• izlemek için neden bu kadar bekledim ki dedirten filmdir.1984 te doğu almanyada başlar hikaye. bir yazar, bir tiyatro oyuncusu ve onları izlemek ve bunu raporlamakla görevli bir stasi ajanı hikayemizin merkezindedir.herşey hakkında istatistikler hazırlanan ülkede 1977den beri intiharlar hakkında hiçbir istatistik tutulmamıştır ve bu konunun işlendiği bir makalenin batı almanyada der spiegelde yayımlanması nedeniyle ortalık karışır, makalenin yazarının bulunması gerekmektedir.hollywood sinemasının bir türlü ölmek bilmeyen, filmin sonunda hep en iyi kızı kapan, yapmacık ajanlarının aksine, kahramanımız hgw xx/7 idealleri uğruna tüm kariyerini heba etmesiyle, en son sahnede söylediği "das ist für mich" sözünün altında yatan alçakgönüllü duruşuyla yüreğimde farklı bir yere sahiptir. filmde cok ufak detaylarda (yukarıdaki entrylerde bahsedilmiş olduğundan yeniden yazmıyorum) çok anlamlı duygular gizlenmiştir. bu yüzden dikkatle izlenmesi tavsiye edilir.
  • bence bir başyapıt olmasının yanında adını söylemesinin de çok eğlenceli olduğu film.

    daslebenderanderen daslebenderanderen daslebenderanderen daslebenderanderen...
  • --- spoiler ---

    en güzel sahnelerinden biri, nöbette uyuyan çavuşun yazdığı uydurma raporu okuyan yüzbaşının "iyi rapor" dediği andır herşeyi bilmesine rağmen.

    --- spoiler ---

    çünkü o da çok isterdi maria'nın ortaya çıkan ihanetinden sonra her şey raporda yazıldığı gibi olsun, maria gidemesin, dönsün, yazarımız ona sarılsın, mutlu olsunlar vs.
  • sinema zevkine çok güvendiğim birkaç kişinin birden favori filmleri arasında yer alan etkileyici yapım.
  • bu film öyle değişik şeyler hissettiriyor ki, öyle çok yaşatıyor ki kendini, hani şimdi gece gece ne yazsam eksik kalacak ve ne yazsam biraz fazla.

    bu film öyle ders niteliğinde bir film değil. yarın öbür gün kendi düşüncelerini bize dayatmak için yetiştirilmek üzere şimdi kalplerine soğuk rüzgarlar estirilen çocuklara bu filmi izletmeniz bir işe yaramaz mesela. denk gelmez ya; ama ola ki bu filme denk gelse modern çağın kötü kalpli badem bıyıklı adamları etkilenmezler, anlayamazlar.

    filmi izlerken bir adamı iyi yapabilecek şey nedir diye çok düşündüm. sahneler aktıkça fikirlerim beynimde yazıldı bozuldu. önce dedim ki, adı üstünde başkalarının hayatının içine girmek, onları anlayamaya başlamak demektir ve bu insanın kalıplarını yıkar. bir bakıma doğruydu ama yetmezdi.

    sonra dedim ki, onları anlamaya başlamak onlar gibi hissetmeye başlamaktır ve bu seni yumuşatır. doğruydu ama açıklamak için bu da yetmezdi.

    en sonunda, yok ya bu düpedüz özenmek belki. kendi sahip olamadığı ama olmak istediği hayatı başkasında gören insan ya onu bozmaya çalışır ya da toparlamasına yardımcı olur dedim. bu belki doğru bile değildi.

    filmin sonlarına doğru aslında gördüğümüz her şeyin wiesler'in gözünden olduğunu, başkalarının hayatı wiesler'in yaşamına sızmışken, wiesler'in de bizim hayatımıza sızmış olduğunu anladım. en geniş pencereden bakan bizdik ama en yakın olduğumuz da wiesler'di.

    birilerinin duygularını paylaşmak size kendinizi farklı hissettirebilir, ama sizi "daha iyi bir insan" yapmaya yeteceğinin garantisi yoktur. peki ne olmuştur da o değişim yakalanmıştır.

