• hakkındaki kötü yorumları okuduktan sonra, kötüleyen kişilerin kaçı babasına çekmiş diye düşündüren sanatçı. efendim adam popçu da olur trance arabesk de yapabilir. size ne, adam şarkıcı. babasıyla aynı tarzda olacak diye birşey yok. siz babanızla aynı şeyleri mi paylaştınız?
  • skrillex'le işbirliği yapmış ve tahmin edileceği üzere yardırmıştır.
    http://www.youtube.com/watch?v=5wudhqhwb30
  • süper bir rapçi, bir flex üstadı ve bana jamayka repini sevdiren adam olmasının yanı sıra, gerçek bir demoğğğraasi sevdalısı. samimi bir liberal, liberal gibi liberal. liberalin dibi.

    kendisinin welcome to jamrock şarkısını öyle çok dinledim ki, zamanla önce ne dediğini anlamaya, sonra az az da olsa eşlik edebilmeye başladım. ama anlamaya başladıkça işkillenmeye de başladım.

    şimdi şarkıda diyor ki,

    welcome to jamrock, camp where the thugs dem camp at (yiğidolar diyarı jameykaya hoş geldiniz)

    two pound ah weed inna van back
    ıt inna your hand bag, your knapsack, it inna your backpack (esrarı burada gramla değil, kiloyla satıyorlar diyor, her yer esrar, herkeş esrarkeş, diyor, şikayet ediyor.)

    some boy nuh know dis, dem only come around like tourist
    on the beach with a few club sodas
    bedtime stories, and pose like dem name chuck norris
    and don't know the real hardcore (sonra da diyor ki, bundan bile poz çıkaran, kendini kara murat zanneden denyolar var, aslında sokaktaki yaşamın acımasızlığını bilmiyorlar, ama biliyormuş gibi poz kesmeye çok meraklılar, gangsta imgesine sevdalanmışlar, diyor, bu hıyarları da mahkum ediyor)

    cause sandals ah nuh back to the thugs
    dem will do whe dem got to and won't think twice to shot you
    don't make dem spot you, unless you carry guns a lot too
    a bare tuff ting come at you (ama gerçek yiğidoların mahallesi, senin kaldığın apartlara benzemez diyor. dolu değilsen gezme buralarda seni gözünü kırpmadan harcayıverirler diyor.)

    kısacası sokaklarda hakim olan şiddetten dem vuruyor, şarkının ikinci bölümünde ise bu şiddetin, bu yoksulluğun, geride bırakılmışlığın nedenlerini araştırmaya koyuluyor:

    the youth dem get blind by stardom (herkes popstarla yırtma peşinde, yoksulluktan başka türlü kaçış yok)

    c'mon let's face it, a ghetto education's basic
    and most ah de youths them waste it
    and when dem waste it, that's when dem take the guns replace it
    then dem don't stand a chance at all (yanisi, diyor ki, bu çocuklar ilk okulu bile zar zor bitiriyorlar, kimsede para yok, öyle olunca çoğu genç yaşta kendini illegal işlerin ortasında buluyor, eline silahı alıyor, sonra bir daha normal bir yaşama dönme şansları kalmıyor.)

    damian, sorun yoksulluk, geleceksizlik diyor. peki çözüm olarak ne öneriyor, neyi işaret ediyor:

    dem suit no fit me, to win election dem trick we
    then dem don't do nuttin' at all (onların elbiseleri bana uymuyor/o politikacıların olayı beni açmıyor (suits hem takım elbise, hem de takım elbiseli (politikacı) manasında), seçimleri kazanmak için her türlü vaatte bulunuyorlar ama bir kere kazandılar mı hiç bir şey yapmıyorlar.)

    damian sandığı işaret ediyor, ama ederken elbette içi huzursuz, aslında bunun çözüm olmayacağını biliyor, çünkü diyor, kimi seçtiysek seçelim hiç bir şeyi değiştirmedi, hep yedi hep yedi diyor. evet haksızlık etmeyelim damian gidelim kozlarımızı sandıkta paylaşalım demiyor hiç. politikacılar kötü, seçimlerle bir bok değişmez diyor, ama ne yapmıyor? silah çözümdür, isyan çözümdür de demiyor. biz yine de oyumuzu verelim diyor. o yüzden kendisine buradan sağduyusu için teşekkürü bir borç biliyorum. sonuçta şarkıdan anladığımız kadarıyla hitap ettiği, bahsettiği jamaykalı geleceksiz, yoksul gençlerin hepsi halihazırda silahlanmış, kıç ceplerinde yedek şarjör taşıyan insanlar. (and that's why ah nuff little youth have up some fat 'matic/ with the extra magazine inna dem back pocket) şarkıda, "ulan yiğidolar, esrar davasına birbirinizi vuracağınıza, ki zaten hepinizin elinde silah da var, bu bizi kandırıp duran politikacıları alaşağı edelim" de diyebilirdi, demiyor. sağduyulu davranıyor, sakin ve serinkanlı davranıyor. demoğkhraaasi inancı hiç sarsılmıyor. biz yine oyumuzu kullanalım diyor, şansınızı deneyin çıkmaz demeyin diyor.

