• yaşadığım/yaşacağım yaşam konukluğunda, manevi olarak bir çok şeyi paylaştığımı * *düşündüğüm candan insan.

    bir devam filmi ni tekrar yaşamayı özlediğim bana o özlemi yaşatan kişilik.

    kendi olmuşluğumdan her zaman fazlasını isteyen * * ama bunun yapabildiğim kadarını yapacağımı ve arta kalan kendimden ise, kendisine sadık bir dost olarak kalacağımı bilmesini isterim.
  • "bir hayat daha olmalı der gibi; 'kâh' ve 'rengi' tonlarda, uykularda" * diyen gözlere sahip adam.
  • tikçe imi açılımlandıran, aşklaşmalardan dev(ş)irdiği tespitlerle beni benden alıp nüktedan ve nahoş kahkalara boğan kişi(lik).
  • gençtik...
    darksting...
    ve ben ne çok şarkı dinlerdik...
    kaybedişleri akışkanlı bir ritme oturtturmuş her şarkıyı severdik...
    niyeyse biraz yitikdik...
    ve daha çok yaşanılamayanlara değinirdik...

    yine, 'onlar eskidendi. artık büyüdük' diye(rek) korkma sen. korkarsan geçmez...
    korkmazsan geçer mi ?

    bak gördün mü ?
    sorulardan çıkarttığımız anlamsızlıklarla...
    yine de üzerilerine bodoslamasına atladığımız sorularla...
    gene eski seninle beniz...
    ve belki ikimiz...
    birimiz içiniz...

    -günler günlerimize tane tane damlarken...
    diyorum, neden olmasın?
    siz de geçiniz...
    geçiniz, geçiniz...
    üstelik tam zamanında geldiniz...
    az önce,
    biraz sonra...
    ve şimdi...
    geçiniz...
    geçiniz...-

    hepiniz gerisin geriye dönerek ve ayak izlerinizden geçerek geçmişlerinize gidiniz...

    onunla gene biz...
    o blue odanın içerisindeyiz...
    yine o imkansız aşkların peşindeyiz...
    ama bu sefer en azından yalnız değiliz...
    çünkü -bu aralar- birimizin içinde ikimiz(iz)...
  • gözleri ışık, ruhu her dem karışık...

    kırık dökük kelimeleriyle can yakan; anlatan anlatan... yaralı insan. 'yaraya zaman basmak' desen güler, 'kendi kendini kanatan neden yarasına zaman'la pansuman yapsın' der.

    biz, hemcinslerimize 'seni seviyorum' demekten imtina etmemize rağmen istisnaları sever; darksting'i istisnaların en müstesna yerine ekleriz.

    not: bir süreliğine üçüncü tekil şahıs olacak, öğretmenim canım benim'liğe orada devam edecek; kendisini ziyadesiyle özlettirecektir. boynumuzu bükeriz ve bekleriz, her gün duvara bir çentik ekleriz de bekleriz.

    ek: son zamanlarda yüzünü güler gördüğüm için yüzümü güldürmüştür, sağolsun.
  • sözlüğe gelmiş ama kendine gelememiş olan yazardır.
  • buluşalım der buluşmaz arayacağım der aramaz artık tam bir istanbul'ludur kendisi.
  • verdiği sözü ne olursa olsun en sonunda fazlasıyla tutan kişi. teşekkür edilesi.
  • koyu sohbetlerin koyu insanı
    yakalanan mevzuyu en iyi şekilde değerlendirip kurduğu cümlelerle pc başından ayrılmanızı imkansız kılan kişilik
    feridun düzağaç sevmesi ise başka bir artı yönü
  • biz yaşlandıkça tersine bir evrim geçirerek gittikçe gençleşen arkadaş(ım). geçenlerde beni ziyarete geldi bu adam; arkasında onlarca, "m0ruzak o kimdi? ne yakışıklı adam öyle!!!" kız repliği bıraktı gitti iyi mi? hayır kızları anlıyorum da ulan kantinci bile, m0ruzak tamam sen yakışıklı adamsın da; senin bu arkadaş tam bir playboy demesin mi? apışıp kaldım o an.

    bir de fotograf sanatına soyunmuştur bu arkadaş.* afşar timuçin' in; “sanat insanlar arasında bağları güçlendirecek, insanları birbirine bağlayacak, onlara ortak bir geçmişin ve ortak bir geleceğin sorumluları olduklarını duyuracak tek ortamdır.” sözünü kedine şiar edinerek başarılı işlere imza atıyor. kızları da sanat aracılığıyla kendine bağlıyor, gene hepsi etrafında pervane. hayır bir de, foturafçı yahya dayı benim akrabam! ama kime söylüyorum bunları.

    e tabi, bir de kafası her daim karışık olan darksting, aslında homeostazisi yüksek seyreden bir adamdır ama haberi yok bilmiyor, böyle bir takım çölpeşik, çapraşık görünümlü modeller çiziyor arasıra. onu da akıllılığının iplerini kopartmış deliliğine (yok)sayıyorum. * kendini çeliştirme ustası seniii...
hesabın var mı? giriş yap