma insanlarla bazen sorunlar yaşıyoruz

    --iyi demişsin ilginç olmuş gerçi ..

    sonra düşündüm gerçi ulan belki intihar etmek istiyordu yolun ortasında öylece durmuş ya neyse iki şekilde de sevap işlemiş oldum ..

    şerefe.
    --- spoiler ---
  • iki çok jenerik sahnesi vardır bunun. askere giden her kısa dönem ya yaşamış ya da şahit olmuştur. birincisi nöbete gitmeden önceki uyku esnasında bir yerlerden gelen müzik sesi ve takip eden kavga. ikincisi de tv başında iken şafağı az olanın tuttuğu kumanda, açtığı saçma kanalı zorla izletmesi ve takip eden kavga.
  • tavsanin kendisine kustugunden habersiz cografi olusum..
  • dağlar dilsiz ögretmenlerdir, yetiştirdiği ustalar da suskun olur...

    goethe
  • birhan keskin şiiri.

    "sabahın karşısında konuşmak ne zor!
    incecik kül gibi kalıyorsun,
    dağ susmaya giden yolu biliyor
    sen bilmiyorsun

    taş yarılıyor bir çiçek için, yol veriyor.
    kısacık konuşuyor çiçek: "dünya" diyor,
    "gördüm, benimle tamamlanıyor."

    yeryüzü karşısında konuşmak ne zor!

    yamaçtan aşağı bak, uçurum gör!
    -görsene kekeme!
    içindeki zayıf kan, dayanıksız dil,
    olmamış hal
    gümüş bir zirvede eriyor.
  • dağlar türk mitolojisinde (diğer mitolojilerdeki gibi) kutsal mekânlardır.

    dağlar, yeryüzünün gökyüzüne en çok yaklaştığı yerlerdir. böylece mavi göğe (=kök tengri, gök tanrı) yakınlığın simgesidir.

    aynı sebeple, dağın doruğu, yerin gökle temas noktasıdır. bu, yaruk ile kararıg ilkelerinin (ışık ve karanlık) de teması anlamına gelir ki, eski türklere ve çinlilere göre zaten kainatın yürüyüşü bununla mümkün oluyordu. eski türkler bu nedenle dağları kainatın işleyişinin bir simgesi olarak görmüş olabilir.

    dağların soğuk, fırtınalı, karlı iklimleri gök ve yer unsurlarına ilişkin hayvanlar arasındaki mücadeleyi anlatan türk sanat eserlerinin felsefesine, bu anlamda bir uyum sağlıyor gibi.

    bilindiği üzere mağaralar rahmin, dolayısıyla doğumun ve dolayısıyla bereketin, varlığın simgeleridir. türklerde 550 yılından önce dahi atalar mağarasına tapma geleneğinin olduğunu biliyoruz. dağlar, mağaraları barındırmaları ile de ayrıca önem taşır.

    acaba mağarayı barındıran dağ, rahmin sahibi kadın ile de bir görülmüş müdür?

    yunus emre ile bitirelim bari:

    vardım ileri vardım
    levhi elime aldım
    ayetlerin okudum
    yazdım bir dağ içinde

    açtım mekke kapısın
    duydum ol dost kokusun
    erenlerin hepisin
    gördüm bir dağ içinde
  • "geçen eve gidiyordum, böcek gördüm bi tane kaldırımda. üstüne basmadan geçtim gittim tabi böceğin.
    sonra durdum düşündüm, döndüm geriye.
    düşündüm, dedim ki: ulan bu böceğin üstüne basmadan geçip gitmek mi marifet, yoksa geri dönüp buna yardım etmek mi?
    döndüm, geri aldım böceği yerden, dedim ki; -karşıdaki çalılığa götürdüm-, benim sana yapabileceğim bu, bundan ötesi benim elimden gelmez, allah yolunu açık etsin.
    sonra düşündüm gerçi, ulan dedim belki de intihar etmek istiyordu, yolun ortasında öylece durmuş ya...
    neyse, iki şekilde de sevap işlemiş oldum."
    rakı masası, asker arkadaşları, aşk acısı ve bir de böcek.
    bir böcek hikayesi altüst eder işte böyle insanı...
  • türk mitolojisinde dağ, tıpkı hayat ağacı gibi kozmik yapının ekseni olması ve dünyanın tam merkezinde yükselmesiyle, her daim kutsal güç kaynağı olarak algılanır.

    mirali seyidov'a göre, kutsal başlangıç sayılan dağ, toprak ve özellikle onlarla ilgili güneş bütün varlığın, hayatın, tanrıların, insanların, nimetlerin yaratıcısı, anası/atası olarak kabul edilmiştir. toprak her şeyin başlangıcı sayılmıştır. mirali seyidov'un bu tezini türk mitolojisi'ne uyarladığımızda dağların tıpkı toprak gibi ana unsurunun bir parçası olduğunu görürüz.
    ...
    kısacası türk mitolojisinde gök ve onunla ilgili kozmogonik unsurlar ata kompleksine, yer ve onunla ilgili kozmogonik unsurlar, ana kompleksine aittir.

    bu çıkarıma nasıl varılmış derseniz de cevabı, dağların türk mitolojisi'ndeki birçok kahramanın sakral ebeveyni olmasında gizli. mesela türeyişle ilgili kimi anlatılarda dağ ve mağara unsurunun birleştiği görülür. mağara ana rahmi işlevi üstlendiği için dağ da doğurganlık özelliği kazanmış olur.*

    (bkz: türk mitolojisinde dağlar/@ay hatun)
hesabın var mı? giriş yap