• olayın aslı $udur...
    apollon peneus ırmagının kenarında dolanırken,guzel mi guzel ısırılası bir hatun gorur oda daphnedir...apollon turkı filmlerinden bir replikle kıza dogru ko$maya ba$lar koskoca tanrı deliler gibi a$kın pencesine du$mu$tur artık....bu sırada dogası geregi daphne'de ormanların derinliklerinde dolaşmaktan zevk alıyor, ay ışığında yabani hayvanları kovalamakdan avlamakdan korkulası bir zevk alıyordu...yalnız başına dolaşmayı çok seviyordu..ve erkeklerden nefret eden feminen bir tutumu vardı ki,olmaz kardesim ben evlenmicem diyoru hep cevresindekilere..fakat apollon ona delicesine tutulmuş peşini bırakmıyordu. ormanda karşılaştıklarında tanrı apollon güzeller güzeli bu kızla konuşmak istedi ancak daphne ondan korkarak koşmaya başladı. apollon ne dediyse onu durmaya ikna edememişti, daphne korkmuştu bir kere. yorgun düşene kadar koştu koştu, daha fazla koşacak gücü kalmadığında yere yıkıldı ve toprak anaya yalvarmaya başladı.
    ey toprakana beni ört beni sakla, kurtar"
    toprakana onun yakarışını duymuştu, az sonra daphne yorgunluktan ağrıyan bacaklarının sertleştiğini, odunlaşmaya başladığını hissetti. gri renginde bir kabuk göğsünü kapladı. güzel kokulu saçları yapraklara dönüştü ve kolları dallar halinde uzandı, küçük ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine doğru indi.

    apollon sevdiği kıza sarılmak isterken bu defne ağacına çarpınca şaşırdı. o günden sonra defne ağacı apollonun en sevdiği ağaç oldu, ve defne yaprakları genç tanrının saçlarının çelengi oldu. kahramanlara ödül olarak defne yapraklarından yapılma taçlar taktılar.
    hulya kocyigit&ediz hun formatındaki türk filmlerini aratmıcak,kısa hikayesi budur daphne'nin...
  • scent of a woman filminde al pacino uçaktaki hostesin kokusundan adının daphne olduuna kanaat getirmişti. ben de allaaam bu kadar harika insanlar neden hep hayal kahramanı oluyo demiştim içimden yanımdaki hödöye bakıp gülümseyerek
  • herhalde defne anlamina gelen kadin adi (bkz: dafne/5).
  • nehir tanrısı peneus'un bakire kızı, güneş tanrısı, müzik ve şiir'in kompetanı apollon'un ilk ve tek aşkı.

    apollo dağda kırda dolaşırken venüs'ün oğlu cupid'i (eros) okuyla yayıyla oynarken görür. pythona karşı kazandığı zaferin tadı damağında götü havada bi haldeyken, dur şu velede bi laf sokiim der kendi kendine. ve şöyle der:

    - lan velet, hırt, o okla bizi mi vuracan len. bırak da o aletleri ellerine yakışanlar kullansın sen git de çelik çomak oyna.

    e tabii eros da altta kalmak istemez çocuk da olsa tanrı çocuğu. o da şöyle karşılık verir.

    - apollo apollo! senin okların herkese atılabilir ancak benimkiler sadece sana özel olacak.

    bu olaydan sonra eros gider iki tane ok yapar biri sivri uçlu altından yapılan ve saplandığı mahlukatı kayıtsız şartsız karşısındaki kadına aşık eden.
    diğeri ise kör uçlu kurşundan yapılan ve saplandığı kişinin kalbini ebediyete kadar aşka ve sevgiye kapatan.

    daha sonra gider altın olanı apolloya, kurşun olanı da daphneye saplar, yani atar. daphnenin babası "canım daphne bana bir damat ve çocuk borçlusun, artık evlenmenin zamanı gelmedi mi" diye sorar. daphnede " baba, bana anlayış göster çünkü ben diana gibi hiçbir zaman evlenmeyeceğim" der. bunun üzerine babası şöyle mırıldanır "zaten senin kendi yüzün bunu engelleyecek" der.

    daphne apollodan kaçtıkça apollo kovalar, taşdan taşa seken daphneye haykırır.

    - daphne, ben düşmanın değilim benden kaçma. ben jupiterin oğlu güneş tanrısı apolloyum. benim oklarımdan daha ölümcül bir ok beni yaraladı, bitap durumdayım. ayağın kayıp düşeceksin ve tüm ilaç bilgeliğime rağmen benim yüzümden yaralanman, benim kalbimi de yaralayacak.

    kaçmaktan, sonunda yorulan daphne babasını çağırır ve bu kovalamacadan onu kurtarmasını ister.
    derken daphnenin kolları dallara, saçları yapraklara dönüşmeye ve ayakları da kök salmaya başlar.
    bunu gören apollo ağaca sarılıp konuşmaya başlar.