    başkası için ilk gözyaşının dökülebildiği noktada iç güdülerini izleyebilen insan, "iyi bir insan" olabilmiştir. ve ancak bunu kavrayınca biliriz ki; wiesler zaten hep iyi bir insandır.
  • amerikalilar bu filmi izleyince genelde anlamiyor ve siradan film olarak goruyorlarmis. bu bile filmi gozumde daha cok buyuttu.
  • gerçekçidir. filmin içinde o kadar kaybolmuşum ki, gerçek hayatta elektriklerin kesilmesi ile gerçek gerçekten ne imiş, o an anladım.
  • yaratıcı bir fikir, kısa ve güçlü cümlelerden kurulu diyaloglar, yalın ve duru bir senaryo, bir filmi efsane yapmamalıymış gibi geliyor ama yapıyor işte. yönetmen, set ekibi ve oyunculuk başarısından tamamen bağımsız söylemeye çalıştığım. courier regular 12 punto hali bile karşımıza çıksa yadırgamayacağımız hikayeler vardır ya, tam onlardan biri. içimize sıcaklık kaplatanlardan. keskin cümlelerin hakikatli hikayeler oluşturduğu evrene lcv'siz davet edenlerden. sobada kestanelerin çıtırdadığı, çayların sadece hafifce yudumlanmak için değil elleri ısıtmak için de su bardaklarına konulduğu, halı desenli çirkin battaniyelerden birkaçının ısıtma işlevi gördüğü bir sabit planın sonsuza doğru uzanan hikayesidir das leben der anderen. admiratio'yu tetikler, yorgun bedeni yaban ellerin şefkatli kollarına bıraktırır. tutku, tutku diye istediklerini zorla yaptırmak isteyen çocukca tepinmede değil, tutku uyandırma potansiyeli taşımasıyla sevdirir kendini. belki de hayatta yaptığınız en bencilce olmayan hareketi yaparak, hediye paketi teklifini geri çevirip kendinize saklarsınız. çünkü o sizin için yaratılmıştır.
  • bir ironiler ve tezatlıklar filmidir.

    --- spoiler ---

    şahsıma göre en iyi sahnelerinden biri, duvarın yıkıldığının haberinin gelmesidir. "kızağa çekilmiş" istihbaratçılar duvarın yıkıldığını radyodan öğrenirler (ironik bir biçimde yine bir kulaklıkla), ardından tüm filmin ruhu yeniden yansır; hiçbir şey konuşmadan kalkar, kapıyı açar, dışarı çıkarlar...

    --- spoiler ---
  • ya da: the lives of others

    doğu alman istihbarat servisi stasi'nin, ülkedeki entelektüelleri nasıl takip ettiğini, telefonlarını ve evlerini dinlediğini ele alan oscar ödüllü bir film.

    filmin gayet etkileyici olan açılış sahnelerinde, gözaltındaki birinin konuşturulabilmesi amacıyla gerçekleştirilen uygulamaların ne denli profesyonel bir şekilde gerçekleştirildiği izah ediliyor. stasi yüzbaşısının uykusuz bırakma haricinde herhangi bir işkencede bulunmadan, saygılı tavrını koruyarak, soğukkanlılığını hiçbir zaman kaybetmeyerek ve daha ziyade tutuklunun psikolojisine yüklenme yaparak başarıya ulaşması, (ortaya konan uzmanlık itibariyle) takdir uyandırıcı.

    filmin başı gibi, sonu da ilginç. olaylar sonuçlanıp, düğüm çözüldükten, yani filmin finali herşeyiyle belli olduktan sonra yaklaşık 10 dakikalık bir "peki sonra ne oldu?" bölümü başlıyor. (dramatik öğelerle yüklü son bölümler konusunda the shawshank redemption adlı film de hatırlanabilir.)

    tema:
    (bkz: popüler kültür /@derinsular)
hesabın var mı? giriş yap