    helal olsun damian'a, sağduyusunu, asaletini ve parlamentoya olan inancını hiç yitirmediği için. bizim ülkemize de kendisi gibi sağlam karakterli demokratlar lazım. darısı türkiyemizin başına.
  • bob marleyin çocukları arasında en enteresan işlere imza atan ve en küçük olanı. adam hangi işe el atarsa o işin daha katmanlı ve keyifli hale getiriyor. skrillex feat durumunda daha farklı bir tabana da yayılıyor. nas ile çıkardıkları albüm özellikle sözleri anlamında baya baya güzel bir albüm. bu adamın canlı performansları albüm kaydından bir adım önde, cover durumuna çok müsait ve çok çok daha eğlenceli olabiliyor. iyi bir rastafari olarak ritüeller konserlerde de gayet yerine getiriliyor. arkada lion of zion un bayrağını sallayan ve konser başlamadan hayır dua eden amca da bunlara dahil.

    damian nickname olarak jr. gong u kullanıyor. bu ironik aslında ama çocukları arasında kralın varisi olabilecek kişi olarak bu sembolizme uyuyor. dreadlocklar ayağa ulaşmış ama önemli olan kafandaki rasta değil, kalbindeki sevgidir değil mi? bu konuda damian ın samimi bir tavır içinde olduğunu düşünüyorum. bunu yapmak gibi bir yükümlülüğü yok ama sözlerin nerdeyse bir çok kısmında rastafari, jah, ethiopia ve jamaica ya atıflar var.

    şu çok ironik gelmiştir bana; konsere türkiyede allahı anarak başlasak tuhaf karşılardı millet. damian olaya jump tan sonra jah herkes biliyor diye girebiliyor. bunlar hoş detaylar elbette.

    damian 1978 doğumlu ve üretkenliğinin daha başında yer alıyor. superheavy projesinde bir çok farklı sanatçı olsa da damianın performansı daha fazla gözönüne çıkıyor. bob marleyin çocukları birbirleri ile bir çok projede çalışıyorlar. sürekli bi feat, bi ortak şarkı , prova olayı var ki bu miras için çok güzel. zamanla damianın çok güzel işlerde daha fazla kişiye ulaşacağını düşünüyorum. damiana baktığımda bob marleyi görmüyorum. bambaşka bir sanatçı belki aynı konseptte ama bambaşka modernize işler yapıyor.

    yakın bir zamanda bir rastaman gördüm. uzak bir ülkede ayakta duruyordu. hepsi sevginin içindeydi. i and i.

    (bkz: road to zion)
  • road to zion şarkısını dinlemeden ölmemek gerekir .
  • bob marley in yaptığı en güzel şeylerden.*
  • en güzel dreadlock saça sahip adam. başka bir rastafaride yoktur böyle güzel dreadlock.
  • konserlerinde çok eğlenceli could you be loved söyleyen adam.nefes almıyor adeta.*
  • efendim bu guzide abimizin konserine gitmek nasip oldu gecenlerde lizbon'da, youtubeda neyin gordugumuz konserin basindan sonuna bayrak sallayan abi olayi gercekmis, sahit olduk. konserin nas & damian "jr gong" marley konseri olmasindan mutevellit, kendisi surekli sahnede degildi, ama yine de en sonda bir could you be loved patlatti ki mest olduk.
    konserin genel atmosferini tek kelime ile ozetleyecek olursam,bir marley ailesi uyesinden beklenecegi uzere, dumanaltiydi. ki ayni anda yuzlerce insanin "jah will be waiting there!" diye bagirmasi bile insanin tuylerini diken diken etmeye yetiyor zaten. babasinin cizgisinden ne kadar saptigi ya da yakin durdugu tartisilir, ama ben yine de bir reggaesever olarak konserden mutlu ayrildim.
  • kulağıma gelen en güzel insan sesi. ayrıca yeni keşfettiğim bir şarkısını hazmetmeden bir başka şarkısına geçemediğim de tek insandır.sadece kendi sesini duymayı tercih etsem de gardaşları ile olan düetlerinin büyük bir kısmı ve özellikle nas ile olan düetleri muhteşemdir. hiç susma, hep dinleyeyim. sen yaşa, müzik yaşasın, reggae yaşasın.

    (bkz: sabali)
hesabın var mı? giriş yap