    - madem eşim olamıyorsun, benim ağacım sembolum olacaksın. seninle tahtımı süsleyeceğim, arpımı işleyeceğim. kahraman romalı askerler, zafer dolu seferlerinden dönerken senin yapraklarından taçlar takacaklar ve senin yaprakların hiç solmayacak. yaprakların her zaman yeşil kalacak.

    bu olaydan sonra apollo söz verdiği gibi defne yapraklarını kişisel sembolü haline getirir.
  • can yücel abimiz şölye der;

    zeus güya, rüzgar
    koşuyor karşıki ağacın ardından
    yakalayamıyor ki ama
    daphne değil çünkü o yeşil kızın adı
    defne!

    oh olsun zeus pezevengine!
    apollon olsan ne lazım gelirmiş gibisine...
  • "daafne su perisiydi
    adun bile ula$amadi ona
    bla bla bla..."
    $eklindeki $arkisi bir sure radyo kanallarini me$gul eden parfum
  • lia ices'ın insanı alıp uzaklara götüren şarkısı.

    (bkz: lia ices)
  • uzun zamandır iletiştiğim bu bu güzel insanla görsel iletişimim geçtiğimiz hafta sonuna kısmetmiş meğersem. yanında da bir başka şahaneyi getirmesin mi? piiii!!

    tam da tahmin ettiğim gibi birisi olmasının yanında, beklediğimden daha parlaktı gözleri. sanki son iletişimlerimizde biraz canı sıkkın bir hava yakalamıştım. ama gözler öyle söylemiyor dafi, o nasıl olacak?
    yok yok, tam olarak şöyle biri aslında; mesela x bir konu hakkında konuşuyorsunuz bununla, göremediğiniz bir açı var mesela tamam mı? işte onu gösteren kişi bu. bir de dünyanın neresine gitmek istediğinizi söyleyin, mutlaka bir bilgi verir hakkında.
    fena da müzik yapmıyor ha!!

    son olarak şunu söylese sonuna katar katılırım ona;

    “benim düşünme biçimim bu çağda istenmiyor, gelgite karşı çok güçlü yüzmeliyim. belki yüz yıl içinde insanlar yazdıklarımı gerçekten isterler.” **
  • yunan mitolojisi karakteridir. efsaneye göre göre, apollon, yunan deniz tanrılarından olan peneus'un kızı su perisi daphne'ye aşık olur. fakat daphne, apollon'u reddeder, ondan sürekli kaçar. yine bir gün ormanda daphneyi görür apollon. onu yakalamaya çalışır, daphne kaçar. fakat bu kez yakalanacağını anlayarak deniz tanrısı babasında yardım ister. babası daphne'yi defne ağacına dönüştürür. bacakları toprağa kök salar, kolları ağacın dalları, saçları ise ahenkle dans eden defne yapraklarına dönüşür. apollon ona ulaştığında içinde hala aşkı devam etmektedir daphne'ye karşı. ve içindeki aşk ateşi ile daphne'yi yakar. defne ağacının bir dal parçasını da kafasına zafer simgesi olarak takar. apollon heykellerinin başında görülen defne yapraklarından yapılmış tacın sebebi budur.
    (bkz: daphne ile apollon)
  • ingiliz yapımı bağımsız/hafif komedi filmi. kısa süresi -1 sa 20 dk- nedeniyle çabucak izleniyor, hiç sıkmıyor, bitene dek eğlendiriyor. lakin ingilizler biraz abartmışlar bu filmi. bu yıl gösterildiği festivallerden olumlu eleştiriler almış daphne. ingilizler de pek sevmişler. lakin ortada özgün-çok iyi denebilecek bir yapım yok. londra'nın güneyinde hayatını bir restoranda yemek yaparak idame ettiren, yalnız bir kadını, daphne'yi konu alıyor film. daphne hayatını seks - uyuşturucu - nihilizm üzerine kurmuş birisi. tek gecelik ilişkiler, ara ara kullanılan uyuşturucular, hiçbir diyalogda ciddi olmamak, hayatının nereye gittiği, ne yapmak istediği hakkında zerre bir fikrinin olmaması, daha önemlisi bunu zerre önemsememesi... daphne öyle birisi. bu karakterin hayatından bir kesit aktarılıyor.

    lakin daha önce de benzerleri özellikle amerikan bağımsız sinemasından sıkça çıkmıştı. hatta 70'lerde hollywood'un artık sokakları daha fazla önemsediği zamanlarda uyuşturucuyla hayatını heba eden, bunu da zerre umursamayan karakterlerle ilgili pek çok film yapılmıştı. sonra da yapıldı. öte yandan filmin diğer eksiği sadece "1" karaktere -daphne'ye- odaklanması. daphne dışında karakterler de var. annesi, bar bodyguard'ı david, daphne'nin patronu, iş arkadaşları (pek arkadaş denemez gerçi). ama film sadece daphne'ye odaklanıyor, tüm karakterler daphne'nin karakterini derinleştirmek için yazılmış, dolayısıyla yan karakterler karikatür düzeyinde kalıyorlar, ama daphne de öyle derinleşecek bir karakter de değil. yani restoranda çalışan, seks ve uyuştucu dışında hayatı boş olan, yalnız ve başkalarıyla seks için iletişimi geçmesini gözardı edersek asosyal birisi daphne. böyle birisi fazla da derinleşemez galiba. gerçi gene de filmi izlerken daphne'nin niye annesine karşı acımasız olduğunu, niye hayatını umursamadığını, niye böyle sivri dilli olduğunu merak ediyor. senarist bu soruları yanıtlamıyor. öte yandan daphne eğlendirse de zaman zaman fazlasıyla itici oluyor. velhasıl eğlenceli bir film ama vasatı da aşamıyor. emily beecham karakterin hakkını vermiş, belirtmeden geçmeyeyim.
hesabın var mı? giriş yap